(Not: Düzenlemeler daha sonra yapılacaktır.)
A= Hey (A gız şu duzu verümüsün?=A kız şu tuzu verir misin? )
Aarı= Yönünde, doğru, tarafa, o tarafa, o yöne, dolayı,
oyüzden, o sebepten Arkadaşlar, bu kelime ile ilgili örnek cümleler
kurabilirmisiniz? Aarı kelimesinin birçok anlamı karşımıza çıkabilir.
Aaa: Ağa ("a" harfi uzatılarak)/ Kastamonu
Aaç: Ağaç ("a" harfi uzatılarak) / Kastamonu
Aaba: Ağa - Baba ("a" harfi uzatılarak) / Cide
Aba: Abla / Kastamonu, Taşköprü, İhsangazi, Araç ve sahil
ilçeleri Aba, apla = Abla
Aakuru git, avkurugit=Düz git (Akaru, Akuru=Yokuş değil,
yanlamasına, yan (daha çok bizim boyalı tarafındakullanılır) akuru akuru gel=
yan yan gel anlamında) AYKURU GİT =Çapraz bir şekilde düz gitmek değil mi?
ağkuru gitmek= yan yan çaprazgitmek anlamında Alkuru git= düz, paralel git
(Okçular / Araç / Ahmet Kılavuz)
Aaanıñ=Abisinin
Aasınıñ, Ağasınıng= Abisinin, Ağabeysining; öğ aaasınıg şu
şapgaları herflerin üstüne neyle goyasun benbeceremeyon öğğ,
Abayeninden atmak: (söz)Karın lapa lapa yağması / Taşköprü
Ababara: Kestane kebabı / İnebolu
Abalamak: 1. Çocuğun emeklemesi ya da emekleyerek yürümeye
başlaması. /Kastamonu 2. Abalamak: Yeni elbiseler giydirmek. / Kastamonu –
İhsangazi
Abana: Suyun bol olduğu yer, ana su / Abana
Abar: Haber / Kastamonu
Abarii: Şaşma ve korku durumunda kullanılan bir ünlem.
("i" harfiuzatılarak) / Cide
aba: 1. abla;2. kalın kumaş palto, Aba: Kaba, büyük, bo,
Aba= Kalın palto, kalın yünlü kumaştan dikilen palto
Ababora: Çizilip fırındakebab
olan kestane.[1]
abanmak: bir şeyin üzerine kapanmak, yüklenmek
Abasının: ablasının, ablacım( Hoş geldin abasının)
Abaz= Uzunyüzlü, iri yarı
abdeslik: el ayak yıkama yeri
Aber: Getir
abey: ağabey
Abıçmak[2]=Binmek, insanın sırtına binmek
Abrul-abril: Nisan ayı. 'Kork abrulun beşinden, öküzü ayırır
eşinden'.
abuksapuk: saçma sapan
Acamanalbant Gôğur eşeğinde oğrenü=Atasözü
Acamı=Acemi, Acamı Dana, Acemi dana-Uslu öküz: Çifte
çubuğayeni koşulmaya başlanmış danalara acemi dana, artık işi iyice öğrenmiş
öküzlerede uslu öküz denir.
Acans(Ajans)=Haber(Acansları diynediñmi öğğ boğuce)
Acaplamak[3]=Ayıplamak
Acar=Sağlam, dinç
ACELEG=Bu sözcüğün sonharfi konuşma dilinde meçhul. ör: geliyog,
gelmiyog mu?gitmiyog mu?
acı: ekşi
Acılı=Yaslı, matemli
Acımuk: Aşılanmamış meyva ağacı. Yabani mevaağacı
âcuk: Acuk, ecük= 1.
Azıcık, biraz 2. Yabani elma acuk : yabani elma cinsi meyve
Acumuk= Ottohumu
Acuza=Bakımsız, zayıf, çelimsiz (Acize’den)
Aç kôpekhurun yıkar= İşibozuk, geliri olmayan kişi, çıkış
noktası bulamayınca herşey yapabiliranlamında
Açkı=Ağaç kilidin
ağaç anahtarı
Açukdan=açıkça, uluorta, çekinmeden, doğrudan
Açukdan=açıkça, uluorta, çekinmeden, doğrudan
adak: bir dileğin yerine getirilmesi için allah’a adanan
kurban vb.şeyler
Adamakıllı: Saygılı?
adamlıklı, adamılıklı = Hatır sayan, saygıda kusur etmeyen,
hatırnaz, adamluklu: hatır sayan, saygıda
kusur etmeyen
Adıyaman= Şeftali
Afur (Ahır) : Damlarda veyaahırlarda hayvanları yem ve
samanlarını koymak için yapılmış oluklar. AFUR=Damda hayvanlaraözel tahta ya da
betondan yapılmş ot, yem verilen bölme
Afur= 1. Hayvan yemliği, dam ya da ahırlarda
hayvanyemlerinin veya samanın konulduğu bölüm 2. Afur=kültabağıanlamına da
kullanılır. bizim bildiğimiz afur... hayvan yemliği olarakkuLLANILIYORDU. afur
: ahırlarda hayvanlara yem konulan yüksek yer,Afur, Ahırda hayvanın saman yem
yemesi içinyapılan bölüm.
Agitmek(a e’ye yakın)= Alıp gitmek, alıp yanındagötürmek
agnızığa keşkek=?
Ağ= Donun ikibacak arası kısmı
Ağarmak= 1. Aydınlanma 2. Ağarma, beyazlanma, aklanma
"Gün ağarayken gakduk, çifte gittük."Ağarmak= Aydınlanmak,
olgunlaşmak
Ağda= Çokşekerli su
Ağdumak= Ağırlığı bir tarafa vermek
Ağguş veDöş ne olabilir? Ağguş kollar-kucak bildiğim kadar
Abeyim. Döş iise bağır canevi anlamında. Emindeğilim.
ağıl : davar ahırı Ağıl:Etrafı, ağaç germeçlerle çevrili
hayvan barınağı. Daha çok yazları kullanılır.Kelimenin kökü yine Orta Asya'ya
dayanmaktadır ; Ağul = köy anlamındakullanılmaktadır..Hatta şehir kurallarına
uygun hareket etmeyene "ağuldanmı geldin" derler..)
Ağıncak=Merdiven
Ağırbasması=Gecerüyasında cin peri gibi yaratıklar
tarafından korkutulma. Uykuda nefes alamama
Ağırbastırmak= Ağırlığını koymak, düğün gibi bir işten
vazgeçirmeye çalışmak, vazgeçirmek için ağır şartlar ileri sürmek
ağırbasma : uykusu gelme
Ağırminya[4]=Kalabalık, değerli, taşınmaz ev
Ağızlık=Suyolu kavşağı
Ağızlık=sigara filtresi gibi çeşitlimaddelerden yapılan eşya
ağkuru gitmek=yan yan çapraz gitmek anlamında OLMUŞ BİR VAKIA Samsunlu bir ManavBoyalı
Pazarına gidecektir. Yayla yoluna sapıp döne dolana olan çıkış bir süresonra
içine şüphe düşürür. Yolu kaybettim hissinde olan Manav bulduğu ilk köydeyol
tarifi soracaktır. Bu düşünceler içinde Susuz Yaylasına kadar gelir. Arabayı
durdurup Susuz'lu hemşehrimize meramını anlatır. Susuz'lu hemşehrim;- Ağa dayı
; A ğ k u r u, y a n p e y l i gidecen. Boyalı Bazarı orda. Cevapla yola çıkan
Sansunlu Manav biraz yol aldıktan sonradüşünmeye başlar. Ağkuru ne demek?
Yanpeyli ne demek. Bunları düşüne düşünebulur BOYALI Pazarının yolunu. SANSUNLU
MANAV DÜŞÜNMÜŞ DÜŞÜNMÜŞ KENDİNE CEVAPBULAMAMIŞ ONA CEVABI SİZ VERİN
AĞKURU=Yukardan aşağıdemek. YANPEYLİ= Yanpeyli, yan tarafı peyleyip, kenarı
takip ederek gideceksin demek oluyor galiba... Samsunluarkadaşıma sordum.
YANPEYLİ - yan taraftan gitmek, YAN PEYLİ YOLUN ÜZERİNDEN
AV(Ğ)KURU-YANPEYLİ=ikiside yan-yandan demek. Bu kelimeler kullanılırken el ile
de tarif ya da yöngöstermek gerekiyor. Farklı bilgisi olan arkadaşların
katkılarını bekliyoruz AV(Ğ)KURU YOLSIRA ANLAMINA GELİYOR TARİFTE, YAN PEYLİ
YOLUN ÜZERİNDEN, HEHŞEHRİM;"YOL SIRA VE YOLDAN AYRILMADAN" DEMEK
İSTİYOR
Ağlamuk: Çapucak ağlayan
Ağlancı= Çabukağlayan
ağlo= kıyı yapımında kullanılan uzun ağaç
Ağmak = sarkmak, Atın veya eşeğin yükü; biyaağdı (bir yana,
tarafa sarktı, yıldı) – ağmak :1.eğilerekyayılmak, 2.tırmanmak, Ağmak= Eğilmek,
akmak,yönelmek, Ağdurmaç, çöğdürmeç gibi bir tekerleme de vardır.
ağnamak : anlamak
ağnamıyo : anlamıyor
Ağnanmak = Sırtüstü yatıp hareket etmek (Özellikle
eşekleriçin kullanılır diye biliyorum) Ağnanmak, ananmak=Yatıp yuvarlanmak, At,
eşeğin yatıp kendi ekseninde iki yana yuvarlanması, Ağnanmak: Yatıp yuvarlanmak
AĞNASANA=Anlasana
AĞNAŞMAK=Anlaşmak
Ağnatmak=Anlatmak
Ağrı, Aarı= Doğru,
ordan geçerek
Ağrı= Verem
Ağrınagitmek = gücünegitmek
Ağsak= aksak
Ağşam: Akşam
AĞU= zehir ya da acı anlamında kullanılır. Ayrıca çok soğu
olduğunu anlatmak için hava avu-ağu gibi de denir./
Ağuç, Oğuç=Avuç
Ağuz, Avuz= 1. Doğum yapmış mısmıl hayvanın ilk sütü(Bir
nevi antibiyotik ve bağışıklığı güçlendiren ilaç gibi olduğu için
küçükçocuklara yedirilmek üzere konu komşuya dağıtılır) ağuza avuz denir
araçilçesinde, 2. Buzağılayan hayvanın ilk sütünden yapılan tatlı.
Ağzıñasıçrayında gelsin=Hayretetmek
Ahcuk, ecük= Azıcık, biraz
Ahır: Havanlar için, müstakil olarakyapılmış barınak. Dam.
Ahırı= Sadece
Ahlat: Armuta benzeyen, armuttan iyice küçükmeyva.
Ahraz .Geri zekalı,Ahraz=Dilsiz, konuşamayan, ancak el
işaretiyle anlaşabilen
Akana: Yenge (Tosya)
AKARET,AKARET GİBİ: Kalabalık anlamına gelir..
Akaru,Akuru= Yokuş değil, yanlamasına, yan (daha çok bizim
boyalı tarafında kullanılır)akuruakuru gel=yan yan gel anlamında (Aakuru git,
avkuru git=Düzgit) ağkuru gitmek=yan yançapraz gitmek anlamında
Akça=Beyaz, ak
Akıldene,Akıldane = Akıl hocası, akıl veren, yerinegöre
ükela
Akılgari= Küçük vadi
AKILSUZ: Akılsız
Akıtmak=İşemek
Akkuyruk: Kuyruğunun uç kısmındaki tüyleri beyazolan sığır.
