19 Ocak 2015 Pazartesi

KASTAMONU AĞZI DERLEME SÖZLÜĞÜ (G-N)

(Not: Düzenlemeler daha sonra yapılacaktır.)

Ga yağıyo= kar yağıyor (Cidde taraflarında ekseriyetle kullanılır)
ga’le almak= önemsemek
Gabak(kabak)= Bazı çocuk oyunlarında elde edilen puan. Puan elde etmeye karşı tarafa 'Kabak kuymak' denirdi.
Gabakçiçeği gibi açılmak= Birdenbire çok serbest davranmaya başlamak.
Gabak= Kabak
Gabalak= geniş yapraklı, kabağa benzeyen bitki
Gabalayı= tahmini
Gabara= raptiyenin büyüğü, genellikle topaçların ucuna çakardık küçükken
GABCUK= MISIR VE FASULYELERİN KURUMUŞ DIŞKABUKLARI***
Gabızlandı= sahiplendi
gabuklamak= kabuklarını soymak
gabulca= arpaya benzer, gernik de denilen tahıl.
gözer= kalburdan daha sık delikli bir çeşit elek.
YARIM= Demirden yapılmış yuvarlak genişçe kap, ölçü birimi. Araç yarımı ve Kastamonu yarımı diye ikiye ayrılır 18 kg 22 kg ağırlığında buğday alır
içi içine kûyüşmemek= sabırsızlanmak
Kûyüşmemek= küyüşmemek kelimesini ilk defa duydum, hangi ilçemizde kullanılıyor acaba merak ettim. Araç'ta kullanılır Nurhayat Hanım. Geçen akşam oğlum illa bir yere gidelim diye tutturdu. Ben de Küyuşmedin değil mi gene dedim. Gayrı ihtiyati söylenen sözler bunlar:)Daday ve kastamonuya ait kelimeleri biliyorum ama ilçeleri bilmiyorum.
Gaburlamak: da sahiplenmek anlamında kullanılır. Yandaki tarlaları da gaburladı
Gaçmak= ? Gaçumak=? Kaçmak, kaçırmak daha çokkız kaçırmada kullanılırdı. Filanın gızı gaçmış denirdi. Bir kadının erkeğegitmesi gaçmak olarak değerlendiriliyor. Diğeri malum; Bir şeyden kaçmak.
Gaçurun= kaçırırım
gadak: kardeş (köçekli yöresi)
Gadit(Gafid?)= çokkuru-zayıf-suyu çekilmiş
Gafakâğıdı= Nüfus cüzdanı
Gafitme=Gafid olma=? Zayıflama? Gafit olmuşkişi?
Gagel, gegel: Ceviz ve kestaneleri kabuğunda ayırmak,  kastamonu merkez akdoğan köyünde gegel olarakkullanılmaktadır
gagruk:yıkılmış çam agacı veya yıkılmış ağaç.
Gağış gağış= büyük bir gürültüyle(Samanlık birdenbire gağış gağış yıkıldı.
gağışdamak: sürtünmekten çıkan ses
Gağut,gavut = öğütülmüşleblebi
Gah, geh (e a arası bir ses) öküz ve manda için deGAH denir
Gahdemek=sürmek (atları?, öküzleri?, atı?, eşeği?)gehdemek olabilir. Heşt de öküze yürü demektir. Doohaaah: dur anlamına gelir.
GAK =Kalk
Gakaç olmak=mesela çamaşırlar kışın askıdaykendonarsa böyle denir. sertleşmek anlamında kullanılır.
gakdu=ittir
Gakırdak,Kakırdak= Kuryukyağının tavada kalan kızarmış atıklarına Gakırdak-Kakırdak-Gıkrdak deriz.. (Kemiksi dokuların ortak adı)
Gaklamak: Elma armut gibi meyveleri en az ikiyeayırmak. Hoşaf yapmak.
Gakmak= 1. Kalkmak "Zengün gakışıyaptnız...", 2. İşi bitirmek, toparlamak, kalkmak, bitirmek? "Yaşlıdeze soruyor: Harmandan gaktınız mı a gızım? Gız cevap veya: Gaktuk, gaktukêmme a deze bubam gelecek sene gine eke!"
gakuşlama(k)= incitmek, itelemek, aşağılamak, horlamak..
Galafat: Kağnı arabasıyla buğday saplarını tarladangetirirken sapların düşmesini engellemek için korkuluk kullanılır; merdivenebenzer. Merdiven dikine, bu da yatay kullanılır.galafat: kağnı arabalarının üzerine konulan ot,buğday sapı vb.şeyleri taşımaya yarayan alet
galag: 1. burun kemiği,2.şapkanın siperliği
galan: artık
Galaycı: Bakır kapları kalaylayan kişi
galbur: kalbur
galemşe –gılemşe: yabani kuşkonmazınyenilen sürgünü
galender: kalender,iyi karakterli
GALET=YANLIŞ***(Vural Akkirpi :Galet için yanlış denilmiş sadece karşılığı yok (Galet,Galet Çıkarma: Taklit etme,alaya alarak karşısındakini lanse etme) ) GALET,GALETİNİ ÇIKARMAK,DADAY VE KASTAMONUDA ŞU ANLAMDA KULLANILIR: Galet =Kuran okuma esnasındaki okuma usulu yanlışı  ,yani harflerin ince ve kalın seslerini usulune uygun ses çıkarılamaması,Tevcidli okunamamasıdır.
Galetini çıkarma=Usulune uygun okunmayan kuran için kullanılır. Kuranı usulune uygun okumama, harflerin ince ve kalın seslerini usulune uygun ses çıkarılamamasını fark etmek yanlışını bulmak,yanlışını çıkarmak anlamındadır. )( Vural Akkirpi : Tasavvuf tabirinde evet dediğiniz çok doğru. Söz konusu Kastamonu ağzı oluncada başka hiç bir açıklamya bakmıyorsunuz kendi açımdan o konuda da hatalıyım ama olayın özüne bakıldığında yani şive tarafına Galetli okumak cümlesi bile dalga geçerek okudu denir. Araçta İhsangazide günümüzde halen kullanılır. "Galetimi çıkarıp durma ben böyle gonuşuyon ne varımış seğki" diye de altı sene önce yazdığım bir şive yazımda bu olaya bizzat şahit olarak kulağımla duyarak yer verdim. Kısacası topallayan bir adamı taklit eden çocuk,Kastamonu ağzıyla konuşmasını taklit eden bir şahıs,elbisesini aynı boyda veya kıyafetini benzeten karşı tarafki bir şahıs için Galetimi Çıkarma denir. Eski hocalarda dediğiniz gibi cami hocalarına eğitime giden öğrenciler peltek söylenmesi gereken yerleri uzatınca veya dilini basamayınca Galetli oku dediği bizzat şahsıma da olmuştur bu hatırlatmanız için ayrıca teşekkürler. Nurhayat hanımında bildiği üzere bazı kelimeler ilçeye göre de değişkenlik gösterebilir veya bazen ona yorma diye tabir edilen aslen farklı kullanım amacı farklı cümlelerde vardır bu cümlede olduğu gibi ağzı yayarak hareket etmenin başka olaylara yorumlanıp 'dalga geçme benimle alay etme benimle galetimi çıkarma' ya döndüğü gibi.)
GALETLİ: HATALI ANLAMINA GELİR
galle: patatesten yapılan bir yemek(Taşköprü) , gumpiri gallesi (merkez)
Gallengop=Toptan, hepsi birlikte, alayı, cümbür cemaat. Gallengop geldiler; Hep beraber, kalabalik, evcek geldiler anlaminda.
galubela=çok eski(galubeladan kalma denir)
gama:1.bıçak,2.odun yarmak için kullanılan büyük ağaççivi,3.ağaçlarda aşı yaparken
Gama-kama= İki şeyi iyice sıkıştırmak için aralarına çakılan, birucu ince, diğer ucuna doğru gidildikçe kalınlaşan, genellikle ağaçtan yontulmuşparça. Mesela tırpanın sapı ile, tırpanı iyice birbirine sabitlemek içinkullanılan ve tırpandaki halkadan ince ucu geçirilerek, kalın uca gelincesıkışmayı sağlayan alet.
gamçı=Kırbaç
Gamış= Ergen çocukların zerei içinkullanılır. “Gamışa su yörüdü mü?”
gan ganarı içinde: kan revan içinde (Kumara K.)
Gancık, gancuk: dişi
GANDUMAK=Kandırmak
 GANDUMAK=Kandırmak
Ganere, Kanere=Köpek, meraklı köpek, kuduz köpek(?), köpek gibi her yeregidip burnunu sokana da denir. Bu arada kanere kelimesi mezbahane yerine de kullanılır. Ganere=Kuduz ganere: başı boş gezen sahipsiz köpek
Gangşak=gangşamış=dağılmaya yüz tutmuş=yayılmış
ganıkma= alışma, dadanma, İki anlamlı mı? (1.Alışma, 2. Dadanma) "Kanıksamak" olarak sonradan oluşturulankelimenin aslı ise 1. anlamını içeriyor.
ganıksama: alışma ,kanıksama
Gañırmuk= Balgam (Küre)
Gañırtma= Kanırtma, ayırma, büküp zorlayarakyerinden oynatma, ikiye ayırma gibi anlamları olan sözlükteki kelimeninKastamonu söylenişi.
ganluca:Gannıca=Kanlıca(Mantar türü)
Gannıca, gannuca, ganlıca (Kanlıca)= Bir mantar çeşidi
ganrılmak: yıkılıp devrilmek
ganruk: 1.kırılmış ağaç dalı,2.kambur olan Gañruk= yaşlılara, beli bükülmüş kişileresöylenen bir nevi şaka ile karışık hitap (Küre) Gañruk=devrilmiş, devrik
Ganşak = eklem veya bağlantıları zayıflamış,her yeri oynayan..
 Ganşak= eklem veya bağlantıları zayıflamış, her yeri oynayan..
ganşamak: boşluğu olmak
Gañşamış=Gañşamış=yıkılacak halegelmiş. Ganshamish, sozu Kazakcada da Kansav- Qangsapti-Qangsapqaldi gibikullanilir.
gap gara: simsiyah
Gap gel = Kap gel (Al getir)
Gapan= kapan yabani hayvanları yakalamak iin kurulan tuzaksistemi
Gapaşmak: Kavga etmek
Gapatma=metres, nikahsız yaşayan kadın.
 GAPATMAK=Kapatmak
gapcuk:1.mısır koçanının dış kabuğu,2.tüfek ve tabancamermilerinin kovanları Gapcuk=İçi boşalmış
gapgaşuk: tabak ,kaşık
Gapıgıcırdaması
Gapıpsıyırmak= Serbestbırakmak, Tamamen başıboş bırakmak, "Gapıp sıyırıvemiş!"
Gapıyıgıygaşuk bırak =Kapıyı aralık bırak, kapıyı aralık(azaçık) bırak, “Gapıyı öcük gıygaşdu!” (kapıyı biraz aç)
gapıyıgıyıgaşturuve (kapıyıaralık bırak) kastamonuya ilk geldiğimde bu sözü eşimden duymuştum :)
gapma= ısırma, bir şeyi yakalama.(Öğğ adamıkopek gapmış gördünüzmü doğulagalasıyı sen)
GAPMAK: Isırmak –
Gaput=Kaput(bez)
Garabostan: Kavun vekarpuzun dikildiği bostan
Garadağlı= Eski, topluDabanca
Gara okka= Eski ağırlık birimi
Gara sevda= Aşk (Büyük sevda)
gara:1. kara ,siyah,2.esmer, Gara=1. Kara, 2. Büyük Garabatak=Bir kuş
Garaç= garaj
GARAÇALMAK=HAKSIZ YERE İFTİARA ATMAK
garagavuk: yenilen yabani ot
garagurtyiyesice= Beddua,GARAGURT YESİN=Gözden çıkardığı şey için,boşver anlamına kullanılan kelime
garaltu: hayal meyal görünen, karartı
Garamuk=Bitki
Garandu,karandu= ? (Köy adıolmaktan başka bir manası var mı?)
garasakız: çam sakızı
Garasına çarpmak= tarlaya ekin ekilir ekilmezşiddetli yağmurlara maruz kalması
garavana:büyük yemek kabı
Garga=karga,
Gargacukburgacuk =karmakarışık
Garı= kadın
garık: kabak,salatalıkvb. sebzelerin tohumlarının dikimi için hazırlanan yer, GARIK=SEBZELERİN ARASINA SULAMAK İÇİN AÇILANKÜÇÜK ARK***
Garıncımak,karıncımak= ?Garıncımak=uyuşmak (Ayağım garıncıdı.)
GARIPYARASICA=HOŞAGİTMEYEN KİŞİ***
GARIŞ: Karış
GARIŞMA: Karışma
Gariye,Kariye= Köy; mahallegibi küçük yerleşim yeri (Osmanlı dönemi)
Garmak=Horozun tavuğu döllemesi, Garmak=Rüzgarınkarışık yönlerden esmesi
Garsalamak = kesilmiş tavukları yüksek ateşe tutupince elle alınmayan tüylerinin yanmasını sağlamak
Garsınıng=Karısının: Kêmilaanıg garsınıg yapduğu da yinü..
garşulama=karşılama
gart= yaşlı, eski, bayat..(kart)
Garuşduma=yemek(Araç)serme ekmeği parçalayarakyağlı yumurtayla karıştırılarak yapılan aparatif yemek,Garuşduma=karıştırma(Öğğ sende ortalığı garuşdumaya iyi geliyañ) GARI(U)ŞDUMAaynı zamanda serme(yufka) parçaları, yumurta ve süt ile tavada genellikle sıvıyağ ile karıştırılarak yapılan bir yiyeceğin de adıdır..
GARUŞUK: Karışık
Gasara=aşırı kir. örneğin; yengleri gasarabağlamış derler. GASARA ayrıca işe yaramayan, miyadı dolmuş anlamında dakullanılıyor bildiğim kadarıyla Sedat bey.. Gasıra-kasıra bağlamış: çok kirli.Tenceresi veya çaydanlığı gasıra bağlamış denirdi.
gasben: kasdi,kasıtlı
gasbenlik: inadına,kasden
Gasbennek= Ona inat, inadına
GasdamonuŞapkası: Tekke;örgülü genellikle yün tarzı ipten örülmüş ortasında bir adet nokta tarzı örgüile süslenmiş yuvarlak şapka ..Bunun yanında Kastamonu şapkası esasen 8 köşelibüyük önünde dıdık diye tabir edilen siper bulunan şapkadır. Büyük olmasınınsebebi ise iç kenarlarına konulan gazete vasıtası ile başın terdenönlenmesidir.
gasıtma= kasılma, kendini beğenme,
gasiyenetmek KUSMAK..ÖĞÜRMEK DE OLUR.Gasiyen-gasyen= kusma daha önce yazıldı gibi hatırlıyorum amalistede göremedim.
gasiyen: kusmak Gasiyenetmek= Kusmak,GASİYEN EDECEYİN=Kusacağım
gasnak: kasnak
Gasbennek, gaspennek= inadına
Gasser= Şimdiki çamaşır suyunun karşılığısanırım. Hatırladığım kadarı ile çocukluğumda-dokumanın yoğun yapıldığı dönem-dokuma iplerinin beyazlatıldığı atölyedeki işlem. Hatırladığım kadarı iletiritçi Hasan a nın yan tarafında yapılırdı. İçe doğru bir avlu vardı.Beyazlatılmış ipler asılır kurutulurdu ve çok kesif bir çamaşır suyu benzeribir kokusu vardı diye hatırlıyorum.
Gastamonu=Kastamonu; “Nuri Abisen has Gastamonulusuñdu, daha iyi bilüsüñ! “
gasu: ahırda buzağıların konuldukları yer, GASU=Damda hayvanyavrularının konduğu bölme
gasuk:   kasık, bacakların vücut la birleştiği yer
Gasuntu= Kasıntı (Gasuntu, uyuntu, ağartu...Bugibi kelimelerde sona gelen tu, tı gibi ekler hoşuma gidiyor.)
GASURGA=Kasırga-fırtına/
Gasvet= kasvet, kasavet, tasa
Gaşurganı= Semerin önündeki kabarantıya kaş(gaş) denir. Semerin iki yananda iskeleti oluşturan tahtalara da"gaburga" denir .Gaburganın iki tarafta en üstte olanlarının uçları gaşıniki yanından ileriye doğru 15-20 cm uzanır. Bunlara da "guş"denir."Semerin gaşı guşu galmamış" dediklerinde bunlar anlaşılır.Hayvana yük sarmak için, semerin kaşından dolanıp, guşuna bağlanan 10-12 metreuzunluğunda 1 cm kalınlığındaki urgana "gaş urganı" denir.
Gaş= Kaş, en yüksek yer 1. Kaş 2. Birşeyin veya yerin en yüksek yeri. "Semeriñ gaşı, depeniñ gaşı... "
Gaşo= kaşağı Gaşo=Demirden veya kalınsac' tan tarak şeklinde yapılan, atları kaşımak için kullanılan bir tür tarak.Kaşağı.
GAŞUK= KAŞIK
gaşukluk: kaşıklık,kaşıkkonulan yer
gaşuntu: kaşıntı
GAT= Kat
Gataklamak = kataklamak= kovalamak
GATIR : Katır
Gatmer=Katmer
gatmuk= balgamlı tükrük
GATUK= Katık (Ekmekle yenebilecek herhangibir yiyecek),bazende yemeğe pişmesine yakın eklenecek malzeme içindekullanılır(Şo çorbayı gatuklayıve)
Gatur(tosya)=katır
Gavçakmak= Boşa kürekçekmek ?
Gavat=(Affınıza sığınarak) karısını, kızın satankişi, pezevenk.
GAVE= Kahve
Gavga gaşosu: Kavga kızıştıran, Kavgayı kaşağılayan
gavi: sağlam, kavi
Gavile=Sağlamlaştır, berkit
 GAVİLEMEK=Sağlamlamak
Gavilleşmek: Sözleşmek
gavralamak: kavralamak,sıkı tutmak
gavruk: ateşte,yada güneşte yanmış, kavruk ,bir de kavrulmak, yani gelişipbüyüyememek.. yani "gavruk" denü deymi,,, Gavruk birde güneşte yanmışanlamında da kullanılıyor sanırım. .Asıl vatandaşın boyu 1.80 ' e ulaşmış,halakavruldum büyüyemedim diye şikayet ediyor..(espri anlamında)..
Gavsara= zelevlü, elevlü: saman taşımaya yarayanyarım silindir şeklinde fındık dallarından yapılan iki kişi tarafından taşınanaraç. Zelevlü=Aklıma getiremedim. Düven sürüldükten sonra saman çektiğimizsaplı aletin adı neydi  yok benim dediğimtınar savrulduktan sonra yaylımdan samanlığa saman çekmek için; fındıkçubuklarından yapılmış içine saman doldurulup samanlığa saman çekilen alet.fındık çubuklarından yapılmış Sedat Bey onu yazdım, Zelevlü'dür o. bizdezelevlü demezdik demek ki köy köy değişiyor. gavsara denilirdi bizde şimdigeldi aklıma GAVSARA denilir
Gavuç: Kasıklarına yakın bir yerden,dışarıdan belli olacak kadar fıtık olmuş kimse. Ağır yük kaldıranlara"Şimdi gavuç olacaksın" denir.gavuç: fıtık olan kimselere verilen isim,lakap
gavur kürkü: ateş yakılarak yapılan bahar kutlaması
gavur: 1.düşman,2.müslüman olmayan yabancı milletler için kullanılır
Gavut,gağut=leblebi tozu,dövülmüş leblebi, Gavut=kavrulmuş tahıl, kurutulmuş meyveler vb. nin değirmendeçekilmesinden elde edilen besleyici ve lezzetli bir çerez. GAVUT-KAVUT=El değirmeninden çekilmiş un haline getirilmiş leblebi, mısır vs. ? Hem leblebiunu, hem de aşırı kurumuş dal-ot-ağaç anlamında da kullanılıyor diyehatırlıyorum. gavut: meyve kurusu ve tahılların öğütülmesinden meydana gelen un gavut=Leblebinin çekilmiş un hali. Babaannem Gavut kardı benim için değirmendeçektirmiş uzun zaman olmuştu yemeyeli su değirmeninin yerini tutmuyor amayinede hoş bir ahlat kokusu yayılmış.  Eldeğirmeninde patlamış mısırın patlamamışları çekilir, şeker katılır, ona gavutdenilirdi. (Merkez/Budamış Köyü) Bu gavut yalancı GAVUT yani esas gavut Ahlatkurusundan yapılır. Buğday kavrulur Ahlat ile karıştırılıp dövülür İçine mısırnohut gibi elma kurusu gibi değişik ürünlerde katılarak su değirmenindeöğütülür. Bu 1970 öncesinde hasat sonrası mutlak yapılan kışın olmazsa olmazlarından bir yiyecek.
gavza: iç dünyası,ruh hali
gavzem dar= canım sıkkın.
