19 Ocak 2015 Pazartesi

KASTAMONU AĞZI DERLEME SÖZLÜĞÜ (A-F)



18 Mayıs 2019 Saat 01.40 itibarıyla

(Not: Düzenlemeler daha sonra yapılacaktır.)
A= Hey (A gız şu duzu verümüsün?=A kız şu tuzu verir misin? )
Aarı= Yönünde, doğru, tarafa, o tarafa, o yöne, dolayı, oyüzden, o sebepten Arkadaşlar, bu kelime ile ilgili örnek cümleler kurabilirmisiniz? Aarı kelimesinin birçok anlamı karşımıza çıkabilir.
Aaa: Ağa ("a" harfi uzatılarak)/ Kastamonu
Aaç: Ağaç ("a" harfi uzatılarak) / Kastamonu
Aaba: Ağa - Baba ("a" harfi uzatılarak) / Cide
Aba: Abla / Kastamonu, Taşköprü, İhsangazi, Araç ve sahil ilçeleri Aba, apla = Abla
Aakuru git, avkurugit=Düz git (Akaru, Akuru=Yokuş değil, yanlamasına, yan (daha çok bizim boyalı tarafındakullanılır) akuru akuru gel= yan yan gel anlamında) AYKURU GİT =Çapraz bir şekilde düz gitmek değil mi? ağkuru gitmek= yan yan çaprazgitmek anlamında Alkuru git= düz, paralel git (Okçular / Araç / Ahmet Kılavuz)
Aaanıñ=Abisinin
Aasınıñ, Ağasınıng= Abisinin, Ağabeysining; öğ aaasınıg şu şapgaları herflerin üstüne neyle goyasun benbeceremeyon öğğ,
Abayeninden atmak: (söz)Karın lapa lapa yağması / Taşköprü
Ababara: Kestane kebabı / İnebolu
Abalamak: 1. Çocuğun emeklemesi ya da emekleyerek yürümeye başlaması. /Kastamonu 2. Abalamak: Yeni elbiseler giydirmek. / Kastamonu – İhsangazi
Abana: Suyun bol olduğu yer, ana su / Abana
Abar: Haber / Kastamonu
Abarii: Şaşma ve korku durumunda kullanılan bir ünlem. ("i" harfiuzatılarak) / Cide
aba: 1. abla;2. kalın kumaş palto, Aba: Kaba, büyük, bo, Aba= Kalın palto, kalın yünlü kumaştan dikilen palto
Ababora:  Çizilip fırındakebab olan kestane.[1]
abanmak: bir şeyin üzerine kapanmak, yüklenmek
Abasının: ablasının, ablacım( Hoş geldin abasının)
Abaz= Uzunyüzlü, iri yarı
abdeslik: el ayak yıkama yeri
Aber: Getir
abey: ağabey
Abıçmak[2]=Binmek, insanın sırtına binmek
Abrul-abril: Nisan ayı. 'Kork abrulun beşinden, öküzü ayırır eşinden'.
abuksapuk: saçma sapan
Acamanalbant Gôğur eşeğinde oğrenü=Atasözü
Acamı=Acemi, Acamı Dana, Acemi dana-Uslu öküz: Çifte çubuğayeni koşulmaya başlanmış danalara acemi dana, artık işi iyice öğrenmiş öküzlerede uslu öküz denir.
Acans(Ajans)=Haber(Acansları diynediñmi öğğ boğuce)
Acaplamak[3]=Ayıplamak
Acar=Sağlam, dinç
ACELEG=Bu sözcüğün sonharfi konuşma dilinde meçhul. ör: geliyog, gelmiyog mu?gitmiyog mu?
acı: ekşi
Acılı=Yaslı, matemli
Acımuk: Aşılanmamış meyva ağacı. Yabani mevaağacı
âcuk:  Acuk, ecük= 1. Azıcık, biraz 2. Yabani elma acuk : yabani elma cinsi meyve
Acumuk= Ottohumu
Acuza=Bakımsız, zayıf, çelimsiz (Acize’den)
Aç kôpekhurun yıkar= İşibozuk, geliri olmayan kişi, çıkış noktası bulamayınca herşey yapabiliranlamında
 Açkı=Ağaç kilidin ağaç anahtarı
Açukdan=açıkça, uluorta, çekinmeden, doğrudan
adak: bir dileğin yerine getirilmesi için allah’a adanan kurban vb.şeyler
Adamakıllı: Saygılı?
adamlıklı, adamılıklı = Hatır sayan, saygıda kusur etmeyen, hatırnaz, adamluklu:  hatır sayan, saygıda kusur etmeyen
Adıyaman= Şeftali
Afur (Ahır) : Damlarda veyaahırlarda hayvanları yem ve samanlarını koymak için yapılmış oluklar. AFUR=Damda hayvanlaraözel tahta ya da betondan yapılmş ot, yem verilen bölme
Afur= 1. Hayvan yemliği, dam ya da ahırlarda hayvanyemlerinin veya samanın konulduğu bölüm 2. Afur=kültabağıanlamına da kullanılır. bizim bildiğimiz afur... hayvan yemliği olarakkuLLANILIYORDU. afur : ahırlarda hayvanlara yem konulan yüksek yer,Afur, Ahırda hayvanın saman yem yemesi içinyapılan bölüm.
Agitmek(a e’ye yakın)= Alıp gitmek, alıp yanındagötürmek
agnızığa keşkek=?
Ağ= Donun ikibacak arası kısmı
Ağarmak= 1. Aydınlanma 2. Ağarma, beyazlanma, aklanma "Gün ağarayken gakduk, çifte gittük."Ağarmak= Aydınlanmak, olgunlaşmak
Ağda= Çokşekerli su
Ağdumak= Ağırlığı bir tarafa vermek
Ağguş veDöş ne olabilir? Ağguş kollar-kucak bildiğim kadar Abeyim. Döş iise bağır canevi anlamında. Emindeğilim.
ağıl : davar ahırı Ağıl:Etrafı, ağaç germeçlerle çevrili hayvan barınağı. Daha çok yazları kullanılır.Kelimenin kökü yine Orta Asya'ya dayanmaktadır ; Ağul = köy anlamındakullanılmaktadır..Hatta şehir kurallarına uygun hareket etmeyene "ağuldanmı geldin" derler..)
Ağıncak=Merdiven
Ağırbasması=Gecerüyasında cin peri gibi yaratıklar tarafından korkutulma. Uykuda nefes alamama
Ağırbastırmak= Ağırlığını koymak, düğün gibi bir işten vazgeçirmeye çalışmak, vazgeçirmek için ağır şartlar ileri sürmek
ağırbasma : uykusu gelme
Ağırminya[4]=Kalabalık, değerli, taşınmaz ev
Ağızlık=Suyolu kavşağı
Ağızlık=sigara filtresi gibi çeşitlimaddelerden yapılan eşya
ağkuru gitmek=yan yan çapraz gitmek anlamında  OLMUŞ BİR VAKIA Samsunlu bir ManavBoyalı Pazarına gidecektir. Yayla yoluna sapıp döne dolana olan çıkış bir süresonra içine şüphe düşürür. Yolu kaybettim hissinde olan Manav bulduğu ilk köydeyol tarifi soracaktır. Bu düşünceler içinde Susuz Yaylasına kadar gelir. Arabayı durdurup Susuz'lu hemşehrimize meramını anlatır. Susuz'lu hemşehrim;- Ağa dayı ; A ğ k u r u, y a n p e y l i gidecen. Boyalı Bazarı orda. Cevapla yola çıkan Sansunlu Manav biraz yol aldıktan sonradüşünmeye başlar. Ağkuru ne demek? Yanpeyli ne demek. Bunları düşüne düşünebulur BOYALI Pazarının yolunu. SANSUNLU MANAV DÜŞÜNMÜŞ DÜŞÜNMÜŞ KENDİNE CEVAPBULAMAMIŞ ONA CEVABI SİZ VERİN AĞKURU=Yukardan aşağıdemek. YANPEYLİ= Yanpeyli, yan tarafı peyleyip, kenarı takip ederek gideceksin demek oluyor galiba... Samsunluarkadaşıma sordum. YANPEYLİ - yan taraftan gitmek, YAN PEYLİ YOLUN ÜZERİNDEN AV(Ğ)KURU-YANPEYLİ=ikiside yan-yandan demek. Bu kelimeler kullanılırken el ile de tarif ya da yöngöstermek gerekiyor. Farklı bilgisi olan arkadaşların katkılarını bekliyoruz AV(Ğ)KURU YOLSIRA ANLAMINA GELİYOR TARİFTE, YAN PEYLİ YOLUN ÜZERİNDEN, HEHŞEHRİM;"YOL SIRA VE YOLDAN AYRILMADAN" DEMEK İSTİYOR
Ağlamuk: Çapucak ağlayan
Ağlancı= Çabukağlayan
ağlo= kıyı yapımında kullanılan uzun ağaç
Ağmak = sarkmak, Atın veya eşeğin yükü; biyaağdı (bir yana, tarafa sarktı, yıldı) – ağmak :1.eğilerekyayılmak, 2.tırmanmak, Ağmak= Eğilmek, akmak,yönelmek, Ağdurmaç, çöğdürmeç gibi bir tekerleme de vardır.
ağnamak : anlamak
ağnamıyo : anlamıyor
Ağnanmak = Sırtüstü yatıp hareket etmek (Özellikle eşekleriçin kullanılır diye biliyorum) Ağnanmak, ananmak=Yatıp yuvarlanmak, At, eşeğin yatıp kendi ekseninde iki yana yuvarlanması, Ağnanmak: Yatıp yuvarlanmak
 AĞNASANA=Anlasana
AĞNAŞMAK=Anlaşmak
Ağnatmak=Anlatmak
 Ağrı, Aarı= Doğru, ordan geçerek
Ağrı= Verem
Ağrınagitmek = gücünegitmek
Ağsak= aksak
Ağşam: Akşam
AĞU= zehir ya da acı anlamında kullanılır. Ayrıca çok soğu olduğunu anlatmak için hava avu-ağu gibi de denir./
Ağuç, Oğuç=Avuç
Ağuz, Avuz= 1. Doğum yapmış mısmıl hayvanın ilk sütü(Bir nevi antibiyotik ve bağışıklığı güçlendiren ilaç gibi olduğu için küçükçocuklara yedirilmek üzere konu komşuya dağıtılır) ağuza avuz denir araçilçesinde, 2. Buzağılayan hayvanın ilk sütünden yapılan tatlı.
Ağzıñasıçrayında gelsin=Hayretetmek
Ahcuk, ecük= Azıcık, biraz
Ahır: Havanlar için, müstakil olarakyapılmış barınak. Dam.
Ahırı= Sadece
Ahlat: Armuta benzeyen, armuttan iyice küçükmeyva.
Ahraz .Geri zekalı,Ahraz=Dilsiz, konuşamayan, ancak el işaretiyle anlaşabilen
Akana: Yenge (Tosya)
AKARET,AKARET GİBİ: Kalabalık anlamına gelir..
Akaru,Akuru= Yokuş değil, yanlamasına, yan (daha çok bizim boyalı tarafında kullanılır)akuruakuru gel=yan yan gel anlamında (Aakuru git, avkuru git=Düzgit) ağkuru gitmek=yan yançapraz gitmek anlamında
Akça=Beyaz, ak
Akıldene,Akıldane = Akıl hocası, akıl veren, yerinegöre ükela
Akılgari= Küçük vadi
AKILSUZ: Akılsız
Akıtmak=İşemek
Akkuyruk: Kuyruğunun uç kısmındaki tüyleri beyazolan sığır.
Aklığadene = Akıllı ol anlamında
Aklığadene ve = Akıllı ol
Akman=Temiz, pak
Aktarmak=Devirmek, çift sürme türü
Akurmak=Havlamak
Akuru-dokuru=Enine boyuna
Akyavaş=Durgun
Ala (sığır):Tüyleri yere yer siyah - beyaz olan sığır.'İnsanın alasıiçinde, sığırın alası dışında'.
Alabekine=  Tüm gücüyle, hırsla
Alabele, alabula= Alaca (Siyah-Beyaz renkli) karışık renkli
ALABİLDÜĞÜNE, Alabekine= Bütün gücüyle, sonuna kadaranlamındadır.
Alaf = Hayvan yiyeceği, yemi, ot alaf : ateş, hayvan yiyeceği ALAF: Alev.
alaflamak : 1.ateşlemek , 2.silahı ateşlemek, 3.hayvana ot saman vbyiyecek verme
ALAF YERMEYA: Ayırt Etmeya ' Mesela bazı hayvanlar katıkyer saman yemez bazıları ayırt etmez bu durumda bizim hayvanlar ayırt etmezyani alaf yermeya denir'
alagarga :1. saksağan, 2.iddiaya giren iki kişinin arasında üçüncü kişinin faydalanması
alak : tarla ,bahçe içinde ki tahtadan yapılmış kulübe,Alak= Bostan Beklenen Kulübe
Alamiyon= aleminyum
Alarmak= yüzün kızarması, kızarmak[5]Kızarmak, olgunluk belirtisi
alaş : daha çok beyazı olan karışık renk, Alaş= Karışıkrenkli
Alavuz= Çabuk yanan ateş
Alavuzlamak= hafif ateşe tutmak, ısıtmak?, azıcıkpişirmek?...
Alaz= Hafif Ateş
Alazlama= Hafif ateşte yakma, kızartma
alber : getir
Alemzahmet= Gökkuşağı
Algar:  Bıldırcınyakalamaya yarayan uzun saplı fileli av aracı
Alı yeşilisolmasın şeklinde birbeddua duymuştum, içeriğini tam olarak bilmiyorum.
Alışmak, alıştırmak= Ateşitutuşturmak
Allaseñ:  Allah aşkına
ALMA= Elma
Almıssım= Araç taraflarında "almışım"yerine "almıssım" derler, cümlede kullanalım,(giyinmissim, ötebetealmaya yanpeyli yanpeyli çarşudan yağa gidiyon,bağa ööcük izin veng) anadığızdeymi:))))
Alnın çatı: Alnın ortası
Alnın şakı : Alnın ortası? Tepesi olabilir mi? Alnıñ şakına= Alnın ortasına, çıkıntısınaanlamına kullanılıyordu galiba. (Ama sufatınga derken yüz mü kastediliyordu? sıfatına evet yüzüne anlamında)
Alpagut=(Kastamonu^da köy adı) Tek başına yağıya karşı savaşan ve yakalanmayan yiğit savaşçı (Divan-ı Lugat'it Türk)
Altıma gaçudum= Altıma kaçırdım gibi..
altıparmak : boyuna kalın çizgili üçetek,saman atmaya yarayan büyükyaba
Altıyı beşten kertmek= palavra atmak, yüksekten atıptutma.
Altucu= Netice
Altun=altın
Aluç= Yabani meyve
 ALUVEMEK=Alıvermek, almak
amaskene : erik çeşidi (köçekli yöresi)
AMEDEN= Habersiz, Aniden, Birdenbire. "Ameden gelivedile"
amel : ishal
amıca : amca
Amruk= Heves
Amrukmak = İmrenmek, heveslenmek, birdenbire hevese gelmek
âna(mak)= anlamak
anaç : Kurnaz, işin kurnazlığı yönünde usta olan, işin kurnazlığını öğrenmiş
anadamaya, anatamaya=anlatamıyor
Anadut, dirgen= Üç ya da daha fazla parmaklı dirgen, Anadut=Üç dallı sapı toplamaya, kağnıya veya yığın'a atmaya yarayan alet. anadut : üçparmaklı deste atmaya ,sap toplamaya yarayan araç ANADUT=Üç parmaklı,tahtadan yapılmış,tarladaki ekinleri arabaya,traktöre atmak,yüklemek içinkullanılan alet
Anakız: Kastamonu yöresine özgü, mercimek vepirinçle yapılan bir çeşit çorba. ......
Anamak= Anlamak, İşin aslını öğrenmek, duymak Şu kullanım da doğru mu Araç Türkçesine göre?(Anayan anayan da yazmadan duramayan.)
Ananmak, A(ğ)nanmak: Eşeğin külde, yumuşak toprakta kendi ekseni etrafında iki yana yuvarlanıp keyif yapması
Anâsır= soydan, geçmişten (genellikle ailegeçmişinden gelen) huy, davranış, fiziksel özellik. Anasır=Irsi
anaşılmaya=anlaşılmıyor
 anatamaya, anadamaya=anlatamıyor
anca : ancak
Angaz= enkaz, harabe, ormanda kendiliğindenyıkılarak çürümeye yüz tutmuş ağaç . ( Küre)
Angız, anız= Anız, ekin kökü
Angut= salak:))
añız : ekin biçildikten sonra köke yakın kalan kısım
Añızıñakeşkek= ne demekdü?Acap !! heh dedüğün gibi, tamam , doru dediñ filen anlamlarında değilmiydi.
Anih-ayanih= Şaşkınlık ifadesi
ANŞA=AYŞE. Çatladığ mıgız...Neydeli güneşi gödük,bağa gidecöz...!!)
anteri : gömlek
Apaz, Hapaz=Avuç apaz-hapaz : avuç içi, avuç
Apış arası= Bacak arası
Apışmak= şaşırmak1. Kalakalmak, 2. Şaşkınlıktan kalakalmak, 3. Bacakları açık kalmak.
Apla: Abla
Aplak: 1.Parlak, körpe, 2. Tembel
apsut: ağaç tekerleğin kollarına bağlananağaç kütük
Apşak,Apışak= Bacaklarıaçık yürüyen
Aptes= Abdest
Apteslik, abdeslik, epdesik: abdestlik, abdest alma yeri, Kastamonu merkezinde epdesik dediğiniz kelime abdeslik veyaabdestlik olarak kullanılıyor. Buradaki e sesi a ile e arasında bir ses. Busesi karşılamak için inceltmeli e harfini " ê" kullanmayı teklifediyorum. êbdêslik: abdest alma yeri, olarak sözlüğümüze girebilir mi? épdésikdiye kullanıyoruz biz (Cide)
Apuksapuk= Saçma sapan
Arabaurganı= , Biçilmiş arpa, buğday vb.niöküz arabaları ile taşırken, bu yükü bağlamak için kullanılan "gaşurganı"ndan daha kalın ve uzun urgana denir.
Arak: Çalma
Araklamak= Çalmak
Aralaşmak=uzaklaşmak.
Arap Şalgamı=Kara yer elması
Ardık (Ardak)=Sert Ağaç
ardılmak : 1.yaslanmak ,tutunmak 2. Ardılmak=Zorlanarak ileri veya yükseğe uzanmak.
Argaç= Bez dokunurken kullanılaniplik,  ARGAŞ=Dokuma tezğahı
arık  : tarla içinde pulluk yada kürekle yapılan bölümler Ark = küçük kanal,kanaletArk: bahçelerisulamak için açılan küçük kanallar, Bahçede sebze için, tarlada sürüm içinayrılan bölümler.
Arıklı= Bir arıklıya bir doruklu diye biliyorum ben oatasözünü Ben bir anıklıya bir tunuklu diye bir atasözü hatırlıyorum mesela.
 Arılık=Arı kovanlarının konulduğu bölüm
Arın (Alın?)=?1. Tepenin ucu 2. Gözün, kaşların üstü
Ark=? Küçüksu yolu
arkalayı : gıyaben ,arkasından
Arpacuk: Göz kapaklarının birleşmenoktalarında meydana gelen iltihabi bir hastalık
Arpalık= Evin arkasındakigübreli alan.
artuk : sofrada ya da yendikten sonra kalan yiyecek artığı Artuk=Artık olmuş, artmış yemek, su veya ekmek. 1. Sofrada kalan ekmek parçası veyabir kısmı içilmiş içecek 2. Geriye kalan
Artuk= Her hangi bir şeyden arta kalan kısım,daha çokyemeklerle ilgili kullanılır..
Aru=arı
Aruca= temiz
Aruk (Arık?)=Zayıf
Aruklamak= Zayıflamak
Asbaçıkası= bağa odedüğünden vememişle asba çıkası göbelle:)) Aspa çıksın
asbaçıkasıca, şişegalasıca , asba çıkasıca,boynu bükülesice,canı çıkasıca vs demek oluyor,
Asbaçıksın: Olmaz olsunveya ah etme diye kullanılan bir cümledir ASBA ÇIKSIN-BUBA ÇIKSIN sertmuhalefet, beğenmeme ve bir şeyin zararının faydasından fazla olacağınainanarak karşısındakini iknaya gayret etme ifadeleri. İçerisindesitem-kırgınlık ve kızgınlık ta barındırıyor. "Öğ bırak asba çıksın, onuñyapduğu işden hayır mı çıkar...-Buba çıksın baña bırak şunu, her şeyi kepêzeettiñ..."Aspaçıksın, Asbaçıksın, = olmaz olsun
Assah, Asah, Essah, Esah=Sahi, gerçek
ASSAH= Sahi, gerçek
Aş= Yemek
Aşağıgitmek : Hastalığın günden güne ilerlemesi.
Aşam= Akşam, Aşam gel oturuz(akşam gel otururuz)
aşermek-aşyermek : kadıların hamileliklerinin ilk aylarında değişikyiyecekleri istemesi
aşlak : elma ağacı fidanı, fidan
Aşmak= Dananın ineği döllemesi
aşulamak: Haşlamak= (Dünbaççadan koparduğum kelemi haşulayıp yavan sarma saracayın.)
AŞUMAK, Aşurmak= Devirmek, yıkmak. (Şartoğsun depüğü vurunca aşurun:)
Aşyermek= Aşermek, gebe ikenyiyeceklere tiksinti ve aşırı istek duyma
Ata lire=Tam cumhuriyet altını
ataş......ateş
ATAYOLLUK= BAŞLIK PARASI, Binnaz Hanımın eklediği bu kelime çok önemli; Atayolluk, Türklerde Ata'yaverilen önemin bir göstergesi. Babannemin Ata Bey adında bir akrabası vardı. Ata, Türkistan Türçesi'nde Baba anlamına geliyor. Ata, aynı zamanda soyanlamına geliyor.