Aklığadene = Akıllı ol anlamında
Aklığadene ve = Akıllı ol
Akman=Temiz, pak
Aktarmak=Devirmek, çift sürme türü
Akurmak=Havlamak
Akuru-dokuru=Enine boyuna
Akyavaş=Durgun
Ala (sığır):Tüyleri yere yer siyah - beyaz olan
sığır.'İnsanın alasıiçinde, sığırın alası dışında'.
Alabekine= Tüm
gücüyle, hırsla
Alabele, alabula= Alaca (Siyah-Beyaz renkli) karışık renkli
ALABİLDÜĞÜNE, Alabekine= Bütün gücüyle, sonuna
kadaranlamındadır.
Alaf = Hayvan yiyeceği, yemi, ot alaf : ateş, hayvan
yiyeceği ALAF: Alev.
alaflamak : 1.ateşlemek , 2.silahı ateşlemek, 3.hayvana ot
saman vbyiyecek verme
ALAF YERMEYA: Ayırt Etmeya ' Mesela bazı hayvanlar katıkyer
saman yemez bazıları ayırt etmez bu durumda bizim hayvanlar ayırt etmezyani
alaf yermeya denir'
alagarga :1. saksağan, 2.iddiaya giren iki kişinin arasında
üçüncü kişinin faydalanması
alak : tarla ,bahçe içinde ki tahtadan yapılmış kulübe,Alak=
Bostan Beklenen Kulübe
Alamiyon= aleminyum
Alarmak= yüzün kızarması, kızarmak[5]Kızarmak, olgunluk
belirtisi
alaş : daha çok beyazı olan karışık renk, Alaş=
Karışıkrenkli
Alavuz= Çabuk yanan ateş
Alavuzlamak= hafif ateşe tutmak, ısıtmak?,
azıcıkpişirmek?...
Alaz= Hafif Ateş
Alazlama= Hafif ateşte yakma, kızartma
alber : getir
Alemzahmet= Gökkuşağı
Algar:
Bıldırcınyakalamaya yarayan uzun saplı fileli av aracı
Alı yeşilisolmasın şeklinde birbeddua duymuştum, içeriğini
tam olarak bilmiyorum.
Alışmak, alıştırmak= Ateşitutuşturmak
Allaseñ: Allah aşkına
ALMA= Elma
Almıssım= Araç taraflarında "almışım"yerine
"almıssım" derler, cümlede kullanalım,(giyinmissim, ötebetealmaya
yanpeyli yanpeyli çarşudan yağa gidiyon,bağa ööcük izin veng)
anadığızdeymi:))))
Alnın çatı: Alnın ortası
Alnın şakı : Alnın ortası? Tepesi olabilir mi? Alnıñ şakına=
Alnın ortasına, çıkıntısınaanlamına kullanılıyordu galiba. (Ama sufatınga
derken yüz mü kastediliyordu? sıfatına evet yüzüne anlamında)
Alpagut=(Kastamonu^da köy adı) Tek başına yağıya karşı savaşan ve yakalanmayan yiğit savaşçı (Divan-ı Lugat'it Türk)
Altıma gaçudum= Altıma kaçırdım gibi..
Altıma gaçudum= Altıma kaçırdım gibi..
altıparmak : boyuna kalın çizgili üçetek,saman atmaya
yarayan büyükyaba
Altıyı beşten kertmek= palavra atmak, yüksekten atıptutma.
Altucu= Netice
Altun=altın
Aluç= Yabani meyve
ALUVEMEK=Alıvermek, almak
amaskene : erik çeşidi (köçekli yöresi)
AMEDEN= Habersiz, Aniden, Birdenbire. "Ameden gelivedile"
amel : ishal
amıca : amca
Amruk= Heves
Amrukmak = İmrenmek, heveslenmek, birdenbire hevese gelmek
âna(mak)= anlamak
anaç : Kurnaz, işin kurnazlığı yönünde usta olan, işin
kurnazlığını öğrenmiş
anadamaya, anatamaya=anlatamıyor
Anadut, dirgen= Üç ya da daha fazla parmaklı dirgen,
Anadut=Üç dallı sapı toplamaya, kağnıya veya yığın'a atmaya yarayan alet.
anadut : üçparmaklı deste atmaya ,sap toplamaya yarayan araç ANADUT=Üç
parmaklı,tahtadan yapılmış,tarladaki ekinleri arabaya,traktöre atmak,yüklemek
içinkullanılan alet
Anakız: Kastamonu yöresine özgü, mercimek vepirinçle yapılan
bir çeşit çorba. ......
Anamak= Anlamak, İşin aslını öğrenmek, duymak Şu kullanım da
doğru mu Araç Türkçesine göre?(Anayan anayan da yazmadan duramayan.)
Ananmak, A(ğ)nanmak: Eşeğin külde, yumuşak toprakta kendi ekseni etrafında iki
yana yuvarlanıp keyif yapması
Anâsır= soydan, geçmişten (genellikle ailegeçmişinden gelen)
huy, davranış, fiziksel özellik. Anasır=Irsi
anaşılmaya=anlaşılmıyor
anatamaya, anadamaya=anlatamıyor
anca : ancak
Angaz= enkaz, harabe, ormanda kendiliğindenyıkılarak
çürümeye yüz tutmuş ağaç . ( Küre)
Angız, anız= Anız, ekin kökü
Angut= salak:))
añız : ekin biçildikten sonra köke yakın kalan kısım
Añızıñakeşkek= ne demekdü?Acap !! heh dedüğün gibi, tamam , doru
dediñ filen anlamlarında değilmiydi.
Anih-ayanih= Şaşkınlık ifadesi
ANŞA=AYŞE. Çatladığ mıgız...Neydeli güneşi gödük,bağa
gidecöz...!!)
anteri : gömlek
Apaz, Hapaz=Avuç apaz-hapaz : avuç içi, avuç
Apış arası= Bacak arası
Apışmak= şaşırmak1. Kalakalmak, 2. Şaşkınlıktan kalakalmak,
3. Bacakları açık kalmak.
Apla: Abla
Aplak: 1.Parlak, körpe, 2. Tembel
apsut: ağaç tekerleğin kollarına bağlananağaç kütük
Apşak,Apışak= Bacaklarıaçık yürüyen
Aptes= Abdest
Apteslik, abdeslik, epdesik: abdestlik, abdest alma yeri,
Kastamonu merkezinde epdesik dediğiniz kelime abdeslik veyaabdestlik olarak
kullanılıyor. Buradaki e sesi a ile e arasında bir ses. Busesi karşılamak için
inceltmeli e harfini " ê" kullanmayı teklifediyorum. êbdêslik: abdest
alma yeri, olarak sözlüğümüze girebilir mi? épdésikdiye kullanıyoruz biz (Cide)
Apuksapuk= Saçma sapan
Arabaurganı= , Biçilmiş arpa, buğday vb.niöküz arabaları ile
taşırken, bu yükü bağlamak için kullanılan "gaşurganı"ndan daha kalın
ve uzun urgana denir.
Arak: Çalma
Araklamak= Çalmak
Aralaşmak=uzaklaşmak.
Arap Şalgamı=Kara yer elması
Ardık (Ardak)=Sert Ağaç
ardılmak : 1.yaslanmak ,tutunmak 2. Ardılmak=Zorlanarak
ileri veya yükseğe uzanmak.
Argaç= Bez dokunurken kullanılaniplik, ARGAŞ=Dokuma tezğahı
arık : tarla içinde
pulluk yada kürekle yapılan bölümler Ark = küçük kanal,kanaletArk:
bahçelerisulamak için açılan küçük kanallar, Bahçede sebze için, tarlada sürüm
içinayrılan bölümler.
Arıklı= Bir arıklıya bir doruklu diye biliyorum ben
oatasözünü Ben bir anıklıya bir tunuklu diye bir atasözü hatırlıyorum mesela.
Arılık=Arı
kovanlarının konulduğu bölüm
Arın (Alın?)=?1. Tepenin ucu 2. Gözün, kaşların üstü
Ark=? Küçüksu yolu
arkalayı : gıyaben ,arkasından
Arpacuk: Göz kapaklarının birleşmenoktalarında meydana gelen
iltihabi bir hastalık
Arpalık= Evin arkasındakigübreli alan.
artuk : sofrada ya da yendikten sonra kalan yiyecek artığı
Artuk=Artık olmuş, artmış yemek, su veya ekmek. 1. Sofrada kalan ekmek parçası
veyabir kısmı içilmiş içecek 2. Geriye kalan
Artuk= Her hangi bir şeyden arta kalan kısım,daha
çokyemeklerle ilgili kullanılır..
Aru=arı
Aruca= temiz
Aruk (Arık?)=Zayıf
Aruklamak= Zayıflamak
Asbaçıkası= bağa odedüğünden vememişle asba çıkası
göbelle:)) Aspa çıksın
asbaçıkasıca, şişegalasıca , asba çıkasıca,boynu
bükülesice,canı çıkasıca vs demek oluyor,
Asbaçıksın: Olmaz olsunveya ah etme diye kullanılan bir
cümledir ASBA ÇIKSIN-BUBA ÇIKSIN sertmuhalefet, beğenmeme ve bir şeyin zararının
faydasından fazla olacağınainanarak karşısındakini iknaya gayret etme
ifadeleri. İçerisindesitem-kırgınlık ve kızgınlık ta barındırıyor. "Öğ
bırak asba çıksın, onuñyapduğu işden hayır mı çıkar...-Buba çıksın baña bırak
şunu, her şeyi kepêzeettiñ..."Aspaçıksın, Asbaçıksın, = olmaz olsun
Assah, Asah, Essah, Esah=Sahi, gerçek
ASSAH= Sahi, gerçek
Aş= Yemek
Aşağıgitmek : Hastalığın günden güne ilerlemesi.
Aşağıgitmek : Hastalığın günden güne ilerlemesi.
Aşam= Akşam, Aşam gel oturuz(akşam gel otururuz)
aşermek-aşyermek : kadıların hamileliklerinin ilk aylarında
değişikyiyecekleri istemesi
aşlak : elma ağacı fidanı, fidan
Aşmak= Dananın ineği döllemesi
aşulamak: Haşlamak= (Dünbaççadan koparduğum kelemi haşulayıp
yavan sarma saracayın.)
AŞUMAK, Aşurmak= Devirmek, yıkmak. (Şartoğsun depüğü vurunca
aşurun:)
Aşyermek= Aşermek, gebe ikenyiyeceklere tiksinti ve aşırı
istek duyma
Ata lire=Tam cumhuriyet altını
ataş......ateş
ATAYOLLUK= BAŞLIK PARASI, Binnaz Hanımın eklediği bu kelime
çok önemli; Atayolluk, Türklerde Ata'yaverilen önemin bir göstergesi.
Babannemin Ata Bey adında bir akrabası vardı. Ata, Türkistan Türçesi'nde Baba
anlamına geliyor. Ata, aynı zamanda soyanlamına geliyor.
Atgu= Atkı, daha çok kadınların soğuk havalarda veyaşehre
giderken başörtülerinin üzerine örttükleri, omuzlarını da kaplayan örtüiçin
kullanılır.