Gaygana=Yemek
Gaygun= kaygan
GAYGUSUZ....hiçileriyi düşünmieyen agustos böceği misali kişi
Gayı: Kaygı, endişe.
Gayı= Allah gayımızı gayırsın=Sanırımhayırlı rızık versin anlamında.Eşinizi rast getirsin gibi.
Gayık= kızak-sandal
GAYINBUBA:Kayınpeder –
gayınna=kaynana, kayın ana, kayınvalide Türklerdeki Kayın kültürü ile ilgili dir. Esas ana değil ama önemliana anlamında?
Gayıntı= Yemek
Gayışatma,
Gayış, öküz veya kömüş derisinden yapılır,kullanılmayacağı zamanlar, yağlanarak saklanırdı. Kayışı sabitlemeye yarayankurşunkalem benzeri ağacın da bir adı vardı. Her halde çivi derlerdi. Bilenvarsa yazarsa sevinirim. Gayış= kemer Gayış-Kayış: Halkayıboyunduruğa bağlamak için kullanılan, kemer benzeri bir alettir. Bir kaç keredolandıktan sonra tokaların metal başlıkları yerine , gayışın bir ucununuzunlamasına yarılmasıyla oluşturulan, ilik benzeri yere,diğer ucunun sokulup ,bu uçtaki küçük deliğe de kirenden yapılma 10-15 cmlik, kurşunkalem benzeri birağacın sıkıştırılması ile sabitlenirdi.
Gayışatmak, Aldatmak.
 GAYIT=Kayıt
gaykılmak: bir tarafa yatmak
gaynamak: şaka ile karışık rahatsız etmek
gaynata: kayınpeder
gaypak: sözündedurmayan ,kaypak
Gayrı-gayrık: İş bu noktaya geldikten sonra, bundanböyle.gayrı-gayrık: bundan sonra, bundan böyle
Gayruk=Artık
Gayuk; kayık
Gaz=Kaz
Gazaba: Çocuk önlüğü
Gazdağlı: Hakaret amaçlı kullanılır.Kaz kafalıile aynı anlamdadır.
gazel:mısır bitkisinin yaş veya kuru gövdesi,Gazel=Mısırkoçanını örten yapraklara gazel denir.
Gazguç=Çiğdemleri çıkarırken kullandığımızucu kalem gibi sivriltilmiş çelik.
Gazma= kazma
GAZOO=HARMANDA BUĞDAY TOPMAYA YARAYAN AĞÇTANALET
Gazuk= kağnı arabasında, göbüyü arabaya sapitleyen, göbü ileokun bibirine bağlanmasındaki yardımcı ağaç aparat, Gazuk= kazıkÇatal gazuk yere batmaz...
Gazukcu= kazıkçı
gazzez= kandillerle aydınlanılan devirlerdekandilleri hazırlayıp yakmakla görevli kişilere verilen ad. (sadeceKastamonu'ya özgü olmayabilir)
GE(Y)Sİ=elbise-giysi(genellikle kirli kıyafetya da çamaşırlar için kullanılır.)Köyün garları çayda gesi yıkayala..
geber: öl
Geberdürün= Öldürürüm
gebermek: ölmek
Gebre=,Atların kuyruk ve yele tüylerinden iğrilerek iphaline getirilip tığ ile örülerek yapılan kıl bir kese dir. Hayvanlarıntüylerini parlatmak, kaşımak,masaj yapmak için kullanılır. Gebre= hayvanları yıkamada kullanılan kese, Gebre=atlarınkaşağılanmasından sonra masaj yapılan kıl kese
gebre= gebre suratlı, gebregöbel gibi kızgınlık, öfke anlarında kullanılır.
GEBRE=MARAZ=ÇOK ZAYIF KİMSE***
gecene: tahtadan yapılmış, iki kişi ile yük taşıma aracı
gecin=soyulmuş kendir sapı, çöpü.
Geçe= Yaka, "Öte geçeye baktıñ mı?Bêki oraya gitmüşledü!"
GEÇİ=Keçi
gedük : dişi eksik olan, gedük aynı zamandaher hangi bir nesnenin eksik tarafı için kullanılır ( Şu gedük daşı ve) düzolmayan bir tarafı çukurlaşmış taş
Gegele= Binnaz DelenAtılkan gegel, fındığıyeşil kabuğundan çıkartıp ayıklamak ... Gehdemek at, katır içinkullanılır.                                                                                                             Gel macı macı, gel kuçu kucu gibi çağırma (Manda için)
Gelberi= Bir alet idi ama fırın aleti mi, yoksa harman aleti miydi?
gelebe:  1.sarılmış iplik,2.kuyu dolabıgelebe-kelebe=1-kuyudansu çekmede kullanılan ipin sarıldığı çark, dönen alet.2-eğirilmiş ipin yumakhaline getirilmesinde kullanılan döner alet, çark, çıkrık.
gelepceklü: hastalıklı, maraz
gelep-kelep=yumak haline getirilmemiş ip çilesi
Gelik=yazın hayvanların konulduğu etrafı kııyıylaçevrili yer. Gelik=Etrafı parmaklıkla çevrilmiş hayvan konulan yer.
Gelingadun=Gelincik-Cevizağaçlarında gezen sansar türü hayvan.
Gelincük= gelincik
Geliyo musung(Kastamonu merkez), geliyan mı(Araçilçesi), geli miyong(Tosya ilçesi), geliyor musun(İstanbul)
Gelni= Gelini: Kemilaanıng "gelni"bi zalta yapmışıdı, barnaklarıgnı yersing.cümlesinde yanlış var mı?
GELÜSE=Gelirse
Gem= 1.atın dizginlerinden ağzının içineverilen demir 2. Gem= benim dedem Küre'de çilingirdi ve tırpanları"gemlerdi", Gem=tırpanın topala (siz de tokola) takıldıktan sonra okısmı, kesici bölüme birleştiren demir bağ.. O nedenle biz de topala olarakanıldığını çok iyi biliyorum:))
geme... (sıçan-diş)= büyükfare(geme sıçan)- geme diş(ön dişleri çıkık ve uzun olan)
geme: kuyruksuz iri fare,sıçan, Geme= İri, büyük sıçan. İri fare.
GEMİ,TERBİYE= Atların ağıza taılan kısmı demirden olup iki yanındameşinden yapılma tutma uzun tutmaçları olan ki ucunu tutarak atın yönünübelirlemek için kullandığı düzenek (Gem olmalı?)
GemiciFeneri= Elektriğinyokluğunda kullanılan dış feneri. Etrafı telli olurdu. Fenerin dışı camlı iken,bu gemici feneri biraz daha korunaklı bir lamba idi. Kolay kolay sönmezdi.(İdare)
Gençliğinedoymamak: Genç yaştaölmek. Daha çok beddua için kullanılır."Gençliğine doymasın, yardanayıranlar beni " gibi
GENDÜ =Kendi -Cümleiçinde-Gendü gendüme oturuyan ne diyin
GENDÜ BÜLÜ=Kendibilir
GENDÜ GENDÜĞE=kendibaşına(isteği doğrultusunda)
gendüne pendem vemek=kendisini olduğundan farklı ve mükemmel gösterme. Pendem=Kemilcük boğünledegendüne ne penden veya emme,ne desem boş öğ.=poz vermek-gıvrak olmak-havavermek-gendünü bişey sanmak-havalara girmek- gibi.. (Görgüsüzlüğü anlatan birdeyim)
GeñgeGeyle: Harç,taş,toprakve kum gibi ağır şeyleri taşımak için kullanılan , iki ağaçtan kol üzerinetahtaların çakılması ile yapılan tabut benzeri araç. Geyle olarak yazılan bukelime Merkez'de Geñge olarak geçmektedir.
Genge=(Zelevlü benzeri bir alet) İki kollu ikikişinin tutabileceği ortasına yük konularak taşımaya yarayan alet. Geyle:Harç,taş,toprak ve kum gibiağır şeyleri taşımak için kullanılan , iki ağaçtan kol üzerine tahtalarınçakılması ile yapılan tabut benzeri araç. Geyle olarak yazdığınız kelimeMerkez'de Geñge olarak geçmektedir. İçimde bir garip yaradır bu alet(Geñge); Doğu Türkistan'da 30kilometre uzunluğunda Taklamakan Çölü içinde bir 40 km.lik su kanalı açtırmaçalışması vardı. Tamamı Uygur Türkleri, hiç bir teknolojik alet yok ve bualetlerle kadın, çoluk çocuk 100 metreyik çukurlardan yukarıya taştaşıyorlardı. Bir belgeselde görmüştüm. "Taklamakan'daki Vaha" adlıbir belygeselde. Neyse.
GEREN,AVLOO=TARLANINETRAFINI KAPATMAYA YARAYAN UZUN SIRIK***
Geren= Avlo, Avloo= Tarla bahçe kenarlarına,direk dikkerek, hatıl; denilen iki tarafı yontulmuş uzun kalasların direklereçivi ile çakılarak, kapatılmasına denir. Avlo=çit Avlo= 1.Uzun sırık, 2. Tarla bahçe çevresindeki çit. AVLOO=GEREN= TARLANIN ETRAFINI KAPATMAYA YARAYANUZUN SIRIK***
geri yanki: arkadaki,geride kalan
Geriz=?
Germeç : 3-4 metre uzunluğunda 10-20 cmkalınlığında ağaçların ,budaklarını ve eğri yerleri az çok yontulmak suretiyleelde edilen 'dilme" benzeri ağaçlar.Tarla ve bostanlara hayvanlarıngirmemesi için avlalara çakılır.
Germeç=Göknar ağacının gövdesinin"V" şeklinde oyulması ile yapılan, genellikle yağmur oluğu olarak vesu iletiminde kullanılan oluk. hüseyin bey. Araç'ta poyra deriz biz de
Getü : Getir
Gevelemek: Ağzına aldığı yiyeceği yutmadan çiğnemeye devam etmek.
Gevme=Çiğneme(Şu sakızı garşumda gevip durma)gevmek :1-ağızda bir şey çiğnemek,2-biriyle dalga geçmek
Gevilcen= Sobaya yada ocağa yakın oturulduğunda kol ve bacaklar
dasıcak etkisi ile ciltte oluşan dalga dalga kızarıklığa denir.
gevşenmek=çiğnemek.
Geyin= (İneğin geyni ) İneğin rahmi
geyirmek: ağızdan gazçıkarmak
Geyle:  Harç,taş,toprak ve kum gibi ağır şeyleri taşımak içinkullanılan , iki ağaçtan kol üzerine tahtaların çakılması ile yapılan tabutbenzeri araç. Geyle olarak yazılan bu kelime Merkez'de Geñge olarakgeçmektedir. İçimdebir garip yaradır bu alet(Geñge); Doğu Türkistan'da 30 kilometre uzunluğundaTaklamakan Çölü içinde bir 40 km.lik su kanalı açtırma çalışması vardı. TamamıUygur Türkleri, hiç bir teknolojik alet yok ve bu aletlerle kadın, çoluk çocuk100 metreyik çukurlardan yukarıya taş taşıyorlardı. Bir belgeselde görmüştüm."Taklamakan'daki Vaha" adlı bir belygeselde. Neyse. Geyle:Teskere ,Harç,taş,toprak ve kum gibi ağır şeyleri taşımak için kullanılan , ikiağaçtan kol üzerine tahtaların çakılması ile yapılan tabut benzeri araç,Merkezde Genge
geyrek: kaburga Geyrek=?Bizim köyde Geyrek Yakası diye bir mahal var. cümlede kullanalım(gızduma la"geyreğini" geçürün) Geyrek; anatomik bir terimde olabilir, küçükçocukların "geyreği batmış" denilerek, yüzükoyun=yüzüstü yatırılarakçapraz biçimde, yani sağ el sol ayak , sol el sağ ayak değdirilmeye çalışılarakgeyreği yerine getirilirdi. geyrek=sanırım bel kısımındaki kemiğin zorlaması (Geyreğibattı)
geysiyıkamak-çamaşıryıkamak, giysi yıkamak
geysi:çamaşır,elbise
geysilik, gesilik= çamaşırlık, çamaşır yıkama yeri
gezente= çok dolaşan, yerinde durmayan
Gıcı=Çam kozalağı
Gıcırımboğma= Genellikle düzgünkesilmeyen hayvanlar için kullanılır. İyi bilenmemiş bir bıçakla, zorlayarakkesme işi için kullanılır. Ekmek vb için de kullanıldığını duymuş gibiyim.
Gıçdım bacaklı=topal..DDDD
Gıçı boklu=adamolamamış, çocukluktan çıkamamış, kötü
Gıçıçöpürlü : Gittiği heryerde peşine bir iki tanıdığı takılan.
Gıçıgıruk= Topal, aksak, engelli, özürlü...Gıçıgıruk=değersiz, basit, önemsiz anlamında da kullanılır.. Gıçıgıruk="boşver şu gıçıgıruğu" tümcesinde olduğu gibi aşağılama anlamı dataşır.
Gıdı=kodak, sıpa, eşeğin küçüğü.
gıdık= çene altı
Gıdılamak: Çok üşümek
GIDIMGIDIM=AZICIK***
Gıdım: Bütünün kenarından kopartılan küçük bir parça
gıdırgıymuk = GILDIRGIYMUK-GIDIR GUYMUK=azlık belirtir, cimriliğe kaçmak veya az-yetersiz oluş.
gıdırgıymuk: azar azar, küçük küçük
Gıdor=para
GIĞIŞDAK ve CERNİK Şu anda soyu tükenmiş ikielma adı.
GILDIR GUCUK=Gereksizişler Gıldırgucuk=Gereksiz, luzumsuz konular yada nesler için kullanılır.
gıldırdamak: tıkırdamak,gürültüyapmak
gıldırtı:tıkırtı gürültü
gılıbık: eşinin sözünden çıkmayan erkek
Gılıç - Kılıç =Sabanın eneği ile okunun birbirine sağlam şekilde bağlanması için, hem enek hem ok aynı hizadan 2 x 5 cm gibi bir ölçüde, dikdörtgen olarak delinir. Meşe veya kiren (kızılcık) ağacından , budeliklere göre yontulmuş , delikten çıkamaması için de bir tarafı biraz kalıncabırakılmış ağaç bu deliklere sıkıca çakılır.Bu parçanın şekli az çok kılıcıandırdığından olacak bu parçaya "gılıç"derler. Gılıç=Boyunduruğugayışa sabitleyen kalem şeklindeki ağaç, dedegıl veya Canip Beyin dediğidedegılıç da oku sabana tutturan, sabitleyen ağaçtı yanlış hatırlamıyorsam.</p><p>Gılıç=Asıl adı dedegılıç'tır onun..
Gılibik: Kılıbık Bu herif gılıbığımış herhal.
Gılibik=Kılıbık,  Bu herif gılıbığımış herhal.
Gın,gını=Kılıf(Guy şu bıçağı gınına)
Gına=Kına
gınağ geldi=gınaa geldi=bıkkınlıkgeldi
gınağ götüdü=gınaagötüdü=bıkkınlık yaptı
Gındap=çıbıklı uçurtma ipi=sicimin birazkalını
gındıra= zayıf?
gınnap veya gındap=sicim=çıbıklı uçurtma ipi,,emme öcük galın olu,gopmasındeye, kınnap İNCE İP
gınnap: kındap,ince bükülmüş kendir ipi
Gıranguyulası ="Gıran ölümcül salgın hastalık demektir, gıran guyulası da ölümcül salgınhastalığa tutulsunlar demektir.Çok sayıdaki kişi için edilen bir bedduadır.
Gıranguyuluptaguyulamayasılcala=kökükesilesi
Gıranta=Saçı kırlaşmaya başlamış, giyimine tavırlarına özen gösteren orta yaşlı adam.Gır'dan Gıranta, Gıra yakın (Kıra yakın) olmuş.
GIRANTA GİYİNMEK= şık, afilli giyinen beyler için kullanılır.
Gırbo,Gırboo= KURBAĞA
gırbo: kurbağa
Gırbo= Kurbağaya Daday cenahında Gırbodenildiğini duymuştum. Gırbo işte, Kastamonu'nun her yerinde aynıdır..) Araç-İğdirde "gırba-gurba" derler
gırdıkaçtı= dolaşık, üçkağıtçı</p><p>gırha=kalın yünlü bir kumaş cinsi
gırışak= kendini beğenmişukala ? Binnaz hanım,teşekkür ederim .szin açıklamanızda tabii doğru. TOSYAağzında ise;gırışmak=ön planda olmak .örn.DÜĞÜNLERDE EN ÖNE OTURMAKGİBİ.(GÖZAÇIKLIK) da diyebiliriz..Teşekkür ederim..
gırışak= kendini beğenmiş ukala?   ağzında ise;gırışmak=ön planda olmak.örn.DÜĞÜNLERDE EN ÖNE OTURMAK GİBİ.(GÖZAÇIKLIK) da diyebiliriz.. Gırışak: Şıkgezme, Aşa aşa yürüme, Afilli olma.
Gırışma: Dayılanma, Karşı gelme, Lafa laf verme. Gırışak :Şık gezme, Aşa aşa yürüme,Afilli olma. Gırışmak: Ön plana çıkmak,Gövdegösterisi,Havalılık.
Gırışma: Dayılanma, Karşı gelme, Lafa lafverme. Gırışmak: Ön plana çıkmak, Gövde gösterisi, Havalılık.
GIRIŞMA= Böbürlenek durma, bazen de boş boşdurma anlamındada kullanılır
Gırışmak=TOSYA ağzındaise;gırışmak=ön planda olmak .örn.DÜĞÜNLERDE EN ÖNE OTURMAK GİBİ.(GÖZAÇIKLIK)da diyebiliriz..Gırışmak-Kırışmak: Manda, koç, teke ve sığır gibihayvanlarn dövüşü.
Gırkuçumak= Kırkı çıkançocuğu gezdirmek
GIRKDUMAK= Goyunları gırk dudum,anam her yerietten patlaya= Koyunların tüylerini kestirdim,çok kilo almışlar.
GIRKLIK=Koyunların yünlerini kırkmak içinkullanılan irice yaylı makas türü Gırklık= Koyun yünü kesimindekullanılan makas gibi alet.
Gırkmak= Kesmek (Saç, tüy için) "Turanaaa, 'adıñı değüştümezseñ saçlarımı saña gırktuman' mı dediñ berbere öğğ!"Gırkmak=Koyunların kıllarnın kesilmes
Gırmızugız=at
Gırmuzu= kırmızı
gırna: zayıf, çelimsiz
Gıro düşmüş, gıro çalmış=Kırağı düşmüş, kırağımahvetmiş.