Atgu= Atkı, daha çok kadınların soğuk havalarda veyaşehre giderken başörtülerinin üzerine örttükleri, omuzlarını da kaplayan örtüiçin kullanılır.
Av(ğ)kuru= ağkuru gitmek=yan yan çapraz gitmekanlamında OLMUŞ BİR VAKIA Samsunlu bir Manav Boyalı Pazarınagidecektir. Yayla yoluna sapıp döne dolana olan çıkış bir süre sonra içineşüphe düşürür. Yolu kaybettim hissinde olan Manav bulduğu ilk köyde yol tarifisoracaktır. Bu düşünceler içinde Susuz Yaylasına kadar gelir. Arabayı durdurupSusuz'lu hemşehrimize meramını anlatır. Susuz'lu hemşehrim; - Ağa dayı ; A ğ ku r u, y a n p e y l i gidecen. Boyalı Bazarı orda. Cevapla yola çıkan Sansunlu Manav biraz yolaldıktan sonra düşünmeye başlar. Ağkuru ne demek? Yanpeyli ne demek. Bunlarıdüşüne düşüne bulur BOYALI Pazarının yolunu. SANSUNLU MANAV DÜŞÜNMÜŞ DÜŞÜNMÜŞKENDİNE CEVAP BULAMAMIŞ ONA CEVABI SİZ VERİN AĞKURU=Yukardanaşağı demek. YANPEYLİ= Yanpeyli, yan tarafı peyleyip, kenarı takip ederek gideceksin demek oluyor galiba... Samsunluarkadaşıma sordum. YANPEYLİ - yan taraftan gitmek, YAN PEYLİ YOLUN ÜZERİNDEN AV(Ğ)KURU-YANPEYLİ=ikiside yan-yandan demek. Bu kelimeler kullanılırken el ile de tarif ya da yöngöstermek gerekiyor. Farklı bilgisi olan arkadaşların katkılarını bekliyoruz AV(Ğ)KURU YOLSIRA ANLAMINA GELİYOR TARİFTE, YAN PEYLİ YOLUN ÜZERİNDEN, HEHŞEHRİM;"YOL SIRA VE YOLDAN AYRILMADAN" DEMEK İSTİYOR.
Avanak ıslatan=İnce ince, uzun süreli yağmur.
avanak otu : sigara
avara, avare : boş,işsiz güçsüz,avare
Avgun=Gubur=çukur denmişama, evlerde pis su gideri için bir avguna bağlı taş veya tahtada açılmış sudeliği. Gubur: İç Anadolu Bölgesinde foseptik çukur için de kullanılıyor.  Avgun= Kanal, Üstükapalı taşlarla yapılmış lağım yolu.
Avkuru Avkuru= Yanyan, yanlamasına doğru.
Avkuru= Kastamonu, taşköprü ağzında yanlamasınademektir. AYKURU GİT = Çaprazbir şekilde düz gitmek değil mi?
Avlağa-Avlağı=Evin yanındaki küçük tarla.
Avlo,  Avloo= Tarla bahçe kenarlarına, direk dikkerek, hatıl; denilen iki tarafı yontulmuş uzun kalasların direklereçivi ile çakılarak, kapatılmasına denir. Avlo=çit Avlo= 1.Uzun sırık, 2. Tarla bahçe çevresindeki çit.
AVLOO=GEREN=TARLANIN ETRAFINIKAPATMAYA YARAYAN UZUN SIRIK***
avlu-havlu : evlerin altındaki boşluk
Avnuklamak=? Tek tek yere düştüanlamında." Kar avnukladı!" Hiç duymuş muydunuz?
Avu, ağu= zehir, avu gibi=Çok akıllı ve hareketli
avu..avulamak. zehir..zehirlemek...AVU=Zehir,çok seri çalışan kişi...
avu-ağu :  zehir
avuz :  1.yeni yavrulamış ineğin ilk sütü, 2. Bu ilk sütdenyapılan tatlı
Ayağı ağır=Gebe
Ayağınyörü gitmek: Kimseninhaberi olmadan, sapasağlamken ortadan kaybolmak.
ayaklık: sokak kapısıeşiği, ayakkabılık
Ayaksınmak=Zahmet Etmek
ayakyolu: hela
ayana, ayanam, Aynam  : ay anne, ayana, Anacum. Ayanam viliyyyyy de derler (Hayret etme veya şaşırma ifadesi)Öyle şey olur mu, çok güzel anlamları da var."Ayanam hahh!" da denir.
ayanguru: ayakta kendiliğinden kurumuş ağaç
ayaz: 1. Serinlik, rüzgar 2. soğuk rüzgar
Aydaş(Kırkbasmas)ı=Aynı ayda doğançocukların kırkı çıkmadan görüştürülmemesi
AYDAŞ= GELİŞMEMİŞ KAFASI BÜYÜK ÇOCUK aydaş: 1. zayıf, cılız çocuk 2. Aynı ayda doğanlar
Aygitmek, êgitmek= Alıp gitmek
aygutlu= Yoğurdun içine çeşitli otlar(Darakladıvs.)konularak tarhana karılması öncesi oluştururulan maya.(Darakdalı olacak?)
Ayıtlamak=Ayıklamak, Temizlemek
Ayıtleşmemek=? Takılıp kalmak, bulunulan yerden ayrılmamakta direnmek (Bu kelimeyi AtaErdoğdu'nun sözlüğünden gördüm ve ayırtlaşma gibi bir kelimemiz de var mıydıdiye sorma ihtiyacı hissettim. Doğrusu nedir? Tanım doğru mu? Ayırlaşmamak davar mıydı?
aymak: kendine gelmek , sonradan hatırlamak , Aymak=Aklı başına gelmek
AYNAM= Şaşırma sözü (Ay Anam!)
Ayocuna= Ayak ucuna (Birazzorlama ile yanı başına?)
Ayoğlanım,agızım.....oğlum ve kızım.
ayrak, ayrık, Ayruk (otu): Çimene benzeyen bir çeşit ot. Buayruk otu tarlalarda ekini 'boğar', çift sürerken öküzü yorar idi. ayruk: bir çeşit ot
Ayrık, ayrak, Ayruk (otu): Çimene benzeyen bir çeşit ot. Bu ayrukotu tarlalarda ekini 'boğar', çift sürerken öküzü yorar idi. ayruk:bir çeşit ot
Ayruk (otu), ayrak, ayrık : Çimene benzeyen bir çeşit ot.Bu ayrukotu tarlalarda ekini 'boğar', çift sürerken öküzü yorar idi. ayruk:bir çeşit ot
Ayupeçüğü(poçuğu)=ayıyavrusu
Azar= Sertsöyleme, azarlama işi
azarmuk: azarlama işi
Azıkçentesi= sığıragiderken içine azık konulan çantanın adı neydi? valla biz oga azık çentesiderdük
azık: çobanların ya da yola gidenlerin sırtlarına sardıkları yiyecekAzık= Yola veya hayvan otlatmaya gidenlerin yanına aldığı yiyecek
AZINASIÇIRAYIN= Şaşırmaanlarında kullanılır.(Azına sıçırayın Hasancuk nedivemiş öğle gibi)AZINASIÇRAYIN: Çok şaşırmak, İnanmakta zorluk çekmek
azından gavut çıkmaya=ağzından herhangi bir söz, kelime çıkmaması,suskunluk.
azınsımak: az bulmak, az bulduğunu hissettirmek, hareketleriyle bunubelli etmek
Azıtmak= Yaşlı, istenmeyen köpek ve kediyievden uzağa bırakmak. Azdırmak olarak geçiyor bazı bölgelerde (Maraş, İçel..)
Azman= Büyük, iri
Azu= kağnı arabasını iğ, denilen tekerleğin bağlandıgı kısımısabitleyen, bir kağnıda 4 adet olarak bulunan ağaçtan yapılmış sistem
B.kpüsürük: Eftenpüften, önemsiz.(Beni b.k püsürük işlerinen uğraşduma)
BAÇÇA, BACCA= Bahçe
Baçça= Bahçe
Badadiye =ahşap evlerde kullanılan bir duvarörme usulü.
Badavra= İnce tahta yı bilmiyorum. Saçaklarıörttükleri lambiri benzeri özel ince tahtalar var ki bunlara"bedavra" deriz. Kiremit yerine kullanılırdı.
badı ...ördek veya kaz. Badı=2 tane çatalağaçtan yapılan, çatal kısımlara ayak konularak yürünen bir oyun-oyuncak, tahtabacak cambazlara benzer. badı: kaz
Badılcan = patlıcan
Bağarsuk,Boğarsuk, Boğursak= Listede"boğursak" kelimesini gördüm. Kastamonu merkez ve civarında"bağarsuk" olarak kullanılan kelime bağırsak anlamındadır. Bağırsak=genelde "boğarsuk" olarak söylenir. boğursak= kelimesinigördüm. Kastamonu merkez ve civarında "bağarsuk" olarak kullanılankelime bağırsak anlamındadır. Boğursak=bağırsak
Bağdatıya, bağdatya=ahşap evlerde duvarların sıvanmadan önce ince çıtalarla çevrilmesi mi acaba? Doğrudu. İnce tahta gibi hatırlıyorum. Bağdatıya: eski evlerde yığma yapı konutlarda ki odaları bölme islemi öncelikle 8*8 veya10*10 keresteler ıle yapılır ve uzerine ince bır çıta çakılır. Daha sonra dasıva yapılır sıvanın ıcınede kecın konulur. Kecın sıvanın dusmemesı ıcıncıtalarda sıvanın duvar ıcıne dusmemesı ıcındır. Bu ıslemde kullanılan cıtayabagdatiye çıtası ve bu işe de bağdatiye duvar denilir.
Bağır= Göğüs (Göğsünü bağrını şeklinde kullanıldığına göregöğüsten farklı bir anlamı olmalı değil mi? Mesela göğüsün biraz altı gibi... Ne dersiniz?)
BAĞIRDAK=beşiklerde bebeklerin düşmemesi içinsarılan sargı***  beşiktebebeği saran genişçe kuşak.. Bağrdak=bardak
 BAHALI=Pahalı
bakacak: ahşap köy evlerinin salonlarında penceresiz , camsız sokağabakılan yeri, küçük bakonumsu yer...bakacak=pencere boşluğu, duvar hizasından az geride, genellikle açık pencereyeri gibi hatırlıyorum.
Bakal : Av kuşu
Bakla, pakla= Fasülye
Bakraç, barkaç (?): su taşınan kova, helkek,
Bal sağmak-Arısağmak= Bal hasadı
Balarmak=? Kilo almak (Çocuklarda)
baldamak: tatlı sözlü ancak yalancı, vaadinde durmayan kişi
Baldıran= Zehirli bir bitki
Ballıca kirazı, deşti kiraz=aşısız kiraz
Bamı dedin?=Bana mı dedin?
Banduma: seyit tez ol ibi alalım bandumaedelim pişirip yeğlim uşşak...))) Hamurlu (yufkalı) yemek çeşidi
bandumak: bandırmak, batırmak
banmak: ekmek batırıp yemek, Banmak= Banmak mı sadece? Merkez Bulacık köyüne yakın bir Bana köyü var.Ban'mak ın başka bir anlamı var mı acaba?
Barnağınışoraya basıveyceysin =Parmağınışuraya basıvereceksin.
Barnak= Parmak(Barnağı Gôzuñe sokarın)
Basak başı, Merdiven başı.
Basak= (merdiven), basamak, Basak=merdiven.. basamağı
Basama= şimdiki yürüyecin ahşaptan ilkel hali, çocukları yürümeye alıştırmarda kullanılan araç
Basdıbadal (basdıbacak), bastıbada, bastıbacak= Üç ayaklımerdiven
BASDUMA=Pastırma
Basdurma: Pastırma
Basmak: Bir yeri kaplamak, bir yerdehaddinden fazla çoğalmak."Tarlaları ayruk basmış".
Baş aşa git= bayır aşa git(aşaya doğru git)
Baş yazmak= Saç taramak
Baş yokarı git= Yukarıya doğru git
Başaklamak=Tarladan ekin kaldırıldıktansonra, dökülen veya kalan ekin artıklarını, başakları toplamak. Meyvalar için dekullanılır.
Başbaş= Allahısmarladık
Başgöz etmek= Evlendirmek
Başınaeyşimek=Yük olmakvs. Cümlede kullanırsak(Sus baña zobolu tohdaruyun deye gacırdayıp yatma, baaaakbaşına eyşirin haaaa.)
batya: hamur teknesi
Bayguş=Baykuş
Baytak: Genellikle ördek tarzı yürüyen yeniyürümeye başlayan çocuklara ve aşa aşa yürüyen insanlara verilen bir ad.
bazararmudu: Bir armutcinsi
bazarçiti: Taşıma sepeti
Bazar= Pazar
Becelleşmek= Münakaşa etmek
Becertlemek, becetlemek= Becermek, başarmak
Becit= Acele, öncelikli
Beçel: Felçli kişi
BEDEVRE=köknar(kayın) ağacından baltaylayarılan ve kiremit yerine çatılara çakılan tahta
Beg gıyak =çok hoş
Beg gözel=çok güzel
Beh, beh parası: peşinat, kaparo
Behit Yakma : Acı bir olayya da gurbet-ölüm vb. gibi olayların edebi dille anlatılması. Muhtemelen beyitten gelme. Meyit ise mevta-ölü anlamında. Meyyit ten türeme olsa gerek. "Müfsidin Bir De Gammazın / Malı Vardır Da Yemezin / İkisin MEYYİT Namazın /Kılanın Da Avradını." Kazak Abdal'dan..
Behit=Meyit Gibi Olmak, Azeriler de meyit ölü anlamında kullanılıyor. Daday cenahlarında da çok hastakişiler için "meyit gibi yatıyor" denilirdi. Nimet hanım bendedadaylıyım. meyit değide "BEHİT" olarak bilirim.  İkiside kullanılabilir. Meyit, Beyit. B>M oluyor. Kırgızlar Beyit diyorlar. HattaSovyetlerin, Stalin'in zamanında bir gecede eski bir tuğla fabrikasınagömdükleri 237 Kırgız ileri geleninin gömüldüğü mezarlığa da "AtaBeyit" diyorlar. Behit Yakma: Acı bir olay ya da gurbet-ölüm vb. gibiolayların edebi dille anlatılması. Muhtemelen beyit ten gelme. Meyit isemevta-ölü anlamında. Meyyit ten türeme olsa gerek. " Müfsidin Bir DeGammazın / Malı Vardır Da Yemezin / İkisin MEYYİT Namazın / Kılanın Da Avradını." Kazak Abdal'dan..
behlemek: Ayırmak, ayırttırmak, gözüne kestirmek
Bek yeri = bostana giren domuzları öldürmek içindomuz gelene kadar beklenilen, genelde bir ağaç dalına yapılan küçük beklemeyeri.
Bekçigezme,
Bêki= Belki
Bekişdümek, Beküştümek=sağlamlaştırmak, kapatmak
bekitme=tıkama, kapatma, vurma. sopayı gafana bekidüsem ortalı yararın şartosun, gibi ekitmek: kapatmak
Beklik=peklik, kabızlık
Bekmez-Betmez=pekmez
bekmezini akıtmak = kan akıtmak "odunu vurunca kafanbekmezini akıdurun."
Beküştümek=pekiştirmek Hüseyin Abi, bu soneklediklerinizin bir kısmı daha önce de yazılmıştı, beküştümüş olduk:))
bel: bahçe ve tarlada toprağı karıştırmak için kullanılan kalınkürek
belemek: bebeği beşiğe yatırıp bağlamak
Belemez= Namaz kılmayan, inancı zayıf
belenmek: yerdeyuvarlanmak, üst başın toz toprak olması 2. Bulaşmak, sürülmek
Belentere= (Bluz) Üst entarisi
Belermek= gözleri belerdi ak ak baktı şeklinde kullanıldığınıbiliyorum. Gözlerini belertmiş bakıya...
Belertme=GÖZLERİNİ BELERTME: Öfkeli bakış
Bellemevurmak: Kırılan,çürüyen veya eğilen ağaç direkleri sağlamlaştırmak için üstüne direğe benzerağaç çakmak.
Belleme= 1.toprağı kürekle alt üst etme 2. tanıma, ezberleme  3. Atların üzerine örtülen örtü neydi? Kıldan dokunmuş çul olarakbiliyorum. Renkli süslemeleri de vardı Atın kulaklarından kuyruğuna kadaruzanırdı. ) Sorusuna cevaben; Belleme=Bir de belleme vardı. Berleme atın beline örtülen, üstü deri içi keçe kaplıydı. Belleme mi, yoksa Berleme mi? Galibabir yazım hatası oluştu. Ben Belleme diye hatırlıyorum. Hatta affınızasığınarak, "Ata vurdum belleme / Bellemeyi eleme ah löllüm / Her yanımseniñ osun / Uçkur bağımı elleme Ağacık" diye türküsünü söylerdi dedem. Ben kendi duyduğum şeklini yazdım. belleme: at veeşeklerin sırtına eğer ve semer altına konulan keçe Araçta da atın eyerinin altına serilenbattaniye ye dendiğini biliyorum 4. ayakkabıya vurulan pençe , eskimişayakkabı tabanının değiştirilmesi ya da üzerine yeni taban çakılması.Belleme= deyince, yöresel olarak değişik anlamlarda kullanıldığını izledim
bellü: bilinen, belli
belürsüz: bilinmeyen,belirsiz
bencileyin=benim gibi
beñilemek: aniden ürkmek, uykudan ani uyarılmak
Benirlemek: Uykudan korkaraksıçrayarak uyanmak anlamındadır" yorumunda geçen benirlemek mi beñillemekmidir? Bönülemek = benirlemek '' r ''harfi ilesöylenir. tam şivede n harfi genizden söylenir.'' Uşağı oğada hızlı üğrümedeyan,uyuyayken çok çakıldama deyan diğnemeya,habire uşağı benirletiya..''
beñiş:dişi domuz
Beñzi: yüzü. "Beti beñzi atmış..."
 BERİBAK= Bana bak
BERİ: Kendi tarafı, Ön yüz, Bu taraf
Berkitmek= Kapatmak, sağlamlaştırmak, kaybetmek (?)Berkitmek= Sağlamlaştırmak, kapatmak
Bernek: Kendini beğenmiş.
Besdil: Pestil
Beslek= 1. Hizmetçi 2. Kız evlatlık (Evlendirilmek üzerealınıp yetiştirilir)
Beşbıyık=Döngel= Sözlükkısmında "Döngel=İğde?"yazılmış. Soru işaretinden de anlaşıldığı gibiyazan arkadaşımız da emin değil. Bu kelime Kastamonu merkez civarında"muşmula" karşılığı olarak kullanılır. muşmula beşbıyık olarak dakullanlır
Beşerleme= Deste haline getirilmiş ekinler , arabalara yüklenmeden önce tarlada zorunlu olarak bir zaman beklerlerdi.Budesteler tarlanın arabanın kolay yanaşacağı yerlere yan yana dikdörtgen olacakşekilde sıralanırdı.Her halde , enine de boyuna da beş deste konmasından olacakbu toplanmış hale beşerleme derlerdi.
Beşik Örtü= Çatı örtü biçimi
beşli, hamit-cumhuriyet altınının en büyüğü
BETDENİYE= Battaniye
Betmez = Pekmez
BETMEZ-BEKMEZ=pekmez
beya: bayağı, Oldukça
Beygir: At
beynamaz: namazkılmayan, namaz niyaz bilmeyen
Beyniğevurunca zeynigi dağıdıvörün -Beynine vurunca beyninin içini dağıtı veririm.
Bezar etmek= Bizar etmek, bıktırmak
Bêzi= arada bezi öcük burda yazışıveylim mi? Eh beki deyvörüseng olu, olmaz derseng nediveylim gabullenirüz, çekişmeyüzaanadıngmı.
BezirYağı: Keten tohumunundikine döner taş ile sıkılmasından bezir yağı elde edilir. Geriye kalanküspesine cimit adı verilir ve hayvan yemi olarak kullanılırdı.Bezirsıkılan bu düzeneğe"bezir çanağı" denirdi.Üzümün suyunuçıkaran farklı bir düzeneğe de (şarapkana) denirdi. Bu ifadelerrumlardan kalma olsa gerek.Üçbin yıl geçmişi olan İnebolu'yu yazan tarihkitaplarında "Tarihi Kadı'nın zeytin ve şarap diyarı İnebolu" diyeyazıyor.Geçmişte İnebolu'da üzüm ve zeytin bol miktarda yetiştirilirmiş.Ketentohumuda iç bölgelerden gelir ve işlendikten sonra yağ olarakkullanılırmış.Sadece İnebolu'da bulunan aşı boyalı ahşap evlerimiz var..Beziryağı ve kırmızı aşı boyası( karıştırılıp birkaç ay kıvama gelmesi beklendiktensonra )evlerin dış yüzündeki ahşaba sürülür,ve yağı iyice içine çeken çamtahtaları aşırı nem ve rutubete rağmen çürümeden uzun yıllar kalırmış.
Bezir Yağı= Bezir yağı yaparaken at koşularakdöndürülen taşın ismi ne acaba. Sahilliler olsa bilirler aslında bunu
bezmek: bıkmak
biddumacuk=küçük ,ufak..(Merkezde biddeynecük,)
Bıdımuk= Azıcık
bıcıkı: birazcık
bıcımık: minnacık , ufacık
Bıçkı= Bağ bıçağı ?
Bıçkın= külhanbeyi kılıklı, berduş?
BIDI BIDI: Dedikodu,Aslı olmayan söz,Boşkonuşan..
Bıdığ= Azıcık, az bir şey
bıdıkı: küçük
Bıdıkma= Küçülme, ufalma
bıdumuk= azcık, biraz. Ecük,öcük, oycük, (cıkgada, cıkkada, cıtgada, citteyne) kelimesi yerine Taşköprü ilçesinde "bıdımuk" kelimesi kullanılıyor.