Av(ğ)kuru= ağkuru gitmek=yan yan çapraz gitmekanlamında
OLMUŞ BİR VAKIA Samsunlu bir Manav Boyalı Pazarınagidecektir. Yayla yoluna
sapıp döne dolana olan çıkış bir süre sonra içineşüphe düşürür. Yolu kaybettim
hissinde olan Manav bulduğu ilk köyde yol tarifisoracaktır. Bu düşünceler
içinde Susuz Yaylasına kadar gelir. Arabayı durdurupSusuz'lu hemşehrimize
meramını anlatır. Susuz'lu hemşehrim; - Ağa dayı ; A ğ ku r u, y a n p e y l i
gidecen. Boyalı Bazarı orda. Cevapla yola çıkan Sansunlu Manav biraz
yolaldıktan sonra düşünmeye başlar. Ağkuru ne demek? Yanpeyli ne demek.
Bunlarıdüşüne düşüne bulur BOYALI Pazarının yolunu. SANSUNLU MANAV DÜŞÜNMÜŞ
DÜŞÜNMÜŞKENDİNE CEVAP BULAMAMIŞ ONA CEVABI SİZ VERİN AĞKURU=Yukardanaşağı demek.
YANPEYLİ= Yanpeyli, yan tarafı peyleyip, kenarı takip ederek gideceksin demek
oluyor galiba... Samsunluarkadaşıma sordum. YANPEYLİ - yan taraftan gitmek, YAN
PEYLİ YOLUN ÜZERİNDEN AV(Ğ)KURU-YANPEYLİ=ikiside yan-yandan demek. Bu kelimeler
kullanılırken el ile de tarif ya da yöngöstermek gerekiyor. Farklı bilgisi olan
arkadaşların katkılarını bekliyoruz AV(Ğ)KURU YOLSIRA ANLAMINA GELİYOR TARİFTE,
YAN PEYLİ YOLUN ÜZERİNDEN, HEHŞEHRİM;"YOL SIRA VE YOLDAN AYRILMADAN"
DEMEK İSTİYOR.
Avanak ıslatan=İnce ince, uzun süreli yağmur.
avanak otu : sigara
avara, avare : boş,işsiz güçsüz,avare
Avgun=Gubur=çukur denmişama, evlerde pis su gideri için bir
avguna bağlı taş veya tahtada açılmış sudeliği. Gubur: İç Anadolu Bölgesinde
foseptik çukur için de kullanılıyor.
Avgun= Kanal, Üstükapalı taşlarla yapılmış lağım yolu.
Avkuru Avkuru= Yanyan, yanlamasına doğru.
Avkuru= Kastamonu, taşköprü ağzında yanlamasınademektir.
AYKURU GİT = Çaprazbir şekilde düz gitmek değil mi?
Avlağa-Avlağı=Evin yanındaki küçük tarla.
Avlo, Avloo= Tarla
bahçe kenarlarına, direk dikkerek, hatıl; denilen iki tarafı yontulmuş uzun
kalasların direklereçivi ile çakılarak, kapatılmasına denir. Avlo=çit Avlo=
1.Uzun sırık, 2. Tarla bahçe çevresindeki çit.
AVLOO=GEREN=TARLANIN ETRAFINIKAPATMAYA YARAYAN UZUN SIRIK***
avlu-havlu : evlerin altındaki boşluk
Avnuklamak=? Tek tek yere düştüanlamında." Kar
avnukladı!" Hiç duymuş muydunuz?
Avu, ağu= zehir, avu gibi=Çok akıllı ve hareketli
avu..avulamak. zehir..zehirlemek...AVU=Zehir,çok seri
çalışan kişi...
avu-ağu : zehir
avuz : 1.yeni
yavrulamış ineğin ilk sütü, 2. Bu ilk sütdenyapılan tatlı
Ayağı ağır=Gebe
Ayağınyörü gitmek: Kimseninhaberi olmadan, sapasağlamken
ortadan kaybolmak.
ayaklık: sokak kapısıeşiği, ayakkabılık
Ayaksınmak=Zahmet Etmek
ayakyolu: hela
ayana, ayanam, Aynam : ay anne, ayana, Anacum. Ayanam viliyyyyy de derler (Hayret etme veya şaşırma ifadesi) Öyle şey olur mu, çok güzel anlamları da var."Ayanam hahh!" da denir.
ayanguru: ayakta kendiliğinden kurumuş ağaç
ayaz: 1. Serinlik, rüzgar 2. soğuk rüzgar
Aydaş(Kırkbasmas)ı=Aynı ayda doğançocukların kırkı çıkmadan
görüştürülmemesi
AYDAŞ= GELİŞMEMİŞ KAFASI BÜYÜK ÇOCUK aydaş: 1. zayıf, cılız
çocuk 2. Aynı ayda doğanlar
Aygitmek, êgitmek= Alıp gitmek
aygutlu= Yoğurdun içine çeşitli otlar(Darakladıvs.)konularak
tarhana karılması öncesi oluştururulan maya.(Darakdalı olacak?)
Ayıtlamak=Ayıklamak, Temizlemek
Ayıtleşmemek=? Takılıp kalmak, bulunulan yerden ayrılmamakta
direnmek (Bu kelimeyi AtaErdoğdu'nun sözlüğünden gördüm ve ayırtlaşma gibi bir
kelimemiz de var mıydıdiye sorma ihtiyacı hissettim. Doğrusu nedir? Tanım doğru
mu? Ayırlaşmamak davar mıydı?
aymak: kendine gelmek , sonradan hatırlamak , Aymak=Aklı
başına gelmek
AYNAM= Şaşırma sözü (Ay Anam!)
Ayocuna= Ayak ucuna (Birazzorlama ile yanı başına?)
Ayoğlanım,agızım.....oğlum ve kızım.
ayrak, ayrık, Ayruk (otu): Çimene benzeyen bir çeşit ot.
Buayruk otu tarlalarda ekini 'boğar', çift sürerken öküzü yorar idi. ayruk: bir
çeşit ot
Ayrık, ayrak, Ayruk (otu): Çimene benzeyen bir çeşit ot. Bu
ayrukotu tarlalarda ekini 'boğar', çift sürerken öküzü yorar idi. ayruk:bir
çeşit ot
Ayruk (otu), ayrak, ayrık : Çimene benzeyen bir çeşit ot.Bu
ayrukotu tarlalarda ekini 'boğar', çift sürerken öküzü yorar idi. ayruk:bir
çeşit ot
Ayupeçüğü(poçuğu)=ayıyavrusu
Azar= Sertsöyleme, azarlama işi
azarmuk: azarlama işi
Azıkçentesi= sığıragiderken içine azık konulan çantanın adı
neydi? valla biz oga azık çentesiderdük
azık: çobanların ya da yola gidenlerin sırtlarına sardıkları
yiyecekAzık= Yola veya hayvan otlatmaya gidenlerin yanına aldığı yiyecek
AZINASIÇIRAYIN= Şaşırmaanlarında kullanılır.(Azına sıçırayın
Hasancuk nedivemiş öğle gibi)AZINASIÇRAYIN: Çok şaşırmak, İnanmakta zorluk
çekmek
azından gavut çıkmaya=ağzından herhangi bir söz, kelime
çıkmaması,suskunluk.
azınsımak: az bulmak, az bulduğunu hissettirmek,
hareketleriyle bunubelli etmek
Azıtmak= Yaşlı, istenmeyen köpek ve kediyievden uzağa
bırakmak. Azdırmak olarak geçiyor bazı bölgelerde (Maraş, İçel..)
Azman= Büyük, iri
Azu= kağnı arabasını iğ, denilen tekerleğin bağlandıgı
kısımısabitleyen, bir kağnıda 4 adet olarak bulunan ağaçtan yapılmış sistem
B.kpüsürük: Eftenpüften, önemsiz.(Beni b.k püsürük işlerinen
uğraşduma)
BAÇÇA, BACCA= Bahçe
Baçça= Bahçe
Badadiye =ahşap evlerde kullanılan bir duvarörme usulü.
Badavra= İnce tahta yı bilmiyorum. Saçaklarıörttükleri
lambiri benzeri özel ince tahtalar var ki bunlara"bedavra" deriz. Kiremit
yerine kullanılırdı.
badı ...ördek veya kaz. Badı=2 tane çatalağaçtan yapılan,
çatal kısımlara ayak konularak yürünen bir oyun-oyuncak, tahtabacak cambazlara
benzer. badı: kaz
Badılcan = patlıcan
Bağarsuk,Boğarsuk, Boğursak= Listede"boğursak"
kelimesini gördüm. Kastamonu merkez ve civarında"bağarsuk" olarak
kullanılan kelime bağırsak anlamındadır. Bağırsak=genelde "boğarsuk"
olarak söylenir. boğursak= kelimesinigördüm. Kastamonu merkez ve civarında
"bağarsuk" olarak kullanılankelime bağırsak anlamındadır. Boğursak=bağırsak
Bağdatıya, bağdatya=ahşap evlerde duvarların sıvanmadan önce
ince çıtalarla çevrilmesi mi acaba? Doğrudu. İnce tahta gibi hatırlıyorum.
Bağdatıya: eski evlerde yığma yapı konutlarda ki odaları bölme islemi öncelikle
8*8 veya10*10 keresteler ıle yapılır ve uzerine ince bır çıta çakılır. Daha
sonra dasıva yapılır sıvanın ıcınede kecın konulur. Kecın sıvanın dusmemesı
ıcıncıtalarda sıvanın duvar ıcıne dusmemesı ıcındır. Bu ıslemde kullanılan
cıtayabagdatiye çıtası ve bu işe de bağdatiye duvar denilir.
Bağır= Göğüs (Göğsünü bağrını şeklinde kullanıldığına
göregöğüsten farklı bir anlamı olmalı değil mi? Mesela göğüsün biraz altı
gibi... Ne dersiniz?)
BAĞIRDAK=beşiklerde bebeklerin düşmemesi içinsarılan
sargı*** beşiktebebeği saran genişçe
kuşak.. Bağrdak=bardak
BAHALI=Pahalı
bakacak: ahşap köy evlerinin salonlarında penceresiz , camsız
sokağabakılan yeri, küçük bakonumsu yer...bakacak=pencere boşluğu, duvar
hizasından az geride, genellikle açık pencereyeri gibi hatırlıyorum.
Bakal : Av kuşu
Bakla, pakla= Fasülye
Bakraç, barkaç (?): su taşınan kova, helkek,
Bal sağmak-Arısağmak= Bal hasadı
Balarmak=? Kilo almak (Çocuklarda)
baldamak: tatlı sözlü ancak yalancı, vaadinde durmayan kişi
Baldıran= Zehirli bir bitki
Ballıca kirazı, deşti kiraz=aşısız kiraz
Bamı dedin?=Bana mı dedin?
Banduma: seyit tez ol ibi alalım bandumaedelim pişirip
yeğlim uşşak...))) Hamurlu (yufkalı) yemek çeşidi
bandumak: bandırmak, batırmak
banmak: ekmek batırıp yemek, Banmak= Banmak mı sadece?
Merkez Bulacık köyüne yakın bir Bana köyü var.Ban'mak ın başka bir anlamı var
mı acaba?
Barnağınışoraya basıveyceysin =Parmağınışuraya
basıvereceksin.
Barnak= Parmak(Barnağı Gôzuñe sokarın)
Basak başı, Merdiven başı.
Basak= (merdiven), basamak, Basak=merdiven.. basamağı
Basama= şimdiki yürüyecin ahşaptan ilkel hali, çocukları
yürümeye alıştırmarda kullanılan araç
Basdıbadal (basdıbacak), bastıbada, bastıbacak= Üç
ayaklımerdiven
BASDUMA=Pastırma
Basdurma: Pastırma
Basmak: Bir yeri kaplamak, bir yerdehaddinden fazla
çoğalmak."Tarlaları ayruk basmış".