Gırpuk= kırpık
Gırtalamış;=az kar yağmış yerler anca ağarmış
gıruk: kırık
GIRUŞU=kendini göterir, ön plana çıkarır.TOSYA ağzında ise;gırışmak=ön planda olmak .örn.DÜĞÜNLERDE EN ÖNE OTURMAKGİBİ.(GÖZAÇIKLIK) da diyebiliriz..
Gısaç,Kıskaç: yengeç vebenzeri hayvanların ön ayakları? Kısaç=Kıskaç: Demircilerin; demir döverkensıcak demiri tuttukları maşa, aparat..
Gısgun= At eşek eğerinin kuyruğun altındangeçen kayışının adı. "El oğlu adama dizgininen su içmeyi gısgununan def-i haceti öğredü!"
Gısım : Avuç, bir el dolusu .'Bi gısım guruüzümü bi oturuşa yiyyala.
Gısır; hamile kalamayan koyun keçi inek vs içinkullanılır 
GIŞ = Kış
Gıtuk, gıtık= 
GIYAMET= Kıyamet
Gıymuk =Odunun lif kadar ince, küçük parçası
Gış; kış
GIŞLAMAK=Tavuk,horoz vshayvanları kovalamak
gıt dutmak: az tutmak,teğet geçmek,değip geçmek
gıt: eksik ,az,yetersiz,kıt
Gıtmür=Elisıkı, cimricimri, kıtmir
Gıvıcuk=kıvırcık Gıvırcuk?
gıvıç: çamlık alandaki humuslu toprak
Gıvıragısmak: cimrilik-
GIVRAK=zarif, alımlı, şık
gıyak:güzel
Gıyba= diye bi kelime aklıma geldi şimdizannımca Selalmaz Cenahlarında kumaş kenarı anlamına geliyor idi. Bizde devar.Don gibi giyeceklerin lastik takılan yerine denir Gıyba= Don isimligiyside kullanılan rastık nev-zuhur (sonradan görünme ) bir şeydir ki, bundanönce rastığın yerine, 1-1,5 metre uzunluğunda, eni de uzunlamasına katlanarak0,5-1 cm ye düşürüldükten sonra, sıkıca dikilerek adeta ip haline getirilmişbez şeritler kullanılırdı ki, bunların adına "uçkur" denirdi.Milletin başına bela olan uçkur işte bu nesnedür. Donun üst kısmında, buuçkurun içine yerleştirildiği aralığa "gıyba" denirdi. Uçkurugıybadan geçirmek için, daha çok çıralı ağaçlardan yapılan, yarım kurşun kalemuzunluğunda, çuvalduza benzer aletin de bir adı vardı. Herhalde "biz"denirdi
GIYGAŞDUMAK=KAPI VEYA PENCEREYİ HAFİF ARALAMAK***
Gıygaşık=aralık Gıygaşuk (aralıkbırakmak) kapıyı gıygaşuk bırakak acuk(azıcık) Gıygaşuk=AĞASININ KAPIYI GIY GAŞUK BIRAĞIVE ECCÜK EMİİİ , gıygaşuk=Çiğdem hanım araç ilçesinde gıyı gaşık..gıygaşık.., Gıygaşuk=KAPIYI GIYGAŞUKGOĞNDA HERKES GİRSİĞN gıygaşuk:hafif aralıklı, aralık, gıygaşuk:yarı açık kalmış ,aralıklı, Gapıyı gıygaşuk bırakıvede açmaya seyittüme beni = Kapıyıaralık bırakta açmaya koşturma beni.
Gıyıkaşuk= Kapıyı gıyıkaşuk koymak
gıyışayuk: yenilen yabani ot
gıymak: acıma hissi, kıymak
gıymat= kıymet, değer
gıymkbatması =kıymık= küçükağaç parçası’nın batması
gıynak : parça ,kenar ,Gıynak= kenarı anlamıda
Gıyturuk=Önemsiz(Beni gıyturuk işlerinenuğraşduma)
Gız: Kız
GIZ=ARKADAŞ,DOST,YAKINLIKBİLDİRİR.SAMİMİYET İFADESİ bayanlar için. Çatladığ mı gız...Neydeli güneşigödük,bağa gidecöz...!!)
gızansak:çiftleşme arzusu duyan köpek
Gızgun= kuzgun yada kartal
GIZGUNLAMAK= Sıcaklamak
Gızgunluk=Köy evlerinde saçaktan dışarı açılan birinsanın girip çıkabileceği genişlikteki yer. Yeni binalarda modernize edilipkullanılıyor.Buna "güvercinlik de denebilir.
Giciriksuyu= Araç munayratmahallesindeki mağarada şifalı bir su vardır.Bu su kaşıntı ve allerjikhastalıkların giderilmesinde kullanılr.Hasta bu suyla yıkanarak tedaviedlir.(Bu vesileyle hastalarda duyurmuş olalım)
Gicirik= Kaşıntı
Gidecöz= (Gız Anşa,neaceleg var..!!Çatladığ mı gız...Neydeli güneşi gödük,bağa gidecöz...!!) HAVAİYİ OLUNCA,CANIMIZ BAĞA GİTMEK İSTİYOR.GİDECÖZ= GİDECEĞİZ.
GİDECÖZ= GİDECEĞİZ. (GızAnşa,ne aceleg var..!!Çatladığ mı gız...Neydeli güneşi gödük,bağa gidecöz...!!)
Gidecöz=HAVA İYİ OLUNCA, CANIMIZ BAĞA GİTMEKİSTİYOR. GİDECÖZ= GİDECEĞİZ. (Gız Anşa,ne aceleg var..!!Çatladığ mıgız...Neydeli güneşi gödük, bağa gidecöz...!!)
GİDİŞİYA=Kaşınıyor
Gidişkü sardı=kaşıntı sardı demektir.kolun kaşınması ,bacağın kaşınması yani.
GİDİŞME=KAŞINMA,
GİDİŞİYA=Kaşınıyor  (Öğ nolduysa böğün boyna elim gidişiya!)
Gidişmek=kaşınmak
giller= Bir takı var sıkkullanılan-giller(Ahmetgiller)-Ahmetler
Gine= Yine
Gintü= gintü yü bilmiyorum, MerkezdeGİRÜntü denir sonradan araya girenlere bunu mu demek istediniz.
Girintü(Girinti) : İçgüveyisi.girüntü: 1-başka yerden gelip yerleşen,2-iç güyo,iç güveyi
GİŞİLİK GIYAFET =Özel günlerde giyilen kıyafet
Giysilik,geysilik= çamaşıryıkanan yer. geysilikde olabilir. Kastamonu merkez köylerinde geysilik dedenir. bu kelime herhalde "geysilik" olarak telaffuz edilir değil mi?"Öğ ağa bizimki böğün aşa oluğa geysi yıkamaya gitti. Açlıktan ölüyonşartosun, vayın bi yımırta gırıyın beeki."
Gizlence=Özel günlerde giyilen kıyafet
Gizlencelik=Kündiye kelimesinin tersi de“gizlencelik"tir. Bayramlık, düğünlük kıyafet demektir.
Gobca,kopça =düğme.
GOBEL: 1.Erkek çocuk. 2. KÜÇÜK ÇOCUK ***3. yaramaz, haylaz,3.annesi ,babası olmayan çocuk
GOBÜ= KAĞNILARDA ÖN VE ARKADAKİ UZUNÇIKINTILIĞI AĞAÇ***
goca:1.koca,2.ihtiyaryetişkin
Gocuk; palto, kaban
gocunmak:alınmak Gocunmak=üstüne alınmak (Yarası olan gocunur.)
goçak-goçmar: yenilebilir mantar türü
Godak= eşek sıpası anlamında
Goduttuma= Bıraktırma. Çok yaramazlık yapan, sözdinlemeyen çocuğa denir; “Ağşama bubañ gelince goduttuman mı?” Bunun acısını senden çıkarırırm anlamında.
Gofur: Kendini beyenmiş Gofur=Yapılamayacakşeyi yaparım deyip sonra da bin bir meşakkatle yapan adama gofur derler değilmi? (Neslihan: kendini beğenmiş olan diye biliyorum) DursunKepceoğlu hocam bir gofurluk yap da bu "Kastamonu için birağız sözlüğü hazırlayalım" işine bir zahmet el atıver. Bir edebiyatçıya buçok yakışır. 
Gogan örüğü: Beyaz erik
gôğeçôğme(k)= kaybolma,aranan şeyin bir türlü bulunamamsı
goğün yüzü: gök yüzü
GOKU=Koku
Gokulu= Küçük görme (Tam emin değilim)demişsiniz, çocukları severken bir sevgi sözü olarak da kullanılır. (Malumçocuklar Dede Nene için 'Benim yavrumun yavrusu / Yarısı yılanyavrusu'dur." Öyle olunca da böyle tuhaf bir sevgi ortaya çıkar mı?bilmem. benim duyduğum ve kullandığım ''gokulu'' kendini beğenmişleri yermekiçin kullanılan bir sözdür...Çok da yerindedir kendini çok beğenenler de kokarsonuçta kimse mükemmel değilldir :)) gokulu cümlesi aslında daha çok evde kalanbayanlar için söylenir halen birde küçük çocuklara kızınca söylenir aslında bubirazda dini açıdan bakılırsa eğer taharet konusuna kadar gider yaşlı nenetoruna sen ne anlarsın lan g.. b..lu veya gokulu gibi azar cümlesi ile hitapeder
Golañ:Semeri eşeğin sırtına bağlamaya yarayan yünden örülmüş iki-üç parmakgenişliğinde şerit.
Golan=semeri hayvana bağlamak için 5 cmgenişliğinde dokuma
GOLBEZ,Gölbez, enuk , ENİK =köpek köpek yavrusu Golbez: Köpek yavrusu (Ağlı) (Bizde Goblez demezler :-)
golük : eşek
GOLÜK=DONBAY=CAMIŞ=MANDA***
goman=bırakmam,karşılıkveririm(bunu sana goman emi yada bunu sende gomacayın.gibi cümlelerdekullanılır.)
Gon Gonak= Kon Konak şeklinde bir deyim. Gon=Kon Gonak=Konuk kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşmuş. Arı oğul yapınca, oğulunçalılık ve kovana aktarılması zor olan bir yere konmaması için özellikleçocuklar elimize birer taş alıp birbirine vurarak "Gon gonak" diyebağırırdık. Çalılık veya yüksek bir ağaca konması halinde tütsülenerek kovanaaktarılması zor olur, bunu önlemek için "gon gonak" çağrılırdı. Bu şekilde saf bir Türkçe olan "Konak" kelimesinin "Arı oğulu"için de kullanıldığını öğrenmiş olduk. Konargöçer Türklerdeki kondurma, yerleştirme ve iskan konusuyla bu kon ve Konuk kelimelerinin önemi büyük olsa gerek.
Goñ=Koyun,bırakın
GONAG=Konak
Gonç: Çorabın üst kısmı.GONÇ=YÜNÇORAPTA BOĞAZ KISMI***
Gônûñû kûlleriñ:? Göynünü küllerin= içindeki, heyecanı,isteği, sevgiyi yok ederim.iyi anlamda destek olurum-negatif anlamda=öyleşeyler anlatırımki vazgeçersin bu sevdadan.
gopça : kopça, düğme
goraf:1.kesilip istif edilmiş odun 2.istif edilmiş kümeGORAF=kesilip düzgün yığılmış yakılmayahazır odunlar./
GOREBİ=SAPI UZUN ORAK***
GORÜYAN=Görüyorum
Gos gos= kasıntı anlamında
Gostak= fiyakalı
gostak-ihtişamlı
Gôt cebi: Pantalonun arka cebi.
gotüme: götürme
gov: kov, 1. Dedikodu, laf taşıma, İspıyon (Gadun gelince gov arta(r), gız gelince iş arta(r).) 2. Şikayet, 
Govcu=  1. dedikoducu, ispiyoncu, laf taşıyıcı, ajan 2. Şikayetçi,
Govculuk, Govuculuk=Şikayetçilik, İspiyonculuk, Ajanlık (Bir de Gövco diye bir Ağa vardı. Birinivurmuştu. Acaba bu govculuktan mı yoksa göv kelimesinden mi isimleri türemiştibilmiyorum. Mergüze tarafında bir köyden...) Bizim köyde de benzer bir lakabvar "Gökcogil" derler. Bizimkinin renk ile ilgiili olduğunudüşünüyorum
govsak: hafif aralık
govsek-gövsek: hayvanların çiftleşmeyi arzulaması
GOYNÜMDÖNİYA=Midem bulanıyor
GOYNÜMÜŞ= ÇÜRÜMEYE YÜZ TUTMUŞ MEYVE***
goyu: torba yoğurdu
gozalak: kozalak
Göbel = göbel......dengesizgenç kişi, Adam olacak gibi durmayan çocuk, yeni yetme(acemi, toy),Çocuk, Göbeller= :Çocuklar, BİRAZ AMİYANE TABİRLER AMA BİZİMÇOÇUKLUĞUMUZDA KIRKÇEŞME MAHALLESİNDE BUNLAR HALK ARASINDA KONUŞULUYOR İDİ.
Göbert : Elmanın külde pişirilmesi
göbertpakla= ? barbunya fasulyesine mi deniliyor?
Göbeyöngü= Bir tür mantar
göblez : köpek yavrusu Merkez'de Göblez değil de Gölbezolarak geçer köpek yavrusu.
Göbü = Kızak (kayık) ların oturma yeri ilekayak kısımlarını birbirine bağlayan dört direk'den herbiri..  Göbü,Kağnı üstüne konulan, tekerin önüne ve arkasına takıılan ve üzerine kazıklarıngirebilecei delikler açılan iri hatıllara da göbü deniyordu galiba. rslan beysanırım o da aynı şey..Kayık(kızak)larda da benzer sistemuygulanmaktaydı..Çocukluktan kalan bilgim kayıklarla ilgili olanıdır..Kızağınayaklarına ve oturma yerinin altındaki takozlara açılan deliklere çakılmış olandört adet direk(kazk) dan bahsettim.. Safranbolu dolaylarında ise yağdakızartılmış mayalı hamur için "göbü" dendiğini biliyoruz..
Göbü: Kağnı arabasının üzerine yük konulankısmı,ok:Öküzlerin arabaya bağlandığı sivri kısım. Göbü= kağnının parçası
Göce= semerin gancasına verilen ad Göce=Arpanın değirmende hafif kırılmasından sonra yapılan arpa çorbası. Piştikten sonra kiren eğşisi katılır.
Göcen=1.Yaşını doldurmamış tavşan yavrusu, 2. Ayağı çabuk güzel kız (Karaman'da göğcen/gökçen; "genç olmak üzere" anlamında kullanılıyor. Yörükler kızlara Gökçen adı veriyor.) 3. güzel ve uyumlu manasına BENIM göçen yavrum gibi 4. kedi yavrusu için de kullanılıyormuş. Daha doğrusu yavru (genç adayı) lar için kullanılıyormuş. "Kedi göceni" şeklinde.
Göde:  Güvercinin bir türü.
gödel= çamaşır dövmeye yarayan tokaç.
Gögüç : Meşe palamudu
Göğe daşatmak= çok yaramaz
Göğe gelmek=İneklerin çekim vaktinin gelmesi:)) göğegelmeye araç ilçesinde göğsemek denir.
Göğem=ilk baharda çayırda yeni çıkan taze ot,veyasonbaharda yağmurlarla beraber çayır ve tarlalarda çıkan taze yeşilot(Çiftçiler bu otları hayvanlarının yemesini istemezler,zira otların % 90 ı suiçerdiğinden hayvanları ishal eder ve zayıflatır)
Göğercin=Güvercin
göğermek:1.morarmak,2.olgunlaşmakGöğermek= Depince göğerü öğ...!! Göğermek=1.Tabiatın yeşillenmesi, otların çıkması, 2. İnsanın darbe alan yerinin önce morarmasındansonra iyileşmeye başlamış hali; yavaş yavaş göğerir.
Göğnümdönüya = Midembulanıyor
göğnümübayma : beni sıkma
GÖĞÜSLÜK=İLKOKUL ÇOCUKLARININ GİYDİĞİ ÖNLÜK
Gök; mavi  1.mavi, 2. gökyüzü
Göksulu= Okçular'da birarmut çeşidine verilen ad.
Göklücegitmek: Çok gençyaşta ölmek
Gökten Otlamak= Çalışmak istemeyen kişilere"sizin çocuklar gökten mi otluyor, ne yiyip ne içiyorlar " diye sitemedilir.
göl göbel=?
GÖLBEZ: 1.Köpek yavrusu. 2. gölbez: ufakgelişmemiş kendir
Gömeç=Bal peteği (Dalak da aynı anlamdakullanılıyor.)
Gömgök: masmavi
Gömü= Hazine
Gön: Ham deri,deri sığır derisi
Gönümbılandı= Midembulandı.
görebi-görebe Körebi= dikenkesmek için kullanılan uzun saplı kesici alet
göresi gelmek: özlemek
Göt lokumu=Yumurta
götlek: ibne
Götlük= öküzlerin, arka kısmından ve sırtındangeçirilerek boyunduruğa bağlanan özel bir dokumadan yapılmış bir çeşit koşum
götü gara: yenilebilir mantar türü
Götü: 1.Getir, 2. götü: götür ,algit Götü= Götü :Götür, götüriki manada da kullanılır.; burda başımdan geçen komik bir şeyi paylaşmakitiyorum ininizle hoş görünüze sığınarak!!! Bursa’da yıllar önce şimdioturduğumuz evde o zamanlar odun yakıyorduk. Bir gün odun aldık çuvallaraduldurup bodruma koyuyoruz. Etraf pis olmasın diye çuvala koyuyoruz amaodunlar, bitmeden bizim çuvallar bitti yani yetmedi. Bizim valide hanım komşukadınlara babamı çekiştiriyor; “ahmed’e kaç kere dedim- ahmet dedim - çuvalgötü yıkaylım götü yıkaylım deye on kere demişiyündü emme götümedi!” diye dertyanıyor. Zavallı kadınlar hiç bi şey anlamadı saf saf  bi annemin yüzüne bakıyorlar bir benim. Neyseki tabi hepsi Anadolu insanı mevzuyu kendilerine kibarca izah ettim ama tabi kibaya bi utandık.
Götüme : Getirme, İYİ GAYRİ GÖTÜME:İYİ GAYRİ GETİRME
götümek: götürmek,alıp gitmek
götün götün:geri geri gitmek, Ardı ardına, arka arkaya, Götüngötün gitme= geri geri gitmek
göv-göğ:gök yüzü
gövlek, gövsek :çiftleşme arzusu olan büyük baş hayvan
Gövlez: Köpek yavrusu, Gövlez: Köpek yavrusu(yazım hatası yoksa Kastamonumerkezde "gölbez"olarak geçer.
Gövsemek=hayvanlarda kızgınlık, çiftleşmeisteği
göynek...bir nevi fanila, İç göyneği diye de söylenir...gömlek
Göynü yok= isteği, hevesi yok
Göynük:muşmula=beşbıyık=döngel=sahildede göynük olarak söylenir.