Bıkınım=?  Belim bıkrım ağrıdı derlerdi. Belim bıkınımkırıldı, çok yoruldum, halim kalmadı sanırım.
Bıkmak= Dürüp bıkmak=katlamak, (dürbık nereye korsan goy) Küre. Bıkmak:Bükmek ?! (Hocam anlam olarak ele alınca buyattı kafama) Dür bık = şeklinde kullanılan bir deyimdir. Dürdüm bıktım yerinekoydum gibi
Bıkrım=? Belim bıkrım ağrıdı derlerdi. Belimbıkınım kırıldı, çok yoruldum, halim kalmadı sanırım.
Bılamaç Çorbası=Bir çorba
Bılaşmak, bulaşmak=Sürülmek, izi kalmak
 Bılaşmak,bulaşmak= Sürülmek, izi kalmak
Bılaşmak= Bulaşmak, sürülmek, izi- lekesi kalmak
Bıldır= evvelki yılGeçen yıl (Bıldırki guzuya şişek derle, selam vemeyene eşek derle!) Bıldır yıl = geçen yıl..(Ort.AsyaKazak..Bıldır jıl)
Bıldırki=Geçen yılki
BILDIR SENE= GEÇEN SENE.Tosya Bıldırsene= geçen sene...: keşke bu işe...bıldır sene başlasaydık....
bınak: hafızası zayıflamış, Bınak=Bunak
Bınamak= Bunamak, ihtiyarlamak, hatırlayamamak (Alzaymır h.)
Bıngıldak= Bebeklerdekafatasında alnın yukarısında yani başın ön -tarafındaki krmiklerin arasındakiboşluktur. Zamanla kapanır.Ama sanırım bunu sormadınız.Kastamonuda ne denirmidemek istediniz. Kastamonu'da farklı mı kullanılıyor, aynı anlamda değil mi?  Bıngıldak tıp dilindede, halk arasındada her kes tarafındanbilinir.Yöresi yokturBebeklerde iki kemik arasındaki boşlüuk kapanıncayakadar beyin darbe almamasına dikkat edilir hassas davranılır.
 Bıngıldak=Bebeklerde kafatasında alnın yukarısında yani başın ön -tarafındaki krmiklerinarasındaki boşluktur. Zamanla kapanır. Ama sanırım bunu sormadınız. Kastamonudane denirmi demek istediniz. Kastamonu'dafarklı mı kullanılıyor, aynı anlamda değil mi? Bıngıldak tıpdilindede, halk arasındada her kes tarafından bilinir. Yöresi yoktur. Bebeklerde iki kemikarasındaki boşlüuk kapanıncaya kadar beyin darbe almamasına dikkat edilirhassas davranılır BİDENEM=Bir tanem
bıtırak: diken
Bıza=Buzağı
Bızlacı, bızalacı: =Doğuracak inek, büyük başlarda hamile hayvan
Bızlamak= ineğin yavruyapması ineğin doğurması,
Bi lokma dur= biraz dur
bi sokum: bi lokma,  bi sokum ekmekbölüve ay uşak ölüyon açlıkdan. :)))))
Bibi= Hala
Bicik-Meme (Kadınların memesi için veya ineklerın memesi için kullanlıyor.)
Biçi = buzağı( Biçilere ot vedin mi?)
Biddumacuk=küçük ,ufak.. ( Devrekani ) Kastamonumerkezde bitdenecük şeklinde söyleniyor aklımda kaldığı kadarıyla.
Bihoş= Bir hoş : Öğ zobôlu yinü dêyonanamayosug, sen bihoş olmussug...
biki: bazı
bildük: bildik, tanıdık
BİLEMEYCEYİN:Bilemiyorum
Bileyci= Bıçak, satır vb. bileyen kişi.
Bilezük= bilezik
Bilinmedük=Sırlarını dışarıya sızdırmayan, kötü yönlerini iyigizleyen insanlar için kullanılır."Bizim gelin bilinmedüğün biriymiş"," ne bilinmedüklere duş gelmişiz" gibi. Kendi başına da "A bilinmedük, sana söylüyorum" gibi kullanılır.
biliş: tanış
Bilmeyonki , olabülü de olmayabülü de:)
Bilüsüñ= Bilirsin
binek: binilecek hayvan
 Bir hammada= Bir hamlede (Böyle bir kullanılış duydunuz mu?)
Biran, Biyran=Üstü çamurla kapanmış kuyuda, meşe közünde pişirilen kuzu kebabı, Kuyu kebabı
Birbirnedurmak=Kavga etmek, Hasım olmak
bisirgeç.(İnebolu)=? Pişirmealeti?
Bislaaç ,Bislaeç, Bişliyeç=Saçdakiekmeğin altını üstüne çevirmeye yarayan alet, Bislaeç=özellikle ocakta saçtapişirilen yufka,etli ekmek gibi yiyecekleri çevirmek için kullanılan ağaçtanyapılmış mutfak gereci.. Bisleeç=yufka çevirme veya taşıma aracı(ağaçtanyapılan üç parmak genişliğinde 30-40cm uzunluğunda saplı alet) bişliyeç= sactaki ekmegi çevirmek icinkullanılan bir tür sıpatula. bisleğeç-bisleeç: sac üstünde ekmek çevirmeye yarayan alet,  Bisleğeç = Etliekmeğiyağlamaya yarayan flama biçimindeki aparat, BİSLEĞEÇ=Pişen hamuru sactaçevirmek için yassı kalın spatule benzer tahta aparat.
Bişek: Yayık çalkamada kullanılan araç.
Bişi= Sacda yapılan bir ekmekçeşidi, Yufkaların yağlanıp pişirilerek üst üste dizilmesi
Bişi= Sacda yapılan bir ekmek çeşidi,Yufkaların yağlanıp pişirilerek üst üste dizilmesi
Bişliyeç, Bislaaç ,Bislaeç, =Saçdakiekmeğin altını üstüne çevirmeye yarayan alet, Bislaeç=özellikle ocakta saçtapişirilen yufka,etli ekmek gibi yiyecekleri çevirmek için kullanılan ağaçtanyapılmış mutfak gereci.. Bisleeç=yufka çevirme veya taşıma aracı(ağaçtanyapılan üç parmak genişliğinde 30-40cm uzunluğunda saplı alet) bişliyeç= sactaki ekmegi çevirmek icinkullanılan bir tür sıpatula. bişliyeç= sactaki ekmegi çevirmek icinkullanılan bir tür sıpatula.
Bişüycük=? sizden epiy bişüycükle öğrenücüz gibigeliya bağa..
Bitimli= Boylu boslu, olgun
Biya = bir yana, Biya,biya= ötekitarafa,şu tarafa,şöyle,ileri git vs anlamları vardı galiba,,
BİYANA= Bir tarafa
Biyran= Kebap cinsi
Biz= Delme işine yarayan bir şey olabülümü? "Biz", ağaçtan sapı olan çivi uçlu delici bir elaparatıdır..Genellikle ayakkabıcı ve ayakkabı tamircileri kullanır,iğneninzorlanmaması için öncesinde "biz" ile delik açılır.. Ağaçtan yapılmaçuvaldız gibi bir şey mi? Rastık=lastik, Rastık=lastik, rastık aynı zamanda kadınların kaşlarını gözleriniboyadıkları boya ismi, Rastık ve lastiğin hem bir nevi ayakkabı manası vardır, hem de don gibi giysilere takılan ip benzeri bir şeydir. Don isimli giyside kullanılanrastık nev-zuhur (sonradan görünme ) bir şeydir ki, bundan önce rastığınyerine, 1-1,5 metre uzunluğunda, eni de uzunlamasına katlanarak 0,5-1 cm yedüşürüldükten sonra, sıkıca dikilerek adeta ip haline getirilmiş bez şeritlerkullanılırdı ki, bunların adına "uçkur" denirdi. Milletin başına belaolan uçkur işte bu nesnedür. Donun üst kısmında, bu uçkurun içineyerleştirildiği aralığa "gıyba" denirdi. Uçkuru gıybadan geçirmekiçin, daha çok çıralı ağaçlardan yapılan, yarım kurşun kalem uzunluğunda, çuvalduzabenzer aletin de bir adı vardı. Herhalde "biz" denirdi
Bizgüç= Kalın dokumalarıdikmede kullanılan ucu sivri kalın iğne
Bizlenbeç= Diken ucu
 Bizlenbeç=Diken ucu
Bobuç= babuç, ayakkabı, potin
Boca, Boğca ,böce, boğce: =Bu gece
Bocuk= Emzikli testi
Boçça?=Bohça
Boğarsuk,Bağarsuk, Boğursak= Listede"boğursak" kelimesini gördüm. Kastamonu merkez ve civarında"bağarsuk" olarak kullanılan kelime bağırsak anlamındadır. Bağırsak=genelde "boğarsuk" olarak söylenir. boğursak= kelimesinigördüm. Kastamonu merkez ve civarında "bağarsuk" olarak kullanılankelime bağırsak anlamındadır. Boğursak=bağırsak
boğez: bu kez ,bu sefer
Boğlek, Büñelek= Sığırlarıncız gutmasına sebep olan sinek?
BOĞME=TARLAYI SULAMAK İÇİN SU ARKLARINAYAPILAN SET***
= Harmanda, hayvanların gübresinin harmanadüşmemesi için kullanılan, gübre tutmaya yarayan alet.
Boğsu, Bosu=Ahşap evlerde kiriş amacıyla kullanılançam veya gürgen tomruklarının tahta ile birleşen kısmına denir. Zula olarakkullanılır bazan. Mesela "Dabancayı candarma bulamasın deye boğsuyasakladımıdı."der evin erkeği karısına. Çatıda kullanılan kalın ağaç.
boğsuluk:çatı ile tavan arasında kalan boşluk
boğsuluk:çatı ile tavan arasında kalan boşluk
Boğursak, bağarsuk, Boğarsuk = Listede"boğursak" kelimesini gördüm. Kastamonu merkez ve civarında"bağarsuk" olarak kullanılan kelime bağırsak anlamındadır. Bağırsak=genelde "boğarsuk" olarak söylenir. boğursak= kelimesinigördüm. Kastamonu merkez ve civarında "bağarsuk" olarak kullanılankelime bağırsak anlamındadır. Boğursak=bağırsak
boğür: belin yan tarafı
Bokluk= Evin veya ahırıngübresinin biriktiği yer
 Bokluk=Evin veya ahırın gübresinin biriktiği yer.
boku bokuna=pisipisine, gereksiz yere.(boku bokunakendini öldürttü)
Bol bolomat = bol bol düşüncesizce harcamak,kullanmak..bugelin pek müsürüfçü bişeyin gıymatını bilmez bol bolamat harcar :)
bolbulamaç... bolca fazlaca olan
borana: sarımsaklı yoğurt ve yağda yapılan yumurtanın karışımıylayapılan yemek
Bostanbozma: Bostandayetişen ürünleri hasat etme.
BostanKorkuluğu: Bostandakiürünlere daha çok kuş türü hayvanların zarar vermemesi için dikilen insanbenzeri korkuluk. Mecazi anlamı malum.
Bostanyemişi : Hıyar
Bostan: mısır,fasulye,sebze tarlası
Bosu, boğsu=Ahşap evlerde kiriş amacıyla kullanılançam veya gürgen tomruklarının tahta ile birleşen kısmına denir. Zula olarakkullanılır bazan. Mesela "Dabancayı candarma bulamasın deye boğsuyasakladımıdı."der evin erkeği karısına. Çatıda kullanılan kalın ağaç.
Boşaklamak, başaklamak=Geride kalanları toplamak
boyasıbozuk= sarışınlariçin söylenen bir deyim. (Şiiii,boyası bozuk buya bak!)
boyna, boyunaa: devamlı, sürekli
Boyna=Habire (Ne kadar güzel bir Türkçe kelime yakaladınız Hakkı Bey!) Bak gine başladıla be boyna ışık yanıya :))
Boynu altında galasıca... ne güzel bir ilençtir. Buarada ilenme derdik beddaya değil mi?
boynubükülesice, şişegalasıca, asba çıkasıca, boynu bükülesice,canı çıkasıca vs demek oluyor,
Boynu eğri=Kambur? kambur sırtı eğri olan.. boynu eğri olanın farklı adını hatırlamıyorum
Boynuzlu= Karısının başka erkeklerle ilişkisinerıza gösteren adam.
BOYUNA-BOYNA=sürekli, mütemadiyen, aralıksız(dahaönce BOYNA şeklinde yazılmış, bizim kastamonu-taşköprü arasındaBOYUNA şeklinde kullanıldığı için ekledim)
Boyunduruk=1. öküz ve mandaların araba, saban, pulluk, düvene koşulmasında kullanılan iki hayvanı birleştiren aparat.2.SÖKÜLEN KENDİRİN YERE SERİLMİŞ HALİ, Kendir bitkisinin topraktan sökülerek (kendir çekilerek) yere (tarlaya)serilmiş halinin, tarlanın bir ucundan diğer ucuna kadar bir kendir boyundayere serilmiş halidir. boyunduruk: öküz ve mandaların koşumuna yarayan araç BOYUNDURUK= İki öküzün boynuna geçirilen, at arabası veya düvene düzenekle bağlanan,tahtadan yapılmış düzenek.
boz: sürülmemiş tarla
bozgavuran: hıdrellez’den sonra olan , sebzeleri yakıp kavuran soğuk
Böcü= Haşere, Böcek
Böğe(me),Büğeme= suyun önünütıkama, set çekme. Bir şeye engel olma anlamı da var
böğez, buğez=bu sefer, bukez
Böğrek, böyrek= Böbrek
BÖĞREK= Böbrek
Böğün=Bugün; Böğün bek keyüfsüzüyün (bu gün hiçkeyfim yok)
Böğürkazığı= ? Ana kazığıtutturmaya yarayan yan kazık mı?
Böğür= Belin yan tarafı
böğürmek: bağırmak
BÖLME= Ağılda keçi, koyun yavrularının, ahırda buzağılarınkonduğu, bakım yapıldığı bölüm
Bönülemek = benirlemek “Benirlemek: Uykudan korkarak sıçrayarak uyanmak anlamındadır" yorumunda geçenbenirlemek mi beñillemek midir? '' r ''harfi ilesöylenir. tam şivede n harfi genizden söylenir.'' Uşağı oğada hızlı üğrümedeyan,uyuyayken çok çakıldama deyan diğnemeya,habire uşağı benirletiya..''
BÖRDDÜMEK,Börttümek börtdümek: =HAŞLAMAK***Börttürmek=Haşlamak da buradan geliyor olsa gerek!
börtüböcü: Börtüböcek=? (Kırgızlar buna kurt kumurska diyorlar) Böcek böcek de börtü neidi? Galiba pişirilecek şeyler için, sebzeler için kullanılıyordu.
BÖRTÜK=GELİŞMEMİŞ ZAYIF KİMSE***
böyböy: büyük anne, babaanne
Böyrek=böbrek
Böyük : Büyük
Bubaçıkası= Dedegıl yahutdedegılıç kelimesiyle ilgili mi bilmiyorum; Dede diye bir girizgah sözü var."Dede Mısdafa'nıñ ettüğüne baksaña..." Bununla alakalı mı bilmem yineBuba çıkası diye bir söz var. Aspa çıksın der gibi. İlenç desen değil, kötülemesözü ama... Ben de merak ettim," hay aksi bu da yapılır mı?" gibi biranlamı olabilir mi? Dede=Mecazen elden ayaktan düşmüş, zayıf, gelişmemişanlamında kullanılır."Dede Mısdafa'nıñ ettüğüne baksaña..."cümlesindeki anlamı böyledir.
BUBAÇIKSIN, ASBAÇIKSIN-sert muhalefet, beğenmeme ve bir şeyin zararının faydasından fazlaolacağına inanarak karşısındakini iknaya gayret etme ifadeleri. İçerisindesitem-kırgınlık ve kızgınlık ta barındirıyor. "Öğ bırak asba çıksın, onuñyapduğu işden hayır mı çıkar...-Buba çıksın baña bırak şunu, her şeyi kepêzeettiñ..."
Buba: Baba
Buğez=Bu kez, bu defa
Buğezde= Bu kez de
Bulamaç, bılamaç=1. Bir çorba türü 2. Kıvam, katılık derecesi 3. Karıştırılmış
 Bulamaç,bılamaç= 1. Bir çorba türü 2. Kıvam, katılık derecesi 3. Karıştırılmış
Bulgara= Saz
Bulgurcuk= Küçük taneli dolu
bulgurşak: küçük taneli dolu
Buñar= pınar
Buncukmak= Bunalır gibi olmak, Bunalmak
BUNEG, büñek: =BÜYÜKBUZAĞILARIN ANNESİNİ EMMEMESİ İÇİN BURUNLARININ ÜZERİNE GEÇİLEN, ÇİVİLİ DERİPARÇALI APARAT*** büñek: buzağıların annelerini emmesini engelleyen dikenli ağızlık
Bungar=Pınar
Buñlamak= ? var mıydı yoksa ben mi uyduruyorum? Buñalmak vadu bence,
Burçmak= Burkulmak
Burdurmak(Bkz.Döğmek )= Erkeksığır veya mandanın yumurtalıklarına gelen damarı sıkmak, kesmek veya çekiçleezmek sureti ile hayvanın üreme kabiliyetini ortadan kaldırmak. Bu iş havyanınyükte kullanılırken yaramazlık etmemesi için yapılırdı. Aynı iş at ve eşekcinsi hayvanlar için yapıldığında da "inemek" denilirdi.
Burgu=Delik delmeye yarıyan elle çalışan birel aleti(İlkel matkap) bunları yapan ustalara da burgucu denirdi veLKastamonu'da çok iyi ustaları vardı. Poyra= Araç'ta poyra deriz biz deGermeç=Göknar ağacının gövdesinin "V" şeklinde oyulması ile yapılan, genellikle yağmur oluğu olarak ve su iletiminde kullanılan oluk. bizde de poyravardır ama o üzeri açık değil, içi açıktır aynı su boruları gibi, onu yapmakiçin uzun poyra burgusu vardır. Burgu=ahşapta delik açmaya yarayan, şimdikimatkapların yerine kullanılan aygıt. POYRA=Su borusu,
Butur : Tırtıllı şişe rakı (3 duble)
Buva-buba= Baba
Buyığnak= Bu kadar çok
Buymak: Çok üşümek, donmak
Buynuzlu=Boynuzlu, pezevenk
buzlacı: doğum yapacak hayvan
Büber= biber
 Büğelek=Birtür sinek
Büğez, buğez=Bu sefer, bu kez
bük= Dere kenarlarındaki sıkağaçlık
Bük=küçük çalılık
bükelek: sıcak havalarda , sinek yüzünden hayvanların kaçması
Bükenek= Büküntü yeri, eklem
Büktelemek= Çalımına getirmek, cinlikle elde etmek.
Büñek dutması=Hayvanları huysuzlandıran Büñeksineğinin hayvanları sağa sola koşturması
Büñek=Bircins sinek?
Büñemek=Set çekmek?
Büñülemek= Kabusgörmek? Bengilemek'te denir ona ayana birden bengilemişiyin koktum... gibiifade kullanılır. Bir de şöyle bir serzeniş vardır? günüleme günü boku ... pardon
Pürde, bürde = Atların üzerine örtülen örtü. çul da denir. (Yamçı, eyerin arkasına dürülü şekilde konulur (rulo şeklinde). Dinlenme zamanı, binici -durumu göre- yatak ya da yorgan olarak kullanır. Zorunluluk olmadıkça, at örtüsü olarak kullanılmaz.) At örtüsüne "çul" denilir. Çul, kıl keçisinin kıllarından dokunur. Yörük çadırları da kıldan dokunur. Sıcağı ve soğuğu geçirmeme özelliği vardır. En önemli özelliği ise, yağmurda gözenekleri şişer ve damlaların aşağı geçmesine engel olur
Bürgü: Başörtüsü bağlama ile ilgili birkelime diye hatırlıyorum ama bilenler eklesin. bürgü diye de bir kelime vardı. Bürgü=Kalın başörtüsü
Bürgüç: Başörtüsü
bürlemek: kapatmak , örtmek ,sarıp sarmalamak, Bürlemek= Örtmek, Bürlenmek= Örtünmek
Bürlemek= Örtmek, kapatmak
Bürlenmek= Kapanmak, kadınlariçin örtünmek
Bürnük= Kadın çarşafı
Bürsü gün=Ertesi gün
Bürü= Sahil kesiminde Önbezi'ne BÜRÜ dedenir.. ÖNBEZİ=Yöremize ait dokuma kumaştan, kırmızı, beyaz kareli , beldenaşağı bağlanan önlük
Büsürgeçveya püsürgeç diyebirşey de var ne olduğunu anımsayamadım.. Uvun= ? Beceriksiz? Uyundur=?Beceriksiz? Bu iki kelimenin asıllarını bilen var mı?
büşüdüm: pişirdim
büşümek : pişirmek
Büzdeklemek=Oyalamak, vakit geçirmek
Büzük= ? Kötü kadın?
Büzükmek=?
Caba altı= diye bir süt ürünü de vardı sanırım.
Caba,Çorba pişirmeye yarayan çömlek.Caba:Çok Esmer kişiler için kullanıldığını duymuştum , caba: topraktanyapılmış içinde yemek pişirilen kap Caba= yine aynı şekildegüdü'nün büyüğü!!! içine genellikle büyük bir somun yaparlar çörek denir buna.hatta şöyle bir serzeniş vardır!!! ebeveyinler çocuklara şöyle der= seni gidikra caba seni Caba=çömlek
Calay : sağır Dilsiz, ahraz, Konuşamayan
cam: pencere
Camadan=sırtta taşınan, şimdiki askılı okul çantaları tipindeçuval..
camış= manda, Bizde camış pek denmez sanırımKömüş denmezmi
Cangayısı: Can korkusu.