Baş aşa git= bayır aşa git(aşaya doğru git)
Baş yazmak= Saç taramak
Baş yokarı git= Yukarıya doğru git
Başaklamak=Tarladan ekin kaldırıldıktansonra, dökülen veya
kalan ekin artıklarını, başakları toplamak. Meyvalar için dekullanılır.
Başbaş= Allahısmarladık
Başgöz etmek= Evlendirmek
Başınaeyşimek=Yük olmakvs. Cümlede kullanırsak(Sus baña
zobolu tohdaruyun deye gacırdayıp yatma, baaaakbaşına eyşirin haaaa.)
batya: hamur teknesi
Bayguş=Baykuş
Baytak: Genellikle ördek tarzı yürüyen yeniyürümeye başlayan
çocuklara ve aşa aşa yürüyen insanlara verilen bir ad.
bazararmudu: Bir armutcinsi
bazarçiti: Taşıma sepeti
Bazar= Pazar
Becelleşmek= Münakaşa etmek
Becertlemek, becetlemek= Becermek, başarmak
Becit= Acele, öncelikli
Beçel: Felçli kişi
BEDEVRE=köknar(kayın) ağacından baltaylayarılan ve kiremit
yerine çatılara çakılan tahta
Beg gıyak =çok hoş
Beg gözel=çok güzel
Beh, beh parası: peşinat, kaparo
Behit Yakma : Acı bir olayya da gurbet-ölüm vb. gibi
olayların edebi dille anlatılması. Muhtemelen beyitten gelme. Meyit ise
mevta-ölü anlamında. Meyyit ten türeme olsa gerek. "Müfsidin Bir De
Gammazın / Malı Vardır Da Yemezin / İkisin MEYYİT Namazın /Kılanın Da
Avradını." Kazak Abdal'dan..
Behit=Meyit Gibi Olmak, Azeriler de meyit ölü anlamında
kullanılıyor. Daday cenahlarında da çok hastakişiler için "meyit gibi
yatıyor" denilirdi. Nimet hanım bendedadaylıyım. meyit değide
"BEHİT" olarak bilirim.
İkiside kullanılabilir. Meyit, Beyit. B>M oluyor. Kırgızlar Beyit
diyorlar. HattaSovyetlerin, Stalin'in zamanında bir gecede eski bir tuğla
fabrikasınagömdükleri 237 Kırgız ileri geleninin gömüldüğü mezarlığa da
"AtaBeyit" diyorlar. Behit Yakma: Acı bir olay ya da gurbet-ölüm vb.
gibiolayların edebi dille anlatılması. Muhtemelen beyit ten gelme. Meyit
isemevta-ölü anlamında. Meyyit ten türeme olsa gerek. " Müfsidin Bir
DeGammazın / Malı Vardır Da Yemezin / İkisin MEYYİT Namazın / Kılanın Da
Avradını." Kazak Abdal'dan..
behlemek: Ayırmak, ayırttırmak, gözüne kestirmek
Bek yeri = bostana giren domuzları öldürmek içindomuz gelene
kadar beklenilen, genelde bir ağaç dalına yapılan küçük beklemeyeri.
Bekçigezme,
Bêki= Belki
Bekişdümek, Beküştümek=sağlamlaştırmak, kapatmak
bekitme=tıkama, kapatma, vurma. sopayı gafana bekidüsem
ortalı yararın şartosun, gibi ekitmek: kapatmak
Beklik=peklik, kabızlık
Bekmez-Betmez=pekmez
bekmezini akıtmak = kan akıtmak "odunu vurunca
kafanbekmezini akıdurun."
Beküştümek=pekiştirmek Hüseyin Abi, bu soneklediklerinizin
bir kısmı daha önce de yazılmıştı, beküştümüş olduk:))
bel: bahçe ve tarlada toprağı karıştırmak için kullanılan
kalınkürek
belemek: bebeği beşiğe yatırıp bağlamak
Belemez= Namaz kılmayan, inancı zayıf
belenmek: yerdeyuvarlanmak, üst başın toz toprak olması 2.
Bulaşmak, sürülmek
Belentere= (Bluz) Üst entarisi
Belermek= gözleri belerdi ak ak baktı şeklinde
kullanıldığınıbiliyorum. Gözlerini belertmiş bakıya...
Belertme=GÖZLERİNİ BELERTME: Öfkeli bakış
Bellemevurmak: Kırılan,çürüyen veya eğilen ağaç direkleri
sağlamlaştırmak için üstüne direğe benzerağaç çakmak.
Belleme= 1.toprağı kürekle alt üst etme 2. tanıma,
ezberleme 3. Atların üzerine örtülen
örtü neydi? Kıldan dokunmuş çul olarakbiliyorum. Renkli süslemeleri de vardı
Atın kulaklarından kuyruğuna kadaruzanırdı. ) Sorusuna cevaben; Belleme=Bir de
belleme vardı. Berleme atın beline örtülen, üstü deri içi keçe kaplıydı.
Belleme mi, yoksa Berleme mi? Galibabir yazım hatası oluştu. Ben Belleme diye
hatırlıyorum. Hatta affınızasığınarak, "Ata vurdum belleme / Bellemeyi
eleme ah löllüm / Her yanımseniñ osun / Uçkur bağımı elleme Ağacık" diye
türküsünü söylerdi dedem. Ben kendi duyduğum şeklini yazdım. belleme: at
veeşeklerin sırtına eğer ve semer altına konulan keçe Araçta da atın eyerinin
altına serilenbattaniye ye dendiğini biliyorum 4. ayakkabıya vurulan pençe ,
eskimişayakkabı tabanının değiştirilmesi ya da üzerine yeni taban
çakılması.Belleme= deyince, yöresel olarak değişik anlamlarda kullanıldığını
izledim
bellü: bilinen, belli
belürsüz: bilinmeyen,belirsiz
bencileyin=benim gibi
beñilemek: aniden ürkmek, uykudan ani uyarılmak
Benirlemek: Uykudan korkaraksıçrayarak uyanmak
anlamındadır" yorumunda geçen benirlemek mi beñillemekmidir? Bönülemek =
benirlemek '' r ''harfi ilesöylenir. tam şivede n harfi genizden söylenir.''
Uşağı oğada hızlı üğrümedeyan,uyuyayken çok çakıldama deyan diğnemeya,habire
uşağı benirletiya..''
beñiş:dişi domuz
Beñzi: yüzü. "Beti beñzi atmış..."
BERİBAK= Bana bak
BERİ: Kendi tarafı, Ön yüz, Bu taraf
Berkitmek= Kapatmak, sağlamlaştırmak, kaybetmek
(?)Berkitmek= Sağlamlaştırmak, kapatmak
Bernek: Kendini beğenmiş.
Besdil: Pestil
Beslek= 1. Hizmetçi 2. Kız evlatlık (Evlendirilmek
üzerealınıp yetiştirilir)
Beşbıyık=Döngel= Sözlükkısmında
"Döngel=İğde?"yazılmış. Soru işaretinden de anlaşıldığı gibiyazan
arkadaşımız da emin değil. Bu kelime Kastamonu merkez
civarında"muşmula" karşılığı olarak kullanılır. muşmula beşbıyık
olarak dakullanlır
Beşerleme= Deste haline getirilmiş ekinler , arabalara
yüklenmeden önce tarlada zorunlu olarak bir zaman beklerlerdi.Budesteler
tarlanın arabanın kolay yanaşacağı yerlere yan yana dikdörtgen olacakşekilde
sıralanırdı.Her halde , enine de boyuna da beş deste konmasından olacakbu
toplanmış hale beşerleme derlerdi.
Beşik Örtü= Çatı örtü biçimi
beşli, hamit-cumhuriyet altınının en büyüğü
BETDENİYE= Battaniye
Betmez = Pekmez
BETMEZ-BEKMEZ=pekmez
beya: bayağı, Oldukça
Beygir: At
beynamaz: namazkılmayan, namaz niyaz bilmeyen
Beyniğevurunca zeynigi dağıdıvörün -Beynine vurunca beyninin
içini dağıtı veririm.
Bezar etmek= Bizar etmek, bıktırmak
Bêzi= arada bezi öcük burda yazışıveylim mi? Eh beki
deyvörüseng olu, olmaz derseng nediveylim gabullenirüz, çekişmeyüzaanadıngmı.
BezirYağı: Keten tohumunundikine döner taş ile sıkılmasından
bezir yağı elde edilir. Geriye kalanküspesine cimit adı verilir ve hayvan yemi
olarak kullanılırdı.Bezirsıkılan bu düzeneğe"bezir çanağı"
denirdi.Üzümün suyunuçıkaran farklı bir düzeneğe de (şarapkana) denirdi. Bu
ifadelerrumlardan kalma olsa gerek.Üçbin yıl geçmişi olan İnebolu'yu yazan
tarihkitaplarında "Tarihi Kadı'nın zeytin ve şarap diyarı İnebolu"
diyeyazıyor.Geçmişte İnebolu'da üzüm ve zeytin bol miktarda
yetiştirilirmiş.Ketentohumuda iç bölgelerden gelir ve işlendikten sonra yağ
olarakkullanılırmış.Sadece İnebolu'da bulunan aşı boyalı ahşap evlerimiz
var..Beziryağı ve kırmızı aşı boyası( karıştırılıp birkaç ay kıvama gelmesi
beklendiktensonra )evlerin dış yüzündeki ahşaba sürülür,ve yağı iyice içine
çeken çamtahtaları aşırı nem ve rutubete rağmen çürümeden uzun yıllar kalırmış.
Bezir Yağı= Bezir yağı yaparaken at koşularakdöndürülen
taşın ismi ne acaba. Sahilliler olsa bilirler aslında bunu
bezmek: bıkmak
biddumacuk=küçük ,ufak..(Merkezde biddeynecük,)
Bıdımuk= Azıcık
biddumacuk=küçük ,ufak..(Merkezde biddeynecük,)
Bıdımuk= Azıcık
bıcıkı: birazcık
bıcımık: minnacık , ufacık
Bıçkı= Bağ bıçağı ?
Bıçkın= külhanbeyi kılıklı, berduş?
BIDI BIDI: Dedikodu,Aslı olmayan söz,Boşkonuşan..
Bıdığ= Azıcık, az bir şey
bıdıkı: küçük
Bıdıkma= Küçülme, ufalma
bıdumuk= azcık, biraz. Ecük,öcük, oycük, (cıkgada, cıkkada, cıtgada, citteyne) kelimesi yerine Taşköprü ilçesinde "bıdımuk" kelimesi kullanılıyor.
Bıkınım=? Belim
bıkrım ağrıdı derlerdi. Belim bıkınımkırıldı, çok yoruldum, halim kalmadı
sanırım.
Bıkmak= Dürüp bıkmak=katlamak, (dürbık nereye korsan goy)
Küre. Bıkmak:Bükmek ?! (Hocam anlam olarak ele alınca buyattı kafama) Dür bık =
şeklinde kullanılan bir deyimdir. Dürdüm bıktım yerinekoydum gibi
Bıkrım=? Belim bıkrım ağrıdı derlerdi. Belimbıkınım kırıldı,
çok yoruldum, halim kalmadı sanırım.