Göynük:İçinde yer yer su çıkan çevresiağaçlık tarla. verimsiz arazi
Göynük=Muşmula-döngel-beşbıyık-göynük
göynümbulanıyor= midebulantısı
Göynümek= Olgunlaşma, iyice olgunlaşmak.yumuşamak,
göynümüş: iyice olgunlaşmış,içi geçmiş
GÖZEL=Güzel
Gözer= Elek cinsi "Gözer" Kalburun az büyüğü.Delikleri de kalburagöre daha büyük olurdu.Gözer=kalbur= tahıl elenen elek,gözer-gozer:buğdayelemek için yapılmış kalbur
gubar: tasa üzüntü
Gubarmak= görgüsüzceabartılı şekilde öğünmek.
gubat : kaba,kabagörünüşlü
Gũbũrsüpürme : anlamımalûm..temizlik
gubur: lağımGubur= Çukur , Gubur=çukur denmiş ama,evlerde pis su gideri için bir avguna bağlı taş veya tahtada açılmış su deliği.Gübür=çöp=evde süprülen yerdeki çıkan çöl-çöp Gubur: İç Anadolu Bölgesindefoseptik çukur için de kullanılıyor. Gübür; Süpürülerek toplanmış çer, çöp
gubür:  evin içinde süpürüldükten sonra ortaya çıkan toz veçöpler
GUCÜMÜ ÜZME=Beni üzme
Gûcüzmeñ=Yaramazlık yapmayı, insanı üzmeyin.
Gudek:Çocuk oyunlarında , oyunun angaryaişlerini yapma sırası.
gudekçi: 1.oyunda ebe
Gudredden= yaradılıştan, doğuştan"Bu gız gudredden gözel" (Makyajsız, yaradılıştan güzel, boya güzelideğil)
Gulak tözü=Kulak arkası.(Gulaktözü ñe vurunca aşurun şartosun)
Gulak= kağnı arabalarında, kayış ile arabayı boyunduruğabağlayan ağaç aparay
Gullep=Pireçol=Kapılarda eskiden bu günkümenteşelerin işlevini yerine getiren, el yapımı metal aparatlar..
GULÜK=KULUÇKAYA YATAN VEYA YATACAK TAVUK***
guma : kuma, evlikadının üstüne gelen kadın
gumele: 1. buzağıların konulduğu ahıriçindeki ayrı bölme 2. Bağ evi (Tosya)
gumpiri-gumpil: patates
gundak: yavru
gundak:1.kedi ,köpek yavrusu,2.deste haline getirilmemiş kendirinbir kucağı
Gunlamak, gunnamak=At eşek için doğurmak. Gunnamak kelimesine bir açıklama:Kulunlamak'dan geliyor. At yavrusu.
gunnacı:yavru yapacak hayvanGunnacı= gunnacı at, eşekiçin, guzlacı koyun keçi için, bızlacı sığır için kullanılırdı. Yanlış mıhatırlıyorum? Buzlacı; inek içiin kullanılır, gunnacı=Doğuracak At, eşek
Gunnamak: Doğurmak,Gunnamak: Gunnamak:murdar hayvanların (at,eşek,katır,kedi,köpek)doğurması, Doğurmak Gunnamak kelimesine bir açıklama:Kulunlamak'dan geliyor. At yavrusu.gunnamak:hayvanın yavru yapması
GUNNAMAK=Hayvanların doğum yapmasına denir(soru inek gunnadı gibi)
Gurluk : ev, ahır ya da samanlığın önündekiüzeri kapalı önü açık alan. (kuruluk) "Gurlukdan bi gucak odun götü dedim,demez olaydım herif gorafı devürdü..." guruluk olarak değil mi?Kastamonu-Taşköprü arasında gurluk, diğer bazı yerlerde guruluk şeklindekullanılıyor.
Gursak : Herkilin önünde yer alan herkilden daha küçük un konulan bölüm.
gurt dide gurt nine,bizdede nine ve dedelerimizin babaları ve anneleri için yaşıyorlarsakullanılır
gurt nine ,gurt didebizdede nine ve dedelerimizin babaları ve anneleri için yaşıyorlarsa kullanılır
Gurt Nine, Gurt Dide: UşakDevşek=  Çoluk çocuk;  İki kadın sokakta karşılaştıklarında, biridiğerine halini arz eder; dam çul... uşak devşek sığır sıpa inek çanak samallıkmamallık derken aşam oluveriyo!!! günün kısa özeti bu... "Uşakdevşek"deki "devşek" kelimesi ne anlama geliyor? Eş mi? Koca mı?Karı mı? Yoksa ev ahalisi mi? Yoksa devşirilmiş şey mi? Yani eve eklenmişkişiler? ("At yok eşek yok, Bit yok yavşak yok, Garı yok uşak yok!"derdi, bizim köyde Fayık Aaa.) "Uşak şöyle gözel bir mantı ediveng de uşakdevşek yisin bee!” Kadın sanırım. DEVŞEK Çocuklarımızın çocukları, torunlarıifade ediyor.  "uşak devşek" ikilemesindeki"devşek"kelimesini kadın söylerse kocasını,erkek söylerse karısınıkastetmiş olur.Malumunuz Türkçede böyle ikilemeler çok.Bazıları anlamlıbazıları anlamsızdır."ıvır zıvır"ikilemesinde her iki kelime deanlamsızdır."çoluk çocuk"ikilemesinde ise "çoluk"kelimesianlamsızdır. "Uşak şöyle gözel bir mantıediveng de uşak devşek yisin bee! Kazak ve Kırgızlarda Nevere, Çevere gibitorun, torunun çocuğu, torunun torunu için kullanılan kelimeler var. Bizde debunların benzeri olmalı. Gurt nine, Gurt dide gibi söyleyişleri hatırlıyorumama...  Evet Arslan bey gurt nine ,gurt dide bizdede nine vededelerimizin babaları ve anneleri için yaşıyorlarsa kullanılır.  Evet gurt nine,gurt dide bizdede nine ve dedelerimizin babaları ve anneleri için yaşıyorlarsakullanılır.
gurtlanmak: 1-şüphelenmek,2-kıskanmak
guruluk:evlerin önünde yadayanında eşyaların ,araç gereçlerin yağmurdan korunması
GURUTMA= KURUTULMUŞ EKŞİMİĞE VERİLEN AD
gustane=gusulhane: ebeveyn banyo
Gusulane,gusul dolabı= ilkelbanyo, suyu başka yerde ısıtılıp gelen.
Guş Dili=Arkadaşlar siz guş dilini bilir misiniz?Mesela küçüklerin duymaması gereken bir konuyu onların yanında nasılanlatırsınız? Becen secenici çacok seceviciyocorucum... gibi her hecenin yanınabir sessiz harf koyarak...
guş ekmeği: kuşekmeği,yenilen yabani ot
Guş= semerin gancasına. semerin arkasında da iki taraflı birdemir kanca vardı. Ona da mı "guş" deniyordu ?
Guş=? (Gaş urganı= Semerin önündeki kabarantıya kaş(gaş) denir. Semerin iki yananda iskeleti oluşturan tahtalara da"gaburga" denir .Gaburganın iki tarafta en üstte olanlarının uçlarıgaşın iki yanından ileriye doğru 15-20 cm uzanır. Bunlara da "guş"denir."Semerin gaşı guşu galmamış" dediklerinde bunlar anlaşılır.Hayvana yük sarmak için, semerin kaşından dolanıp, guşuna bağlanan 10-12 metreuzunluğunda 1 cm kalınlığındaki urgana "gaş urganı" denir.)
Guşakçözmek= tuvaletegitmek, guşak çözmemek=zina yapmamak
GUŞAK=Kumaştan yapılan belkemeri
GUŞAK=Kumaştan yapılan bel kemeri
Guşlasdik=Sapan
guşluk: çatıyaçıkılan yer
GUVLEK=
Guyluş guyluş= ?
Guyo, güyo: damat
GUYU=Kuyu
GUYU=Kuyu
Guyuluverdi= Bayılıverdi? Devriliverdi?
guz: güneş görmeyen ,kuzeye bakan yer
guzgunluk:çatıya çıkılan yer
guzlacı:yavru yapacakkeçi,koyun, Guzlacı=Doğuracak Koyun, keçi
Guzlamak= keçi ve koyun doğurması
Gübür=çöp=evde süprülen yerdeki çıkançöl-çöp Gübür; Süpürülerek toplanmış çer, çöp,
güccücek= küçücük, ufacık,
GüccükGüççük: Küçük
Gücük: Kısa, Gücük (öküz ) kuyruğu kısa öküz.Gücük ayla(r):Şubat ve mart ayları.'Adamın da ayın da gücüğünden korkacaksın'diyerek , bu iki ayın soğuğuna dikkat çekerlerdi.
gücük:1.şubat ayı,2.küçük
GücüK= Mardınan gûcûk döğûşediya dışarıda"Gara gışınan gücük döğüş ediya" deseniz daha mı doğruolurdu acaba? Gücük Mart değil mi?
Gücük=Mevsim adı, Köpek adı olarak da kullanılırdı.
gücümü üzme : beni yorma
gücünüüzmek: canını sıkmak,üzülmek anlamında deyim (Kast.merkez)
Gücüzmek = Yaramazlık yapmak..
Gücüzmek: çocuğun yaramazlık yapması anlamındakullanılı
Güççük: Küçük
güdek: 1.nöbet,ebelik sırası,2.kısa
GÜDÜ= topraktan yapılmış tencere!!! güveç'TEdenilebilir
güdük: küçük kalmış, kısa boylu
Güdül= kısa, küçük
Güdüş= ? Güdüş güdüş şeklinde ikileme olarakkullanılırdı. Genellikle yaşlı aile bireyleri için?
güğüslük=okul önlüğü(inebolu yöresi)
Güldaban=Cilbetür=İnce sopaların(Çımkış) uçlarını yere vurarak ileri fırlatmak suretiyle oynanan çocuk oyunu.Bir başka adı "güldaban"dır.
Güldaban=Cilbetür=İnce sopaların(Çımkış) uçlarını yere vurarak ileri fırlatmak suretiyle oynanan çocukoyunu.Bir başka adı "güldaban"dır.
Güleş= Güreş
Güme,Emzikli buzağıların konulduğu bölüm.
Gümele= yeni doğan hayvan yavrularının koyulduğu damiçerisinde bölünmüş küçük bölüm (( araç)) gümele=ahırda buzağı konulan yer  Kastamonumerkezde çeten veya çiten olarak geçer. o yüzden parantez açıp araç yazdım:) Tosya’da Bağ evi.
Gün=Güneş
Gündi,Gundi: Bir tarafıeksik, Engelli anlamında da kullanılır.
Günütorbası: Çok kıskançkişiler için kullanılır.
Günücü= kıskanç
Günülemek(n nazal n okunacak?)=Kıskanmak (Bizim hıra boyuna abeysini günüleya.)
GÜPRE=Gübre
güvendim: sevindim
güvenmek: sevinmek
Güvleç=? Yemek?
Güvlek, sapsız ahşap kap, güvlek:1. kuyudan suçekmek için kullanılan kova ,2. tahtadan yapılmış kova, Güvlek= 40-45 cm yükseklikte,25-30 cmçapında,ağaçtan yapılma su kapı. Güvlek=yoğurt mayalamadakullanılan ahşap(çam veya gürgen)kap
güyo : damat
Güz= sonbahar
Güzinesoba = kuzine
ĞAÇUMUYALIM=başkasıkapmadan ,biz alalım.
ĞAÇUMUYALIM=başkası kapmadan, biz alalım.
ĞIRUŞU=kendini göterir, ön plana çıkarır.
ĞIRUŞU=kendini göterir,ön planaçıkarır. TOSYA ağzında ise;gırışmak=ön planda olmak .örn.DÜĞÜNLERDEEN ÖNE OTURMAK GİBİ.(GÖZAÇIKLIK) da diyebiliriz.. gırışak= kendini beğenmişukala ?
Habaranamaz: laf anlamaz,bildiğinden şaşmayan
Habire= durmadan (Habire konuşuya.)habire-hebire: devamlı,sürekli
haçan : her zaman ,devamlı
haggaatmi?: Hakikat mi? Gerçekmi? haggaatmi öğğğ
Hahah : Evet
hak:1.tahıl ölçmeye yarayan kap,2.düğünlerde gelin almayagitme, Hak= (En büyük) tahıl ölçme kabı
Haka gitme= Gelin almaya gitme töreni
hakçı: düğün alayı,gelin almaya gidenler
HAKKAT= Gerçek
halbüsem: halbuki
Haldur huldur: Dikkatsizce, rasgele düzensiz
halıkmak: gelişmek ,büyümek
halıkmamak: gelişmemek, büyümemek
Halka= öküz arabasına tarladan yüklenen destenintutturulması için kullanılan urganın arasına takılan halka şeklindeki ağaçaparat, Halka= Saban ve öküz arabasının boyunduruğa bağlantısını sağlamaktakullanılan ağaç alet.Arabanın veya sabanın oku bu halkanın içine sokulur veçıkmaması için, "Dedekılı" isimli aletle de sabitlenirdi. Her ikialetin de sert ve dayınklı -kiren gibi - ağaçlardan yapılması esastı.
Halva:Helva
Haluşka: su böreği
Hamamlık dolabı=banyo
Hamamlık, oda içinde bulunan yıkanma bölümü,
hambar: ambar, büyük kiler
HAMBAR= Ambar, kiler
hamla: hamle
hamur: makarna  vb. yiyeceklere verilen isim
Hamur Garuşduması, Malak= Yemek çeşidine verilen farklıisimler (Araç/Okçular)
Hamurlu = bazlama
Hamut= atların başına arabaya koşmak için takılan alet
HAMUT= koşum atlarının boynuna takılan,oradan da arabaya bağlanan alet
Handan= Babası belli olmayan çocuk
hapaz:avuç, Hapaz: Avuç içi, HAPAZ= Ayrıca samandoldurmaya yarayan alete bizde YABA. ılgaz taraflarında da HAPAZ deniyor. HAPAZbizde avuç anlamında kullanılıyor. (İki hapaz leblebi ver)Hapaz: İki eliile birlikte almak. "Bi hapaz cöğüz alduk"
Hapır,Hapır yeme:Çabuk çabuk ve çokca yemek yemek.(Hapır hapır yeme olum şu yemeyi dıkanacayasınşindi)
hapur hupur= çok hızlı şekilde tüketmek.. genellikleyiyecekler için kullanılır, hapur hupur=? (Apur sapur?)
Haralda= galiba sanırım anlamında kullanılır :))Hakkı Bey çok teşekkür ederim. Ben de o söze takılmıştım.
Harar: Büyük çuval. Keçi kılındandokunurudu.Güvenilmez kişiler için 'Onunla harara girilmez' denir.Harar=Çokbüyük çuval harar: harhar, büyük çuval
Harlamak-parlamak= Birdenbire kızmak
harman: buğday,arpavb. ürünlerin bir araya toplanıp hasadının yapıldığı yer
harnapa: karnı büyük,çok yiyen hayvan
Harpçeken, hepçeken : Öküz arabaları teker sayısınave tekerin yapısına göre iki şekilde adlandırıldı.Parmaklıklı dört tekerinkullanıldığı arabalara "Dört teker" denirdi.İki tekerleklileregenellikle kağnı denirdi.Dört tekerli arabaların, iki tekerinin bağlı olduğuarka dingil ile . diğer iki tekerin bağlı olduğu ön dingili birbirine bağlayansağlam ve uzunca ağaca harpçeken (Kastamonu’da Hepçeken?) denir ki, bu kelime,bu ağacın çektiği yükü araba için önemini çok iyi anlatır.
HART HART := Elmayı mesela hart hart yemek ve hatır hatıryemek ... hart atmak, hart hart yürümek =? İnebolu da pazarda duydum...
Hasan yonması (yontması)=Kaba taslak, özensizce yapılmış
Hasbaçıksın: Olmaz olsunveya ah etme diye kullanılan bir cümledir.
Hasıl, harman= hasat, harman
hasıl: hasat zamanında elde edilen ürün
Hasıllamak=temizlemek
hastağuç:hastalıklı
Haşul(çorbası): İricekırılmış buğdaydan yapılan ve kuru fasulye suyu ile pişirilen yemek.
Haşullamak= yiyeceği haşlamak, ve insan azarlamak anlamındakullanılıyor.... haşullamak = 1. yiyecek haşlamak 2. Azarlamak
Hatçe-Hetîce-Hetçe=Hatice
Hatıl: Kalın tahta.Hatıl: Üzerindeçamaşırı deperek yıkamaya yarayan tahta tezgah
hatırhatır=çok sert,
Hatırsorma : Nettingiz?Karşılık: Nedelim ?..))
Hatırnaz= Hatır sayan.
havayi: ayakları yerebasmayan ,aylak
HAVUT= deve semeri. (Deveyi havuduynanyuttu=haram yiyen, gayrımeşru kazananlar için söylenir, bizde yanlış olarakdeveyi hamuduynan yutmak şeklinde kullanılıyor.)
hayat: davar ağılı
Hayatlamak: Selin veyaakarsuyun ,etrafındaki arazinin altını olmak suretiyle balkon gibi bir halaldırması.
hayıflanmak: üzülmek
hayta: yaramaz
hayva=ayva
HAZİTTİM=sevdim.
Hela= Ayakyolu
Hela=yüznumara(yüzlumara)= tuvalet
Helbet = Elbette
HELBETSİN= Tabi,evet anlamındaonay sözü
Hele bak=?
Helesa= Düğünlerde (Tosya) damadın havayakaldırılması ve bu sırada söylenen türkü. Muhtemelen adet Han'ın keçeylekaldırılmasına dayanıyor.
helkek:kova ,bakraç
Helkek= bakraç: su taşınankova ,helkek, Bakraç= Su taşıma aleti
hengâme-hengeme:gürültülü yüksek sesle anlaşılamayan konuşma
HENİ=Hani
Hepehep= Çok dolu
Heral= Her hâl, herhalde
Herek=Kazığın daha küçüğü. Fasulyelerinsarılması için bahçeye dikilene "fasulye heregi", bağlara, üzümçatuklarının ağması için dikilenlerine "bağ hereği" ,bunlarınuçlarını yontmağa "herek yonmak" denir. Her sene yeniden yapmamakiçin, işi bitince yüksekçe bir yerde muhafaza edilirdi. Herek= bizde merkebeyük yğklerken bir tarafına dayadıkları ağaca herek derler. bak iğdir araç bilefarklı. Ben de onu dmeek istedim abi bizde herek kelmesini sizdeki direcenanlamında kullanırlar. Evet. Ne edelim, böyle. Bunun hangisi doğru diye birgayretimiz yok. Niyetimiz mevcudu ortaya koymak. Zaten hepsi doğru.
Hergele: Büyükbaş hayvan sürüsüHergele(Mecazi)= Yaramaz geçimsiz ,insan.
HERGELE-DEYUS=Sessizcebir takım karışık işler çeviren erkekler için kullanılır
HERGELE-DEYUS=Sessizcebir takım karışık işler çeviren erkekler için kullanılır
Herif: Adam, Koca Öğ ne bilsin eling herifiyımırta gırmasını be..:)) herif:adam,erkek
Herk= Nadas
Herkil : Ambar, Küçük tahıl ambarı.herkil: tahtadan yapılmış,içine tahıl ve un konulan büyük sandık
Herkil= Kuru erzak sandığı (dolabı)
Hesude,Hasüde= Nişasta ile yapılan tatlı,muhallebi de diyebiliriz. TDK'nın sözlüğünde hesude kelimesi hiçbir şekilde yeralmıyor. hasude,hasuda olarak da yazdım;ama gene yok.Zaten "h"harfiile Türkçede başlayan kelime sayısı sınırlıdır.Belki Arapça veya Farsça kökenliolabilir.Hesüde :Nişasta isu ve şeker ile yapılan tatlı
Heşt=gahdemek= sürmek (atları?, öküzleri?, atı?,eşeği?) gehdemek olabilir. Heşt de öküze yürü demektir. Doohaaah:dur anlamınagelir.