Canyakıcı= Yaramaz(Helecan yakıcıya bak sen uşağı döğmüş gine)
canıçıkasıca şişegalasıca , asba çıkasıca,boynu bükülesice vs demek oluyor.
canını yiyipte yiyesice= bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum:)))) şişe galasıca , asba çıkasıca,boynu bükülesice,canı çıkasıca vs demekoluyor,
care: sigara
Carı= Becerikli
CAZGIR=ŞAMATA YAPAN ARSIZ İNSAN***
Cazu, cozu= yaşlı cadı ukala ihtiyar anlamında, Cozuttu=iyice zıvanadan çıktı , cadılaştı gibi bir anlamı vardı galiba! cazu: cadı
cedelleşmek: mücadele etmek, münakaşa etmek
Cember: Başa sarılmayan, dolanmayan omuzlardanarkaya doğru bırakılan, bazen koyu yeşil, çoğu zaman beyaz giyecek.
cenber-çenber: kadın başörtüsü
 Cenevi,canevi= GöğüsCenevi= göğüs(herhalde can evi'ndenoluşmuştur.) (Uşak bek öğsürüya, cenevinden soğuk mu almış nem?) canevim=bğrım,
  Cerehat, macara= iltihap
 Cerge=Güneş ve yağmurdan korunmak için yapılan kulübe
CERNİK= Şu anda soyu tükenmiş bir elma adı.
cıbıldak= çıplak
cıbır:1. tüysüz, 2. zayıf, gelişmemiş,cılız Cıbır kelimesi mecazen fakir, malı mülküolmayan kimse anlamına gelir.Cıbır= saçsız, kel..?
cıbırga: CIBIRGI= cevizi ağaçtan indirmek için kullanılan ince uzun sırık CEVİZ İNDİRMEYE YARAYAN İNCE UZUN SOPA
 Cıcak=Süs
 Cıcık=Limon, arslan bey bazı yörelerimizde limona sulu zırtlak da deniyor.
 Cıfıl=1. Karışık renkli 2. Sulu insan
Cığalmak= Terlemek, sıcaktan bunalmak
CIGGADA Cıgkada, cıtgada= çok az... AACUK... AZICIK
 Cığ=Ahırın üstündeki bir nevi yalıtım.
Cığa= tüy
Cığara, Ciğara: Sigara
Cıkkada cıkgada-cıtgada: azıcık = Az, azıcık, küçük, küçücük
Cıkkadacuk= Azıcık
cılaz: cılız
Cılbır : İnce ip.1.Hayvanların bağlandığı inceyular 2.Cılbır: Yaya yolu, keçi yolu,ince yol. 3.Cılbır: Yumurta ve yoğurttan yapılan bir yemek.4. Karın
Cılıdı= Vazgeçti, oyundan bir bahaneyle çıktı Cılıdı= cilidi, sicaktan isindi demek Kazakca'da belki isinincabozulma oluyordur. Cıfıt= kelimesi de KirimTatarlarinda yahudi anlaminageliyor...:)) Cılıdı=oyunu bozdu (Gümüşhane'de cığızderlermiş.) Bir de cılıdı çoştu, armudu bişti gibi bir tekerleme hatırlıyorum.(Meryem Hanım, yılmak'la ilgisi olabilir mi, gözü korktu, kaçtı gibi biranlam?)
cılıgan: oyunbozan
Cılık= bayatlamış, bozulmuş yumurta gibi şeyler içinde "cılımış" ,"cılık" derler. Cilidi, sicaktan isindi demekKazakca'da belki isininca bozulma oluyordur.
cılımak: oyun bozmak, sözünde durmamak
Cılımbız: Cılız, zayıf.
CILIZ= ZAYIF, YETERSİZ..Su akıyor ama cılızgıymeti yok... gibi.
cılk = bozuk yumurta
Cınbıt : Üzüm salkımının bir dalı
cındım =?
 Cıngırcak=Tahtirevalli, salıncak
cıpcıbır: çırıl çıplak, üzerinde hiçbir şeyi olmayan
 Cıpcıbır=Çırılçıplak, hiçbirşeysiz
CIRAMBA= Ordan orayahoplayıp, zıplayan, tatlı tatlı yaramazlık yapan çocuklarda kullanılır. Cıranba= küçük, zayıf çelimsiz.
 Cırıflamak=Dal budak salmak, yeşermek
Cırık=lokma
cırlamak: ötmek , lüzumsuz yere konuşmak
Cırlamak= Ötmek (Kırımyırlamak= şarkı söylemek, Kazakçada ır, bazı yerlerde cır...)
Cırmalamak= Tırmalamak
cırmık: tırnakla yapılan iz
cırmıklamak: tırnaklamak
Cırnak: Pençe, tırnak. Kedi cırnağı: Birçeşit, yenilebir ot.
Cırnıklamak, cırnaklamak= Tırmaklamak, tırnakla yüzmek
Cırt : Görmeden almak
cırtlak:1. lüzumsuz yere , ilgisi olmayan yerde konuşan,2. Sesi bozuk, kötü sesli
Cırtlamak: Küçük birşeyi usulca alıp kaçmak. Yani çalmak
 Cıscıvlak,cascavlak= Çırılçıplak, tüysüz
Cıtgadacuk: Azıcık, cıtgatcuk: ufacık, Cıtgatcuk=Cıtgadacuk=SelamiBey bu şekilde mi? Yoksa cıtgadacuk şeklinde mi? Siz nereliydiniz? bazı yöredecingadca denülebülü :)) Merkezde cıtgadacuk ama bazı yerlerde cıtgatcuk dadeniliyor
CIVIT OLMAK : SİNİR OLMAK Cıvıt olma= Sinir olma açıklamanız çok ilginç.Bu söz cıfıt'tangelse gerek. Çıfıt, eski Türkçede Yahudiler veya Yahudi inancını benimsemişMusevi Türkler için kullanıldığı gibi, fitneci, hileci anlamlarında dakullanılıyor. Kırım'da Akmescit'te Musevi Türklere ait bir cıfıt mezarlığıgörmüştüm.
Cıyaklamak= bağırmak, çığlıkatmak. ( Kedi gibi cıyaklama. Kulağımın dibinde cıyak cıyak bağırma.)
Cızak= Met oyununda sayı, galibiyet : Met yere konuyor,bellibir mesafeden sopa kaydırılarak atılıyor, amaç sopa mete değecek, herdeğdiğinde bir galibiyet. Bu galibiyetin adı CIZAK. ÇOCUK DER Kİ "SEKİZCIZAĞIM OLDU"
Cız dutma=Büyükbaş hayvanları bir tür sinek ısırdığında hayvanlar kuyruklarınıtoplayıp sağa sola kaçışırlar, buna denir.
cızdak= cızırdak=alıngan, ufak bir şeyde alınan, şikayet eden genelde çocuklar içinkullanılır.(Bu göbel çok cızdak , bu çocuk çok cızırdıyor ...gibi.
cızlamak: ürpermek
Cızlavat(gıslaved), cızlavet =lastik, laslik, rastık, tor lastik, TORLASLIK deniliya ben öle biliyan; ayakkabı  TC Turan Dinçaslan TOR lastik. TC Nurhayat Aydemir Dadayda lestik deriz:))Sedat Öksüz Araçta'da rastık derüz:)TC Turan Dinçaslan Bunna yün çorabıng üstüne giyilenle,bide mesin üstüne giyileni vadu,oğada mes-rasdık derüz,deymiya.TC Nurhayat Aydemir Helbetsin bak unudevemişiyin bizde öyle derüz:))Sedat Öksüz atlar marka olanları dutuluyomuş bu rastıkların:)TC Nurhayat Aydemir Evet hatırlıyorum durumu iyi olanlar markalı olanları alırdı,daha pahalı ve sağlamdı,,Durumu iyi olmayanlar markasız olanları alırdı TC Nurhayat Aydemir Kara lestiklerden sona ,leylon,neylonda denilen renkli renkli ayakkabılar çıktı. Huseyin Unal Bu lastikler cizlavat (Gıslaved) değil, bunlar TOR ya da CANİK marka olmalı, Derebeyi (Derby) ve cızlavatların içi kırmızı renkli bir bez kaplı idi ve yün çoraplarımıza boyası çıkardı.Huseyin Unal Bir de cızlavat ve derebeyi lastiklerinin yüzü mat değil, rugan gibi parlak olurdu...Tekin Arel Canik lastik fabrikası sanırım Ünye'de faaliyet gösteriyordu,Derby fabrikasının İstanbuldaki fab.Müdürü de hemşerimiz Ruhi Ecevit bey'di.. Selçuk Küçükyıldız Nostaljik paylaşımınız için teşekkürler.Yaz tatillerinde köyümüzde hayvan otlatırken çok giydim bu cefakar ayakkabıları.Dere tepe ancak bunlarla aşılır.Kibar iskarpinler araziye kolay kolay uymaz.Bunların bir de plastikten yapılanları vardı;onlar ayakları sadece yakardı.Bu siyah olanlar ise sıcakta hem yakar hem de boyar.Akşamları bir kova suyla ancak boyayı ayaklardan çıkartmak mümkün olurdu. Tekin Arel Carbon Black boyası zor temizlenir..Fakat plastik çoğunlukla kauçuk'tan üretilen lastiğin yerini tutamaz, lastik canlıdır ve süresini tamamladığında doğa'da kaybolur toprağa karışır.. Erol Malak yazın çorapsız giyersen vıcık vıcık olur. kışlıklarının içinde keçe olurdu. hatta klasik kara lastiğin içini dışına çevirirdik Erol Malak sedat bey, nerede cızlavat derler.hangi ilçe ya da yöre?Sedat Öksüz Araç'ta Erol bey. İdris Yamantürk: DP iktidarı döneminde yapılmaya başlandı, kamyon iç lastiklerinden ayakkabı ile çarık arasında bir pabuç. Terlemeyi önlemek için içine hafif, pamuktan bir astar kumaşla kaplandı. 
Cibi: Sepet örücü
Cibilliyetsüz= Soysuz?
Cibizlemek=kestane pişirilmedenönce kesilir ya ozaman kullanılır..kestaneyi cibizledim diye..
cice:1. hala, 2.büyük anne3. Abla
 Cicik=Meme
 CİGARA, CIĞARA=Sigara
Ciğara: Sigara
Cilbetür=İnce sopaların (Çımkış) uçlarını yerevurarak ileri fırlatmak suretiyle oynanan çocuk oyunu. Bir başka adı"güldaban"dır.
 Cimciklemek=Parmakla sıkma
Cimcük= Sıkma
cimcüklemek: çimdiklemek
cimit= ? hayvanlara yal, yundu hazırlananbir şeye deniliyor da neye bilmiyorum:)  Cimit= Susam değil mi? değil...siyahımsıbirşey hayvan yemi satılan yerlerde olur köyde hatırlıyorum cimitle yunduyapmışlardı :)) Cimit Keten tohumu küspesidir.Hayvan yiyeceği olarak yalakatılr .Doğru..Keten tohumu sıkıldığında çıkan yağ,Bezir yağı.(Eskiden öyletenekelerde hazır yağ yoktu.)Bezir yağına kırmızı aşı boyası eklenip kıvamagetirilip ahşaba sürülürdü.İşte İnebolu'nun kırmızı aşı boyalı ahşap evleri bununla boyanırdı. (MUSTAFA FAKAZLI )
cimpiri-cinibiz: küçükyapılı, hareketli,yaramaz
cincikboncuk...ufak tefek fazla değerli olmıyan.
Cincile :ekmeği ve yemeği yapılan mantar çeşidi , Cincile= bir mantar türü (Küre)(aynı zamandabir armut cinsi) Cincile= o mantara cincile de denir, Mıkcuk=bir çeşitmantar,
Cini: En küçük parça
Cinibiz= 1. Zayıf, çelimsiz 2. küçük-uyanık-haraketlimi ? Cinibiz=Hareketli, yaramaz çocuklar için söylenir.
Cinlenmek=Kızmak
Cinoz: Cırtlak sesli
Cisi, Çisi= Yağmur çeşidi
cit kadar :azıcık küçücük birmikdar (Cıt gada olacak?)
Citteyne/citteynecük=Az, azıcık
Civci= Tavuk yavrusu
CİVCİbacağı= dediğimiz mantara saçak mantarıda deniliyor....açık sar renkte oluyor Hülya Toğral Tavuk ayağı olarak biliyorum ben onu .Açık sarı renkli olup çokta lezzetlidir.
civek: kıvılcım Civek=Yananodundan sıçrayan kıvılcım. Gençlerin atik ve çevikliği için de kullanılır; Civek gibi...
 Civil=Asabi, her işe karışan
cizleme: cıvık hamurdan tavada yada sacda yapılan yağlı ekmek Cizleme=(Günümüzdekiadı krep) Saçta yapılan ince ekmek. CİZLEME=SULANDIRILMIŞUNDAN SAÇTA YAPILAN EKMEK. KREP***
coge: küçük, cüce
Coguşmak=üşüşmek = birikmek, toplanmak... Guyulmak =atak yapmak, birden fazla kişinin tek kişiye saldırması, kerifsinmek = isteksizdavranmak, tiksinmek. coğuşmak=Kırgızistan'da c harfi kullanılıyor. Yoğuşmak, yoğunlaşmak güzel bir kelime imiş. Ben duymamıştım.
Coğüz, cöğüz: ceviz
Coğüz=Ceviz
Con= kalça, con sanki kalça için değil dekalça kemiği için kullanılırdı. Düşmüş conunu kırmış derler ya
Coruk curul= Gürültülü, anlaşılmaz ses
Coruk= Zayıf, Çelimsiz
 Coruldaşmak=Anlaşılmaz konuşmalar
Coşmar= Her söze, işe, vara yoğa karışan.
coştak= oynamayı seven, gülen, konuşkan ve serbest hareket eden kızlara söylenir bence...
Cozu garı= Cadı karı
COZU: Yaramaz, Gelin kaynanasının dedikodusunuyaparken şöyle der: O cozu her yemeği beğenmez ki!) cozu, cazu= yaşlı cadıukala ihtiyar anlamında cozu=konuşkan, hareketli küçük kız çocuklarına söylenir(cozu kız, cozu gibi).Cozunedir bilmiyorum.
Cozuttu=iyice zıvanadan çıktı gibi bir anlamı vardı galiba! Birde cılıdı çoştu, armudu bişti gibi bir tekerleme hatırlıyorum. Cılıdı=oyunubozdu (Gümüşhane'de cığız derlermiş.) (Meryem Hanım, yılmak'la ilgisi olabilirmi, gözü korktu, kaçtı gibi bir anlam?)
cöbü: 1. çömlek 2. toprak kapta yapılan mahalli yemek türü
Cöfü= akıllı küçük, İş beceren
Cöge= Tenekeye taş atarak oynanan oyun, kısa ve şişman olanlara takılan lakab
Cöğütlemek(Cüğütlemek?)=Şekerleme yapmak, tavuklarıngevşemiş halleri, biteviye çıkardıkları sesler?
Cöğüz, coğüz= Ceviz “aaagııız sizin toğukla bizim cöğüzün altına yumurtlayala bakmayanuz mu?”
CÖPCÜ=KÜÇÜK TOPRAK ÇANAĞI***
Cöüz=Ceviz
 Cöüz=Ceviz
 cubluk=Çubuk, sopa
 Cumalık=İnşaat devam ettiği müddetçe evde çalışan ustalara Cuma günleri ikram edilenyemek
curuk-cırık: 1.küçük,2.ezik ezilmiş
cücük: Cücük soğan için kullanılıyor değilmi?Cücük= civciv(küçük anlamında da kullanılır Soğanın Cücüğü gib..)
Cüher: Nefes, güç (Küre) Boşyere cüherini tüketme. (Haber anlatmaya, söz geçirmeye çalışma) Cüheri yetmedi.(Şarkı-türkü söylerken nefesi yetmemek)
Cüme(e, a'ya yakın)=Cuma
Cüp (cip):Birdenbire, hızlıcagitmek. Bir tepeyi hızlı bir şekilde aşmak."Tepeden cüpden aşıp gözdenkayboldu".
çağıl: tarla ve bahçe kenarlarında harç kullanılmadan taşlarlaörülen duvar
Çağyanı :El ve yüz yıkanan yer
çakaralmaz benim bildiğim eski namludandoldurulan ve horozuna fünye yerleştirilerek patlatılan çoğu zaman patlamayantüfeklere verilen takma isim Yani dolma tüfek
Çakıldak: At ve öküz arabalarında, yükü bağlayıpsıkıştırmaya yarayan burgacağı çeviren 50 cm uzunluğunde, sağlam ağaçtanyapılma sopalar. Çakıldak: Fasulye ve nohut tanelerinin içinde bulunduğu kese. Kuruyunca çakıldak diye anılır. Çakıldak= koyun keçi gibi küçükbaş hayvanlarıntüylerinde kurumuş pisliklere de denir. Çakıldak: Hayvanların, butlarındakiuzun tüylere yapışarak kurumuş pislikleri. Bunların, hayvan yürürken birbirinesürtüp çıkardıkları sesten dolayı olacak, bunlara da çakıldak denir. Aslında ençok koyunların arka taraflarında yünlerine asılı kalmış tezeklerine derler,,,kuruyarak taşlanmış olanlarının yürürken birbirine vurarak ses çıkarır.(Ahlat’ta Cangıldak deniyormuş.) Çakıldak: Mecazen çok konuşan, boş konuşaninsanlar için de kullanılır. Çakıldak= su değirmenlerinde tahılıntaşa dökülmesi için taşa vuran iki adet üst üste koyulmuş 4 adet ağaçmateryal..çakıldak: su değirmenlerinde ayar çubuğu, çok konuşan, Değirmende tahılakıntı ayarı
Çakıldaklı=  temizliğidoğru yapmayana söylenen bir argo tabir.
çakır: mavi gözlü
çakmak : bir işten anlamak
çakmak çakması=şimşek çakması İnebolunun köylerindekullanılıyor...
Çakmaktaşı=düvenin altına çakıılan kesicibeyaz taş
 Çal=Çalılık, fundalık
Çalagan (Gazuğu, kazığı),= Seli, Erozyonu önlemek için tarla kenarlarınaçakılan büyük kazıklar; üzerine taş, pür (Çam dalı) vs. atılarak yapılan engel, bu şekilde erezyonlu bölge sağlamlaştırılırdı.
çalak:ırmak ve çaykenarlarında tarlaları su ve selden korumak için ağaç dallarından  yapılanbüyük ve sağlam set
ÇALAK= IRMAK KENARINDAKİ TARLALARI KORUMAKİÇİN, BÜYÜK KAZIK VE AĞAÇ DALLARINDAN OLUŞAN SET.***
çalçene=çok konuşan, geveze.
çalgu: 1. çalgı 2. Üçgen başörtüsü
çalgucu=çalgı çalan, enstürüman kullanan kullanan kimse.
Çalguç = ağzında kemik (diş)bulunan bununla kendıinisavunan erkek domuz, domuzdişi, çalguç: yetişkin uzun dişli domuz
çalkama : tereyağı,pudra şekeri ile çırpılarak elde edilen macun, Çalkama=Bebek beslenmesinde kullanılan mama
Çalmaç = inek sağımı sırasında kullanılan ahşap kap. çalmaç... .süt ve yogurt kabı.....çalmaç= sütbiriktirme kabı veya yoğurt mayalama kabı ağaçtan olanı, çalmak: sütün yoğurtyapmak için mayalanması, ÇALMAÇ =Tahtadan yapılmış tek tutmaçlı süt sağılan kap,kova
Çal'mak= 1. Yaşmak çalmak, 2. Yoğurt çalmak, 3. Tırpan çalmak, 4. Kara çalmak,5. Kapı çalmak, 6. Andırmak, benzemek, 7. Fikir çalmak, Suçunu yüzüne çalma, 8.Boya çalmak, 9. Çene çalmak,10. Saz çalma... Ayrıca, Çalı, Çalışmak, Çalım,Çalık, Çalçene, Çalagan (Gazuğu, kazığı), Küre de ekmeğe yağ çalmak çok kullanılır..Sürmekanlamında...Çalabımak, Çalab.(Tanrı) gibi kelimelerde var...
Çalmak= Yaşmağı çalmak.. Çalmak=Yoğurt çalmak, sıvamak-sürmek(YÜZÜNE SIVADI-ÇALDI, YERE SIVADI-ÇALDI, EKMEĞE YAĞ ÇALDI, DUVARABOYA ÇALDI... ) gibi.. "Çalma"nın bir manasıda benzemek, andırmak,hatırlatmaktır.'Arabanın rengi sarıya çalıyordu' gibi.Çorbaya-yemeğe kaşık çalmak..
Çalman=Çalmanlı sürmenli laf bilmemek (kıvırttırmalı konuşmayı bilmemek), çalmanlı sürmenli konuşmak (fahişe gibi konuşmak, her manaya gelebilecek laflar etmek.(Daday'da Akılçalman Köyü var) Çalmanlı Sürmenlı dokundurma, imalı laf söyleme anlamındadır. İmalı, dokundurmalı laf söyleme evet, ama biraz da karalayıcı, aşağılayıcı, durumu olduğundan da kötü gösteren laf söyleyenleri, karalama ustalarını anlatmak için söyleniyor galiba. "Çaltaklı sürmenli gonuşıya!"
Çalpara çalmak= Fişirdemek,
çalu çırpı: ince dal, ince odun
Çalu, çolu=çalı, ince dallı küçük ağaçlar
çaluntu: yeni yapılmış tazeyoğurt
Çamdu=? ağacların birbirine gecmesiyle yapılan ahşap ev ya dabina Ahşap ev tavanlarındaki ağaç? yöresel olsa mutlaka biri hatırlardı belki de genel
Çamoşur=Aslı Farsça"çameşur"kelimesinden gelen ve yazı dilimizde"çamaşır"olarak geçen bu kelime bizde "çomoşur"veya"çamoşur" olarak telaffuz edilir.
ÇAN(T)DU-BOĞSU-ALAK: Çandudan(çamkütüklerinden) yapılmış alağın(tarlalarda ürünleri beklerken ya da yağmurdasığınmak için yapılmış küçük evcik) boğsusuna (iki kütük arasındaki küçükboşluk) dabancayı sakladım.