Bılamaç Çorbası=Bir çorba
Bılaşmak, bulaşmak=Sürülmek, izi kalmak
Bılaşmak,bulaşmak=
Sürülmek, izi kalmak
Bılaşmak= Bulaşmak, sürülmek, izi- lekesi kalmak
Bıldır= evvelki yılGeçen yıl (Bıldırki guzuya şişek derle,
selam vemeyene eşek derle!) Bıldır yıl = geçen yıl..(Ort.AsyaKazak..Bıldır jıl)
Bıldırki=Geçen yılki
BILDIR SENE= GEÇEN SENE.Tosya Bıldırsene= geçen sene...: keşke bu işe...bıldır sene başlasaydık....
bınak: hafızası zayıflamış, Bınak=Bunak
Bınamak= Bunamak, ihtiyarlamak, hatırlayamamak (Alzaymır h.)
Bıngıldak= Bebeklerdekafatasında alnın yukarısında yani
başın ön -tarafındaki krmiklerin arasındakiboşluktur. Zamanla kapanır.Ama
sanırım bunu sormadınız.Kastamonuda ne denirmidemek istediniz. Kastamonu'da
farklı mı kullanılıyor, aynı anlamda değil mi?
Bıngıldak tıp dilindede, halk arasındada her kes
tarafındanbilinir.Yöresi yokturBebeklerde iki kemik arasındaki boşlüuk
kapanıncayakadar beyin darbe almamasına dikkat edilir hassas davranılır.
Bıngıldak=Bebeklerde
kafatasında alnın yukarısında yani başın ön -tarafındaki krmiklerinarasındaki
boşluktur. Zamanla kapanır. Ama sanırım bunu sormadınız. Kastamonudane denirmi
demek istediniz. Kastamonu'dafarklı mı kullanılıyor, aynı anlamda değil mi?
Bıngıldak tıpdilindede, halk arasındada her kes tarafından bilinir. Yöresi
yoktur. Bebeklerde iki kemikarasındaki boşlüuk kapanıncaya kadar beyin darbe
almamasına dikkat edilirhassas davranılır BİDENEM=Bir tanem
bıtırak: diken
Bıza=Buzağı
Bızlacı, bızalacı: =Doğuracak inek, büyük başlarda hamile
hayvan
Bızlamak= ineğin yavruyapması ineğin doğurması,
Bi lokma dur= biraz dur
bi sokum: bi lokma,
bi sokum ekmekbölüve ay uşak ölüyon açlıkdan. :)))))
Bibi= Hala
Bicik-Meme (Kadınların memesi için veya ineklerın memesi
için kullanlıyor.)
Biçi = buzağı( Biçilere ot vedin mi?)
Biddumacuk=küçük ,ufak.. ( Devrekani ) Kastamonumerkezde
bitdenecük şeklinde söyleniyor aklımda kaldığı kadarıyla.
Bihoş= Bir hoş : Öğ zobôlu yinü dêyonanamayosug, sen bihoş
olmussug...
biki: bazı
bildük: bildik, tanıdık
BİLEMEYCEYİN:Bilemiyorum
Bileyci= Bıçak, satır vb. bileyen kişi.
Bilezük= bilezik
Bilinmedük=Sırlarını dışarıya sızdırmayan, kötü yönlerini
iyigizleyen insanlar için kullanılır."Bizim gelin bilinmedüğün
biriymiş"," ne bilinmedüklere duş gelmişiz" gibi. Kendi başına
da "A bilinmedük, sana söylüyorum" gibi kullanılır.
biliş: tanış
Bilmeyonki , olabülü de olmayabülü de:)
Bilüsüñ= Bilirsin
binek: binilecek hayvan
Bir hammada= Bir
hamlede (Böyle bir kullanılış duydunuz mu?)
Biran, Biyran=Üstü çamurla kapanmış kuyuda, meşe közünde
pişirilen kuzu kebabı, Kuyu kebabı
Birbirnedurmak=Kavga etmek, Hasım olmak
bisirgeç.(İnebolu)=? Pişirmealeti?
Bislaaç ,Bislaeç, Bişliyeç=Saçdakiekmeğin altını üstüne
çevirmeye yarayan alet, Bislaeç=özellikle ocakta saçtapişirilen yufka,etli
ekmek gibi yiyecekleri çevirmek için kullanılan ağaçtanyapılmış mutfak gereci..
Bisleeç=yufka çevirme veya taşıma aracı(ağaçtanyapılan üç parmak genişliğinde
30-40cm uzunluğunda saplı alet) bişliyeç= sactaki ekmegi çevirmek icinkullanılan
bir tür sıpatula. bisleğeç-bisleeç: sac üstünde ekmek çevirmeye yarayan
alet, Bisleğeç = Etliekmeğiyağlamaya
yarayan flama biçimindeki aparat, BİSLEĞEÇ=Pişen hamuru sactaçevirmek için
yassı kalın spatule benzer tahta aparat.
Bişek: Yayık çalkamada kullanılan araç.
Bişi= Sacda yapılan bir ekmekçeşidi, Yufkaların yağlanıp
pişirilerek üst üste dizilmesi
Bişi= Sacda yapılan bir ekmek çeşidi,Yufkaların yağlanıp
pişirilerek üst üste dizilmesi
Bişliyeç, Bislaaç ,Bislaeç, =Saçdakiekmeğin altını üstüne
çevirmeye yarayan alet, Bislaeç=özellikle ocakta saçtapişirilen yufka,etli
ekmek gibi yiyecekleri çevirmek için kullanılan ağaçtanyapılmış mutfak gereci..
Bisleeç=yufka çevirme veya taşıma aracı(ağaçtanyapılan üç parmak genişliğinde
30-40cm uzunluğunda saplı alet) bişliyeç= sactaki ekmegi çevirmek
icinkullanılan bir tür sıpatula. bişliyeç= sactaki ekmegi çevirmek
icinkullanılan bir tür sıpatula.
Bişüycük=? sizden epiy bişüycükle öğrenücüz gibigeliya
bağa..
Bitimli= Boylu boslu, olgun
Biya = bir yana, Biya,biya= ötekitarafa,şu
tarafa,şöyle,ileri git vs anlamları vardı galiba,,
BİYANA= Bir tarafa
Biyran= Kebap cinsi
Biz= Delme işine yarayan bir şey olabülümü? "Biz",
ağaçtan sapı olan çivi uçlu delici bir elaparatıdır..Genellikle ayakkabıcı ve
ayakkabı tamircileri kullanır,iğneninzorlanmaması için öncesinde
"biz" ile delik açılır.. Ağaçtan yapılmaçuvaldız gibi bir şey mi?
Rastık=lastik, Rastık=lastik, rastık aynı zamanda kadınların kaşlarını
gözleriniboyadıkları boya ismi, Rastık ve lastiğin hem bir nevi ayakkabı manası
vardır, hem de don gibi giysilere takılan ip benzeri bir şeydir. Don isimli
giyside kullanılanrastık nev-zuhur (sonradan görünme ) bir şeydir ki, bundan
önce rastığınyerine, 1-1,5 metre uzunluğunda, eni de uzunlamasına katlanarak
0,5-1 cm yedüşürüldükten sonra, sıkıca dikilerek adeta ip haline getirilmiş bez
şeritlerkullanılırdı ki, bunların adına "uçkur" denirdi. Milletin
başına belaolan uçkur işte bu nesnedür. Donun üst kısmında, bu uçkurun
içineyerleştirildiği aralığa "gıyba" denirdi. Uçkuru gıybadan
geçirmekiçin, daha çok çıralı ağaçlardan yapılan, yarım kurşun kalem
uzunluğunda, çuvalduzabenzer aletin de bir adı vardı. Herhalde "biz"
denirdi
Bizgüç= Kalın dokumalarıdikmede kullanılan ucu sivri kalın
iğne
Bizlenbeç= Diken ucu
Bizlenbeç=Diken ucu
Bobuç= babuç, ayakkabı, potin
Boca, Boğca ,böce, boğce: =Bu gece
Bocuk= Emzikli testi
Boçça?=Bohça
Boğarsuk,Bağarsuk, Boğursak= Listede"boğursak"
kelimesini gördüm. Kastamonu merkez ve civarında"bağarsuk" olarak
kullanılan kelime bağırsak anlamındadır. Bağırsak=genelde "boğarsuk"
olarak söylenir. boğursak= kelimesinigördüm. Kastamonu merkez ve civarında
"bağarsuk" olarak kullanılankelime bağırsak anlamındadır. Boğursak=bağırsak
boğez: bu kez ,bu sefer
Boğlek, Büñelek= Sığırlarıncız gutmasına sebep olan sinek?
BOĞME=TARLAYI SULAMAK İÇİN SU ARKLARINAYAPILAN SET***
= Harmanda, hayvanların gübresinin harmanadüşmemesi için
kullanılan, gübre tutmaya yarayan alet.
Boğsu, Bosu=Ahşap evlerde kiriş amacıyla kullanılançam veya
gürgen tomruklarının tahta ile birleşen kısmına denir. Zula olarakkullanılır
bazan. Mesela "Dabancayı candarma bulamasın deye
boğsuyasakladımıdı."der evin erkeği karısına. Çatıda kullanılan kalın
ağaç.
boğsuluk:çatı ile tavan arasında kalan boşluk
boğsuluk:çatı ile tavan arasında kalan boşluk
Boğursak, bağarsuk, Boğarsuk = Listede"boğursak"
kelimesini gördüm. Kastamonu merkez ve civarında"bağarsuk" olarak
kullanılan kelime bağırsak anlamındadır. Bağırsak=genelde "boğarsuk"
olarak söylenir. boğursak= kelimesinigördüm. Kastamonu merkez ve civarında
"bağarsuk" olarak kullanılankelime bağırsak anlamındadır.
Boğursak=bağırsak
boğür: belin yan tarafı
Bokluk= Evin veya ahırıngübresinin biriktiği yer
Bokluk=Evin veya
ahırın gübresinin biriktiği yer.
boku bokuna=pisipisine, gereksiz yere.(boku bokunakendini
öldürttü)
Bol bolomat = bol bol düşüncesizce
harcamak,kullanmak..bugelin pek müsürüfçü bişeyin gıymatını bilmez bol bolamat
harcar :)
bolbulamaç... bolca fazlaca olan
borana: sarımsaklı yoğurt ve yağda yapılan yumurtanın
karışımıylayapılan yemek
Bostanbozma: Bostandayetişen ürünleri hasat etme.
BostanKorkuluğu: Bostandakiürünlere daha çok kuş türü
hayvanların zarar vermemesi için dikilen insanbenzeri korkuluk. Mecazi anlamı
malum.
Bostanyemişi : Hıyar
Bostan: mısır,fasulye,sebze tarlası
Bosu, boğsu=Ahşap evlerde kiriş amacıyla kullanılançam veya
gürgen tomruklarının tahta ile birleşen kısmına denir. Zula olarakkullanılır
bazan. Mesela "Dabancayı candarma bulamasın deye
boğsuyasakladımıdı."der evin erkeği karısına. Çatıda kullanılan kalın ağaç.
Boşaklamak, başaklamak=Geride kalanları toplamak
boyasıbozuk= sarışınlariçin söylenen bir deyim. (Şiiii,boyası
bozuk buya bak!)
boyna, boyunaa: devamlı, sürekli
Boyna=Habire (Ne kadar güzel bir Türkçe kelime yakaladınız
Hakkı Bey!) Bak gine başladıla be boyna ışık yanıya :))
Boynu altında galasıca... ne güzel bir ilençtir. Buarada
ilenme derdik beddaya değil mi?
boynubükülesice, şişegalasıca, asba çıkasıca, boynu
bükülesice,canı çıkasıca vs demek oluyor,
Boynu eğri=Kambur? kambur sırtı eğri olan.. boynu eğri olanın
farklı adını hatırlamıyorum
Boynuzlu= Karısının başka erkeklerle ilişkisinerıza gösteren
adam.