Hevle,
HEVLİ=Köy evlerinden dışkapıdan içeri girildiğinde,dış kapı ile içeri merdivan başına kadar olanaradaki boşluk
hevlü = avlu ( Orta Asya Türkçesinde havludiye söylenir)Avloo: Avlunun etrafını çeviren kıyıya da deniyor.
zembelek = zemberek
toğuk = tavuk
zoba = soba
Hevlü= avlu, evin avlusu
Hevrüz= Çocuk oturağı (Lazımlık)
Hevrüz= beşiklerde idrarın toplandığı kap,Hevrüz=Lazımlık, HEVRÜZ=ESKİ BEŞİKLERDE, BEBEKLERİNİDRARLARININ TOPLANDIĞI KAP***
Hey= Yük hayvanlarına bir seferde yüklenebilecek miktarıbildirir."Bir hey buğday", "bir hey elma topladık" gibi.
Hıcıltı= Ağaçlık yerdekirüzgar sesi, boğmacalının çıkardığı sese de denirdi galiba?
HICIM OKU= çok hızlı, ani saldırı durumları..
hıltar:buzağıların boynunabağlanan bezden halka şeklinde  yapılmış tutacak
hıltar:kadınların başlığını boyunlarına tutturmaya yarayanboncuklu ip(köçekli)
hımbıl : ağır, tembel
Hıngzır= da aynı anlamda kullanılıyor sanırım.
Hınzır=Domuz
hıra –hire: yaşca küçük olan kardeş (germeç)Hıra: Yaşça küçük olan, Hıra= yaşıküçük olan, Hıra= BİİZİM HIRA OĞLAN GİNE KAYBOLDU EMME SORACAYINBÖĞEZZZZZZZ DABANLARINI YARMAZSAM ADAM DEĞİLİYİN ŞARTOSUN. Hıra=çocuklarınküçük olanı, Hıra=Küçük, Hıra=bizim hıra oğlanı bu sene zeneeeetokuluna yazduduk. hıra sını deyok gızzzzzzzzzzzz şerif abla.kulağıga sıçuttumaşinnnndi. Hıra gelin (küçük gelin) hıra kız (küçük kız)anlamındakullanılıyor Hıra: Küçük, Kardeşlerden küçük olanı için HIRASI derlerdi. Hıra= Küçük çocuklar için de HIRA kelimesi kullanılırdı"büyüğü değil hırası " derlerdi eskiden
HIRLAMA: BİR NESNEYE SAHİPOLMA DUYGUSU, BAŞKASINA AİT BİR NESNEYİ SAHİPLENME, KÖPEĞİN KIZGIN HALİ
Hırpuşlamak: Elle hırpuşlamak: dokunarak acıtmadan birazdövmek. Dille hırpuşlamak:Hafifce azarlamak ağzının payını vermek
hırsı kudurmak-hırsıazmak Hırsıkızılda denir di bizim civarda da yaramaz ele avuca sığmayan çocuklar içinsöylendirdi.
hırsıazmak da denir di bizimcivarda da yaramaz ele avuca sığmayan çocuklar için söylendirdi.Hırsıkızıl-hırsı kudurmak-
HIRSIKIZIL......hesapsızhareket eden önünü sononunu hesap etmiyen.
Hırsıkızıl-hırsı kudurmak-hırsıazmakda denir di bizim civarda da yaramaz ele avuca sığmayan çocuklar için söylendirdi.
hırtlak= gırtlak
Hısım= Akraba
Hışım : Çıkış, Azarla karışık sert konuşma..
hipçi-höpçü : kavak vesöğüt dallarının sürgününden yapılan düdük
Hıykırma=Bağırma (durduk yerde?)
hiykirme, heykirme=Titreme
HOBU: Büyük
hobu:iri yarıHobu= 1.akbaba, 2.  hindinin erkeğine hobu dişisine ibi denir.(Yazdığım yazılar gereği bu ve buna benzer altıyüze yakın cümle kelime veyadeyim toplama çalışmam oldu,fakat esas mesele bazı nesnelerin ilçe ve köylerdedaha farklı yorum ve anlatımlarla anılması. Örneğin Hobu kimi yerde hindiolarak veya bazı köylerde hindi çeşidi olarak tabir edilse de bazı yerlerde deakbaba atmaca gibi büyük kuşlara verilen ad olduğu görülmüştür.)
Hodala(Fitil) = Kazlarıbesiye aldıklarında, daha erken beslenmeleri için kepeği, benzeri yemmalzemeleriyle iyice karıp, çiğ köfte ile yaprak sarması arası bir şekildeyuvarlatırlardı. hodala veya fitil adı verilen bu yemi hafifçe ıslatıp, kazınçenesini iki yandan sıkıp ağzını açtırdıktan sonra, boğazına aşağıdayanırlardı. Az yemek yiyen çocuklara kızınca da "Buna da gaz gibihodalayı dayanmalı " derlerdi.
Hodul: Fırına ekmek konulan ahşap kürek, hodul: konuşmasınıve davranışını bilmeyen ,kaba,hodul= kaba
Hodura koğdurmak:Karşısındakini zor durumda bırakmak.
Hokelekli=Kendini beğenmiş
hokra: zayıfhayvanların sırtında oluşan mevsimlik ur,besiyi aldığı zaman kaybolurhokra= beleş, bedava,  asalak, büyükbaş hayvanların sırtında çıkanbir asalak bir böcek yükseltisi,yumrusu. Bunun halk veterinerlerince içiaçılır, çıkarılırdı.  Mecazen Hokracı,avantacı, asalak anlamındadır.Hokra= Pılışka=Avanta... belki hokra ileaynı
hokracı : bedavayıseven
Hol(fol)= tavukların başka yerlereyumurtlamasını engellemek ve onu yumurtlamaya özendirmek için belirli bir yerebırakılan tek yumurta hol: yumurtalıkta bırakılan yumurta
Holluk(folluk)= toğukların yumrtladığı kutu(yer)holluk:tavuklarınyumurtlama yeri
Hoo= öküz ve mandayı durdurmak için de HOOO denirdi...
Hor bakmak- horlamak= Karşısındakinin kıymetini bilmemek,küçük görmek
hora depme= çok gürültü,patırtı etmek. Aşırı eğlenmek, oynamak.
Hora geçmek= İhtiyaç duyulan bir anda, ihtiyacı karşılamak. İşine yaramak.
Horanta= Evdeki insanlar.Daha çok evdekiçocuklar. "Horanta doyma mı biliya" gibi kullanılır
hortlu: öksüz ,kimsesiz
horuz vâtı: horoz vakti,sabahın alaca karanlığı
Horuz=Horoz
horuza yarışma=düğünlerde uzak bir noktaya kadargençler arasındaki maraton yarışı.Bu yarışı kazanan delikanlıya horoz hediyeedilir
hosmak: böceklerin ,arıların sokması,ısırması (?) Hoslamak=Şişmek
Hoşaf = 1Elma, armut, erik kurusu 2. HOŞAF=Meyva kuruları su ,şeker ilekaynatılarak elde edilen içecek
Hoşulamak= haşlamak..
Hot= Hot oyununu bilen var mı? kavak, fındık veya kızılcıksopalarıyla oynanan bir oyundur.Sopanın ince kısmını kalem gibi tutupyaylandırırsınız,en uzağa giden sopanın sahibi oyunu kazanır.En geride kalansopaları toplar.
Hotun, Hutun: Tahtadan yapılmış dikdörtgen prizmaşeklindeki arı kovanı.
hoy hoy: boşta gezen ,işe yaramayan
HOZMUR=PATATES*** Hozmur,Pıtana= Patates (Araç/Okçular)
höbelek: mantar ismi
HöbüloğKöyü= diye bir deyimde kullanılırdı zaman zaman ama manasını bilemeceyin. Höbüloğlu köyüolmalı,yani höbül höbül yürüyen ilerigelmişi olan bir köy.. Höbül kelimesininortaklaşa iş yapan ve ödünç anlamı varmış (bkz.Türkiye Türkçesi AğızlarıSözlüğü )
Hödük= korkak
Höcceden,Höççeten, hötçeten=birdenbire, aniden, ansızın (durduk yerde, durup dururken) HÖCCETEN=ANİDEN, ANSIZIN, DURUP DURURKEN, DURDUK YERDE, HİÇ ANLAMI YOKKEN GİBİ ANLAMLARYÜKLENİR.  SİZ ADAMI HÖCCEDENARKASINA AŞURUSUNUZ.
 Hökelekli, Hökenekli,= HAVALI..bulunduğu ortamı makamı dolduran mevcutiyetini iyi anlamda hakeden 
Hökümlü= burnu büyük, kibirli, Gururlu HÖKÜMLÜ VE HÖKELEKLİ KADINLAR İÇİN KULLANILIR. HÖKÜMLÜ İNSANLARA TEPEDEN BAKAN.KENDİNİ BEĞENMİŞ.ANLAMINDA. HÖKELEKLİ HANIM AĞA GİYDİĞİNİ YAKIŞTIRAN.Hökümlüydü. Gafa yukarıda gezerdi. Gittiğü yerde baş köşeye otumalıydı. Hörmet göstermeliydi. Ağa geliniydi. Soñu bek iyi olmadı. (Annemden)
hös=Dur, yavaşla
Hösdön= çift sürülürken tarlanın başınavarıldığında öküzlere verilen komut... bunu duyan hayvan hemen geriye döner.
höst geri= öküzlere geri gitmeleri için verilen komut
höst= kabaca yavaş ol
HÖŞÜR-FİŞİRFİŞİR- FİŞİR HÖŞÜR=Çokhareketli, kontrolsüz kişi ve davranışlar için kullanılır.
Höykürme=bağırma (Kastamonu)( valla kızıp bağıran kişilerede ne höykürüyon derler bizim orada: Devrekani) Höykürme, yükseksesle ağlama anlamında kullanılıyordu yanlış hatırlamıyorsam. Höyküre höyküre ağlaya. Höykürmek= Yüksek sesle sinirli bağırmak

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=119056358192644&set=a.106565966108350.8941.100002648411233&type=1&theater

Huçu=Fıçı, varil
Huluma= Uluma "Hay huluma huluma/Bezirkoydum tuluma/Söylerseñ mani söyle/Köpek gibi uluma!"(Ninemin manisiydi) 
Hurça=fırça
hurmak: vurmak
hurtuna= fırtına
Hurun=Fırın
husa: kaygı ,endişe
husasuz:kaygısız,tasasız,sorunsuz
Huşumda = aklımda, belleğimde
Hutun= Arı kovanı, HUTUN...SERTVE KIRILAMIYAN ÇETİN CEVİZ MANASINA DA GELİYOR. örnek büyük anne tarafımızahutunağagil diyorlarmış. Arslan Küçükyıldız ekledi: Hutun doğal arı kovanına damı deniliyordu? İsmail Altan: Bal kovanda çerçevesini iyi doldurdumu hutun gibidoldurmuş da deniyor yani boş gözenek bırakmamış manasına geliyor idi. FikretPirahmetoğlu ekledi: HUTUN ARI KOVANINA DA DENİR AMA BENİM BİLDİĞİM TAHTADANYAPILMIŞ BORU DUR. Nevzat Salbaş ekledi: HUTUN, ÇAM AĞACI VEYA MEŞE VESAİRE GİBİAĞAÇLARIN İÇİ KENDİLİĞİNDEN BOŞALIR, ONA HUTUN DENİR, ESKİDEN KARA KOVANLARA DAHUTUN DERLERDİ. AMA YÖREYE GÖRE DEĞİŞİR. ESAS İÇİ BOŞALMIŞ AĞAÇTAN GELİR ADI.
huysukmak: huylanmak, şüphelenmek
Hücceden(ölmek): aniden birden bire üzülerek
HÜNDÜ,HÜNMEK:ÜRKME ÇEKİNME
hüren: (köpekler için) havlayan
hürpüden=birşeyi birdenbire, çabuk içmek.("çayıhürpüden içti, gitti.")
hürühaşgaş etme=Darmadağın etme anlamında. hüşgü=çok eski, bozuk ile bir ilişkisi var gibi."Suratıñı hürü haşgaş ederin deyon saña!" (Suratını darmadağın ederimdiyorum sana!)
Hürü=Huriye
HÜRYEMEZ= Bir elma çeşiti Hüryemez: Ekşi Elma,Hüryemez veya Hüryimez: Ekşi Elma
hüşgü: parçalanmış ,yıpranmış hüşgü= çok eski, bozuk, Bir de hürü haşgaş etme diye bir şey hatırlıyorum.Darmadağın etme anlamında. Yazdığınız hüşgü=çok eski, bozuk ile bir ilişkisivar gibi. "Suratıñı hürü haşgaş ederin deyon saña!" (Suratınıdarmadağın ederim diyorum sana!)
hüşgüsü çıkmak:kullanılamayacak hale gelmek,iyice eskimek
Hütüklenme= BAZI İLÇELERDE HÜTÜKLENME DİYE DE GEÇER ÜTÜKLENMEK: ŞÜPHELENMEK
ıbrık: ibrik,ağzından başka ince borusu olan daha çok bakırdanyapılmış olan su kabı
IBRIK=İçine su konan,bakırdan yapılmış,tuvaletlere konan,ayrıca abdes alırkenkullanılan ucu ibikli su kabı
ıccacuk=Sıcacık
Iccak, ıçcak; sıcak Iccacık,ıccacuk: sıcacık
ıccak= sıcak,
ığılığıl:ağır ağır derinden (Koku için?)
ığınmak: ıkınmak
ıkıldamak: inilemek
Ikırcuklanma=Sıkıntı,sıkıntıya girmek,içi sıkılmak (Şüphelenme?)
Imılık=Sünepe
IMIZGAMAK=  Imızganmak=1. Azıcık uyumak (Cıkgada yatıyın, öcük ımızganıyın) 2. Uyandıktan sonra yataktan hemen kalkmadan azcık keyif yapmak (Kazak Türkçesinde ımızgav şekerleme yapmak anlamında kullanılıyor.)
Meryem Hakim Hanım: Bu sözünüzle Kazak Türkçesinin de KastamonuTürkçesinin de aynı dil olduğunu bir kere daha teyit etmiş oldunuz. ımızgamak Kastamonumuzda da aynı anlama geliyor, yani insanın hafiften içinin geçmesi, hafiften uykuya dalmak. ımızganmak:1-uyumak, içi geçmek,Hafif kestirmek, kısa süreli uyumak 2-uykuyla uyanıklık arası birdurumda bulunmak, uyuklamak. seçeneklerden birini yeğleyememek, kararsız kalmak. kararıp, söner gibi olmak.. 3. Bir işi  yaparken yavaştan alma, (M. Tufan Arslanoğlu'na göre mızmızlanmaya yakın kararsızlık ya da mızmızlık olması gerek)
Incıklanma=Üzülme
Ismarlama=Sipariş
ıncıklanmak= kederlenmek
Ingıraz: Zayıf,Çelimsiz,Yeme güçlüğü çeken..
ıntırga=Entrika kelimesinin ilk zamanlarında kullanılmış, entrika, filim çevirme, oyunoynama anlamlarında kullanılmış.
IPRAD=UĞURSUZ(?), SEVİMSİZ***İfrat değilmiydi bu? (İbret’den mi geliyor?)
Iprat,İprat= Sevimsiz,uğursuz
IPRAT-İPRAT örnek, misal anlamında" Lâ oğlumHasancuğa bak da iprat al"(ibretin bizdeki kullanılışı)
Iprık=İbrik
ırak : uzak
ıramak:uzaklaşmak
IRAVAK=süzme, sızma bal.
ırazı: razı
ırgalamak: 1.sallamak,2.ilgilendirmek
ırgat: tarım işçisi,ekin biçen tarım ,işçisi
Irıbına getirmek=Bir yolunu bulup başarmak, nabza göre şerbet denemez o ıdare etmek, susturmak için oyalamakanlamında daha çok. Kolayını bilmek olabilir evet, Irıbına getirmek=Fırsatınıbulup... o kadarını yazamadım arslan bey :)
Irık=Irılmış olan.Kendisinden dahagüçlülere karşı mücadele (güreş gibi ) ettiği veya ağır bir iş tuttuğu için,sakatlanmaya benzer bir durumla karşılaşan.
Irıp=Arpa buğday vb. ölçmeye yarayan küçük ölçü kabı, Irıbına getırmek o..yolunu yöntemini bilmek anlamına gelir :)  yanikolayını bilmek yada nabza göre şerbet gibi
Irıttırım veya rıttım gibi ıslanmak=?
Irmak : İleri derecede hırpalayarak veyayorarak sakatlamaya yakın bir hale getirmek.
Irmazan=ramazan
Irzıgıruk:Namussuz
Isırgan= Ot (Erol Malak kiren yaprağını avucumuzda ovalayıp. sırtlarına sürerdik arkadaşların. ısırgan etkisi yapardı)
Isırmuk : Bir kısmı ısırarak yenen şeylerdengeri kalanlar.
ıslak: yaş
Islı keçe=İtelenmeye, dayak yemeğe alışmış, buyüzden de artık kendisine dayağın da kar etmediği insanlar için söylenir.
Ismayıl= İsmail
ısmuk çekingen, pısırık
Ispıt:Salatası yapılan bir çeşit ot.
ışmar: kaş, gözle yapılan işaret
Iymıdta=yumurtaya ...ıymırta...bazıyerlerdede affınıza sığınarak ..gö..lokumu da deniyor bizzat şyahsenduydum.daday bölgemizde.
İbi =Hindi
İbi yımırtası, İbiyımırtası=Özellikle çilli çocuklar için söylenen bir deyimdir.(benzetmeden yolaçıkılarak oluşmuştur herhalde)(Şu ibi yımırtası göbel, Mıstantıkların Hefizinolanı değil miydi öğ?)
İbi=Bibi. Erkek çocukların cinsel organı.
İbibük=ibibik
ibiyemi: kuzukulağı (Rumex crispus)
İbliz veya iblişah=zayıfa, cılıza denir. (Binnaz Delen Atılgan)
ibük: horoz,hindi vb. hayvanların başının üstünde bulunangirintili çıkıntılı daha çok tüysüz
iç göynek: içe giyilen uzun kollu fanila
içdonu=kilot,  tumanınanaynımı bu?
İçibılanmak-Midesi bulanmak
İçigeçmek= Dalmak, içimgeçmiş
içigızıl: yenilebilir mantar çeşidi
içiyağlıçörek= içine ceviz konulan sıvı yağlayağlanarak burma şeklinde tepsiye yuvarlak ve dolana dolana konulup pişirilençörek
İçlik= yünden örülmüşfanila,tayt
İÇÜN= İçin
idare : fener
idere_idare=fenerin içine aydınlatmak için fitiliyakılıp konulan küçük saçtan yapılmış alet. idare kelimeside yanılmıyosamidareli az gaz yağı yakan anlamında
İDİVİDİ=yapıverdi.
İFİL İFİL,EFİL EFİL =rüzgârınhafif esmesi
iğdiş: enenmiş, kısırlaştırılmış at ve eşek
İğneci= Sağlık memuru, iğne vuran ehil kişi
ihsancuğugordünnü :)
İki paraya almama=Adam yerine koymama. Takmama
ikisi: Pazar
ikürcüklenmek: şüphelenmek
ilahna-inahla: lahana
İLAZIM=l azım, gerekli
İlegadar,İlagadar= Alakadar,ilgili "(Bu Millet nediya anayamayon, üzerine ölü toprağımı serpmişleee,yoğusam uyuyamı galmış bilemeyon,emme gızdım gayrı beni ırgalamaya,entereseetmeya,nesibetsüz herifle ortaluğu bulandudula)"(garşuluğunda da la benim iki didemde şehit öğ,öğyinede ilagadar olmadan duramayon ) desek,bu cümlede yanlış olan yazılımhataları vamudu? baña deyveñ bakıyın....
İlenme, ilenç= Beddua etme, beddua.</p><p>İlenme=beddua etmek, Gağış gağış yıkılasıca=birbeddua, ilenme.