Çan: Çinkodan döküm suretiyle yapılan çan. Çinkodan yapılanları Manda ve sığıra, saçtan ve bakırdan yapılanları davaratakılırdı.
Çañ= ?
Çanak =kase(Ayranı çanaktan içmenin tadıbaşkadır.)
ÇANAK=YAYLIMI PİSLETMEMESİ İÇİN HAYVANLARINALTINA TUTULAN KAP***
çandu-çatma: ağaçların çatılarak yapılmasıyla oluşan ev, ahır, samanlık
Çantı, ya da çenti, çandu= ağacların birbirine gecmesiyle yapılan ahşap ev ya dabina Ahşap ev tavanlarındaki ağaç? yöresel olsa mutlaka biri hatırlardı belki de genel, evin çatmaları şeklinde de kullanırdı anneannem (H.T.) Bu çatmakelimesi ile satrancın ilişkisi olduğunu biliyorum.
Çap= seyit=koş
ÇAP=bir insan için"bilgi, birikimi, tecrübesi, sözünün eri oluşu, yardımseverliği, paylaşımcılığı, heryere ulaşabiliroluşu, geçmişinin dolu dolu olması, çevresinin olması anlamlarında=( ÇAPLI ADAM)diye söylenir.
Çap=Koş
Çapa çapa= koşa koşa
Çapa= Bostan kazmaya yarayan, kazmadan dahaküçük alet
Çapaçul, Dağınık. çapaçul: dağınık, tertipsiz, düzensiz, pejmürde
Çapalamak: Bostanı, çapa denilen alet ile kazıp, hem toprağını yumuşatma hem de yabani otlardan arındırma.
Çapda: Köşede
Çapıvi: Koşuver-
Çaplı adam= Bilgili, kültürlü, seviyeli..adam...zannedersem, karizmatik, okkalı gib galiba.. Bencede öyle olsagerek, sözünde duran, çevresi olan, güvenilir gibi anlamlara geliyor gibi.
ÇAPMAK= Koşmak, seyitmek, Çapmak= hızlı seyitmek?
çaput: kullanılamayacak kadar eski kumaş parçası, ÇAPUT=BEZ PARÇASI, paçavra
çar : kadınların başlarını örtmekte kullandıkları büyük başörtüsü,Çar: baş örtüsü, Bayanların kullandığıbüyük baş örtüsü, Beyaz ince baş örtüsü, yaşmak ile aynı anlamda mıydı? çar= Sözlük te çar kelimesi var ancak ilave olarakHanımların Daday İlçemizde pazara giderken örtündükleri dizlerinin alt kısmınakadar uzanan, beyaz zemin üzerine siyah bitkisel motifler ile bezenmiş başörtüsüdür. Bunu ana rengi kırmızı olan farklı renklerde geometrik motiflerlebezeli ön bezleri tamamlardı. Daday’da pazarlı günlerde hala bu kıyafeti görmek mümkün. Çar: Bayanların kullandığı büyük baş örtüsü "YEMENİ kelimesini sormuşsunuz. YEMENİ= Küçük kare renkli çiçeksenleri olan , kenarları iğne oyası ,yada tığ oyası ile süslenen özellikle eviçinde kullanılan baş örtüdür.
çara= inek, kömüş gibi hayvanların üremeyeelverişli olduklarını ve doğurmaya yakın oldukları dönemlerde cinselorganlarından salgıladıkları yapışkan sıvı. (Doğumdan bir gün önce gelenkıvamlı sıvı
çardak: ahşap binalarda salona verilen isimÇardak=(salon ) anlamında, sofa, hol, salon
 Çardak=(Sofa veya Hayat da denir) Odaların arasındaki boşluk.
Çark-Çarkçılık= Bakırcılığın yoğun olduğu dönemlerdeimal edilen bakır kapların torna benzeri bir usulle çok ince bir tabakasınınsıyırılıp alınması ve ürüne parlak güzel görünüm verilmesi işi. Ustaya daçarkçı denirdi.
ÇAR-MÜCESSEM=baş örtüsü
Çarşu=Çarşı
Çaşıt,çaşut, çoşut= ajanlaf ezdiren... Çaşıt sözü Merkez'de çoşut olarak geçer. kökenim akkaya bizdeaslen çaşut derler
Çat:Kuyruk sokumu, insanın ve hayvanın ikibacağının birleştiği yer.
çatak- çatuk: 1. ağaçların dallarının birleştiği yer, çatal kısım 2. ikiyolun birleştiği yer
ÇATAL EŞEK=Çocuk Oyunu adı.
Çatalhapaz= İki elin avuçiçinden oluşan bir ölçü
Çatı budu üğünesi= hayvana yapıla beddua!
Çatınıbudunu ayırmak:  Bacaklarından tutup ikiye ayırmak. Mecazen: İyicedövmek.
Çatıran ayaz, çatıran gış=Çok kuvvetli ayaz, çok soğuk kış
ÇATLADIG MI GIZ=ACELEN NE?
ÇATLADIG MI GIZ=ACELENNE? HAVA İYİ OLUNCA, CANIMIZ BAĞA GİTMEK İSTİYOR. Çatladığ mı gız...Neydeligüneşi gödük,bağa gidecöz...!!)
ÇATMA=Çatma çivi kullanılmadan yapılan ağaç işi-ÇANDU-GEÇME. Ayrıca tüfek çatma da var. KIZMA YA DA KAVGA Da çatma. 'Çatma" binayapımında, direklerin sağa sola yatmaması için, çaprazlamasına çakılandireklere de denir. Öğ hepsi bi oldu bana çattıla dün aşam! çatma samalık yadaçatma dam=ağaçların baş tarafları kertilip üst üste yığılarak yapılan binalar
çatmak : Üzücü olaylarla karşılaşmak, uğramak
Çat'mak= 1. Ateş yakmak için odun çatmak, 2. Kaş çatmak, 3. Çıkışmak, 4. Tüfekçatmak, 5. Hesap sormak, 6. Kavga için çatmak; geldi çattı, 7. Vaktin gelmesi,8. Derme çatma'nın çatması... Ayrıca, Çat (ses) da var... ÇATMAK: GENELDE KAVGA ÇIKARTMAKSATAŞMAK ANLAMINDA DUYDUM.
Çatuk= Ağacın çatal kısmı (Çatukören Köyü devardır.)
 Çatura= Çömlek
ÇAVUŞAĞA,,,ÇAVUŞ...
 Çayan=1. yeşil gözlü 2. kertenkele
çaylık: köylerde çamaşır yıkanan yer
ÇAYSADIM, ÇAYSIDIM=Canım çay istedi, Çaysamak başka şehirlerde de kullaınılıyor bize özgü değil
 ÇEC=Mahsul, arpa, buğday gibi
çecik:1. eklem yerleri 2. irade
çeciklerigovşamak = bağlantıyerleri kulpları gevşemek, soğuktan çok üşümek
çeç: buğdayın savrulduktan sonra taneli samanlı kalan kısmıçekerek gidilişi
Çeç=Tahılın harmanda çuvallanmaya hazır hali.Çeç=Samanından ayrılmış mahsul (Arpa buğday, siyez..) Harmandaki ürün
Çegil= Çekil
Çekat= ceket
Çekiş etmek=Ağız dalaşı, kavga, Çekiş etmek=kavgaetmek HEH BENİM BERBER DE ADINI"CENTRUM KUAFFÖR" KOYDU, AZ MI ÇEKİŞ ETTİMDE DEĞİŞDÜDÜM.
Çekiş: kavga
Çekişme= Azarlama, nasihat etme?
 Çekmen= Bebek yorganı
Çekürge(çeğürge):Evlerdeki, yüklük, hamamlık gibi dolaplarınkapılarının kapalı durması için, köşelere ortasından çakılmış7-8 cm uzunluğunda1,5-2 cm ebatlarında küçük tahta parçaları. Bunlar çevrilmek suretiyle dolapkapıları açılıp kapatılırdı.
Çekürge(çekirge) Çökürge.
Çelermek=?
Çembe=Başörtüsü, yazma, Çembe olarak mıgeçiyor, r'si var mı?
Çember: Başörtüsü. Yazma ve bürgüce göre dahakalın ve kenarları işlemeli
ÇEMEK : Ürgendirenin altına takılan yarım ayşeklinde metal parça, Çemek= Çömek, Çemek, çömek =ürgendereninarkasına çift sürerken tezeklerin dağıtılması için takılan üçgen demir, çemek-: öğendirenin baş tarafına takılan yassı demirden yapılmış alet
Çemkürme=Köpeğin kesik kesik havlaması
çemşirmek=
çençenleme: çok konuşma
 Çendügafalı = koca kafalı
Çeneçarpan= Mantınınbüyüğü(başka yerlerde kullanılıyomu bilmiyorum)
çene çüş: geveze
çentük: ağaç vb . şeylerde baltayla, bıçakla açılan iz, yara
Çepelayıklamak : Pisliği temizlemek?
çepel: 1. kirli ,karışık, yaramaz 2. çamurlu , batak
Çepellemek : YEMEĞİ ARTIK ETMEK Çepellemek :Mındarlamak,pisletmek
Çepellik= Çamurlu bataklık
çepiç: yaşlı kısır keçi, Çepiç= oğlak, Daha doğum yapmamış, genç dişi keçi. keçi yavrusu
ÇEPİÇ= Keçinin 6 aylık dişi yavrusuna verilen ad
çepreşük=karmakarışık, dolaşık=("Bu işler çok çepreşükişler.","Bu ip çok çepreşük.") gibi cümlelerde kullanılır.
Çete= Çapanın küçüğü. Bir tarafı kazmayabenzer diğer tarafı çatallıdır. Sapı da kendisi de çapadan daha küçüktür.
Çeten, çiten= Ahırda buzağıların konduğu özel bölüm. Yeni doğan buzağıların barındırıldığı, dam içerisindeki bölüm,
Çetlemük= Araç, İğdir, Okçular'da bir kiraz çeşidineverilen ad. (Ak kiraz, Kara kiraz, Al kiraz gibi çeşitleri de var...)
Çevgen : Ucunda yere doğru bakan budağı olanve bu budağı uzunca kesilerek meyva dallarını eğmede kullanılan sopa.
Çevgen, Kanca,
 Çevirge=Ortasında çivi ile kapıya tutturulan bir nevi kilit.
 Çevre= Kadın başörtüsü
Çevürge,
Çeyzinme= (Çeyzinip duruya.) 1. huzursuzlanma, sabırsızlaşma 2. Dediği olmayınca, yalvarıp yakarıp alamayınca üzülmek.
Çıfıt kelimesi de KirimTatarlarinda yahudi anlaminageliyor...:))
 Çığırmak= Ağlamak
Çık Et= kemiksiz ve yağsız et, lop et..
ÇIKABÜLÜ= Çıkabilir
çıkı: azık, bohça
çıkım: ekin biçerken, kendir çekerken tarlanın bir ucundan diğerucuna biçerek yada
Çıkın= Bohça
Çıkışamamak:Baş edememek, yetişemek.(Bu evde çamaşur yıkamaya çıkışamaz oldum gayrı) Çıkışmak=Baş etmek anlamına mı geliyor bu durumda? Genel olarak, çıkışmak= hesap sormak, soru sormak, araya girip haddini bildirmek, gibi anlamları vardı galiba.
Çıkışamamak=Sedat Bey'in bahsettiği "çıkışamamak"kelimesinin açıklamasına katılıyorum. Bu kelimenin olumlusu "çıkışabilmek" baş etmek anlamındakullanılır."çıkışmak" baş etmek anlamında kullanılmaz.Tamamen farklıanlamda yani "azarlamak,fırça atmak"anlamlarında kullanılır.(O gadauşağa anca çıkışabiliyon töbe osun.)
çıkışmak: azarlamak, kızmak Çıkışamamak: Baş edememek, yetişemek.(Bu evde çamaşur yıkamaya çıkışamaz oldum gayrı) Çıkışmak=Baş etmek anlamına mı geliyor bu durumda? Genel olarak, çıkışmak= hesap sormak, soru sormak, araya girip haddini bildirmek, gibi anlamları vardı galiba. Çıkışmak=Azarlamak, kızmak, (can alıcı soruyu sormak, hesap sormak, haddini bildirmekanlamlarına ilaveten...)
Çıkışmak= Sedat Bey'inbahsettiği "çıkışamamak"kelimesinin açıklamasına katılıyorum. Bukelimenin olumlusu "çıkışabilmek" baş etmek anlamındakullanılır."çıkışmak" baş etmek anlamında kullanılmaz. Tamamen farklıanlamda yani "azarlamak, fırça atmak"anlamlarında kullanılır.(O gadauşağa anca çıkışabiliyon töbe osun.)
Çıkrık = bez dokuma işinde kullanılan alet: ipliği masuraya sarmak için kullanılan masurayı takıp döndürmeye yarayan alet
Çıkrıncak= Mahalle ve köylerin meydanlarınakurulan, genç- yaşlı-kadın-erkek herkesin bindiği tahterevalliye benzer dahabüyük ve iki tarafına karın üzeri binilerek ayaklarla haraket verilen, merkezdeki dönen kısma kömür sürülerek çok ses çıkartması sağlanan bir eğlencearacı. Çıkrıncak=ÇIKRINCAK; BİR TELEFON DİREĞİ DÜŞÜN, ORTASINADİĞER TARAFA GEÇMEYECEK ŞEKİLDE YARIDAN BİRAZ FAZLA 15-20 CM ÇAPINDA DELİKDELİYORSUN (DELİK DÜZ DELİK DEĞİL, KENARLARI HAVŞALANMIŞ) UÇLARINA BİRKAÇ TANEDELİKLER DELİNMİŞ AĞAÇLAR GEÇİRİLMİŞ VE TUTAMAK YAPILMIŞ ŞEKİLDE,
ÇIKRINCAK KAZIĞI; BİRDE KAZIK YAPIYORSUN 20-25CM ÇAPINDA ONUNDA UCUNU UZUN YATAY KULLANILAN SIRIĞIN OYUĞUNA UYGUN YAPIYORSUN, YERDEN 1,5 METREYE YAKIN KARŞILIKLI İNSANLAR TAHTARAVALLİ GİBİ BİRKAÇ KİŞİKARŞILIKLI EŞİT SAYIDA BİNİYOR, BİR KISIM İNSANLARDA YERDEN DOĞRU ONUÇEVİRİYOR.
ÇINGIRAK: Hasan Kaya Buna bazı yerlerde çıngırşakta denir.
Çılbır=Çırpılarak yağda pişirilmiş yumurta. Çılbır=" Çırpılarakyağda pişirilmiş yumurta"yorumuna açıklama..= ÇILBIR= Kaynayan suyun içineyumurta kırılır ,katı olacak şekilde pişirilirsüzgeçli kepçe ile tabağa alınır.Üzerinesarımsaklı yoğurt konur,üzerine arzuya göre kırmızı biber ekilerek yenek biryemek çeşitidir.
Çılıcırpı=  İnce dal ve odun
çımkı: küçük çubuk
Çımkış=İnce ve esnek sopa
ÇIRAKÇIKMAK(ÇÖRÜK ÇIKMA?)=BOZULMAK***
 Çırımçırım çığırıya= Çığlğk çığllığa imdat isteme, ağlama, yüksek sesle ağlamak
çırım çırım çığırmak= sesli ağlamak
Çırpak=Çırpma aleti (Mikser)
Çırpıcak= Çırpma aleti(Mikser)
Çırtlanguç=Ortası yumuşak yabani ağaç
çıtlak tahtası= ince tahta
Çıvgar=
çıvgın: kamıştan yapılan ok benzeri oyuncak
Çıyan= Akrep? 1. Yeyil gözlü, 2. Kertenkele
Çiçeklik(ARAÇ)içine süs aletleri ve bardak vs.konulan, duvarıniçine gömülen tahtadan oyma.
Çiğ(y) düğ(v)e: Henüz buzağılamamış düveler için kullanılır. Bir kaç kerebuzağılamış ineklere "uslu inek" denir. Daha çok, sağarken huysuzlukeden inekleri anlatırken kullanılır." Kurt yiyesi, zabah sağarken dizimidepdi. Sanusun çiğ düğe."
Çiğit= çekirdek
çile: 1.dert, huzursuzluk,2.yumakolmamış iplik bağı; 3.dokuma tezgahı ölçüsü
Çilpigibi(Zayıf ve çelimsiz sıskalar için)Çilpi Bacaklı( Kötürüm ince zayıf eğri bacaklı)
Çilte=Araç çevresinde "çilte" diye semerin iki yanınabağlı kısa urganlara derler. Bu urganlara ayak basılır veya yük sararken yükünalt tarafına bunlar gelir, üst tarafı da gaş urganı ile bağlanır. Tabii ilçedenilçeye, köyden köye farklılık oluyor.Tay ve hey kelimesi de böylesanıyorum.Ayrıca direcen , yüklemede kullanıldığı gibi ağaçların dallarınınmeyvadan dolayı kırılmasını önlemek, Küre'de olduğu gibi kapının açılmasınıönlemek gibi çeşitli amaçlarla kullanılır. Dursun Bey, tanımınız doğruduryöresel olarak, ancak bizde; kadınlar arasında hakaret ya da aşağılama amaçlıolarak "çilte bacaklı" deyimi kullanılır:))Dursun Bey; Küre'de sizindirecen olarak tarif ettiğiniz ağaçlara "çilte" denir, direcen ise;kapıların açılmaması için dayanan ağaça denir..Çilte=Semerin iki tarafına sarılan yükütutan ipin adı çilte idi diye hatırlıyorum. Önce ipler iki taraftaki bir dayağagerilir. Üstüne diyelim ki odun saracaksınız, yük iki tarafı dengeli birşekilde pay edilir ve sonra çilte yükün üzerinden zıkıca dolandırılıp semeringaşına tutturulurdu. ÇİLTE=UZUN SOPA
Çimen=Çemen
ÇİMİL, ÇİMİL= Yavaş küçük hareketler
Çimil=Keten posası
Çimke= ince, sıska(çimke bacaklı)
çimmek: yıkanmak, banyoyapmak,  yüzmek
çiñilemek= Çınlamak, "Ağamıñ gulaklarıçiñilesin!"
çirpi:ağaç dallarının çok ince olan parçaları
Çirpicek=haluşka, yayım çorbası gibi yemekleryapılırken, hamurların kaynar suda birbirine yapışmasını önlemek içinkarıştırmaya yarayan; genellikle Göknar ağaçının en tepesinden kesilerekyapılan 5-6 kollu bir mutfak aracı. (Çırpak, çırpıcak)
Çirşef=İnatçı, Asalak insan
çişmeninçapını dönügce= tosya... çeşmenin köşesinden dönünce
Çit: Küçük sepet, İçinde saman taşınan fındık dallarınınortalarından yarılarak yapılan 80-100cm yüksekliğinde ve 60-70cm genişliğindekisepet. Çit=  Sepet(Daday-Kastamonu-Taşköprü-Devrekani-Tosya)
çiten: ahırda yeni doğmuş kuzu, buzağı gibi hayvanlar içinayrılmış bölüm, ÇİTEN=AHIRdA HAYVAN YAVRULARININ KONULDUĞUKISIM***
Çitle(?)=?düven sürerken öküzler yaylımdanyemesin diye ağızlarına fındık çubuğundan yapılan bir şey takılırdı. çilte diyehatırlıyorum.
Çiyan= 1. Yeşil gözlü 2. Kertenkele
çiyit: çekirdek
çokmak: köpeğin havlaması, Çokmak= havlamak,Çokmak= Köpek çokması, havlama
çokmak=havlamak Köpeklerçokuşuyala=Köpekler havlıyorlar
çokratma: yemek çeşidi
Çokuşma= 1.Üşüşme 2. Havlamak Köpekleçokuşuyala=Köpekler havlıyorlar
Çolu= Çalı,  ince dallı  küçük ağaçlar
Çoluş etmek=kağnı arabaları yolda kalınca arabanınönüne bir çift at veya öküz daha bağlayarak yardımcı olmak Çoluş=Kağnıarabasını çeken öküzlere eklenen diğer çift öküzler.
Çoluş=Yardımcı güç?
Çomça=Ağaçatan oyma su kabı
 ÇOMUR=Çamur
ÇON: Kalça, çoñ: hayvanlardakuyruk sokumu
çongal: birbirine bitişik
Çoöğmek = çökmek, yıkılmak, çökerek oturmak.(Küre)
ÇORUK: Çarık, eskiden köylerde giyilenderiden yapılmış ayakkabı
Çoşut= Çoşut=ortalığı karıştıran, insanları birbirine düşüren(O göbel boyunaçoşutluk ediya.)H. N. Atsız'da çaşıt casus anlamında kullanılıyordu. Bir deçıfıt var=ortalık karıştıran anlamında. Bir de çıfıt var=ortalıkkarıştıran anlamında olan söz bu olsa gerek.
Çotuk= Suratsız, asık surat
Çotura (Güvlek) : Tahtadan yapılmış su kabı.
çöğdümek: 1-ayakların yardımıyla basarak yada elle asılarak birtarafa devirmek,2-ayakta işemek Çöğdümek= Aşağı yukarı ağdumakla aynı manada, diğer kullanım da erkekler içinayakta işemek.., Bir tarafa eğmek
Çöğe= Tavşanın küçüğüne (yahut sincaba?) de çöğe denirmiydi?
Çöğen= Baston
çöğmek: işemek , Çöğmek= Çökmek.Ağma'nın daha şiddetlisi. Yani bir tarafa azıcık dengenin bozulması değil, iyice çökmesi.
Çöğür= Saz
ÇÖĞÜRMEK=Çevirmek
Çöğüz = Ceviz
çökelez= sincap
Çökelik-çökelek: Ayranın ısıtılması vesonra da torbadan süzülmesi ile, ayran tortusundan elde edilen peynir benzeriyiyecek
çökmek: sütün kesilmesi, bozulması, çökmesi
çökü: 1. evli kadınların başlarına taktıkları başlık, örtü, yemeni2. Dokuma tezegahında bir ölçü
Çökü= ayakları özürlü olup, yürüyemeyen.(Küre)
ÇÖKÜÇ= Çekiç
 Çöküç=Çekiç
çölemen: ekmek sacının altına konulan toprakaltlık(Araç)
Çölmek= yine aynı anlama gelir asıl adı çömlektir.