BOYUNA-BOYNA=sürekli, mütemadiyen, aralıksız(dahaönce BOYNA
şeklinde yazılmış, bizim kastamonu-taşköprü arasındaBOYUNA şeklinde
kullanıldığı için ekledim)
Boyunduruk=1. öküz ve mandaların araba, saban, pulluk, düvene
koşulmasında kullanılan iki hayvanı birleştiren aparat.2.SÖKÜLEN KENDİRİN YERE
SERİLMİŞ HALİ, Kendir bitkisinin topraktan sökülerek (kendir çekilerek) yere
(tarlaya)serilmiş halinin, tarlanın bir ucundan diğer ucuna kadar bir kendir
boyundayere serilmiş halidir. boyunduruk: öküz ve mandaların koşumuna yarayan
araç BOYUNDURUK= İki öküzün boynuna geçirilen, at arabası veya düvene düzenekle
bağlanan,tahtadan yapılmış düzenek.
boz: sürülmemiş tarla
bozgavuran: hıdrellez’den sonra olan , sebzeleri yakıp
kavuran soğuk
Böcü= Haşere, Böcek
Böğe(me),Büğeme= suyun önünütıkama, set çekme. Bir şeye
engel olma anlamı da var
böğez, buğez=bu sefer, bukez
Böğrek, böyrek= Böbrek
BÖĞREK= Böbrek
Böğün=Bugün; Böğün bek keyüfsüzüyün (bu gün hiçkeyfim yok)
Böğürkazığı= ? Ana kazığıtutturmaya yarayan yan kazık mı?
Böğür= Belin yan tarafı
böğürmek: bağırmak
BÖLME= Ağılda keçi, koyun yavrularının, ahırda
buzağılarınkonduğu, bakım yapıldığı bölüm
Bönülemek = benirlemek “Benirlemek: Uykudan korkarak
sıçrayarak uyanmak anlamındadır" yorumunda geçenbenirlemek mi beñillemek
midir? '' r ''harfi ilesöylenir. tam şivede n harfi genizden söylenir.'' Uşağı
oğada hızlı üğrümedeyan,uyuyayken çok çakıldama deyan diğnemeya,habire uşağı benirletiya..''
BÖRDDÜMEK,Börttümek börtdümek:
=HAŞLAMAK***Börttürmek=Haşlamak da buradan geliyor olsa gerek!
börtüböcü: Börtüböcek=? (Kırgızlar buna kurt kumurska
diyorlar) Böcek böcek de börtü neidi? Galiba pişirilecek şeyler için, sebzeler
için kullanılıyordu.
BÖRTÜK=GELİŞMEMİŞ ZAYIF KİMSE***
böyböy: büyük anne, babaanne
Böyrek=böbrek
Böyük : Büyük
Bubaçıkası= Dedegıl yahutdedegılıç kelimesiyle ilgili mi
bilmiyorum; Dede diye bir girizgah sözü var."Dede Mısdafa'nıñ ettüğüne
baksaña..." Bununla alakalı mı bilmem yineBuba çıkası diye bir söz var.
Aspa çıksın der gibi. İlenç desen değil, kötülemesözü ama... Ben de merak
ettim," hay aksi bu da yapılır mı?" gibi biranlamı olabilir mi?
Dede=Mecazen elden ayaktan düşmüş, zayıf, gelişmemişanlamında kullanılır."Dede
Mısdafa'nıñ ettüğüne baksaña..."cümlesindeki anlamı böyledir.
BUBAÇIKSIN, ASBAÇIKSIN-sert muhalefet, beğenmeme ve bir
şeyin zararının faydasından fazlaolacağına inanarak karşısındakini iknaya
gayret etme ifadeleri. İçerisindesitem-kırgınlık ve kızgınlık ta barındirıyor.
"Öğ bırak asba çıksın, onuñyapduğu işden hayır mı çıkar...-Buba çıksın
baña bırak şunu, her şeyi kepêzeettiñ..."
Buba: Baba
Buğez=Bu kez, bu defa
Buğezde= Bu kez de
Bulamaç, bılamaç=1. Bir çorba türü 2. Kıvam, katılık
derecesi 3. Karıştırılmış
Bulamaç,bılamaç= 1.
Bir çorba türü 2. Kıvam, katılık derecesi 3. Karıştırılmış
Bulgara= Saz
Bulgurcuk= Küçük taneli dolu
bulgurşak: küçük taneli dolu
Buñar= pınar
Buncukmak= Bunalır gibi olmak, Bunalmak
BUNEG, büñek: =BÜYÜKBUZAĞILARIN ANNESİNİ EMMEMESİ İÇİN
BURUNLARININ ÜZERİNE GEÇİLEN, ÇİVİLİ DERİPARÇALI APARAT*** büñek: buzağıların
annelerini emmesini engelleyen dikenli ağızlık
Bungar=Pınar
Buñlamak= ? var mıydı yoksa ben mi uyduruyorum? Buñalmak
vadu bence,
Burçmak= Burkulmak
Burdurmak(Bkz.Döğmek )= Erkeksığır veya mandanın
yumurtalıklarına gelen damarı sıkmak, kesmek veya çekiçleezmek sureti ile
hayvanın üreme kabiliyetini ortadan kaldırmak. Bu iş havyanınyükte
kullanılırken yaramazlık etmemesi için yapılırdı. Aynı iş at ve eşekcinsi
hayvanlar için yapıldığında da "inemek" denilirdi.
Burgu=Delik delmeye yarıyan elle çalışan birel aleti(İlkel
matkap) bunları yapan ustalara da burgucu denirdi veLKastamonu'da çok iyi
ustaları vardı. Poyra= Araç'ta poyra deriz biz deGermeç=Göknar ağacının
gövdesinin "V" şeklinde oyulması ile yapılan, genellikle yağmur oluğu
olarak ve su iletiminde kullanılan oluk. bizde de poyravardır ama o üzeri açık
değil, içi açıktır aynı su boruları gibi, onu yapmakiçin uzun poyra burgusu
vardır. Burgu=ahşapta delik açmaya yarayan, şimdikimatkapların yerine
kullanılan aygıt. POYRA=Su borusu,
Butur : Tırtıllı şişe rakı (3 duble)
Buva-buba= Baba
Buyığnak= Bu kadar çok
Buymak: Çok üşümek, donmak
Buynuzlu=Boynuzlu, pezevenk
buzlacı: doğum yapacak hayvan
Büber= biber
Büğelek=Birtür sinek
Büğez, buğez=Bu sefer, bu kez
bük= Dere kenarlarındaki sıkağaçlık
Bük=küçük çalılık
bükelek: sıcak havalarda , sinek yüzünden hayvanların
kaçması
Bükenek= Büküntü yeri, eklem
Büktelemek= Çalımına getirmek, cinlikle elde etmek.
Büñek dutması=Hayvanları huysuzlandıran Büñeksineğinin
hayvanları sağa sola koşturması
Büñek=Bircins sinek?
Büñemek=Set çekmek?
Büñülemek= Kabusgörmek? Bengilemek'te denir ona ayana birden
bengilemişiyin koktum... gibiifade kullanılır. Bir de şöyle bir serzeniş
vardır? günüleme günü boku ... pardon
Pürde, bürde = Atların üzerine örtülen örtü. çul da denir. (Yamçı, eyerin arkasına dürülü şekilde konulur (rulo şeklinde). Dinlenme zamanı, binici -durumu göre- yatak ya da yorgan olarak kullanır. Zorunluluk olmadıkça, at örtüsü olarak kullanılmaz.) At örtüsüne "çul" denilir. Çul, kıl keçisinin kıllarından dokunur. Yörük çadırları da kıldan dokunur. Sıcağı ve soğuğu geçirmeme özelliği vardır. En önemli özelliği ise, yağmurda gözenekleri şişer ve damlaların aşağı geçmesine engel olur
Bürgü: Başörtüsü bağlama ile ilgili birkelime diye
hatırlıyorum ama bilenler eklesin. bürgü diye de bir kelime vardı. Bürgü=Kalın
başörtüsü
Bürgüç: Başörtüsü
bürlemek: kapatmak , örtmek ,sarıp sarmalamak, Bürlemek=
Örtmek, Bürlenmek= Örtünmek
Bürlemek= Örtmek, kapatmak
Bürlenmek= Kapanmak, kadınlariçin örtünmek
Bürnük= Kadın çarşafı
Bürsü gün=Ertesi gün
Bürü= Sahil kesiminde Önbezi'ne BÜRÜ dedenir..
ÖNBEZİ=Yöremize ait dokuma kumaştan, kırmızı, beyaz kareli , beldenaşağı
bağlanan önlük
Büsürgeçveya püsürgeç diyebirşey de var ne olduğunu
anımsayamadım.. Uvun= ? Beceriksiz? Uyundur=?Beceriksiz? Bu iki kelimenin
asıllarını bilen var mı?
büşüdüm: pişirdim
büşümek : pişirmek
Büzdeklemek=Oyalamak, vakit geçirmek
Büzük= ? Kötü kadın?
Büzükmek=?
Caba altı= diye bir süt ürünü de vardı sanırım.
Caba,Çorba pişirmeye yarayan çömlek.Caba:Çok Esmer kişiler
için kullanıldığını duymuştum , caba: topraktanyapılmış içinde yemek pişirilen
kap Caba= yine aynı şekildegüdü'nün büyüğü!!! içine genellikle büyük bir somun
yaparlar çörek denir buna.hatta şöyle bir serzeniş vardır!!! ebeveyinler
çocuklara şöyle der= seni gidikra caba seni Caba=çömlek
Calay : sağır Dilsiz, ahraz, Konuşamayan
cam: pencere
Camadan=sırtta taşınan, şimdiki askılı okul çantaları
tipindeçuval..
camış= manda, Bizde camış pek denmez sanırımKömüş denmezmi
Cangayısı: Can korkusu.
Canyakıcı= Yaramaz(Helecan yakıcıya bak sen uşağı döğmüş
gine)
canıçıkasıca şişegalasıca , asba çıkasıca,boynu bükülesice
vs demek oluyor.
canını yiyipte yiyesice= bunun ne anlama geldiğini
bilmiyorum:)))) şişe galasıca , asba çıkasıca,boynu bükülesice,canı çıkasıca vs
demekoluyor,
care: sigara
Carı= Becerikli
CAZGIR=ŞAMATA YAPAN ARSIZ İNSAN***
Cazu, cozu= yaşlı cadı ukala ihtiyar anlamında, Cozuttu=iyice
zıvanadan çıktı , cadılaştı gibi bir anlamı vardı galiba! cazu: cadı
cedelleşmek: mücadele etmek, münakaşa etmek
Cember: Başa sarılmayan, dolanmayan omuzlardanarkaya doğru
bırakılan, bazen koyu yeşil, çoğu zaman beyaz giyecek.
cenber-çenber: kadın başörtüsü
Cenevi,canevi=
GöğüsCenevi= göğüs(herhalde can evi'ndenoluşmuştur.) (Uşak bek öğsürüya,
cenevinden soğuk mu almış nem?) canevim=bğrım,
Cerehat, macara=
iltihap
Cerge=Güneş ve
yağmurdan korunmak için yapılan kulübe
CERNİK= Şu anda soyu tükenmiş bir elma adı.
cıbıldak= çıplak
cıbır:1. tüysüz, 2. zayıf, gelişmemiş,cılız Cıbır kelimesi
mecazen fakir, malı mülküolmayan kimse anlamına gelir.Cıbır= saçsız, kel..?
cıbırga: CIBIRGI= cevizi ağaçtan indirmek için kullanılan ince
uzun sırık CEVİZ İNDİRMEYE YARAYAN İNCE UZUN SOPA
Cıcak=Süs
Cıcık=Limon, arslan
bey bazı yörelerimizde limona sulu zırtlak da deniyor.