İLEYEN, İLYEN = Leğen
 İleze= zayıf,
İLİF-Banyo yaparken kullanılanlif anlamında
ilik : düğme deliği
İlişmek: Araç çevresinde bu kelime, tacizetmek, tecavüz etmek anlamında da kullanılır.
ilişmek: 1.dokunmak rahatsız etmek
iliyen: leğen
İLİYEN=Leyen
İlkgûz=İlkbahar
İlyen=leyen
imeci: imece
İmsak kelimesi yerine ne kullanılıyordu?
İmük,Ümük= grıtlak"İmüğüñü sıkıveyceysiiñ, anyayı gonyayı anaycak!" İmük=gırtlak,İmüğünü sıkıveyceysing=gırtlağını sıkıvereceksin
İnater inehter== anahtar.
İnce hastalık=verem için de kullanılıyordu galiba?
inek kömüşü: dişi manda
İnek yağı= tereyağı
İneter=Anahtar
ineter=inater=anehter=enater=inahter.... = anahtar
İngil: Tekke veya fesin çeneye tutturulmasınısağlayan ip veya özel dikilmiş şerit halinde bez.
ingilizkinodu=baldırlarıgenişçe paça kısmı çok dar ve düğmeli yünlü kumaştan dikilen erkek pantolonu
İngin =Alçak
İnilemek(n nazal n olarak okunacak)=inlemek
İprat,ıprat= Bakımsız,çirkin, IŞRAD=UĞURSUZ(?), SEVİMSİZ*** şeklindeki kelime Sevimsiz anlamınınyanında uğursut anlamının olduğunu bilmiyordum. Bir kere daha yorumlar mısınız?Teşekkürler.
İrahmet: Yağmur
İrecep-Ercep=Recep
İrêşit= Râşit
İsdida, istida= Dilekçe
İSKARPİN: Ayakkabı çeşidi.
iskembe : sandalye
İSKEMLE= Tahtadan tapılmış sandalye,
İş donu(iç donu ):Pantolonun altına giyilen, amarikan bezinden veya beyaz çuvaldan dikilmiş ,çoğu zaman uzun paçalı don.
İşe guyulduk = işe başladık.
işgil:1.şüphe ,2.kendirin lifi ve kecini bir arada işe yaramaz olan dolaşmış şekli, artığı (İşgilli büzük dingilder!)
işgillenmek: şüphelenmek
işi gıcartmak: işi bozmak
İşiy =O ş, o şey
İşkil: Şüphe, endişe. Endişe ile karışık şubhe. İşkili var da dingildiyor:(Deyim)Üzerinde konuşulan konuyla ilgili olarak, kendisinden şüphesi olan kişinin, rahatsızlığını sağa sola kımıldayarak veya söze müdahil olması durumunda kullanılır.
İşlik :Gömlek, giysi.
işlik=Evin bir bölümü
İşteyna= İşte, İşte orada duruyor, görmüyor musun? gibi bir anlamı var.
İTMEĞİ BATMAK=Kuyruksokumundaki kemiğin eğrilip batması ANLAMINDADIR
İtmek= Sanırım kalça kemiğicivarı için kullanılırdı. İtmeği battı denirdiİTMEK=Kuyruk sokumundaki kemiğedenir.
itmik ?=Diken ucu
İyice dep sıkışdu= iyice çiğne sıkıştır, anlamında
İzinlenme= Nikâh, İZİNNÂME'den atıfla İZİNNEMEşeklinde..izinneme: izinname ,nikah işlemlerinin sonuçlanması
Kâğat: Para (Pıtananın kilosu gaç kâğat ôğğböğün bazarda)
Kakalama= İtiştirm(Uşağı kakalama danasıettiñiz iyice sizde)
Kakırdak,Gakırdak, = Kuryukyağının tavada kalan kızarmış atıklarına Gakırdak-Kakırdak-Gıkrdak deriz.. (Kemiksi dokuların ortak adı)
Kakırdak: Karaçalı da denilen dikenli çalınınmeyvası, tohumu. Kakırdak:Kazların yağlarının kavrulması ile elda edilen,kavrulmuş kıyma benzeri yiyecek. Kıkırdak kelimesi Orta Asya Kazak Türkçesinde"Kavurdak" yani kavurma veya kavrulmuş kelimesinin türevidir..
kakmak:çakmak,çivilemek,sokmak
Kalafat = öküz arabalarının taşıma kapasitesi niartırmak için iki yana konulan payanda, saman ve deste kalafatı olarak ikiyeayrılır, deste kalafatı parmaklıklı, saman kalafatı ise kapalı olur.
Kaltak= kaltak kelimesinni at eğeri ile bir ilintisi olduğu kanısındayım, ama eğerin tamamı mı yoksa bir bölümümü kesin bir bilgim yok.. kısacası evetargo.o................ nun kastamonucası:::)))))) bu kadar basit.Atın sırtına eğerdenönce döşenen kalınca beze de "kaltak" denir.Öküz arabasının birparçasına dendiğini de sanıyorum Dursun Beyin "kaltak" açıklamasıyerinde... Ben sabahtan eğer ile ilgili bir terim olduğunu ancak tam neolduğunu bilmediğimi yazmıştım.(Küre'de kullanılırdı) Ankara yakınlarında"Kaltaklı"diye bir yerleşim yeri var. Bu yerde, bu kelime tamamen"eğer" demekmiş. Bazı yerlerde ise "eğerin ahşap kısmı,meşin(deri ) ile kaplanmamış hali demekmiş.Mecazi anlamı kötü tabii.Mecaz ile gerçekalam arasında mutlaka bir ilginin olması da gerekir. Kaltak=Afedersin"kaltak"kelimesi kadınlara söylenen argo sözdür. Doğru ama kağnı'nında göbüyü tekere bağlayan küçük parçasının adı sanki kaltak idi? Öbür kaltaksanki buradan mülhem gibi.Galiba ona çivi deniyordu.Kaltak=Kağnınınbir parçası? , Öbür anlamını biliyorsunuz."demişsiniz. O kelime“kalafat"olması lazım. Ben daha önce yazmıştım.Yatay merdiven şeklindekikağnı arabası parçasıdır. Kaltak ile kalafat ayrı şeyler diye biliyorum."kaltak"kelimesi kadınlara söylenen argo sözdür.Doğru ama kağnı'nında göbüyü tekere bağlayan küçük parçasının adı sanki kaltak idi?Öbür kaltaksanki buradan mülhem gibi..
Kaltak= Bu arada Kaltak kelimesiyle ilgili birbilgi; Kaltak=Semerin ağaç kısmına (üstüne deri vb. geçiriliyor) deniyormuş.Bolu'nun Yeniçağa ilçesinde Kaltakçı köyü varmış. Şimdi ismini değiştirmişler.</p><p>Kapıyı ırızlamak= yani sabitlemek anlamına gelir.
Kara şişe=(2 dublelik)gazoz şişesi rakı
karacalamak:1.herhangi bir şeyin ilk halinin  bozulması,karıştırılması, ellenmesi ,2. karların eriyip  yer  yer toprağınortaya çıkması
Karagış = Kara kış “Garagışınan gücük döğüş ediya dışarıda!”
Karerden: Tahminen, görmeden
garabakal: karatavuk (Turdus merula)
Karık: evlek bi nevi
Karnıburnunda: Doğurmasıçok yaklaşmış kişi
Kasara=odun kömürünün tozu
Kaşıkçatma: düğünsahibinden gençlerin para veya hediye istemek için sofradaki yemeğin etrafınakaşıkları dizmesi çatması
Kataklamak=gataklamak =kovalamak
Katık,gatık=  Katık: Ekmekleyenebilecek herhangi bir yiyecek (Ekmeğin yanına biraz katık koy.)
katiyen=asla- imkansız anlamında mı kullanılıyor...
Kavşak= kelimesinin aslı "Kavuşak"yani yolların kavuştuğu yer, kucaklamak kelimesinin aslı ise"Kuşaklamak" yani sarmak şeklindedir..) çakıldak: su değirmenlerindetahılın akmasını sağlayan tekne altında taşa sürtünen düzenek
kayık: karda  üstüne oturularak kaymaya yarayan  kızak
Kayış="Kayışatmak" tabiri buradan gelir.Kayış boyunduruğun tam ortasında,kayışısabitlemek için oyukça yapılan yere bağlanırdı.Eğer öküz veya kömüşlerden birizayıfsa, yük kuvvetli olana binsin diye, kayış bu oyuk yerden çıkarılır ,kuvvetli olandan tarafa kaydırılırdı. Aynı iş, düğen (düven) sürerken,akıllılık ettiğini sanıp hep içeriden dönen hayvana da uygulanırdı. Bu işe"Kayış atmak" denirdi. Mecazi anlamı zaten malumunuzdur.
Kaykı=Yasuk: Geriye doğru yasılmış. Bkz.Kaykı.Buda boynuzu geriye doğru yatık öküz ve mandalar için kullanılır.
kecin :kendirin lifindensonra kalan artığıKecin= Kendir sapı (Mümberve kecin oyuncak yapımında vazgeçilmez malzemelerimizdi)KECİN=SOYULMUŞKENDİR ÇUBUĞU***
Kedi cırnağı- kedi mancarı: Yenebilen bir otçeşidi
Kedicırnağı: Bir çeşit,yenilebir ot. Cırnak: Pençe, tırnak .
kek: mısır sapı,gövdesi
Kelebe, kelebek=ip sarmaya yarayan tahtadan yuvarlakalet kelebe-kelebek:çile iplikleri masuraya sarmada kullanılan alet
Kelebek= Koyunlarda bir hastalık GELEBEKdenilmez mi?Kelebek=Koyunlarda bir hastalık
Kelecoş= Ayran ile pişmiş pancar karıştırılıpbir garip yiyecek elde edilirdi."kelecoş"denirdi buna. (Bizim Çaycookelecoşu bek seveedi rehmetlik.) Bir yemek adı (Pancardan mı yapılıyordune?), eldeki malzemelerin azlığında yapılan uydurmasyon bir yemek? KELEÇÜŞ: Pişmiş pancarın rendelenereksarımsaklı yoğurtla yapılışı, Keleçoş= şeker pancarı ve sarımsaklı yoğurtlayapılan bir salata
Keleğüzetmek.....gereğindenfazla soymak.inceltmek vasfını kaybettirmek.
Kelek: Karpuzun olgunlaşmadan epeyi birzaman önceki hali.kelek: 1.ham olmamış,2. yanlış,3. hayvanların boynuna yakılanbüyük zil
Kelem=Lahana
Kelez= zayıf çelimsiz anlamında
Kelezimek = Takatten düşmek gibi. Daha da kötüsü..))bir de kavrulmak, yani gelişip büyüyememek.. yani "gavruk" denüdeymi,,, Kelezimek = Bakımsız kalmak,zayıf düşmek. Kelezimek diyede birkelime var.  Takatten düşmek gibi. Dahada kötüsü..))
Kelle= 1.Baş, kafa 2.Geviş getirenhayvanların işkembesi. 'Kelle bişüdüm yir misin?"
Kelpetün=Kerpeten
Kêmil= Kâmil
KEMRE: Hayvan pisliği-
Kemre; gübre, hayvan gübresine denir.KEMRE=Hayvanpisliğine denir
kemük: kemik
kemüre: hayvan dışkısı ,gübre
KENDİRÇEKMEK: Kendirbitkisinin tarladan sökülmesi işidir. (Zamanı Ağustosun başı ya da beşidenilir.)
KENDİRÇEVİRMEK, çöğürmek=
KENDİRÇIRPMAK: Kendirçekildikten sonra tarlada güneş altında bırakılan kendir boyunduruklarının birkaç gün kuruması beklenilerek yapraklarının dökülmesini sağlamak amacıylabitkinin bir kucak (tutulabildiği miktarda) yerden kaldırılarak yapraklı inceuçlarının toprağa hızlıca vurulması suretiyle çırpılarak yapraklarınındökülmesi.
KENDÜRÜK=KURUMUŞ DERİDEN YAPILAN VE ÜZERİNE UN ELENENNESNE***Kendürük=Yer sofrası (manda derisinden yapılan, yanlarındahalkaları olan, ve yemekten sonra bu halkalardan bağlanarak duvardaki çiviyeasılan yer sofrası)
Kenef:Tuvalet.Hakaret ederkendekullanılır.(Hele kenefe bak sen)
Kepi: El değirmenlerinde (kahve değirmenideğil )iki taş arasındaki yüksekliği ayarlamaya yarayan conta benzeri çul.
kerata: 1. ayakkabı çekeceği, 2.yanlış,3.sevimli çocuk
Kerek= ineklerin boynuna takılan zil</p><p>Kerifsinmek= Savsaklamak
Kertme=Oyuk açma
Keser sapı= Kınnap ipinin sap şeklinde sarma biçimi..(Çocukluğumuzdauçurtma ipi olarak kullanırdık) Keser sapı: küçük çocuklar için dekullanılırdı sanki (Kınnap, Gınnap = Jüt (kendir) liflerinden yapılmışolan ip,sicim.)
Kesersapı=Keser’in sapı, Balta sapı gibi, ondan küçük olur.
kesgü: ağaç kesmeye yarayan alet,keser
Kesipmıklamak:Kız istenipde söz alındıktan sonra, iki tarafın alacakları 'öteberi'yi belirlemek için ikitarafın da hatırını saydığı kişiler nezaretinde yapılan pazarlık.
kesmen: kestirme, kısa yol
kesmük: harman artığı buğday başağıKesmük= tınar savrulup, çec'in elenmesindekalbur veya gözerin altına geçmeyen, kellede kalmış ekin, harman artığı.
Kesük= Lor peyniri, süt kesiği , Sütkesilmesi?
Keş kayası= Yuvarlak kaygan deniz taşı
Keş= Torba yoğurdu kurusuna da"keş"denir.”Ağzınıng dadını bilen keş yir!”
keşgek: keşkek,pişirilip dövülerek yemek için hazırlanan buğday veyemeğin adı
keşik : sıra ,nöbet
KEŞKEK: Buğdayın dövülmesinden elde edilenürün; Kaynatılıp zoka diye adlandırılan tokmak vasıtasıyla dövüldükten sonrayapılan çorba keşkek çorbasıdır.
kete:fırında ekmek yapılırkenekmek hamuruna şeker ve yumurta katılarak yapılan kurabiye, kete : mayalı hamurdan yapılan poğaça
keten armudu = Armut Çeşidi
ağ armut= Armut Çeşidi
şeker armudu=Armut Çeşidi
bıldırcınbudu=Armut Çeşidi
göğarmut= Armut Çeşidi
dalkıran=Armut Çeşidi
gelin armutu= ArmutÇeşidi
kevgür=kevgir
kevük: harmanda veya samanlıkta sap çekmeye yarayan ucu çengelliağaçKevük= buğday yığınını dağıtmaya yarayan alet
Kıcırımbükme: Gıcırımbükme: Kuvvet zoruile, yolunu yordamını aramadan, zorla
Kıcırımboğma: ?
kıç: arka taraf
kıdır gıymuk=az,çokaz
Kık= ? Kak ile aynı şey değil, değil mi?Kuyruk yağı sızırılırken tavada kalan et gibi parçacıklara ne deniyordu?
Kık= Koyun, keçi gübresi?
KIMSIK= ekşimeye yüz tutmuş/
kın: bıçak kabı
kınnap İNCE İP gınnapveya gındap=sicim=çıbıklı uçurtma ipi,,emme öcük galın olu,gopmasın deye,, Kınnap, Gınnap = Jüt (kendir)liflerinden yapılmış olan ip,sicim.. Keser sapı = Kınnap ipinin sap şeklindesarma biçimi.. (Çocukluğumuzda uçurtma ipi olarak kullanırdık)
KIRANGİRMEK: SONU OLAKBİTMEK . bizim toğuklara kıran girdi hepiciğü ölüvedile
KırgızTürkleri Tuşoo(ğ) Kesme diyorlar bu adetimize. Camiden çıkan ilk kişiye cumagünleri kestirilirdi galiba.
kırışak: kibirli ,kendini beğenmiş ,dangalak
KIRKAPANTOL= Aba şeklindeelde edilen kumaştan yapılan pantalon ve yelek.
Bütün bir kütüğün ortadan kesilerek testereşeklinde dişli hale getirilen yüzeyleri arasında; koyun ve keçi kıllarınınpreslenmesi ile elde edilen kumaştan yapılan giysi.
Ağaç alt üzey sabit.. üst yüzey iki başındantutamakla aynı hızar testeresi tarzında kullanılır. Alt yüzey üstüne konulankılları üst hareketli ve dişli bölümle çok uzun süreli sürtme neticesikeçeleşir ve birbiri ile "hal" olarak kumaş şeklini alır
Kısaç=Böcek aleminden! Kısaç=kuyrukkısmında yengeç gibi birbirine bakan iki organı olan küçük böcek. Latincedekarşılığı vardır;ama TDK'da bulamadım.Ağaçların kuruyan kabuklarını kaldırıncagörebilirsiniz. Kısaç=Kıskaç: yengeç ve benzeri hayvanların ön ayakları?Kısaç=Kıskaç: Demircilerin; demir döverken sıcak demiri tuttukları maşa,aparat..
kıt: az,yetersiz
kıtıbiyoz: cimri ,eli cebine gitmeyen
Kıtmür-gıtmür: pinti, cimri, Kıtmür-nâkıs,cimri; kıtmür anlamı doğru ayrıca gıtmürolarak ta kullanıldığını biliyorum
kıvıldamak : kımıldamak
kıyak: güzel
kıyı, gıyı: tarla ve bahçe kenarına çalı ve dallardan örülerek yapılançit
Kıyıgaşuk,gıygaşuk = kapınınbiraz aralıklı olması
Kıykaşık=Kapıyı azıcık açmak(Kapıyı kıykaşıkbırak) Kapıyı gıyı kaşuk koymak
KIYLE: Aşağıdaki fotoğrafa (DÖVEN SÜRME FOTOĞRAFI) birarkadaşımız şöyle not düşmüş: ' höst kıyle kıyle oğlum... ' Kıyle ne demek?  Bunayakın KIYLÖ var... Kıyle yok...KIYLÖ; Tosya'da kullanılan bir kelime...(Anlamı: Kıyılık) Hatta kelime tan KIYLÖ'de değil. "Ö"genizden çıkarılır... ArslanBey, bu 'KIYLE' kelimesinin aslı ''GEHLE'' olabilir..GEH demek sür,yürüt,yürüdemektir.Yani Öküze GEH de,öküzleri GEHLE dendiğinde,hadi öküzleriyürüt,sür,işe başla demek oluyor..Kastamonu Merkez köylerde bu kelimekullanılır..OĞ ile ÖĞ arasında bir cümle çıkar çiziyikaybetmemesi için hayvanlara ithafen söylenen cümledir. AmaArslan Beyin sorduğu KIYLE. Muhtemelen bu GEH veya GEHLE anlamında değil.Resimde de öküzlerin yanında bir kişi var...Bana göre (Tosya'dakullanılan bir söz varlığı olarak) KIYLÖ olma ihtimali daha yüksek. O daKIYILIK anlamında olduğu için 'öküzlere KIYIYA' diye sesleniliyor, diyedüşünüyorum... Evetabi bende öyle dedim. evet katılıyorum yeni dökülen buday saplarının dağılmamasi için söylene bir.çünkü o harmanları bizler yaşadık Bence kıyıya,kenara biz düven sürerken sölerdik öküzlere .Çünkü yaylımın kenarı sürülmezdi öküzler kenardan gitmezse. Eğer bu öküzler çift sürüyor olsalardı gaaah derdi çift süren kişi. bizde de kaba yere derler ezilmeyen yerlere kıyıya dışa dışa manasında olduğunu düşünüyorum. ah harman zamanı .binersin düğene yavaş yavaş öküzlere geh dersin.üvendireyi biraz batırdınmı o sıcakta öküzler cız tutar allah bakıver harmandan çıkar doğru tarlalara doğru.bu arada düvenin altındaki çakıllar gider sende güzel bir sopa yersin.ya hemşerilerim,en güzeli de sıcakta ayran dolu tıkırı alıp kana kana içmek.öğ keyfe bak ağanınğ.böyle keyf ancak beyde olu
Kızamuk:  Karaçalıya az çok benzen, dikenleri daha düz , yapraklarıoval ve olgunlaştığında siyaha yakın mor renk alan küçük meyvaları olan bitki
Kızansamak= Köpek ve kedilerin(?) dişilerinin kızgınmevsimi
Kikirdek= genç kızların hareketleri...
kile: tahıl ölçüsü
killik: erişte makarna,fasulye,bulgur,pirinç,soğan ve tereyağlayapılan bir çeşit yemek
kiremüt: kiremit
KİREMÜT= Kiremit
KirenEğşisi (ekşisi):Kirenden(kızılcıktan) yapılan, koyu reçele benzeyen ancak tadı pek ekşi olan yiyecek.