Çöm: Kalça
 Çömçe, Çömçek, Çömçü =pınar ya da kuyu başlarında bulunan,ağaçtan oyulmuş su içmeye yarayan, saplı kap.. büyük ve ağır maşrapa (Yaklaşık2-3 lt su alır, kazanla birlikte kullanılır) çömçü= Kulpsuz toprak kap
Çömek, Çemek=Üvendire sapına takılıp tezek kırmaya, sabana yapışan toprağıkazımaya yarayan üçgen yassı demir.
Çömelmek=Oturmak
çömkürmek=bağırmak, havlamak
Çömü= Ağaçkepçe
çöpreşik= karmaşık, çöpreşük doğru(herhaldeDaday-Subaşı taraflarındaki söylenişi) bizde de çepreşük şeklinde..
Çöpür: Davarların kıllarına takılmış dal ve ot parçacıkları parçacıkları,Çöpür=karışıksaçlı
çöpürlü=sorunlu
ÇÖRDÜ,çördük= yabani armut,ahlat ?
Çördük = Küçükce tatlı sulu bir armut türü.. yabani meyve Çördük= Armudun küçük bircinsidir. Çok serttir, iyice olgunlaştığında yenir. Selçuk Küçükyıldız Bu cins meyvelerin en irisi armut,onun ufağı çördük,yabanisi de ahlattır. Bu ahlat ağacı meyvesi olan çördük Ismaıl Altan ahlat yani yabani armut.iyice bekletildiği zaman çördü olur.
çörek: fırın yada ocakta yapılan ekmek
Çörten=Musluk
çörü: pasaklı
çörütmek= çömelmek(Uşakla çörütmüş bi şeytoplayala yerleden.)
Çövmek= Bur tarafa devrilmek, dengesi bözulmak
çövdürmek= Burtarafa oturmak, oturtmak (Çiş yapma anlamı davarmıydı bilmem?)
Çövük= 1. Ayı yavrusu 2. Sapı eğik sopa
çözgü: bez dokuma işliklerinde yapılan işlem
çözme : el dokuması bez, ÇÖZME: Bir erkek iç çamaşırı uzun ve ön kısmı fermuar aralığı kadar açıkolan eşofman
çufal: çuval
çufalduz: çuvaldız
Çukulata = çikolata
Çul= olarak duyduğum bildiğimin, kesin birbaşka yerde gerçek bir adı vardır.
çul=kumaş artığı. peder terzi olduğu içinçulla işimiz çok olurdu. Bir de eskiden çul atma vardı hatırlar mısınız? pamukgibi olurdu Sopaya bağlanan kirişle çul atılırdı. Bir de büyük kazan gibi biraletin içine yün veya çul doldurulur elle çevrilen pervanesi ya da çarkı vardımahalle mahalle dolaşırdı. Kalaycı çingeneler kilo başı çul atarlardı.
ÇUL-Dikilen umaşlardan arta kalan parça-diğer anlamı, eskimiş parçalanmış kumaş TÖMÜZLÜK BEZİ- Temizlik bezi
ÇUL-Dikilen umaşlardan artakalan parça- diğer anlamı, eskimiş parçalanmış kumaş .
Çullu-çullum türbe=Yırtık dökük kıyafet
ÇULLAMA DATLISI -Baklava yaparken yufkaların kenarlarından artan parçaları başka bir tepsidegelişi güzel yerleştirerek baklava gibi pişirilerek yapılan tatlı.
Çük= Erkek çocuk cinsi organı için kullanılır.
Çükündür: Turp, Kastamonumerkez civarında bu kelime "pancar "yerine kullanılır. ÇÜKÜNDÜR: Pancar
Çürük çarık(Coruk)=Çürük ve zayıf (meyve ve sebzeler için kullanılır)
Çüş= at ve eşekleridurdurmak için söylenen söz
Daban= Tarlayı düzlemekte kullanılan alet
Dabançekme=çift sürülentarlada tezekleri ezmek için öküzlere yatay bir ağaç koşulup sürülen tarladagezdirilmesi
Daban eğserisi, Daban eserisi=Uzun kalın mıh, çivi(Evin tabanı gibi görevleri gören iri ağaçlarda kullanılır)
daban: tarlayı düzlemekte kullanılan ağaçtan yapılmış araçDaban=ahşap evlrdeki ana taşıyıcı koln gibi büyük güçlü kalas... bir de tarlda ekin ekildikten sonra, tarlanın yüzeyini düzlemek için kullanılan öküzlerinbotyunduruğuna zinçirle bağlanan ağaç tan yapılmış silindir
dada, dadak: bebek yiyeceği
Daday bazarı= Cumartesi
Dadul =Fırın küreği
Daga= Erkek olan keçi yavrusu
DAĞNAMAK: Ayıplamak-
Dağnamuk: Başkalarında görüp de ayıpladığı, kınadığı şeyler, kendi yakınlarından birinde ortaya çıkınca söylenir."Bizim uşak da dağnamuğun biri oldu" gibi.
dakılmak: sataşmak DAKILMAK=Bir şeyin arkasına takılıp gitmek, diğer bir anlamı; şaka yapmak
dakım daklavat: bir iştekullanılması gereken araç gereçlerin tümü
dakım: sigara ağızlığı, dakım: sigara içmek içinkullanılan ağızlık
DAKIŞ DAKIŞ: Sadır=? kötükoku anlamında kullanılıyor da sadır ne bilen var mı? MESELA İŞKEMBEÇORBASINDA SADIR KOKUYORDU DENİLİYOR AMA O SADIR NE?  İŞKEMBE ÇORBASINDA SADIR KOKUYOR-İşkembe çorbasında hayvan pisliği kokuyor demektir. SADIR- Hayvan pisliğininkokusu anlamındadır. bİRDE SALDIRSALDIR YORUMU VARDIR BU ÇORBA İÇİN KURU YAĞSIZ TATSIZ TUZSUZ ANLAMINA GELİR saldır saldırı duymuştum bir yerdemisafirlikte arpa şehriye çorbası içerken bu nasıl çorba saldır saldır dediarkadaş bende ekledim dakış dakış tutulmuyor diye ekleyiverdim  Saldır saldır- Yağsız, tuzsuz, tadsız yemekler için kullanılır.
DAKIŞMAK, dakışma(k)= kovalamak, arkasındankoşturmak dakışmak: sataşmak, peşinden ayrılmamak
Dalabınmak =debelenmek (Küre), suda boğulmamak için çırpınmak
Dalak=bal peteği (Gömeç de aynı anlamdakullanılıyor.)
Dalamak (köpek)= 1.ısırmak..,2. Köpeklerin kavga ileyaralanmaları, 3.köpeklerin insanı yaralaması, 4. Sözle azarlanmak, 5.Elbisenin vucudu rahatsız etmesi
Dalapsamak= at ve eşeklerin çiftleşme arzusu içinde olma durumu Atların ve eşeklerindişilerinin kızgın mevsimi
dalaşmak: köpek kavgası
Dalı bıtırağı=? (Çoluk çocuğu, torunları?)
dallamak: karıştırmak , iyilerini ayırmak, seçmek
Dalmuk=örüsgarda dal dalmuk kalmadı.. Dalmuk = ? örüsgarda daldalmuk kalmadı..Dalmuk = ? Dalmuk tek başına anlamı yoktur. Cümle içinde anlam kazanır. Burada anlatılmak istenen; Rüzgar dalını, yaprağını ,meyvasını gibi nevarsa zarar verdi ,kopardı anlamındadır.
 örüsger,alasan,fırtına,yel..:
Dam ,,sadece ahır olarak değil,saçak,kiremitlik olarakda kullanılır,
Dam görme = ağıldaki hayvanların alt, tüy ve yiyecekbakımını yapmaya verilen ad
 Damönü= Damın üstünde bulunan boşluğa denir. Hayat altı da deniyor. (Çatalzeytin)
Damtopraklama=Bir yerekalabalık gitmek..
Dam: Evlerin giriş katında hayvanlar içinayrılmış bölüm dam: hayvan barınağı, ahır
Damatis=Domates
danadişi. Mahsul zararlısı DANA BURNU ya dadana DİŞİ miydi mahsul zararlısı.
Danam= Erkek evlat kısmına öküzüm denilmişözür dileyerek söylemek isterin "DANAM" olacak, Küçük erkek çocukları"Dana bu Dana" diye severler
Danamak=Ayıplamak
dangalak: kendini beğenmiş , ukela
dangırdamak: gelişi güzel, bağırarak konuşmak
Dapınmak= Ayrıca dapınmak tam olarak tepinmekanlamında değil, bir hedefe ulaşmak için uğraş vermek anlamlarında, ör: Nedapınıp duruyong öğ şu boş dünyada, nedeseng et, iş olacağına varu. Dapınmak=çalışmak, debelenmek, sonuca ulaşmak için uğraşıp durmak anlamlarında. Dapınmakkelimesini Tepinmek gibi de düşünebilir miyiz? Merkezde Dalabımak olarak geçer. İki yana kurtulmak için çalışma, debelenme anlamında. Bir de dalapsama vardırama onunla bu kelimenin ilgisi yok tabi. Dapınmak=çalışmak, debelenmek, sonuca ulaşmak için uğraşıp durmak anlamlarında. Dapınmak kelimesini Tepinmekgibi de düşünebilir miyiz? Merkezde Dalabımak olarak geçer. İki yana kurtulmakiçin çalışma, debelenme anlamında. Bir de dalapsama vardır ama onunla bukelimenin ilgisi yok tabi. Dapınmak=çalışmak, debelenmek, sonuca ulaşmakiçin uğraşıp durmak anlamlarında.
daraba :1.tahtadan yapılmış çit, 2.köy evlerinde salondan dışarıyabakmak için kullanılan penceresiz yer,bakacak
DARABA = Baçe ertafına, ya da bir yeri çevrelemek için ucu sivri tahtaların yere yanyana çakılarakyapılan duvar. Daraba kelimesi Orta Asya'da (Özbekistan) "darbaza"olarak günlük hayatta kullanılmaktadır. DARABA = Baçeertafına, ya da bir yeri çevrelemek için ucu sivri tahtaların yere yanyanaçakılarak yapılan duvar. Daraba =Tahtaların yan yana birleştirilmesi ile oluşturulan bahçe sınırı...(Özbek Türkçesi; Darbaza)Daraba=Çam veya gürgen tahtaları duvaramacıyla kullanılır."Zabalayın vadım ses yok. Öğ, ebey herifi darabaya vuravura zorunan uyardım. Şehere anca gelebüldük." daraba=İncehatıldan yapılmış duvar
Darakdalı: Dereotu
Dardağan: Dağınık (insan).
Darıcan =Kuş cinsi
Daş=Taş
Data, Tata, Ta'ta=Tahta
DATLI- Tatlı
Datlı: Tatlı
davar= koyunve keçiye verilen adhayvan sürüsü sözlükte göremedim. Davar kelimesi Rusça'dan dilimize geçmişolabilir,Tavar = mal,satılacak emtea.. davar kelimesi bütünkastamonuköylerinmde küçük hayvan sürüsüne verilen isimdir...keçi davarı.koyun davarıgibi ..yani hayvan sürüsüDavar= Küçükbaş hayvan sürüsü
Davluım=Çarık yapımında kullanılan kömüşderisi(Karadere)Bi çarukluk davlum ve hele ordan)
Davula dönesi= burda anlatmak zor yani şişe galasıgibi bişey??? hayvanlara ekseriye'te söylenir
DAYAK=KAĞNILARDA OKLARIN ALTINA DİKİLENDESTEK***dayak: kağnı arabasının okunun birleştiği yere bağlanmış, arabayıayakta tutmaya yarayan ağaç kazık, Dayak=Ata, eşeğe yük yüklenirkenyükü tutması için konulan ucu çatallı ağaç.
Dayfa=? ( Bu gidişle bu dayfadan bir kitapçıkaracaksınız sanırım hocam:)
de=söyle, konuş.("debakalım, ne deceyşen de" gibi kullanılır)
debelenmek: tepinmek
Debertlemek=Karıştırmak-Konunun derinine inmek, debertmek-debeşlemek: deşmek, karıştırmak, ellemek
Debertleşdüme= Fazla karıştırma!
Dede= Dedegıl yahut dedegılıç kelimesiyleilgili mi bilmiyorum; Dede diye bir girizgah sözü var. "Dede Mısdafa'nıñettüğüne baksaña..." Bununla alakalı mı bilmem yine Buba çıkası diye birsöz var. Aspa çıksın der gibi. İlenç desen değil, kötüleme sözü ama... Ben demerak ettim," hay aksi bu da yapılır mı?" gibi bir anlamı olabilirmi? Dede=Mecazen elden ayaktan düşmüş, zayıf, gelişmemiş anlamında kullanılır."DedeMısdafa'nıñ ettüğüne baksaña..." cümlesindeki anlamı böyledir.
Dedegıl=Kağnı, kızak vs. araçların bir parçası. dedegılı: bonduruğa takılan oku tutmaya yarayanhalkayla okun birbirine irtibatlanmasını sağlayan tahta düzenek
Dedegılıç= Dedegıl
DEFTERİ DÜRÜLÜPTEN DÜRÜLESİLE =OG KAÇ KERE DEDİMDEFTERİ DÜRÜLÜPTEN DÜRÜLESİLE. Bİ MIK ÇAKMADILA BİLMEYONMU
değirmi : yuvarlak
DEĞİRMİ=Beyaz incetülbentten yapılan , kare şekline,kenarları ince tığ oyası yapılan ,özelliklebanyo sonrasında baş üşümesin diye üçgen şekline getirip bağlanan baş örtüsü.
değirmilik : başa örtülen eşarpveya yemeni
Değmen = Değirmen "Değmentahılı hasıllamak" Öğütmek için değirmene götürülecek buğdayın sıkkalburlarla elenip, içindeki ot tohumu, taş parçası vs nin ayrılması işi,
Deh=  at ve eşekler için kullanılan hareket emri At, eşek için yürütme sözü. Deh=Atve eşeği yürütmek için
Dekdurmak= "dekten (denkten)aşmak" :Dek durmak, yaramazlık etmeden, kimseye bir zarar vermeden, durmakdemektir. Dekten aşırmak, dek duran bir kişiyi rahatsız ede ede hareketlendirmek, yaramazlık etmesine yol açmaktır.düzgün durmak
dek gelmek: 1.uymak aynısı olmak,2.rastlamak,3.isabet etmek
Dekdalaşolmak=Tam olaraksöylersek,DEKDALAŞ OLMAK..(Buradaki dalaşmak kelimesi köpeklerin birbirleri ilekavgası, veya uçakların it dalaşı dediğimiz taciz olayından türemiştir..)
Dekdeleş =Bulaşma, etrafımdaısrarla dolaşma, karışma anlamında
Dekdeleşolmak= askıntı olmaksırnaşmak.. Hocam DEKDELEŞ değild e Daday civarında DEKDOLAŞ OLMAK diye birdeyim var. ASKINTI OLMAK anlamında kullanıldığını biliyorum.Dekdolaş olmak=Cevap:askıntı olmak sırnaşmak.. Hocam DEKDELEŞ değild e Daday civarında DEKDOLAŞOLMAK diye bir deyim var. ASKINTI OLMAK anlamında kullanıldığını biliyorum.
dekleştirmek: tamamlamak
Deli OğlanSarığı SorumBurmasına benzer Rahmetli nenem aynı malzemeden yaptığı tatlıya Deli OğlanSarığı derdi
Deli oğlansarığı= Sorum Burmasınabenzer Rahmetli nenem aynı malzemeden yaptığı tatlıya Deli Oğlan Sarığı derdi
Delimsirek= dengesiz, ayarsız (kişi)
DEMBÜLDÜMBÜL(DAMBUL DUMBUL)=dengesiz, ne yaptığı belli olmayan, kaba saba davranışlar için de kullanılır
deme goma= dedikodu
Demek=hayvanları dışkılarının dışarıya atıldığıdelik, açıklık ya da pencere, Temek
Demeyon: Söylemiyorum
demin: biraz önce
Dene= = Tane
denk gelmek=rastlamak. -eve gelüken seynayadek geldim, selamı va.
Depe=Tepe, Depenge daşı goyunca şartosun kafagıgpetmezini akıdurun şartosunn sen beni biliyogmu eee gibi, Depengüstüdüşesice=Tepesi üstüne düşesice (İlenç)
DEPECOMBALAK=TEPETAKLAK. Tosya Depecombalak- takla (depecombalak gıldım- takla attım, depecombalak gılayazdım-az daha takla atacaktım)
Depecük= tepecik; tarladan toplanan ekin ve ot vsgibi örünlerin harmanın bir kenarında, üst üste yığılması... aynı zamanda yığın da denir
Depeleme=Çok doldurma
Depenoluk,
Depesaşa=tepetaklak. işallahhh depesaşagelüsüng
depestü: baş aşağı, tepe üstü
depeüstü gidesice= Altı üstüne gelesice (beddua)
Depme= kağnı arabasının hızını azaltmak için yapılanön göbüden arka oka ip ,ya da zinçirle bağlanan ve tekerleği n dönmesiniengelleyen 2- 2.5 metre boyunda bir ağaçtan yapılmış fren sistemi.. offf ne zortanımladım beeee ...
depme=Tepme Depmek= Tepmek, Hatırladığım kadarıylaÇamaşır depilir'di. Annem hâlâ çamaşırı önce deper!
Depük, Depme, Depüklemek : Tekme adı altında kullanılsa da oğuz boylarına kadar uzandığımızda Bellemekolarak ta geçer Baçcayı depükledim (Belledim) Adamo depükledim (Tekmeledim)
Depük, depmük: =tekme
Depükle depükle= tekmele tekmele
depüklemek: tekmelemek
DEPÜK-Tekme -(Cümle içindekullanımı-Yokardan depüğü godummu aşurun, biyana çegilivesene ordan.)
depürcüm etme=üzerine yürüyererek kovalama
Deragap= Deregap- Derekap osmanlıca olsa gerek. 
Deri günü=Pazar günü BEN DERİ GÜNÜ ANGIRAYA GİDECEYİN
Deri= 1. DERİ 2 Pazar.  Araça ta pazar gününe DERİ gün de denir 
Destancı= Destan söyleyip, teybinden dinletip, yazılı hallerini satan kişi.
deste: buğday ve arpa tırpanla biçildikten sonra küçük öbeklerhalinde bir araya getirilmesi, Deste=Sapöbeği
Destire=Testere
DESTMAL-DESTİMAL destimen: =mendil, ter-burun mendili, mendil
Deşükleme=araştırma (yaramı deşükleme-deşme..)gibi
devdala: iri yarı kocaman
devek, tevek: kabak,salatalık vb. bitkilerin kök ve gövdesi
Devrüldü= devrildi (yıkıldı)
Devrülegalası: Hayvanlar için kullanılan bir beddua. Devrilip de kalası demek.
Devşek=İki kadın sokakta karşılaştıklarında, biridiğerine halini arz eder; dam çul... uşak devşek sığır sıpa inek çanak samallıkmamallık derken aşam oluveriyo!!!  günün kısa özeti bu. "Uşakdevşek"deki "devşek" kelimesi ne anlama geliyor? Eş mi? Koca mı? Karı mı? Yoksa ev ahalisi mi? Yoksa devşirilmiş şey mi? Yani eve eklenmişkişiler? ("At yok eşek yok, Bit yok yavşak yok, Garı yok uşak yok!"derdi, bizim köyde Fayık Aaa.)
Deya= Diyor
deyda: daha orada , işte orda
Deydaha- deydağ = oradadiye işaret edilerek kullanılıyor.
Deyhana= İşte orada (Konya'da Daana, Nevşehir'de Teyda, deyda şeklinde kullanılıyormuş) Deyhana-Daha orada, DEYHANA=orada, işte bak, azıcık uzaktaki nesneler için kullanılır
Deymüçü= eskiden köylerde kullanılan bir un ölçeği..
DEYNEK=Yaşlıların yeredayayarak yürüdüğü sopa, asa,
deyon=söylüyorum("deyondeyon anatamayon öğ" derler.)
deyve=söyle. Söyleyiver,  deyvemen=söylemem. söyleyemem öğğğ deyveseng nolacak sanki
DEZE= Teyze
Deze= Teyze, Türkistan'da, meselaKırgızistan'da "Tay ece" deniyor. Dayının kız kardeşi. Dayı ileTay'ın ilgisi var mı bilmem.
dıbırga: saçsız, kel
DIDIK=Değirmi baş örtüsününün uçlarınıenseden karşılıklı geçirilerek başın tepesinde bağlanmas, bağlama şekli ı(alşonu bağlada başına dıdık et) Bazende başörtülerinin kenarlarına oya yapması için"al şonun dıdıklarını edive " derler
Dıdık=Kümes hayvanlarının ibiği, kadınlardabirde bir tür baş bağlama şekli
dıdılama=çok üşüyüp titreme
Dığan=Bizim germeç -taşköprü tarafındatahana DIĞAN deniyor. Ayrıca saman doldurmaya yarayan alete bizde YABA. ılgaztaraflarında da HAPAZ deniyor. HAPAZ bizde avuç anlamında kullanılıyor. (İkihapaz leblebi ver) İki parmaklı ve ucu yukarı kıvrık harman aletine DİRGEN, üçparmaklı olana ÜÇPARMAK, tırmığa da DIRMUK diyoruz..
dığdının dığdısı: uzaktan akraba
dık(mak)-dıkıvemek=bir yudumdaiçmek(sıvı gıdalar için)
dıkılmak: tıkılmak, batmak
dıkım: lokma, Dıkım= (Sulu yiyecekler için) bir lokmalıkyiecek
dıkınmak: yiyecek atıştırmak
dıkıvi: yiyiver
dıkmak: yemek yemek
Dıkmak= yutuvermek, ağzına sokmak
Dımdızlak-dıpdızlakkalmak: Soyup soğanaçevrilmek?