Cıfıl=1. Karışık
renkli 2. Sulu insan
Cığalmak= Terlemek, sıcaktan bunalmak
CIGGADA Cıgkada, cıtgada= çok az... AACUK... AZICIK
Cığ=Ahırın üstündeki
bir nevi yalıtım.
Cığa= tüy
Cığara, Ciğara: Sigara
Cıkkada cıkgada-cıtgada: azıcık = Az, azıcık, küçük, küçücük
Cıkkadacuk= Azıcık
cılaz: cılız
Cılbır : İnce ip.1.Hayvanların bağlandığı inceyular
2.Cılbır: Yaya yolu, keçi yolu,ince yol. 3.Cılbır: Yumurta ve yoğurttan yapılan
bir yemek.4. Karın
Cılıdı= Vazgeçti, oyundan bir bahaneyle çıktı Cılıdı=
cilidi, sicaktan isindi demek Kazakca'da belki isinincabozulma oluyordur.
Cıfıt= kelimesi de KirimTatarlarinda yahudi anlaminageliyor...:)) Cılıdı=oyunu
bozdu (Gümüşhane'de cığızderlermiş.) Bir de cılıdı çoştu, armudu bişti gibi bir
tekerleme hatırlıyorum.(Meryem Hanım, yılmak'la ilgisi olabilir mi, gözü
korktu, kaçtı gibi biranlam?)
cılıgan: oyunbozan
Cılık= bayatlamış, bozulmuş yumurta gibi şeyler içinde
"cılımış" ,"cılık" derler. Cilidi, sicaktan isindi
demekKazakca'da belki isininca bozulma oluyordur.
cılımak: oyun bozmak, sözünde durmamak
Cılımbız: Cılız, zayıf.
CILIZ= ZAYIF, YETERSİZ..Su akıyor ama cılızgıymeti yok...
gibi.
cılk = bozuk yumurta
Cınbıt : Üzüm salkımının bir dalı
cındım =?
Cıngırcak=Tahtirevalli, salıncak
cıpcıbır: çırıl çıplak, üzerinde hiçbir şeyi olmayan
Cıpcıbır=Çırılçıplak,
hiçbirşeysiz
CIRAMBA= Ordan orayahoplayıp, zıplayan, tatlı tatlı
yaramazlık yapan çocuklarda kullanılır. Cıranba= küçük, zayıf çelimsiz.
Cırıflamak=Dal budak
salmak, yeşermek
Cırık=lokma
cırlamak: ötmek , lüzumsuz yere konuşmak
Cırlamak= Ötmek (Kırımyırlamak= şarkı söylemek, Kazakçada
ır, bazı yerlerde cır...)
Cırmalamak= Tırmalamak
cırmık: tırnakla yapılan iz
cırmıklamak: tırnaklamak
Cırnak: Pençe, tırnak. Kedi cırnağı: Birçeşit, yenilebir ot.
Cırnıklamak, cırnaklamak= Tırmaklamak, tırnakla yüzmek
Cırt : Görmeden almak
cırtlak:1. lüzumsuz yere , ilgisi olmayan yerde konuşan,2.
Sesi bozuk, kötü sesli
Cırtlamak: Küçük birşeyi usulca alıp kaçmak. Yani çalmak
Cıscıvlak,cascavlak=
Çırılçıplak, tüysüz
Cıtgadacuk: Azıcık, cıtgatcuk: ufacık,
Cıtgatcuk=Cıtgadacuk=SelamiBey bu şekilde mi? Yoksa cıtgadacuk şeklinde mi? Siz
nereliydiniz? bazı yöredecingadca denülebülü :)) Merkezde cıtgadacuk ama bazı
yerlerde cıtgatcuk dadeniliyor
CIVIT OLMAK : SİNİR OLMAK Cıvıt olma= Sinir olma açıklamanız
çok ilginç.Bu söz cıfıt'tangelse gerek. Çıfıt, eski Türkçede Yahudiler veya
Yahudi inancını benimsemişMusevi Türkler için kullanıldığı gibi, fitneci,
hileci anlamlarında dakullanılıyor. Kırım'da Akmescit'te Musevi Türklere ait
bir cıfıt mezarlığıgörmüştüm.
Cıyaklamak= bağırmak, çığlıkatmak. ( Kedi gibi cıyaklama.
Kulağımın dibinde cıyak cıyak bağırma.)
Cızak= Met oyununda sayı, galibiyet : Met yere
konuyor,bellibir mesafeden sopa kaydırılarak atılıyor, amaç sopa mete değecek,
herdeğdiğinde bir galibiyet. Bu galibiyetin adı CIZAK. ÇOCUK DER Kİ
"SEKİZCIZAĞIM OLDU"
Cız dutma=Büyükbaş hayvanları bir tür sinek ısırdığında
hayvanlar kuyruklarınıtoplayıp sağa sola kaçışırlar, buna denir.
cızdak= cızırdak=alıngan, ufak bir şeyde alınan, şikayet
eden genelde çocuklar içinkullanılır.(Bu göbel çok cızdak , bu çocuk çok
cızırdıyor ...gibi.
cızlamak: ürpermek
Cızlavat(gıslaved), cızlavet =lastik, laslik, rastık, tor
lastik, TORLASLIK deniliya ben öle biliyan; ayakkabı TC Turan Dinçaslan TOR lastik. TC Nurhayat
Aydemir Dadayda lestik deriz:))Sedat Öksüz Araçta'da rastık derüz:)TC Turan
Dinçaslan Bunna yün çorabıng üstüne giyilenle,bide mesin üstüne giyileni
vadu,oğada mes-rasdık derüz,deymiya.TC Nurhayat Aydemir Helbetsin bak
unudevemişiyin bizde öyle derüz:))Sedat Öksüz atlar marka olanları dutuluyomuş
bu rastıkların:)TC Nurhayat Aydemir Evet hatırlıyorum durumu iyi olanlar
markalı olanları alırdı,daha pahalı ve sağlamdı,,Durumu iyi olmayanlar markasız
olanları alırdı TC Nurhayat Aydemir Kara lestiklerden sona ,leylon,neylonda
denilen renkli renkli ayakkabılar çıktı. Huseyin Unal Bu lastikler cizlavat
(Gıslaved) değil, bunlar TOR ya da CANİK marka olmalı, Derebeyi (Derby) ve
cızlavatların içi kırmızı renkli bir bez kaplı idi ve yün çoraplarımıza boyası
çıkardı.Huseyin Unal Bir de cızlavat ve derebeyi lastiklerinin yüzü mat değil,
rugan gibi parlak olurdu...Tekin Arel Canik lastik fabrikası sanırım Ünye'de
faaliyet gösteriyordu,Derby fabrikasının İstanbuldaki fab.Müdürü de hemşerimiz
Ruhi Ecevit bey'di.. Selçuk Küçükyıldız Nostaljik paylaşımınız için
teşekkürler.Yaz tatillerinde köyümüzde hayvan otlatırken çok giydim bu cefakar
ayakkabıları.Dere tepe ancak bunlarla aşılır.Kibar iskarpinler araziye kolay
kolay uymaz.Bunların bir de plastikten yapılanları vardı;onlar ayakları sadece
yakardı.Bu siyah olanlar ise sıcakta hem yakar hem de boyar.Akşamları bir kova
suyla ancak boyayı ayaklardan çıkartmak mümkün olurdu. Tekin Arel Carbon Black
boyası zor temizlenir..Fakat plastik çoğunlukla kauçuk'tan üretilen lastiğin
yerini tutamaz, lastik canlıdır ve süresini tamamladığında doğa'da kaybolur
toprağa karışır.. Erol Malak yazın çorapsız giyersen vıcık vıcık olur. kışlıklarının
içinde keçe olurdu. hatta klasik kara lastiğin içini dışına çevirirdik Erol
Malak sedat bey, nerede cızlavat derler.hangi ilçe ya da yöre?Sedat Öksüz
Araç'ta Erol bey. İdris Yamantürk: DP iktidarı döneminde yapılmaya başlandı, kamyon
iç lastiklerinden ayakkabı ile çarık arasında bir pabuç. Terlemeyi önlemek için
içine hafif, pamuktan bir astar kumaşla kaplandı.
Cibi: Sepet örücü
Cibilliyetsüz= Soysuz?
Cibizlemek=kestane pişirilmedenönce kesilir ya ozaman
kullanılır..kestaneyi cibizledim diye..
cice:1. hala, 2.büyük anne3. Abla
Cicik=Meme
CİGARA, CIĞARA=Sigara
Ciğara: Sigara
Cilbetür=İnce sopaların (Çımkış) uçlarını yerevurarak ileri
fırlatmak suretiyle oynanan çocuk oyunu. Bir başka adı"güldaban"dır.
Cimciklemek=Parmakla
sıkma
Cimcük= Sıkma
cimcüklemek: çimdiklemek
cimit= ? hayvanlara yal, yundu hazırlananbir şeye deniliyor
da neye bilmiyorum:) Cimit= Susam değil
mi? değil...siyahımsıbirşey hayvan yemi satılan yerlerde olur köyde
hatırlıyorum cimitle yunduyapmışlardı :)) Cimit Keten tohumu küspesidir.Hayvan
yiyeceği olarak yalakatılr .Doğru..Keten tohumu sıkıldığında çıkan yağ,Bezir
yağı.(Eskiden öyletenekelerde hazır yağ yoktu.)Bezir yağına kırmızı aşı boyası
eklenip kıvamagetirilip ahşaba sürülürdü.İşte İnebolu'nun kırmızı aşı boyalı
ahşap evleri bununla boyanırdı. (MUSTAFA FAKAZLI )
cimpiri-cinibiz: küçükyapılı, hareketli,yaramaz
cincikboncuk...ufak tefek fazla değerli olmıyan.
Cincile :ekmeği ve yemeği yapılan mantar çeşidi , Cincile=
bir mantar türü (Küre)(aynı zamandabir armut cinsi) Cincile= o mantara cincile
de denir, Mıkcuk=bir çeşitmantar,
Cini: En küçük parça
Cinibiz= 1. Zayıf, çelimsiz 2. küçük-uyanık-haraketlimi ? Cinibiz=Hareketli,
yaramaz çocuklar için söylenir.
Cinlenmek=Kızmak
Cinoz: Cırtlak sesli
Cinoz: Cırtlak sesli
Cisi, Çisi= Yağmur
çeşidi
cit kadar :azıcık küçücük birmikdar (Cıt gada olacak?)
Citteyne/citteynecük=Az, azıcık
Civci= Tavuk yavrusu
CİVCİbacağı= dediğimiz mantara saçak mantarıda
deniliyor....açık sar renkte oluyor Hülya Toğral Tavuk ayağı olarak biliyorum
ben onu .Açık sarı renkli olup çokta lezzetlidir.
civek: kıvılcım Civek=Yananodundan sıçrayan kıvılcım.