Kiren= Kızılcık
Kirez= kiraz
Kirizme= Bağ için zemin hazırlama faaliyeti; Toprağıdevirme (Araç/Okçular)
kirli çıkı: zengin
Kirman : Yünü eğirerek ip elde etmektekullanılan ağaçtan yapılan alet. Kirman = bu da ip eğirmektekullanılan 2 parçalı alet, yün iğirmeye yarıyan artı şeklindeki alet,koyun  yünü eğirmek için saplı üzerindeeğik çivi bulunan çevirilerek yün eğrilen alet:
kirman: ip bükmek için kullanılan alet
kirpit: kibrit
kirt:pek ,sıkı,sert
Koç Mantarı= Bir tür mantar
Kodak = Eşek yavrusu
kodaksız: kısır
Kôlehamuru= hamurukardıktan sonra Kaşıkla bir kaşık bir kaşık kesilerek tepsiye yada tabağadoldurulduktan sonra,tereyağı ve pekmezle yenilen Kastamonu yöresine ait biryemek çeşidi
kômüşalması= yeşil, üzerisisli-benekli hafif ekşi elma
Konç= Çorabın lastikli kısmı
kopça,gobca =düğme.
Kôstek kesmek=Yeni yürüyen çocukların sürekli düşmesini engellemekamacıyla camiden çıkınca hocaya dua ettirmek
Kôstek=At ve eşek cinsi hayvanların uzağagitmesini engellemek için bir ucu arka ayağına bir ucu ön ayağına bağlanılanzincir yada ip parçası
Kova= 90-100 Cm Yüksekliğinde 30-40 cmçapında, güvlek veya tokur denilen alete ve de yayık denilen aletebenzeyen,emziksiz, üstteki kapağında iki deliği olup içine bu deliklerden sudoldurulan, hayvanlara yüklenerek taşınan, su taşıma ve saklama kabı.
kozak: tanesi alınmış mısır koçanı
KÖÇEK=Kastamonu il ve ilçelerinde yöreselbayan kıyafeti giyerek düğünlerde, eğlencelerde davul zurna eşliğinde oynayanerkek.
Kömüş= Manda
Köpeklerçokuşuyala=Köpekler havlıyorlar
Kör guş= atmaca
körükmek:korkmak
Kösdinlemek= Söylenenleriumursamadan dinlemek. Söylenenlerin gereğini yapmayacağını belli eder şekildedinlemek.
Kös kös=BU ARSLAN AĞA KİM ÖĞ, ORDAN KÖS KÖS BAKIYA.
Kösdek kesme=geç yürüyen çocukların ayağımna ip bağlayıp, Cuma günü camiden ilk çıkankişinin dua ile ipi kesmesi.
KÖSDEK=KAĞNILARIN TEKERLEKLERİNE TAKILAN YAŞAĞAÇTAN YAPILAN FREN***
KÖSELE=Bıçak,orak,tırpan,keseri bilemek için kullanılan meşinden yapılmış bileyici
Kösere, kösüre, kösire=Bıçak, balta vs. bilemeyeyarayan alet? Başını kösereye tutmak diye de bir deyim var Kösere=Bileme, Kösere daşı= Biley taşı
köset=izmarit
Kösküç, sürülen tarladan çıkan bir tür otkökü,
Kösnük=Çiftleşme zamanı gelmiş hayvan
Köstek kesme=Yürüyemeyen küçük çocukların ayağına bir bağ bağlanıp Cuma günü camiden çıkanilk ayağıtez kişiye kestirilirdi; "Kösteğini kesive şu uşağıñ!"denirdi. Kırgızlarda “Tuşoğ Kesme” olarak geçiyor.
Kösüre, kösere –kösire: balta ve bıçakları bilemeye yarayan büyük yuvarlak bileğitaşı
köş:odalarda pencere kenarına boydan boya tahtadan oturmakiçin  yapılmış sedir
köşk:tarla ve bahçelerde tahtadan yapılmış baraka yada küçük ev
Köşlük=Balkon
Kötek : dayak (Köteği yiyince akıllandı.)
KÖTÜ KELEZ= İyi olmayan,beğenilmeyen şeyler için kullanılır
KÖTÜKELEZ= İyi olmayan, beğenilmeyen şeyler için kullanılır
köy göçeren: yabani ot</p><p>kubat-gubat: kaba
Kûlçöreği= Külegömülerek yapılan bir çeşit çörek, Sedat Bey, bu kül davar gübresi yakılarakelde edilir değil mi? Selçuk abi bizde öyle değildir. Ama ilçe ilçeddeğişebilir,bizim genelda meşe külüyle yapılır
Kulak tözü=kulak arkası
kumpiri-gumpiri-gumpil:patates
Kumsümek=Kümsümek,kümsürmek : Ekşimek,tadı bozulmak, Kumsümüş : Ekşimiş (Küre) Bayatlamak?
KUNDELÜKGIYAFET=Gündelik kıyafet
kunnacı HAMİLE
kurtyiyesi :)) Hayvaniçin beddua
Kurtlar azalınca donguzlar çoğalır=kurtlaracıktıklarında sürü halınde koyun, davar vs bulamadıgında domuz sürüsünesaldırırlar
Kurubaş=Çocuğu olmayan çift
Kuruluk, Evin giriş bölümü,
KUŞLUK=ÇATILARDA KİREMİTLERİN ÜSTÜNE ÇIKMAYAYARAYAN YER*** (Köşlük=Küçük penceresiz balkon?)
Kuzgunluk :  Çatı arası
Küçükçocuklar için de HIRA kelimesi kullanılırdı "büyüğü değil hırası "derlerdi eskiden
Küfelik :  Ağır sarhoş
küldöken: hanım. Eş
Küle gömmek: Kışın yenmek üzere ayrılan ayrılan meyve ve sebzelein uzunzaman durmaları için çeşitli usuller vardı. Bunlardan biri de 'küle gömmek'di.Özellikle sarımsak böyle saklanırdı. Buradan hareketle, ocağın başındanayrılmayan, evden dışarı çıkmayan erkekler için 'çükünü küle gömmüş oturuyor'denilirdi.
Kündiye= Gündelik kıyafet
KÜNDÜNE GELMEK,KÜNDÜNE GETİRMEK_Denkgelmek,denk getirmek.
Kürüşlemek=Kürüşlemiş,Kürüşledim;Kocamış Yaşlanmış Yaşlandım
Künüşlemiş=daha çok toğuklardakullanılır. hastanalmış boynu düşmüş gibi
Küplo=balta ve keserin sap takılan kısmı(Küre)
kürsü: tahtadan yapılmış arkalıksız  küçük oturakKürsü= Ufak, küçük oturak, bir nevi sandalye
Kürtün= Doğal kar yığıntısı?
Kürük= ?
kürümek:toparlamak,temizlemek
Kürüz : Çalılık, dikenlik yığın, SIK AĞAÇLIK, YENİ YETİŞEN ORMANALANI
Küs=KÜS OYUNU; AMERİKALILARIN BÜYÜK ŞAAŞALI BİR ŞEKİLDE OTELÇİMENLERİNDE OYNADIĞI OYUNUN BABASI. BİR KUYU KAZIYORSUN (YANİ 15-20 CM DERİN30-40CM ÇAPINDA) 7-8 CM ÇAPINDA 10-12 CM BOYUNDA SİLİNDİRİK BİR ODUN PARÇASIBUDA YA MEŞE YADA KİREN OLUR. GÜDEKÇİ DEDİĞİMİZ KİŞİ BELİRLENİR (ONUN DA KURALIVAR) ONU KUYUYA ATMAYA ÇALIŞIR, DİYER OYUNCULARDA UCU TOPUZLU SOPALARLAMÜDAHALE EDER KUYUYA SOKMAZ, GÜDEKÇİ KAÇAMAZ DA SAATLERCE SÜRER, SONUNDAAĞLAMAYA BAŞLAR, KAÇARSA NARA ÇEKERLER, ODA KÖTÜ BİŞEY TABİKİ. HEY GİDİ GÜNLER,KİMSE KAVGA ETMEZ OYUN KURALLARINA RİAYET EDERDİK. Tavlanın atası olan bir Türk ZekaOyunu adı olarak da gördüm (Başka yörelerde (Bolu, Afyon..) Kös Oyunu diyegeçer. Bu oyunla ilgisi yok tabi...
Küskü: Avlu kapıları arkasına açılmamasıiçin konulan destek diye biliyorum. Büyük demir çivi, kazığa yakın olur taşkırmada vs. kullanılır.
Küştüre, Rende,
Küştüre= rendeydi sanırım küştüre. Bu küştüre'Rende" demekse , ona "hüşdüre" de derler. Dedem Köy evleriyapan bir marangozdu.küçükken bende çok merak ederim.Siz küştüre deyinceRahmetli aklıma geldi boy boy küştüreleri,dörpüleri falan vardı
Kütmeç=Kısa ve ağır olan
Küyümek=Sabretmek, beklemek.'Bişesiye küyüdünde, soğuyasıya küyümedin' (Pişene kadar bekledin de soğuyana kadar beklemedin)
Küyüşmemek= içiiçine kûyüşmemek=sabırsızlanmak. Araç'ta kullanılır.Geçenakşam oğlum illa bir yere gidelim diye tutturdu.Bende Küyuşmedin değilmi genededim.Gayrı ihtiyati söylenen sözler bunlar:)
Laf=söz
Lafazan :Güzel ve çok konuşan
Laflamak: Sohbet etmek
Laga luga:Boş konuşmak
lağab= lakab
lakırdı: Lakırtı= laf,söz dedikodu
Laklaketmek= boş konuşmak
Lalanga = cırığı andıran bir tatlı
Lalin=nalın
Lalin=lelin=  lalin =hela takunyesi, tahtadan olup çokbüyük görünümlüdür, yamuk-yumuktur. lelin gafalı göbel.
landun: süslü at arabası,fayton
Lapçın= Deri mes.
lastik, rastık, tor lastik, Cızlavat=; ayakkabı  TC Turan Dinçaslan TOR lastik. TC Nurhayat Aydemir Dadayda lestik deriz:))Sedat Öksüz Araçta'da rastık derüz:)TC Turan Dinçaslan Bunna yün çorabıng üstüne giyilenle,bide mesin üstüne giyileni vadu,oğada mes-rasdık derüz,deymiya.TC Nurhayat Aydemir Helbetsin bak unudevemişiyin bizde öyle derüz:))Sedat Öksüz atlar marka olanları dutuluyomuş bu rastıkların:)TC Nurhayat Aydemir Evet hatırlıyorum durumu iyi olanlar markalı olanları alırdı,daha pahalı ve sağlamdı,,Durumu iyi olmayanlar markasız olanları alırdı TC Nurhayat Aydemir Kara lestiklerden sona ,leylon,neylonda denilen renkli renkli ayakkabılar çıktı. Huseyin Unal Bu lastikler cizlavat (Gıslaved) değil, bunlar TOR ya da CANİK marka olmalı, Derebeyi (Derby) ve cızlavatların içi kırmızı renkli bir bez kaplı idi ve yün çoraplarımıza boyası çıkardı.Huseyin Unal Bir de cızlavat ve derebeyi lastiklerinin yüzü mat değil, rugan gibi parlak olurdu...Tekin Arel Canik lastik fabrikası sanırım Ünye'de faaliyet gösteriyordu,Derby fabrikasının İstanbuldaki fab.Müdürü de hemşerimiz Ruhi Ecevit bey'di.. Selçuk Küçükyıldız Nostaljik paylaşımınız için teşekkürler.Yaz tatillerinde köyümüzde hayvan otlatırken çok giydim bu cefakar ayakkabıları.Dere tepe ancak bunlarla aşılır.Kibar iskarpinler araziye kolay kolay uymaz.Bunların bir de plastikten yapılanları vardı;onlar ayakları sadece yakardı.Bu siyah olanlar ise sıcakta hem yakar hem de boyar.Akşamları bir kova suyla ancak boyayı ayaklardan çıkartmak mümkün olurdu. Tekin Arel Carbon Black boyası zor temizlenir..Fakat plastik çoğunlukla kauçuk'tan üretilen lastiğin yerini tutamaz, lastik canlıdır ve süresini tamamladığında doğa'da kaybolur toprağa karışır.. Erol Malak yazın çorapsız giyersen vıcık vıcık olur.kışlıklarının içinde keçe olurdu.hatta klasik kara lastiğin içini dışına çevirirdik Erol Malak sedat bey, nerede cızlavat derler.hangi ilçe ya da yöre?Sedat Öksüz Araç'ta Erol bey
LEÇEL=Reçel
Lekin:L akin
Lelingafalı göbel-=
LEPELEK, kelebeğe denilir. Lepelek gibi uçmak,hızlı koşmak çabuk hareket etmek de kullanılır...Lepelek gibiyim :)Türkistan'da Köbelek deniyor kelebeğe.
Leplebi=Leblebi
leş: hayvan ölüsü
Leylon...naylon
Lom sözlü= Sözünü pat diye söyleyen.
löbben: dana oyununda ortadaki büyük çukur
löblöbü: leblebi
Löhlü=Çirkin şişman ve ağırkanlı. (Löhlü gibi)
LÖKÜS=Eskiden aydınlatma aracı olarak kullanılırdı. Gazyağı ile çalışan ve içindegömlek denen ampul görevi gören delikli kumaştan yapılan gömlek ateşlenerekyalılan bir aydınlatma aracı löküs=lüx=gazyağı pompalanarak parlak beyaz ışık veren bir aydınlatıcı.Dahasonraları bu küçük pinik tüplere başlık monte edilmeyede başlamıştır.lüxünparlak ışık veren bezden yanmayan küçük başlığınada gömlek yada göyen adıverlilrdi.''löküsün gene göyneği düştü öğğğ'':))  Bazanrüzgar,bazan bir kelebek gelir o "göyneğe"çarpar;düşürür.Yedeğinizyoksa kaldınız karanlıkta.Ahh eskiler, ne sıkıntılar çekmişti! Adıylamüsemma bir aletti lüks.O zamana göre pahalıydı.Çoğu evde yoktu.Gazlambalarıyla idare etti insanlar yıllarca.Hatta bazıları lambadan elektriğegeçiş yaptı.
Lüversite= Üniversiteyi diyen yaşlıları çokhatırlıyorum
Macırmacır (yolmak-otlamak): Sebzebenzeri şeyleri, acımadan, ihtiyacından fazla yolmak. Sığırların iştahlı birşekilde, otu bol bir yerde otlaması.
Macünüs: Maydanoz (Tosya)
mada: iştah, içi almak;  madamayatmadı, madam almadı kelimelerinin anlamı, bir şeyin beğenilmemesinin kibarsöylenişidir.
Magule: Argo işe yaramaz, magule=MAGULE ( daha önce yazılmıştı)=sevimsiz-hergele anlamında argo işe yaramaz, MAGULE=SEVİMSİZ*** Magule: Argo işe yaramaz
mahansumak-mehensimek:önemsemek,değer vermek,ciddiye almak
mahna: bahane
Mahna= Bahane "Bu mahnayınan Uygurlarıñda gulaklarını çiñlettük!"
maksuz: mahsus
Mal= 1. Büyükbaş Hayvan, 2. Büyükbaşhayvan sürüsü 3. Mal gibi insan için kullanılır
Malak: 1. Mandanın yavrusu  MALAK-KÖMÜŞ : Kastamonu -taşköprü arasındamandaya verilen ad  2.Unu sıcak suyuniçine atıp iyice karıştırdıktan sonra, lokma haline getirerek yapılan yiyecek.Pekmezle veya yağla birlikte yenirdi. (Dursun Hoca, Bursa tarafında yiyecekanlamındaki "malak" kelimesi yerine "malay"kullanılıyor.)malak=köle hamuru. Un ve su ile karıştırılarak yapılan ve pekmez ya da yağ veceviz katarak yenen yiyeceğe biz KÖLE HAMURU diyoruz. Malak,Hamur Garuşduması = Yemek çeşidine verilen farklı isimler (Araç/Okçular)
Kôle hamuru(Malak) TC Nurhayat Aydemir Köle hamurunun terifi ilazım olusa,a dan z ye gasdamonu ağzıynan terüf edebülürün,aglınızda bulunsun deye deyvedim.Her yazuyu bizim laflarınan yazabülürün.Böyüklerin ellerinden güçcüklerin gozlerinden öperin,saygular dilerin.:))Said Arslanoğlu Gızarmış tere yağıynan goyucana alma bekmezini üsdüne gezdürecesiñ. Bekmezli sevmeyen ya da bulamayan döğülmüş cöğüzünen yiyvesin gayrı. Êfiyet şeker olsun...Sedat Öksüz yıllardır yememiştim özlemişim.mısır unuyla daha güzel oluyor Birde şekerle tarçını karıştırıp.batırılarak yenincede güzel oluyor. Said Arslanoğlu Mısır unu ile az kepekli buğday ununu eşit karıştırıp yapıyoruz tavsiye ederim. Bu sene pekmez sıkıntısı olmadı çok şükür en hasından bulduk şansımıza. Afiyet olsun Sedat kardeş..