Dıncıkmak, duncukmak: içlenmek, duygulanmak, ağlamaklı olmak
Dıncıkmak, Duncuktum; Sabırsızlandım.  Dıncıkmak, duncukmak; Sabırsızlanmak değil de sanki ağlayacakgibi olmak diye hatırlıyorum. Bu kelimeyi pek severim. Dolukmak kelimesi debenim verdiğim anlamı verebilir ama sanki aklımda anlamı öyle kalmış. DUNCUKMAK= Bunalmak,ç ok sıkılmak,çok merak etmek,çokterlemek,ağlamamak için kendini tutmak gibi durumlarda içinde bulunduğusıkıntıyı ifade etmek için kullanılır.DUNCUKTUM denir.
Kürüşlemiş, Kürüşledim; Kocamış Yaşlanmış Yaşlandım
Hedeme; Hizmetli
Belemek; Çokça boyamak, beşikteki çocuğu sarmak, ortalığı batırmak
gudubet - işaret = yüzüne bakılmayacak kadar çirkinitici olan..
düdük gibi = kısa anlamında kullanılıyor... düdük gibi eteği giymiş
Dıraz (dırazoğlan): İri kıyım, genç erkek çocuk.
Dırmuk = tarladakı deste adı verılen hasatı traktoreyukledıkten sonra etrafta dagınık olarak kalan sap adı verılenleri toplamayayarayan tarak şeklindeki uzun saplı ağaç alet..Dırmuk? biz dığan derdik ona
Dırmuk= DIRMUK= tırmık.. Bizim germeç-taşköprü tarafında tahana DIĞAN deniyor. Ayrıca saman doldurmaya yarayan aletebizde YABA. ılgaz taraflarında da HAPAZ deniyor. HAPAZ bizde avuç anlamındakullanılıyor. (İki hapaz leblebi ver) İki parmaklı ve ucu yukarı kıvrık harmanaletine DİRGEN, üç parmaklı olana ÜÇPARMAK, tırmığa da DIRMUK diyoruz..
Dırnak=Tırnak
Dibek= pekmez yapma için kullanılan, ağaçtan yapılmışgeniş bir hacmi olan basit ağaç pres
DİBEKDAŞI=İçine buğday konularak ağaçtokmaklarla iki kişi tarafından dövülerek bulgur ve keşkek yapmaya yarayan, içiçukur büyükçe taş parçası
Dibidoruğu... : aslıolmayan, değersiz, önemsiz.
dibi dutmuş da denebülüdibinesarma, süt dibine sarmış denü.. Süt tenceresinin kaynaması sırasında dibindeoluşan yanığa ne denirdi?
Dibildemek = kımıldamak, rahat durmamak.. gımış gımış etmek = aynı anlamda
dibine sarma,süt dibine sarmış denü..Süt tenceresinin kaynaması sırasında dibinde oluşanyanığa ne denirdi?
dibinesiğmek: altınakaçırmak
Didelemiş=yaşlanmış, ihtiyarlamış.
didi :söyledi, dedi
didiklemek: çok ince parçalara ayırmak
didişlemek: gelişi güzel karıştırmak
didmek:1. tavuk, horoz vb. hayvanların gagalaması, ısırması 2. çokince parçalara ayırmak
didmük,didmüklemek,ditmek didiklemekanlamında mı? sorunuz; Hatırladığım kadarıyla dit-mek, yolmak, çizmek,tırmalamak... anlamlarında kullanılıyordu. Yüzünü ditmiş (Çocuk), Köpek ditmiş, kedi ditmiş(? yoksa cırmalamış mıydı?) gibi kullanımları vardı. Bu arada çokyukarılarda kaldı bir soru sormuştum; Dede çıkası, Dede galası gi.i beddualarınDede ile değil, dit-mek ile ilgisi olduğunu çıkarıyorum sizin bu fiilinizden;Yani yüzü tırmalanasıca gibi bir anlamı olmalı.
Diğren Kesi= Harmanda sürülen sapın iyiceparçalanmış hali.
dikelmek-dinelmek: karşı gelmek
Diken ucu= itmik ?
Dilgırmak= Kibarkonuşmaya çalışmak(Dil gırma aasınıñ)
dil kırmak= istanbul ağzıyla köylük yerdekonuşmak.(hava atmak)
Sorak=Gabak sorağı hemen uyutur.
dile dolakolma= bir sözüsürekli tekrarlama, bir nevî, fikr-i sabit olan bir düşüncenin sık sık dillendirilmesi..
Dilimgayganası=yumurtalı ekmek(öncedenyazılmışsa affedin.)
Dilme: Dört köşe olarak dilinmiş ( biçilmiş)ağaç. Şimdilerde 5x10 veya 10x10 diye adlandırılıyor.
diñek: dik duran
Dingilçoş = tahtıravalli,
DİNGİLDEK... DURDUĞU YERDE DURMIYAN KİŞİ. Dingildek=oğlan çoçuklarının hareketliliği...
Dingildemek: Masa dolap gibi şeylerin bir ayağınınkısa olmasından, dolayı iki yana sallanması. İşkili var da dingildiyor:(Deyim)Üzerinde konuşulan konuyla ilgili olarak, kendisinden şüphesi olan kişininrahatsızlığını sağa sola kımıldayarak veya söze müdahil olması durumunda kullanılır. dingildemek: iki yana sallanma
dink: buğdayı keşkek haline getirmek için kullanılan içi çukurbüyük taş
Direcen= Hayvana yük sararken, yük bir tarafa çöğmesin diye, biriucu yükün sarıldığı urgana tuturulan, bir ucu da yere batırılan 6-7 cmkuturunda 150-180 cm uzunluğunda, ucu çatallı direk
 DİREKDOR=Traktör
Direktor= traktör, araç ilçesinde traktör
Direzin= dokumadaki çözgü sanırım (Direzinçözmek diye hatırlıyorum.
Dirgen= Bizim germeç -taşköprü tarafındatahana DIĞAN deniyor. Ayrıca saman doldurmaya yarayan alete bizde YABA. ılgaztaraflarında da HAPAZ deniyor. HAPAZ bizde avuç anlamında kullanılıyor. (İkihapaz leblebi ver) İki parmaklı ve ucu yukarı kıvrık harman aletine DİRGEN, üçparmaklı olana ÜÇPARMAK, tırmığa da DIRMUK diyoruz.. DİRGEN= İki parmaklı veucu yukarı kıvrık harman aletine, Dirgen=saman ya da ekindestelerinin kaldırılmasında kullanılan iki parmaklı ağaç çatal, Dirgenedayanmayan porsuk, harmana girmez, Dığan=yaylım toplanırken en altta kalansaman ve buğday tanelerini yerden kazıyarak toplanılan alet dirgen: uzun saplıçatal şeklinde daha çok ağaçtan yapılmış sap ve saman atmaya yarayan DİRGEN= İki parmaklı ve ucu yukarı kıvrıkharman aletine DİRGEN, DİRGEN= Otları kesilmiş ekinleri arabaya,traktöre yükleyince ,insanların üzerine çıkıp otları,yerleştirip sıkılaştırmak içinçiğnerken yardım aldıkları ,bastırdıkları tahtadan yapılmış iki parmaklı alet. DİRGEN=Otları kesilmiş ekinleri arabaya, traktöre yükleyince , insanların üzerine çıkıpotları,yerleştirip sıkılaştırmak için çiğnerken yardım aldıkları ,bastırdıklarıtahtadan yapılmış(?) iki parmaklı alet.
diri efe: çok güzel, çok iyi
dirlüksüz, dirliksiz: geçimsiz, kaprisli..
diş kiri = genellikle yüzde görülen cilthastalığı. (batıl ya da gerçek) inanışa göre dişteki sıvı sürülerekiyileştiğine inanılır.
divan: aynı muhtarlığa bağlı mahalleler
DİVİDİ=yapıverdi.
Diynemek, Dinemek = Dinlemek "Sen de anamadan, diynemeden gonuşuyosuñ!"
diyon: diyorum
diyze-deyze: teyze
Dizgin=Atın başına takılan ve ata yön vermeyeyarayan alet
Dizin: Pişmiş kestanenin ipe dizilmesi
dizlik: uzun paçalı don
Dodul=Şipi birçok ilçemizde ve merkezde bu adla kullanılır. Köyde şipi olarak tavuk, kaz, ya da hindi kanadı kullanıllırdı.  Birde halk arasında argo tabir edilen ama aslında ekmek fırınlarında kullanılan sürgüç vardır. Şipinin on katı büyüklüğünde ıslatılarak fırının altını temizlemeye külünü silmeye yarayan alettir. Bu aletler takım olup bisleğeç ufak saçlarda dodul ise fırınlarda kullanılan küreklerdir. 
2
Dogra = araç ilçesinde togra..vucut kiri
dogu: erkek hindi
 DOGU=Hindinin erkeğine denir
Doguz = domuz...doguzluk etmek = araç ilçesindeyaramazlık etmek, Doguz= domuz, küçük çoçuklara şöyle söylenir= gine nedoguzluk ettig bögün bakıyın!!! = yine ne yaramazlık ettin bu gün bakayım. dağda gezen, ismi lazım değil, canavar...
doğah: koşum hayvanlarınıdurdurmada kullanılan söz
Doğul= Davul Doğula dönesice=davula dönesice Doğulcu=Davulcu
dôkûlagalısaca= Dökülegalası(ca) sitem-kızgınlıkarası bir duyguyla yapılan hafif ilenme deyimi Sedat bey?
dokuma: uzun sırık yada sopayla ceviz vb. meyveleri ağaçtandüşürme, Dokumak: Kestane ve ceviz gibi yemişleri sırıkla düşürülmesi.
DOKUZDALAK GURŞUN = YEMİN EDERİM
Dolak= Yünden bir karış eninde, bir buçuk metre boyundatezğahta çok sıkı örülen, bir ucuna iki uzun ip takılarak yapılan birdokumadır.Çok eskiden köylerde kış gününde dağa hayvan otlatmaya,ava gidenlerinve çobanların ayaklarına sıcak tutması ve ayaklarının ıslanmaması için ,ayakuçlarından başlayarak dizlerine kadar dolanan ve ucunkaki iplerle üzeribağlanarak kullanılan bir giyecektir. dolak: çarıkların üzerine ayak bileklerinden dize kadar sarılanyünden dokuma, DOLAK= ÇARIĞIN ÜZERİNDE BACAĞA SARILAN YÜNDENBEZ***Dolak= Kıldan yapılmış, ayaklara kar girmemesi içinkullanılan sargı. Günümüzde bir nevi süs olarak çizmelerden ayrıca satılıyor.
DOLAMA: Her ne kadar dolanmak sözcüğü olarakkullanılsa da kadınlarda çarşaf örtüsü kaldırıldıktan sonra başörtüsü yerinekullanılan kalın ve uzun örtüdür. Dolama: Kol, parmak ve bacaklardaçıkan bir çeşit çiban dolama: bohça
Doldurmadireği. İnşaatlarda, araları ı taş, tuğla veya kerpiçle doldurulan ağaç direkler.
Doldurma: İnşaatta iki direğin arasını taş, tuğla veya kerpiçle doldurma.
Dolmadirek= Kagir evlerin iskeletinde kulalnılan kalaslar. daha sonra bunların araları eski tuğla yadakerpiçlerle örülerek doldurulur
Domatis = domates
DOMUZLUK=Yoğurt yapmak için kullanılacak yoğurda verilen ad
don : külot
Dondurma : Dana baklası ezmesi
dongra:vücut da birikmişbulunan kir,daha çok el üzerinde olan kir,pas
Donguz, domuz = donguz ya da hınzır, Araç'ın birköyünde bana neden domuzlar bu sene çok dediğimde "Kurtlar azalıncadonguzlar çoğalır" demişlerdi.
Doñra=? (Sañralı sekiz ay, doñralı dokuz ay,kedi fistan gadun; üç ay on gün) diye bir deyim vardı.Doñra=kışın eller üstündeoluşan kir yapışması gibi derinin kalınlaşması değilmi,,
DonuzDamı=Çay ve dere kenarlarındaki tarlaveya bahçeleri sel almasın diye, sele karşı özel bir teknikle yapılan ağaç set. Domuz ya da donuz damı= yeraltı maden işletmeciliğinde de kullanılır, göcüktehlikesine karşı tahkimat.
DONUZ= YARAMAZ***
Donuzluk=Evlerde ocakların altına da benzer bir teknikle kalın vesert ağaçlar, üçgen oluşturacak şekilde sıralanır, sonra içleri toprakladoldurulur, en üstüne de kaldırım taşı gibi taş döşenirdi. Bu toprak kısmınkalın olmaması halinde alttaki ağaçların tutuşma ihtimali olurdu. Evde odunuçok yaktığımızda, büyüklerimiz "yeter, şimdi donuzluk tutuşacak" gibibir şey derlerdi. Bu benzerlik yeni dikkatimi çekti. Bilen varsa açıklığakavuşturalım. Donuzla=Ocakların alındaki toprak dolu alana da 'donuzla'gibi bir şey derlerdi. Hiç duydunuz mu?
Doohaaah: Gahdemek= sürmek (atları?,öküzleri?, atı?, eşeği?) gehdemek olabilir. Heşt de öküze yürü demektir. Doohaaah:dur anlamına gelir.
doruk= tepe
Doruklu= Bir arıklıya bir doruklu diye biliyorum beno atasözünü Ben bir anıklıya bir tunuklu diye bir atasözü hatırlıyorum mesela.
Döğmek(bkz. Burdurmak ): Erkeksığır veya mandanın yumurtalıklarına gelen damarı sıkmak, kesmek veya çekiçleezmek sureti ile hayvanın üreme kabiliyetini ortadan kaldırmak. Bu iş havyanınyükte kullanılırken yaramazlık etmemesi için yapılırdı. Aynı iş at ve eşekcinsi hayvanlar için yapıldığında da "inemek" denilirdi.
Döğmek=
döğücü=genellikle çekirdekkahveyi demir tokmakla un şekline getiren kişilere denirdi.
 döğücü=genellikleçekirdek kahveyi demir tokmakla un şekline getiren kişilere denirdi.
Döğüş= dövüş, Döğüş=Mardınan gûcûk döğûş ediya dışarıda
DÖKÜLEGALASI
dökülegalsığ=
Dölü : DeliElme :
Dölü=deli
Dölük delük: =delik
Dölümsirek, Delimsirek= kafadabiraz var! tam değil idare eder ama hafiften kaçık anlamında Dölümsirek, Kastamonu Merkez'de delimsirek olarak geçer. Genelde sahil tarafı dölü derler
Dölümüsü^n= dölümüsüg laa seen hiç ölee olumu? serzeniş dahaçok dosta söylenir= Akıl yokki bu göbelde.ahrazzzzz şartosun.:::)))
Dömek= ahırdan çıkan hayvan gübrelerinin, atıldıdıbir küreğin rahatça geçebildiği, ahırın duvarında açılmış deliğe denir. Dömek yerine Kastamonu merkez köylerinde "temek" kullanılır. dömek: Daday civarında ahırlardakemrenin ahırdan tahliye edildiği delik ya da pencere
Dömür= demir
Döneyen: Koyunlarda görülen ve koyunun kendietrafına dönmesine sebep olan hastalık.
Döngel= “Döngel=İğde?" yazılmış. Soruişaretinden de anlaşıldığı gibi yazan arkadaşımız da emin değil. Bu kelimeKastamonu merkez civarında "muşmula" karşılığı olarak kullanılır. muşmula beşbıyık olarak da kullanlır döngel: muşmula da denilen yabani meyve (Uvazile Döngel (Muşmula da deniyor) aynı meyve değilmiş. Ben ikisini aynı meyvebilirdim, yeni öğrendim. Uvaz, ishale çok iyi gelen bir meyve imiş. Şıp diyekesermiş. Uvaz'dan kek yapılıp kurutulur, hastalıkta yedirilirmiş.(Araç/Okçular))
DÖRKENİ= DEVREKANİ
Dörpü= Törpü
Döş veAğguş ne olabilir? Ağguş kollar-kucak bildiğim kadar Abeyim. Döş iise bağır canevi anlamında. Emindeğilim.
 DÖŞEK=Yatak, Pamuktan ya da yünden yapılmış, yer yatağı
Dudumis= kız çocuklarının ferci için kullanılır.
dumo olmak, dumoğ-dumoğu: grip, nezle öksürük olma
Dumoğ= Azdavay ve yöresindeayrıca kastamonu köylerinde bronşit ve öksürükle olan akciğer hastalıkları içinsöylenir.
Duncukmak= Ağlamaklı hale gelmek, bazı cümleler farklı anlamlarda kullanılabiliyor. Bu kelimenin o an içindebulunulan hal ve akış yönüne göre değişiyor. Duncukmak cümlesi :"Oğlanesgere gideyken anasıda ağlayınca az galsın salıveyodum gendümü duncukdum emmeginede ağlamadım" "Seni bekleye bekleye öldüm! Adam benşurdayın deyebi habar verü, duncuğuyon sen gelmeyince" DUNCUKMAK=Bunalmak, çok sıkılmak, çok merak etmek, çok terlemek, ağlamamak için kendini tutmak gibianlamlarda kullanılır. DUNCUKMAK=Bunalmak, çok sıkılmak,çokmerak etmek,çok terlemek,ağlamamak için kendini tutmak gibi durumlarda içindebulunduğu sıkıntıyı ifade etmek için kullanılır.DUNCUKTUM denir.
Duşgelmek=Rastlamak, rast gelmek, birlikteolmak. Daha çok olumsuz durumlarda kullanılır."İnşallah eşkıyalara duşgelirsin "," dil bilmezlere duş gelesi " gibi. Annem daha çokbeddualarında kullanırdı. Duş= Denk gelmek, rastlamak; Türkmencede karşılaşmak, bir araya gelmek, buluşmak
duş: siper, gizlenecek yer
Duşman, düşman= Kavgalıolunan kişi. Hiç düşman bulamayınca komşularıyla kavga eden bir durumdaolduğumuzun göstergesi olan bu deyim beni çok üzer. Harici düşman milletler vefertleri için değil kapı komşusu için bu kelimeyi kullanan milletim için çoküzülürüm.
duta: meyveye zarar vermeden daldan elle toplamak
Dutacak= Tava tencere tutmaya yarayan beze(Merkez) denir değil mi? Yoksa Merkez'de sabanın tutulacak yerine de aynısı mıkullanılıyordu?
Duturuz etmek, tuturuz etmek=İşi olan birini meşgul etmek, oyalamak
Duzu biberi= Tuzu biberi
Düğdü, Tüğdü, Tuğtu =1. baltanın kesken yüzünün arkası. Sap takılan yeri.2. "Düğdü" aynı zamanda boyu kısa yetişkin insaları tarifte kullanılan bir lakaptır: "Düğdü gız", "düğdü gelin"
düğe: 1.ineğin dişi yavrusu, 2.yavrulamamış dişi sığır, İki yaşlı dişi inek adayı.
Düğe sımalı = Yaşından genç gösteren..))
düğen: buğday, arpa saplarını kırmak tanelerini ayırmak içinkullanılan harman alet
Düğensilik;= düven ile boyunduruğu birbirine bağlayan uzun eğri ağaç, sırık 
Düğünnük= Düğüm
Düğünün Safhaları : 1-Kız görme(beğenilirseoyalı yazma örtülür.) 2- Dünürlük, 3-Söz kesme (şerbet içme) 4- Nişan, 5- Araya bayram girerse altınlı koç ve bayramlık alma, 6- Çarşamba günü akşamı kına(erkek ve kız tarafında ayrı yapılar) 7 -Perşembe gelin çıkarma, (Gelin oğlan evine geldiğinde misafirlerin karşısına kol kola çıkarlar, bu işin adına KOLTUK ETME denir) yatsıdan sonra da GÛYÔ GUYMA, yani gerdek. 8- Cuma günüöğleden sonra semet (kız evinden oğlan evine misafirler yani kız tarafı gelir, eğlenceler yapılır) 9- düğün faslı biter birkaç gün sonra gelinin anne evine ilk gidişine EVİRLİK denir. 10- Kız ve erkek tarafının akraba ve komşularına el öpme ziyareti yapılır, geline bahşiş verilir. (ALLAH Bİ YASDUKDA GOCALTSIN..ÊMİN...)
Dün annem babamın yatağında olduğu yerde yıkılmasına, bayılmasına dair bilgi verirken kullandı da:))
Dün(g)ürşü: 1.Kız alma veya kız verme yoluyla edinilen yeni akrabalar,2. Düğünde kız evinden gelini alıp gelmekle görevli kadınlar. Dursun Hocam, Dün(g)ürşü kelimesi Kastamonu merkez civarında"dünür"anlamında kullanılır. Düğünde kız evinden gelini almayagelenlere de "hakçı"denir.(Uşak çobuk olun helahazırlanamad(g)ız, hakçıla şindilede gelü!)
düñürşü: damat ve gelinin ana ve babalarının akrabalık durumu
Dünürşü-Dünür, düğürşü gibi söylenü
Dürü: Düğünden önce kız ve oğlan evlerinegelen hediye, Dürü= dürü..kınagecelerinde geline toplanan hediyeler( İnebolu) Merkezde dürü kız ve erkekevinin yakın akrabalara aldığı hediyelere denir diye biliyorum.
dürü:1.düğün olmadan önce kız tarafının yakınlarına alınanhediyeler,2.düğüne davet ederken yakınlara verilen hediyeler
Dürüpbıkmak=katlamak, (dürbık nereye korsan goy) Küre. Bıkmak:Bükmek ?! (Hocam anlam olarak ele alınca buyattı kafama) Dür bık = şeklinde kullanılan bir deyimdir. Dürdüm bıktım yerinekoydum gibi
Dürzü= Pezevenk, karısını, kızını satanadam, kadın satıcısı.
Düşgörmek= Rüya görmek(Düşümde=Rüyamda )
dütlemek=batırmak çatalı zeytine dütledim gibi.. saplamak (Peyniri çatala dütliyver)
düvenöküzü= Çok fazlayiyenler için
Düvlek: Kavunun olgunlaşmadan epeyi bir zamanönceki hali.
düzen: bir iş için kullanılacak araç ve gereçlerin tümü, düzenek
düzenbaz- düzenci: yalancı , hilebaz
düzme: uydurma
ebişek: kanlıca mantarı
Ebrimek: Haşlanan patatesler için kullanılırdıama anlamını bilemiyorum.?
eccük = azıcık
ECİNNİ = CİN (?)  ECÜNNİ..Erol Malak öcüncü de derler biziim köyde
ecir: sabır
ecünnü, ecinni=1. Çok korkulacak yaratık anlamında.Genellikle çocuklar yaramazlık yaptığında kullanılır. (valla ecinlile geliya şindi seni alıp gotürüle ben garışman ) 2. şeytan
Ecücek: Azıcık küçük bir parça
êcük= azıcık, az. (yazılış olarak arada bir yaylım ağız yayması olur yani : Ecük, Eycük, öcük, oycük (cıkgada, cıkkada, cıtgada, citteyne, cıngacca, bit gada sözleri de ecük yerine kullanılır. ).Taşköprü'de "bıdımuk"ve "bıcımuk" da kullanılıyor.
Ecük= az, Azıcık ECÜK anlam olarak doğruama yazılış olarak arada bir yaylım ağız yayması olur yani :EYCÜK
edükleme= ineği sağmadan önce buzağayı azemzirtmek mi?
EFE=güzel , iyi... Efe oldudedük yaa! Ey bırak tevetür akıl deyve dedim neyle bilüseg yaz dedig..
EFİLEFİL-İFİL İFİL=rüzgârınhafif esmesi
Egitmek= Götürmek(bu kelimedeki e açık olarak okunur. eeegitmek gibi.) Yanında götürmek!
Eğcükde: az da
eğirmek: ip bükmek
eğlek-eğrek : hayvanların öğlevakti dinlendikleri su başları
Eğlenme=Dalga geçme (Lan beninen eğleniya musun?)
eğnininigiymek= kıyafetinigiymek
Eğrek= Hayvanların sıcaktan kaçıpserinledikleri yere denirdi?
eğretü: eğreti, uydurma, gelişi güzel
Eğseran= Ekmek teknesini vs. kazımak için kullanılanalet, eğsiran da denir bizim kürede
Eğseri, Çivi,
Eğsi-egsi=: Ucundan bir kısmı yanmış odun parçası
eğşi: ekşi, meyvelerden yapılan marmelat
ehil: eş , koca (köçekli )
ehlim: eşim , kocam
Ehmet= Ahmet
ekin : buğday,arpa gibi tahıllar için kullanılır
Ekleşme= Bir iş görürken , yolda yürürkenv.b.engel olma hali..Kullanım şekli de : Öğ ekleşme beee.))) Ekleşme=Tebelleşolma,  Ekleşme'nintaciz, tecavüz anlamı var mı? O kadar ileri değil.. Sadece rahatsızetmek,engel olmak..Yine de Coşkun'a sormak lazım..))Tebelleş olma=Tebelleş olma=bir biçimde rahatsız etme, engellemeye çalışma. (Küre) Başmatebelleş oldu, aralaşmayo... Sürekli peşinde dolaşmak..Gibi bir söz galiba.Israrlı davranmak da olabilir.  Evet, yapıştıbırakmıyor gibi..  Evet TekinAbicim, yapışmak gibi bir söz. ekleşmek: sataşmak ,musallat olmak. Ekleşmek'inikinci anlamı da zannediyorum; taciz etmek, tecavüz etmek
EkmekÇarpsın= Yemin
Ekmek çiti, Ekmek sepeti=?
Ekmek gôzüme=Yemin
Ekmek Kurusu=Fırında kurutulan ekmeğe "ekmek kurusu" denir.
Elalem= Başkaları
Elarabası=Çocuklar için yapılan dört tekerli oyuncak araba
Eldeymeni= El değirmeni
el alması: bilge yaşlı kadın (Halife Köyü)
elber: götür
Ele dargelen bana bol gelü=Çalışıpçabalamasının çevresi için olduğunu gösteren bir sözdür. Daha çok çalışmasınıntakdir edilmediği zamanlarda kullanılır.
ELECEK= tıpanın sapı üzerinde bulunan sağ el iletutalan ağaçtan yapılmış kol
Eleğimsağma= Gökkuşağı
Elem=? Elem (Başka bir kullanılışı da varmıydı? Bizim köyde Elem Depesi diye bir yer vardı da, merak ettim.) (Ellam, êllalem başka bir kelime tabi.)
elet: götür
eletivermek= götürmek genelde Kürelilerde çokduydum...
eletmek: alıp götürmek
Eletmek=iletmek, götürüvermek Agitmek=Alıpgitmek
Elevlü=  zelevlü, elevlü: saman taşımaya yarayan yarım silindir şeklinde fındık dallarındanyapılan iki kişi tarafından taşınan araç. Zelevlü=Aklıma getiremedim. Düvensürüldükten sonra saman çektiğimiz saplı aletin adı neydi  yok benim dediğim tınar savrulduktan sonrayaylımdan samanlığa saman çekmek için; fındık çubuklarından yapılmış içinesaman doldurulup smaanlığa saman çekilen alet. fındık çubuklarından yapılmışSedat Bey onu yazdım, Zelevlü'dür o. bizde zelevlü demezdik demkki köt köydeğişiyor. gavsara denilirdi bizde şimdi geldi aklıma GAVSARA denilir
ELHIZARI=İki tarafında tutmaçları olan ve karşılıklı iki kişi ile ileri geri hareketi ile kalas vs kesmeye yarayan alet
Eliniñkörü, Ölünüñ körü?= ?Yanlış yapılan, barbat edilen, iş veya söylem karşısında söylenirdiherhalde.
Ellalem, ellelem, Ellam, =Herhalde, öyle... sanırsamEllamsözü de çorum bölgesi sözü , heralda ya da
Ellik= 1.Eldiven 2. Yolma yolarken orakkullanılır bir elde orak olur, diğer elde ağaçtan koruyucu parmaklık. Bunaellik denirdi. Orak'ı biliyorsunuz.
ellünün körü, elining körü, Ölününkörü: ?
ElmaEvelde: Demek ki, tevekkeli değil
Elöpmesi= düğünden bir hafta sonra kız evine yemeğegitmeye verilen ad
elti: erkek kardeşlerin hanımları
Emen, Amen? =1. Küçük Kuyu, 2. kuyu oyununun adı
Emen=bazı oyunlarda küçük taşları içine koymak içintoprakta açılmış küçük çukurlar (beş taş oyunu gibi)
emi:  he mi, tamam mı, anladın mı
emice= amca, Merkez’de emmi, amuca
emme= Ama,yo"oonerdeee,,arayon bulamayon,emme kemilcük bulladaydı :)))
emmi: amca
En= ? En vurmak; Hayvanların kulağınaişaret vurmak?
encik:kedi yavrusu
Endümek:Hayvanın ve insanın doğumuna 3-5gün kala, karnının iyice aşağıya sarkması hali. "Ahmedaların gelini iyiceendümüş, bugün yarın doğuru".
eñek :karasabanın elle tutulacak yeri, enek: sabanın elle tutulan kısmı
Enemek(inemek)=hayvanlarıkısırlaştırmak,  Bkz. Burdurmak, Döğmek. Erkek at veya eşeğin yumurtalıklarına gelen damarı sıkmak, kesmek veya çekiçleezmek sureti ile hayvanın üreme kabiliyetini ortadan kaldırmak. Bu iş havyanınyükte kullanılırken yaramazlık etmemesi için yapılırdı. Aynı iş sığır cinsihayvanlar için yapıldığında da "döğmek" veya "burdurmak"denilirdi. enemek: erkek sığırların hayalarının sıkılması yada alınarakkısırlaştırılması
enenmiş: kısırlaştırılmış
engâre : angarya
Engek,EĞENK=SAPANINARKASINDA TUTMAYA YARAYAN KOL***
Enife= Hanife'nin Araç, İğdir, Okçular'daki söylenişi
Enik:. Kurt ve köpek yavrusu
Enteri,Entari: Elbise, kadın elbisesi Enteri= erkek gömleği ? veyakadınların giydikleri omuzdan ayağa kadar uzanan elbise
Enterinle: Gömlek, elbise
enûk: köpek,köpek yavrusu
epdesik: abdeslik, abdes alma yeri, Zafer Bey; Kastamonumerkezinde epdesik dediğiniz kelime abdeslik veya abdestlik olarakkullanılıyor. Buradaki e sesi a ile e arasında bir ses. Bu sesi karşılamak içininceltmeli e harfini " ê" kullanmayı teklif ediyorum. êbdêslik: abdest alma yeri, olarak sözlüğümüze girebilir mi? épdésik diye kullanıyoruzbiz(Cide)
Epeyce (siz epeyce İstanbullu olmuşsunuz:))
erinmek: üşenmek
erkeç: erkek keçi
Ermeyipdeermeyesice= Beddua
ersün-ersiren: ekmek hamurunu alma , kesme aleti
erük: erik
esaran=ekmek yaparken tekne vs.de kalanhamuru kazımada kullanılan üçgen ağızlı küçük keski.
Esger=asker
esgün= rüzgâr-rüzgârlı yer, bölge.
Esiran= diye bir alet vardı(Hamur teknesindeçalışırken hamur kesmeye yarardı galiba, Gıyı= kenar, Tarlanın gıyısıgibi
Essah= Doğru, sahi, gerçek
essahmı=sahiden mi
essahtan= sahiden doğrudan
Essaktan mı deyan ali bey..essak = sahi,gerçek,doğruaraç :) :)) Essah değil miydi o kelime? k ile de söyleniyor demek ki...
esvap: giyecek esvap= dışgiyim, elbise
eşelek :meyvenin yendikten sonra arta kalan kısmı Eşelek = Meyve artığı, yenilecek kısımyendikten sonra kalan kısım
êşi alma-hüryimez= ekşi elma
êşi= 1-buruk, ekşi. 2-Ekşielma(hüryimez)dan kaynatmak suretiyle yapılan ve marmelat ya da suda ezilip,genellikle yaz aylarında tüketilen bir şurup, içecek. (ben ekmeğe sürerektüketmeyi severim)
Eşi= ekşi
eşinmek: hayvanların ön ayakları ile toprağı eşmesi
Eşme, Çeşme.=Pınar önü, Eşme=yerden çıkan kaynak suyunun su içilmesi için oluşturulanküçük göl
eşük: çukur, eşik
Eşümük = ekşimik
Etekçek= Kadınların bellerine bağlamaksuretiyle kullandıkları önlük benzeri giysi.
Eteklerinçalpara çalması: hızlı ve heyecanlı hareket etmek
etene : yavrulayan hayvandan düşen parça,et parçası
Etlekmek, etekmeyi= Bu arada"Etlekmek edivemiş" "Hamur kesivemiş" "Hurunyakıvemiş" "Yemek çıkarıvemiş" Bu yapma etme adları da çokilgimi çekmiştir. Her işin yapılışına başka bir ad vermişiz. evet hem"etlekmek" hemde "etekmeyi" denü,, Etliekmek= Kastamonuyahas saçda yapılan ekmek.
Ettiman, Ehtiman= yemin, Ehtiman şeklinde de kullanılışı var
Evatsavat = Gelişigüzel, öylesine, özentisiz - Örn: Evatsavat giyiniverdim.
Ev üstü: Ustun ağacının üstüne döşenentahtalarla, saçaktaki kiremitlerin arasında kalan bölüm. Bu bölüm kiler ve deponiyetine kullanılırdı. Şimdi buraya 'çatı arası " diyorlar.
evcümen: evine bağlı
EVERMEK: Evlendirmek-
EvetiOlma= aceleci olma, çabuk olma. Eveti: çabuk-acele
evir:çekilip kurutulmuş kendir çubuklarının deste halinegetirildikten sonra yağmurdan korumak amacıyla dikine bir arada toplanması
Evirlik-EvirliğeGitmek:? Evirlik, Düñürlük gibi kelimeler düğün ile aile bağı kurulmasıyla ilgili kelimelerolmalı. Kız istemeğe gitmeye evirlik, söz kesmeye gitmeye de düñürlük deniyordugaliba. düğün faslı biter birkaç gün sonra gelinin anne evine ilk gidişineEVİRLİK denir
Evlek : Tarlada sabanla sürülen bir sıra, evlek:tarlayıekime hazırlarken bölümlere ayırmak
evmek:1.acele etmek,2.özenmek, fazla incelemek ,bir şeyin üzerindeısrarla durmak
EVETÜ=ACELE...
evsoğuz :eğmek, bükmek
EVÜR= KENDİRİN DESTE DESTE YAPILMIŞ KONUŞEKLİNDEKİ HALİ***
Ey= Efendim (Eyme dökêsing diye dalgası da geçilir)dökasing'deki a sesi e ile a arasında bir sestir.
Eycük: êcük: az, azıcık êcük: az, azıcık Ecük= Azıcık ECÜKanlam olarak doğru ama yazılış olarak arada bir yaylım ağız yayması olur yani: EYCÜK
Eyin: Üst baş, beden, eyin: elbise, üstbaş, Bedene giyilen giysi,
Eylemebeni= Alıkoyma, vaktimi alma
Eylemek?,Eğlemek?= Oyalamak.Eğle, Eğleşmek,Eğrek kelimeleri ve Eğrek Yeri deyimi de bununla ilgili olsagerek. Eğle kelimesi y ile mi yoksa ğ ile mi yazılıyordu? Merkez'de y ileolabilir, hatırlayamadım. Eğlemek veya eğlemek kelimesi Kırgız TürkçesindekiAylanmak (Etrafında dönüp durmak, pervane olmak) kelimesi ile ilgili bir kelimeolmalı.
eylenmek:1. dalga geçmek,2.beklemek (Eğlenme=Dalga geçme “Lan beninen eğleniya musun?” )
Eyleñmeñbeninen=Benimle dalgageçmeyin
eyleşmek: beklemek, Eyleşmek=Oyalanmak?
Eyn= eynini giy seni êgidiveriyin (üstünügiy seni götürüvereyim anlamında) Eyni başı-üstü başıEyn=Elbise, Eyin baş diyekullanılırdı Daday civarında da
Eyni= eyni başı, üstü başı gibilerinden(H:T.)  Bedene giyilen giysi, Eynine başına bak ne hale düşmüşsün. Eyni başı düzgün biriydi öğğğ..
eyninde : üstünde başında elbise anlamında(eyninde göyneği yok) eyninde fener forması var
eyo, eyoo, eyoğü: kaburga kemiği, EYOO=GEYREK=KABURGAKEMİĞİ***
Eyrek = inek ve koyunları dinlendiği açıkalan
Eyrek Yeri= Gelen gidenin belliolmadığı kalbalık yer anlamında da kullanılır.
Eyseri=mık=çivi
Eysiren, Eyseran=hamur kesmeyeyarayan demir kesgen alet
ezen: ezan
ezük=Zayıf
Fañ Fañlamış= kocamış, yaşlanmış, çaptan düşmüş.(Öğğ bizim seyina iyice Fañ Fañ lamış gayrı) fanfanlamak:eldenayaktan düşmek, ihtiyarlamak
fan fan uluyo = boş mekan, köhneleşmiş yerleşim yerleri nianlatmada kullanılır
fanila, fenile=atlet
Fasıl= 1.Merkez ilçe köylerinde "bezelye" ye"fasıl" denir. Ufağı gara fasıl. İrisi ak fasıldır. 2. Kara baklanın haşlanmış tanelerine fasıl denir.
Fasit=Fesat, arabozucu/kötü (kadınlar içinkullanılır)
Fâyık= Faik
Fedim=Fatma
fehim :anlayış, Fehim=Tahminetmek,
fehimli: anlayışlı
Fehmetmek=fark etmek
fehümsüz: anlayışsız
felfecir= akııllılık,uyanıklılık dikkatli olma durumu(Gözleri felfecir okuyor ,gözleri felfecir gibicümlelerde kullanılır)
fenile= fanila
ferahkeşfet=rahat ol
ferfene : kebap paylaştırma işi , Geleneksel halk eğitimkurumu/sohbet toplantısının adı,
Ferik: Yumurtlamamış tavuk. Piliç. ferik:1.piliç,2.gençgüzel Ferik=Civcivden büyük dişi tavuk.
FERİK= Üç aylık civciye verilen ad
ferk: sürülerek nadasa bırakılan tarla
Ferketmek=çiftsürmek=aktarmak
fêsit= fâsit- arabozucu, bozguncu(içindençıkılamayan, sıkıntı veren durumlar için de kullanılırır)
feslek: bezelye
Feşel = araç ilçesinde yaramaz çocuk..feşel:haşarı,yaramaz
fey(i)l-feylibozuk= niyet, niyetibozuk, güvenilmez.
fır dolayı: çepeçevre, Fırdolayı=Çepeçevre
fışkı :artık,pislik birikintisi Fışkı= Gübre, Yoldançıkmış kadın, kötü kadın, gübre için de kullanılır.
Fışkıyruk = Şımarık ,yılışık,fışır fışır çok hareketli  anlamındaolması lazım şimdi bir arkadaşla konuşurken aklıma geldi tam anlamına bilen varmı? fışkı derler bizde. türemiş hali olmalı.
Fışkınvermek= Budanmışmeyva ağaçlarının yeniden sürdüğü dallara fışkın denir. Fışkın: yukarıdakitanıma ek olarak filiz kelimesi de karşılıyor gibi
fışlamak:1.yoğurdun bozulması , ekşimesi 2.hamurun fazla kabarması
Fıyıl fıyıl: yavaş yavaş sürünerek hareket etmek
Filike,Filke=musluk filke:musluk,daha çokkovalara takılan musluk
fina fes: süslü kadın başlığı
fingir fingir=hareketli
fingirdek: hareketli, oynak, yerinde duramayan
Finik=küçük köpek yavrusu
firaset: beceri, kabiliyet
firasetlü: becerikli, kabiliyetli
FİRASETSÜZ=BECERİKSİZ, YETENEKSİZ. tosya
Firengi= Okçular'da bir armut çeşidine verilen ad.
fistan : kadın elbisesi
fişdek= çevresine dikkatetmeden hareket eden, oynak dediğimiz kızlara söylenir.
fişek: 1.yayık yayma aracı, 2.tabanca , tüfek mermisi, Fişek=Yayığınbir parçası (Bişkek kelimesi, pişirmek kelimesi, kımızın yayıkla pişirilmesigibi bir anlamla ilişkisi var.)
Fişirfişir: Çok hareketli, FİŞİR FİŞİR-HÖŞÜR HÖŞÜR-FİŞİR HÖŞÜR=Çok hareketli, kontrolsüz kişi vedavranışlar için kullanılır.
fişirdek: fazla hareketli, olur olmaz yere burnunu sokan
Fişirdemek=yaramazlık, muzırlık
Fişne= vişne
Fişteklemek=doldurmak, dolduruşa getirmek.  Fişteklemek=Emin değilim ama acaba fisteklemek kelimesi pispektev yani tava getirmek icin yayikta dovmek gibi bir anlama gelebilir mi. Yayik ayrani dovdugunuz uzun ve ucu yuvarlak sopaya ne dersiniz? Kazaklar ona pispek der. Kesinlikle öyle. Biliyorsunuzfişek yayık içindeki bir parçanın adı. Elle tutulan sopanın ucunda yayığın dibini kaplayacak bir parça, ki kenarı açıklıkları vardır, oradan aşağıdaki yoğurt sıkıştırılır, dövülür, bir kısmı yukarı çıkar, fişeği tekrar çekip vurduğunuzda devridaim olur, böylece yayık yayılmış olur. Bu kelime de bişmek kelimesiyle ilgili. Bişmek, bişi, bişirmek (malum kımız pişiriliyor-ateşte değil tabii- dövülerek) buradan geliyor. Bişkek bile bu kelimeyle ilgili. Pispektev=Pişirmek=Fişteklemek (Yayığı fişekle çalkalamakla, fişeği aşağı yukarı çekip durmakla, çekiştirmekle alakalı olmalı.) Özetle fişteklemek=Çekiştirmek, kışkırtıcı dedikodu, birini bir şey için doldurmak, dolduruşa getirmek... Kastamonu civarında Meryem Hanım'ın bahsettiği"pispek" kelimesine "fişek" derler. Fişek gibi deyince deyoğurdun içine hızlıca dalan aleti hatırlamalıyız öyle mi? Öbür fişekle deilgili olabilir ama esası bu olmalı. Fişek gibi delikanlı deriz ya. Türkçemizne kadar güzel.
fitir fitir=hareketli, becerikli.
Fiy gada: Azıcık
Fiyil fiyil=?Kıpır kıpır?
fol: yumurtalıkta bırakılan yumurta
folluk: tavukların yumurtlama yeri

[1] http://hormetlikoyu.somee.com/deyim.html
[2] Çatalzeytin Dergisi s.4. 1985
[3] Sabri Altun, Çatalzeytin
[4] Süleyman Şenel, Taşköprü
[5] Derleyen: Necati DOĞAN Taşköprü Halk Eğitimi Merkezi Müdürü

SÖZLÜĞÜN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

ÖNEMLİ NOT: KATKIDA BULUNMAK İSTEYENLER FACEBOOK'DAKİ https://www.facebook.com/groups/kastamonuturkcesi/ TOPLULUĞUMUZA ÜYE OLABİLİR VEYA EKLEMEK İSTEDİKLERİ KELİMELERİ BU YAZININ ALTINA YORUM OLARAK EKLEYEBİLİRLER. TEŞEKKÜRLER.

1 yorum:

  1. Sinop Durağan'lı olarak bizdeki cümlelerin hepsi var ne kadar güzel...Böyle kelimelerin unutulmaması çok güzel...

    YanıtlaSil