Malihülya, Melle hülle=Hayal, Ben"melle hülle" olarak değil, mali hülya olarak hatırlıyorum; Dedem"Mali halya bir tohumdur ektim amma bitmedi / Şu mühlüzlük bir başa beladır,govdum amma gitmedi" derdi. Hatta "mal-i hülya bir göldür, içindevakvaklar yüzer" derler:))) ufak tefek değişiklikler olabiliyor, benme4lle hülle gurma boşuna gibi hatırlıyorum belkide Turan hocamın dediğininGastamonulaştırılmış söylenmesi olabilir.
malmasat: büyük baş hayvanların tümü
Mamalak; Düşük zekâlı, saf
Manca = İşkembe (Orj. Fr. Manje =Yemek)
Mancar : Kara lahanamancar: yabani ot
manşa: maşa
Mantar: TC Nurhayat Aydemir kanlıca mantarı, Ümit Kebapçı Bilimsel olarak Kastamonu ilinde kanlıca mantarının 3-4 türü va. topdan ganlıca deyip gidiyoz. Ama bana galusa bu mantarın bile çeşit çeşit ismi çıkabülü farklı yerlerinde ilimizin. Köyceğiz-Isparta aarası isim farklı: çıntar. İsmaıl Altan ganlıca mantarı..içi kızıl diyede anlatılır. Binnaz Delen Atılkan içi kızıl farklı bir mantardır kültür mantarına benzer.. Vural Akkirpi Doğru içi kızıl farklı ayrıca bazı mantarlar vardır tek bir mantar ilçelere görede farklı söylenir .Göbek önü, söbelek, ayuca v.s Sedat Öksüz gelincük,mıkcuk,cincilev.s Arslan Küçükyıldız Mıkcuk tepesi diye bir tepemiz vardı (Kastamonu Merkez Budamış Köyü Kumara Mahallesi) Sedat Öksüz Arslan bey mıkcuk mantarı bildiğim kadarıyla ilkbaharda harmanlarda veya çayırsı yerlerde çıkar küçücük tepeleride çadır gibi açık kahve olur.sizin mıkcuk tepesini ben bilmiyorum yalnız:)Binnaz Delen Atılkan civcibacağı(saçak mantarı), mıhtepesi ,tilki burnu , fındık mantarı, sırtıgökçe, alaytun, karaoğlan mantarı, yumurta mantarı ,cincine mantarı, içikızıl  İnebolu dan mantar çeşitleri...Binnaz Delen Atılkan mıkcuk İnebolu da mıh tepesi deniliyor.. Sedat Öksüz Binnaz hanım saçak mantarına Araçta tellice Merkezin bazı yerlerinde telteli bazı yerlerinde saçak deniyor.Ama il kez civcibacağı dendiğini duydum:) çok hoş.Binnaz Delen Atılkan :))) turşusuda hoş oluyor adı gibi:))Sedat Öksüz evet turşusu çok güzel olur.Vural Akkirpi Civciv bacağı farklı Sedat Bey zaten telteli mantarı o bölgede yoktur Binnaz hanım tavuk ayağı denilen üzeri sarı gövdesi sapı beyaz mantarla karıştırdı.Sedat Öksüz evet vural bey olabilir.Tavuk ayağı farklı bir mantardır.tellice daha yüksek ve rutubetli ortamlarda daha ziyade göknar ormanında daha çok olur Vural Akkirpi Hacettepe Üniversitesinde görevli Araçlı Prof. Dr. Sadık Erik hocamın bu konuda bir çalışması vardı, kendisi Kastamonudaki anıt ağaçlar ve yetişen çiçekler hakkında araştırma yapıyor halen ben de oradan hatırlıyorum. Binnaz Delen Atılkan CİVCİbacağı dediğimiz mantara saçak mantarıda deniliyor....açık sar renkte oluyor bugün pazara gitmedim salı güü fotograflarım mantarı:) Hülya Toğral Tavuk ayağı olarak biliyorum ben onu .Açık sarı renkli olup çokta lezzetlidir.
Mantı=Kayserimantısına benzemeyen, daha iri yapılmış, içine pirinç, et, maydanoz vs.katılmış mantı (Özbek mantısına daha çok benzer; pişirme ve irilik açısından)
maraz:zayıf ,cılız
MARAZ=ÇOK ZAYIF KİMSE*** (Hastalıklı?)
Marsuk= Sıska, Zayıf
Masruf: masraf
masura: iplik sarılanbüyük kenarsız makara</p><p>mâsuz:mahsus,asılsız,şakadan
mataf: manifatura
Matur(tosya)motor=traktör
Maydalak= geniş yüzlü ( yüzü geniş olan), maydalak:aptal ,şaşkın
Mayhoş=Ekşi
mayıs:büyükbaş hayvan dışkısı
Mayışmak = ağırlık çökmesi,uyuşmak
maynak: ayak uçlarınıiçe doğru basanlar için kullanılan söz
Mazarrat=Aksilik
mecelleşmek: mücadele etmek, uğraşmak
meçel= kötürüm(yürüme engelli)
meçel= topal
Meçük=davulun arkasına ritim olarak vurulanince çubuk</p><p>Meğersinmemek,mehersinmemek-önemsememek
Meh= Al (Hayvan için)
Mehelle: Mahalle
mehensimemek: Kişiyi adam yerine koymamak, önemsiz gibidavranmak
mehersinmemek=önemsememek, adam yerine konmamak, dikkatealmamak
Mêhir= Mahir
Meğirsek=istekli arzulu (Said Arslanoğlu mehirsek şeklinde de telâffuz edilir.)
MELE GAYASI: TürkZeka Oyunu adı. TOPRAKTA OYNANIR. KARŞILIKLI OLARAK 7-8 CM ÇAPINDA 4-5 CMDERİNLİĞİNDE EN AZ 5 KARŞILIKLI ÇUKUR AÇILIR, BUNA MELE DENİR İÇİNE3 ER TANEFINDIK BÜYÜKLÜĞÜNDE TAŞ KONULUR, TABİKİ OYUNA BAŞLARKEN KAÇ EL OYNANACAĞIBELİRLENİR, OYUNA İLK BAŞLAYANIBELİRLEMEK İÇİN KURA ÇEKİLİR VE OYUNA BAŞLANIR. öNCE, İLK MELEDEKİ TAŞLARALINIR SIRA İLE DAĞITILIR SON TAŞ KONULDUĞUNDA MELEDE TAŞ VARSA ONLAR DAALINARAK DAĞITMAYA DEVAM EDİLİR, EN SON TAŞ KONULDUĞUNDA KENDİ TARAFINDABİTERSE VE KARŞISINDAKİNİN MELESİNDE KAÇ TAŞ VARSA ALIR, TAŞI KARŞI TARAFTABİTERSE TAŞ ALMAZ VE BU DEVAM EDER. NETİCE OLARAK KİMİN TARAFINDA TAŞLARBİTERSE O KİŞİ 1. ELİ KAZANMIŞ OLUR. KAÇ EL BELİRLENMİŞSE OYUN BİTTİĞİNDE KİMFAZLA EL KAZANMIŞSA TAVLA GİBİ OYUNU KAZANIR. SONUNDA İDDİADA NE VARSA OYAPILIR. BİZ DAHA ÇOK OYUNU KAYBEDENİN SIRTINA BİNER TAŞITIRDIK. (AYRICAPATATES DİKMEK İÇİNDE KAZMA İLE AÇILAN ÇUKURA DA MELE DENİR)
meles: köpeklerde tasma ,boyunluk
MELHE= Sulu, yumuşsk çamur
Mêmet= Mehmet
Memetcük=mehmetcik
mendek: kedi yavrusu
mendil= kareli önbezi
menemşe – menevşe: menekşe
mengelezMengülez =(Kirman)  ip ve yün eğirmek için kullanılan 3 parçalıalet
mercimekgibi= yanar döner,tutarsız
Merdiman= Merdiven, Merdiman=Merdiven değil tabii. Merdiman (bize göre:))) merdivan ..(Araç)
Merkep=Eşek
Mertek=büyükbaş hayvanların barındığı damlarda,hayvanların altlarına döşenen kereste,
Mesel: masal
Mest= Deriden çorap gibi ayakkabı.
Mestlastik=Mestle giyilebilen dışı lastik içi kaplama ayakkabı.
Meşin: İşlenmiş deri
Meşin=Deri
Met oyunu=bir sopa ve bir çubukla sopayı çubuğavurarak oynanan bir türk oyunu, çelik çomak. met: sopayla oynanan çocuk oyunu Cızak= Met oyunundasayı, galibiyet; Met yere konuyor, belli bir mesafeden sopa kaydırılarakatılıyor, amaç sopa mete değecek, her değdiğinde bir galibiyet. Bu galibiyetinadı CIZAK. ÇOCUK DER Kİ "SEKİZ CIZAĞIM OLDU"
Metero= metre
mêvi= mavi
mêvin= muavin(yardımcı eleman)
meydaniye: boyuna ince çizgili üç etek
meyhoş= ekşi-buruk
MEYHUR=Her gün ya da çok sık içki içen içinkullanılır
MEYHUR=Her gün yada çok sık içkiiçen için kullanılır
meyhür= sık içki içen, alkolik
Meyit GibiOlmak, Azeriler demeyit ölü anlamında kullanılıyor. Daday cenahlarında da çok hasta kişiler için"meyit gibi yatıyor" denilirdi. Nimet hanım bende dadaylıyım. meyitdeğil de "BEHİT" olarak bilirim.  İkisi de kullanılabilir. Meyit, Beyit.B>M oluyor. Kırgızlar Beyit diyorlar. Hatta Sovyetlerin, Stalin'in zamanındabir gecede eski bir tuğla fabrikasına gömdükleri 237 Kırgız ileri geleniningömüldüğü mezarlığa da "Ata Beyit" diyorlar.
Meymana masmana=Açıktan açığa, gerine gerine...,Şöyle yayılayayıla...
meymenet: 1. hayır,2. Tip
meymenetsiz: hayırsız,tipsiz suratsız,şekilsiz
Meymenetsüz=Sevimli olmayan.
mıhlama : daha çok yumurta ve soğan ile yapılan yemek türü
mıhlamak:  vurmak, Mıhlamak= Kesip mıklamak:Kız istenip de söz alındıktan sonra, iki tarafınalacakları 'öteberi'yi belirlemek için iki tarafın da hatırını saydığı kişilernezaretinde yapılan pazarlık.
Mık = Hayvan nallamada kullanılan çivi Mık=mıh,çivi mıh: çivi, büyük çivi
Mıkcuk= bir çeşit mantar, o mantara cincile dedenir
Mıkdar: Muhtar
MIKLAMA:Muhlama...= Çökelekve tereyağından yapılan (tam yağlı lor-ekşimik/eşümük) harika bir yemek...
Mıklama=Karadenizlilerin mıhlamasıyla hiç alakasıolmayan;yumurta,soğan ve kıyma ile yapılan yemek.(Soğan kıyma ilekavrulur.Yumurtalar kişi sayısına göre kıyma üzerine yer açılarak bütün şekildekırılır ve pişirilir.Afiyet olsun.Mıklama=Yemek
mıklamak=çivilemek
mıncıklamak: ellemek ,karıştırmak
mındar: 1.pis ,kirli,2.islâm‘a göre eti  yenmeyen, helalolmayan hayvan Mındar:Kokmuş,kokuşmuş,Mındar= Mundar
Mınnak:  Kedi yavrusu
mırkıgıruk= morali bozuk,bezgin, yorgun, çaresiz, umutsuz
Mırt mırt=Cimri
Mısdafa= Mustafa
Mısmıl= Helal mısmıl: islam’a göre eti helal olan hayvan
mıstık...mustafa
Mışmıla= Muşmula (Ağaç?)
mıyıl mıyıl=ağır hareket etmek.(mıyıl mıyıl iş görüyor, pek mıyıl gibi cümlelerdekullanılır.) simil simil de derler bazı köylerde
Mıymıntı....miskin tenbel ve işine sahip çıkmıyan.
Mıymıy,mıymıntı=ağırkanlı ,uyuşuk
MIZGANMAK= ŞEKERLEME YAPMAK YANİ KISA UYKUANLAMINA GELİR. DURUN LAA .. ŞURDA BEŞDAGGA MIGANIN DEDİM EMME UYTMADILA BEEENE BİÇİM UŞAKSIGIZ SİZ BEE DİYE SERZENİŞTE BULUNURDU EBEVEYİNLER...
mızıkçı: oyun bozan
mızırdamak: huysuzluk yapmak,lüzumsuz konuşmak Mızırdanmak = çocukların ağlama ile karışık biristeğine ulaşma çabası..Veya kısaca ağlamakla tehdit..)
Mızmız = nazlı, mızmız: geçimsiz,huysuz, beceriksiz
midare:minnet ,ihtiyaç
Midare= Tenezzül, kimseye midarem yok. Kendi işimi kendim görürüm. midare etme her şeyi isteme her şeye sarkma
midaresiz: minnet etmeyen, ihtiyacı olmayan
Miliye, milye= Bilye
Miltan=Gömlek
Misir= Mısır
Miyancı= Arabulucu. Genellikle hayvanpazarlarında alıcı ile satıcının arasına girip önce kızıştırır, sonra birtarafın lehine pazarlığın sonuçlanmasına çalışan kişi, haktan görünürdüama...değildi. miyancı: arabulucu
miyane: 1. çorba çeşidi,2. yemeğin katkı maddesi(yağ,tuz,un,salçavb.)Miyene=un kavurması
Miyaz=Anbarlarda kullanılan temel taşı
Moloz= Liman yolu, taşlık
Momgile= Dağ yemişi
Momşi = Taş oyununda yumurta büyüklüğünde taş
Mudul,nudul: Öküzleri harekete geçirmede kullanılanfındık çubuklarından yapılan,ucu çivili araç(at ve katır için kırbaçkullanılır,bu da öküz versiyonudur.)Tabii Kastamonulular kırbaç değil kıpraçderler. Mudul= da nadul dur bizde (araç) MUDUL: Ürgendirenin ucuna takılan sivri metal gulaksız çivi veya iğne.
Murabba= Salça
Muruş: Hayvaların kavga etmesi, dövüşmesi, Muruş= Vuruş
Musannıf= Arif
Muşabak= Pencere önleri için ahşaptan örgülüolarak yapılan, dıştan içeriyi görmeyi engelleyen malzeme
Muşmula-Beşbıyık=döngel-beşbıyık-göynük
Mutaflık=Merkez, Tosya ve Devrekani'de bir el sanatı
muzur= yaramaz, sürekli şeytanlık düşünenkişi.(Gene aklın fikrin muzurlukta) Hığzır da aynı anlamda kullanılıyor sanırım.
MÜCESSEM ,çar= baş örtüsü
Mücürüm= Sakat, topal
Mühlüz= Parası olmayan,Mühlüz= Sürekliparasız, pulsuz gezen kişi.
Mümber = Bir tür bitki sapı.
MÜNGARİS= Garipgörünümlü,zayıf,üstü başı perişan halde olan için kullanılır
Müzevir=Dedikodu? Müzevirlik= Dedikoduculuk? MÜZEVİR= Huysuz
müzüm-müzim : lüzum
naâda:ne kadar
Nabedürolmak=Kaybolmak,  tam anlamını yazamıyorum. Yokolmak, kayıplara karışmak gibi bir anlamı olmalı. Bilenler eklerse sevinirim. Doğrubiraz daha açıklayarak şöyle diyebiliriz. NABEDÜROLMAK; Evini barkını dağıtıp,nereye gittiğini söylemeden başka bir yeregitmek,kaybolmak,ortadan yok olmak anlamındadır.
Nacak=Baltanın küçüğü
Nağada = ne kadar, kaç lira (Bu pakla nağada?)
nahak :Boşu boşuna ,boş  yere
Nahal= Nasıl (Tosya) (Türkmenistan'da"Bayram, nehili yaadaylar govi mi?" Bayram, nasılsın, iyi misin?denir.)
nâkıs:cimri
NALİN=TAKUNYA nalin:nalın ,takunya
nallama : tahtadan yapılan tavan döşemesi
Nallama=hayvanlara nal çakılırken kullanılançekiç.
Namazla, Namazla,  Namazlo: = Seccade, namazlık.Seccade (Ağlı) Bizde böyle kızamak yok:-)namazlo: üzerinde namaz kılmak için kurutulmuş,tabaklanmış koyunyada keçi derisi</p><p>Namlı, Namlu= Tırpan ile bir başlayışta biçilen veyere belli bir düzen içinde düşen eken sapları. ''öğğğdursunaa hele bi namlı çıkıvede git'' namlu: tırpanlabiçilmiş ekinin deste olmamış hali
Namlı=Tırnpanın bir vuruşta kestiği indeki sıra. Bir nevi ince dikdörtgen genişliği. Namlı Altı= Ekin biçerken , tırpanın namlıdançıktığı yerde biçilmemiş şekilde kalan üç-beş adet ekin.Bu biçilmedik ekinler,orak ile deste eden kadınları yorardı.Onlar da "Ekini bize biçtirdiler,hep namlı altı bırakmışlar" diye dertlenirlerdi.
namlu: tırpanla biçilmiş ekinin deste olmamış hali
Namrut: aksi,asık suratlı
Nare=Çekiç'in yassı veya sivri ucu olankısmı (Küre)
nasibet: sebep
Nasranı= İçinde fitne barındıran, kötülükdüşünen
Nasrani = aksi, huysuz
Naşba = Maşrapa, Sürahi
Naşba-naşırba=Maşraba, naşba-nişapa:metalden,bakırdan yapılmış su içmeye yarayan saplı bardak, maşrapa, Naşpa,naşba, naşırba, neçibe= maşrapa,(bizde naşırba derler;devrekani) NAŞRIBA,NAŞIRBA=Plastikten yada,metalden yapılmış bardaktanbüyükçe kulplu su kabı.
nava=ne var, efendim anlamında
NEDEYESUN= Ne söylüyorsun
Ne deyon=Ne söylüyorsun
NE LA BU= Anlayamadım bu neanlamında
Neaçar.......çaresiz ve kimsesiz kalmak.
nebiyin: bilmem,ne bileyim
Neçceysin: Ne yapacaksın
Neççen: Ne yapacaksın
Neçün = Ne için ?
Nediveyin=Ne yapıvereyim
Nediyañ(Araç)=Napıyosun
Nediyasun:Ne yapıyorsun (nediyin öğ, bildüğümüdeyvedim ,kötümü ettim :))
Nediyon...=ne yapıyorsun
nekri= aksi, huysuz, geçimsiz
Nalet=Pis, Lanet  (Nelet kokulu pis göbel. odunu beynine vurunca zeynigidağudurun.biliyongmu sen beni.)
nemelaçatıg=neyine lazım Nemelaçıtın,Neme laçıtın=neyine gerek , Neme laçıtın=.nemanaçatın'dır (Araç) Neyine gerek-Sana ne
nemelazım: neyime gerek
Nemelaçatın, Neminâçıtın..= Netceysin, boşve, saña mı kaldı, bi şeye garışma, (Üstüñe azam olmayan şeye garışma) anlamında.
Neminârin; Aman boşver, ilgilenme...
Nesi : Falan filan
Nesübetsüz= Kurallara uygunhareket etmeyen, patavatsız,  münasebetsiz (ortama uygun olmayan davranıştabulunan)
Neşkil olsa =Nasıl olsa..
NeşkülOlsa=Nasıl Olsa,Neşkil olsa, Neşgil olsa şeklinde kullanılıyordu bizde sanırım.
neşt: inekleri yönlendirmek için kullanılan bir söz
netame: dayanıklılık
netameli:dayanıklı ,sabırlı
Netceğsin=Ne yapacaksın
Netçeyüz. ( Ne yapıcaz)
Netçeyüz.( Ne yapıcaz)
Nettin, nediyosung=Ne yaptın, nasılsın?
nettin:ne yaptın nasılsın
Neva= Ne var
nevir:surat ,yüz,sima
nevirsüz: suratsız
Nevridönük=nevrisolmuş=uğursuz,solmuş,vs.
NEYDELİ=bu sözcükün anlamı da çok farklı: şimdilik yapacak bir şey yok, bir işimiz yok .
Neyle= nasıl..
neylon=naylon
Nispet = Bir mevzudan konu açılması aksi durumdanispetsiz nispetsiz konuşma denilir (Münasebetsiz’den)
nişanba=muşamba
Nodul, Nadul, Mudul= Ürgendirenin ucuna çakılan ve ucusivriltilen küçük çivi. Yürümeyen öküzlerin kalçasına hafifçe batırılırdı. nodul-nadul: koşumhayvanları için kullanılan uzun sopanın ucuna takılmış olan ince çivi
Nolduğungbilinmesin= neolduğun bilinmesin(beddua)
Nursuz....nurani olmayan.
Nümere: Numara

SÖZLÜĞÜN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

ÖNEMLİ NOT: KATKIDA BULUNMAK İSTEYENLER FACEBOOK'DAKİ https://www.facebook.com/groups/kastamonuturkcesi/ TOPLULUĞUMUZA ÜYE OLABİLİR VEYA EKLEMEK İSTEDİKLERİ KELİMELERİ BU YAZININ ALTINA YORUM OLARAK EKLEYEBİLİRLER. TEŞEKKÜRLER.

1 yorum:

  1. maraşuk bulamadım. anlamını bilmiyorum ama maraşuk kedi derlerdi.

    YanıtlaSil