Gençlerin atik ve çevikliği için de kullanılır; Civek gibi...
Civil=Asabi, her işe
karışan
cizleme: cıvık hamurdan tavada yada sacda yapılan yağlı
ekmek Cizleme=(Günümüzdekiadı krep) Saçta yapılan ince ekmek. CİZLEME=SULANDIRILMIŞUNDAN
SAÇTA YAPILAN EKMEK. KREP***
coge: küçük, cüce
Coguşmak=üşüşmek = birikmek, toplanmak... Guyulmak =atak
yapmak, birden fazla kişinin tek kişiye saldırması, kerifsinmek = isteksizdavranmak,
tiksinmek. coğuşmak=Kırgızistan'da c harfi kullanılıyor. Yoğuşmak, yoğunlaşmak
güzel bir kelime imiş. Ben duymamıştım.
Coğüz, cöğüz: ceviz
Coğüz=Ceviz
Con= kalça, con sanki kalça için değil dekalça kemiği için
kullanılırdı. Düşmüş conunu kırmış derler ya
Coruk curul= Gürültülü, anlaşılmaz ses
Coruk= Zayıf, Çelimsiz
Coruldaşmak=Anlaşılmaz konuşmalar
Coşmar= Her söze, işe, vara yoğa karışan.
Coşmar= Her söze, işe, vara yoğa karışan.
coştak= oynamayı seven, gülen, konuşkan ve serbest hareket
eden kızlara söylenir bence...
Cozu garı= Cadı karı
COZU: Yaramaz, Gelin kaynanasının dedikodusunuyaparken şöyle
der: O cozu her yemeği beğenmez ki!) cozu, cazu= yaşlı cadıukala ihtiyar
anlamında cozu=konuşkan, hareketli küçük kız çocuklarına söylenir(cozu kız, cozu
gibi).Cozunedir bilmiyorum.
Cozuttu=iyice zıvanadan çıktı gibi bir anlamı vardı galiba!
Birde cılıdı çoştu, armudu bişti gibi bir tekerleme hatırlıyorum.
Cılıdı=oyunubozdu (Gümüşhane'de cığız derlermiş.) (Meryem Hanım, yılmak'la
ilgisi olabilirmi, gözü korktu, kaçtı gibi bir anlam?)
cöbü: 1. çömlek 2. toprak kapta yapılan mahalli yemek türü
Cöfü= akıllı küçük, İş beceren
Cöge= Tenekeye taş atarak oynanan oyun, kısa ve şişman
olanlara takılan lakab
Cöğütlemek(Cüğütlemek?)=Şekerleme yapmak, tavuklarıngevşemiş
halleri, biteviye çıkardıkları sesler?
Cöğüz, coğüz= Ceviz “aaagııız sizin toğukla bizim cöğüzün
altına yumurtlayala bakmayanuz mu?”
CÖPCÜ=KÜÇÜK TOPRAK ÇANAĞI***
Cöüz=Ceviz
Cöüz=Ceviz
cubluk=Çubuk, sopa
Cumalık=İnşaat devam
ettiği müddetçe evde çalışan ustalara Cuma günleri ikram edilenyemek
curuk-cırık: 1.küçük,2.ezik ezilmiş
cücük: Cücük soğan için kullanılıyor değilmi?Cücük=
civciv(küçük anlamında da kullanılır Soğanın Cücüğü gib..)
Cüher: Nefes, güç (Küre) Boşyere cüherini tüketme. (Haber
anlatmaya, söz geçirmeye çalışma) Cüheri yetmedi.(Şarkı-türkü söylerken nefesi
yetmemek)
Cüme(e, a'ya yakın)=Cuma
Cüp (cip):Birdenbire, hızlıcagitmek. Bir tepeyi hızlı bir
şekilde aşmak."Tepeden cüpden aşıp gözdenkayboldu".
çağıl: tarla ve bahçe kenarlarında harç kullanılmadan
taşlarlaörülen duvar
Çağyanı :El ve yüz yıkanan yer
çakaralmaz benim bildiğim eski namludandoldurulan ve
horozuna fünye yerleştirilerek patlatılan çoğu zaman patlamayantüfeklere
verilen takma isim Yani dolma tüfek
Çakıldak: At ve öküz arabalarında, yükü bağlayıpsıkıştırmaya
yarayan burgacağı çeviren 50 cm uzunluğunde, sağlam ağaçtanyapılma sopalar.
Çakıldak: Fasulye ve nohut tanelerinin içinde bulunduğu kese. Kuruyunca
çakıldak diye anılır. Çakıldak= koyun keçi gibi küçükbaş hayvanlarıntüylerinde
kurumuş pisliklere de denir. Çakıldak: Hayvanların, butlarındakiuzun tüylere
yapışarak kurumuş pislikleri. Bunların, hayvan yürürken birbirinesürtüp
çıkardıkları sesten dolayı olacak, bunlara da çakıldak denir. Aslında ençok
koyunların arka taraflarında yünlerine asılı kalmış tezeklerine
derler,,,kuruyarak taşlanmış olanlarının yürürken birbirine vurarak ses
çıkarır.(Ahlat’ta Cangıldak deniyormuş.) Çakıldak: Mecazen çok konuşan, boş
konuşaninsanlar için de kullanılır. Çakıldak= su değirmenlerinde tahılıntaşa
dökülmesi için taşa vuran iki adet üst üste koyulmuş 4 adet ağaçmateryal..çakıldak:
su değirmenlerinde ayar çubuğu, çok konuşan, Değirmende tahılakıntı ayarı
Çakıldaklı=
temizliğidoğru yapmayana söylenen bir argo tabir.
çakır: mavi gözlü
çakmak : bir işten anlamak
çakmak çakması=şimşek çakması İnebolunun
köylerindekullanılıyor...
Çakmaktaşı=düvenin altına çakıılan kesicibeyaz taş
Çal=Çalılık, fundalık
Çalagan (Gazuğu, kazığı),= Seli, Erozyonu önlemek için tarla
kenarlarınaçakılan büyük kazıklar; üzerine taş, pür (Çam dalı) vs. atılarak
yapılan engel, bu şekilde erezyonlu bölge sağlamlaştırılırdı.
çalak:ırmak ve çaykenarlarında tarlaları su ve selden
korumak için ağaç dallarından
yapılanbüyük ve sağlam set
ÇALAK= IRMAK KENARINDAKİ TARLALARI KORUMAKİÇİN, BÜYÜK KAZIK
VE AĞAÇ DALLARINDAN OLUŞAN SET.***
çalçene=çok konuşan, geveze.
çalgu: 1. çalgı 2. Üçgen başörtüsü
çalgucu=çalgı çalan, enstürüman kullanan kullanan kimse.
Çalguç = ağzında kemik (diş)bulunan bununla kendıinisavunan
erkek domuz, domuzdişi, çalguç: yetişkin uzun dişli domuz
çalkama : tereyağı,pudra şekeri ile çırpılarak elde edilen
macun, Çalkama=Bebek beslenmesinde kullanılan mama
Çalmaç = inek sağımı sırasında kullanılan ahşap kap.
çalmaç... .süt ve yogurt kabı.....çalmaç= sütbiriktirme kabı veya yoğurt
mayalama kabı ağaçtan olanı, çalmak: sütün yoğurtyapmak için mayalanması,
ÇALMAÇ =Tahtadan yapılmış tek tutmaçlı süt sağılan kap,kova
Çal'mak= 1. Yaşmak çalmak, 2. Yoğurt çalmak, 3. Tırpan
çalmak, 4. Kara çalmak,5. Kapı çalmak, 6. Andırmak, benzemek, 7. Fikir çalmak,
Suçunu yüzüne çalma, 8.Boya çalmak, 9. Çene çalmak,10. Saz çalma... Ayrıca,
Çalı, Çalışmak, Çalım,Çalık, Çalçene, Çalagan (Gazuğu, kazığı), Küre de ekmeğe
yağ çalmak çok kullanılır..Sürmekanlamında...Çalabımak, Çalab.(Tanrı) gibi
kelimelerde var...
Çalmak= Yaşmağı çalmak.. Çalmak=Yoğurt çalmak, sıvamak-sürmek(YÜZÜNE
SIVADI-ÇALDI, YERE SIVADI-ÇALDI, EKMEĞE YAĞ ÇALDI, DUVARABOYA ÇALDI... ) gibi..
"Çalma"nın bir manasıda benzemek, andırmak,hatırlatmaktır.'Arabanın
rengi sarıya çalıyordu' gibi.Çorbaya-yemeğe kaşık çalmak..
Çalman=Çalmanlı sürmenli laf bilmemek (kıvırttırmalı konuşmayı bilmemek), çalmanlı sürmenli konuşmak (fahişe gibi konuşmak, her manaya gelebilecek laflar etmek.(Daday'da Akılçalman Köyü var) Çalmanlı Sürmenlı dokundurma, imalı laf söyleme anlamındadır. İmalı, dokundurmalı laf söyleme evet, ama biraz da karalayıcı, aşağılayıcı, durumu olduğundan da kötü gösteren laf söyleyenleri, karalama ustalarını anlatmak için söyleniyor galiba. "Çaltaklı sürmenli gonuşıya!"
Çalman=Çalmanlı sürmenli laf bilmemek (kıvırttırmalı konuşmayı bilmemek), çalmanlı sürmenli konuşmak (fahişe gibi konuşmak, her manaya gelebilecek laflar etmek.(Daday'da Akılçalman Köyü var) Çalmanlı Sürmenlı dokundurma, imalı laf söyleme anlamındadır. İmalı, dokundurmalı laf söyleme evet, ama biraz da karalayıcı, aşağılayıcı, durumu olduğundan da kötü gösteren laf söyleyenleri, karalama ustalarını anlatmak için söyleniyor galiba. "Çaltaklı sürmenli gonuşıya!"
Çalpara çalmak= Fişirdemek,
çalu çırpı: ince dal, ince odun
Çalu, çolu=çalı, ince dallı küçük ağaçlar
çaluntu: yeni yapılmış tazeyoğurt
Çamdu=? ağacların birbirine gecmesiyle yapılan ahşap ev ya
dabina Ahşap ev tavanlarındaki ağaç? yöresel olsa mutlaka biri hatırlardı belki
de genel
Çamoşur=Aslı Farsça"çameşur"kelimesinden gelen ve
yazı dilimizde"çamaşır"olarak geçen bu kelime bizde
"çomoşur"veya"çamoşur" olarak telaffuz edilir.
ÇAN(T)DU-BOĞSU-ALAK: Çandudan(çamkütüklerinden) yapılmış
alağın(tarlalarda ürünleri beklerken ya da yağmurdasığınmak için yapılmış küçük
evcik) boğsusuna (iki kütük arasındaki küçükboşluk) dabancayı sakladım.
Çan: Çinkodan döküm suretiyle yapılan çan. Çinkodan
yapılanları Manda ve sığıra, saçtan ve bakırdan yapılanları davaratakılırdı.
Çañ= ?
Çanak =kase(Ayranı çanaktan içmenin tadıbaşkadır.)
ÇANAK=YAYLIMI PİSLETMEMESİ İÇİN HAYVANLARINALTINA TUTULAN
KAP***
çandu-çatma: ağaçların çatılarak yapılmasıyla oluşan ev,
ahır, samanlık
Çantı, ya da çenti, çandu= ağacların birbirine gecmesiyle
yapılan ahşap ev ya dabina Ahşap ev tavanlarındaki ağaç? yöresel olsa mutlaka
biri hatırlardı belki de genel, evin çatmaları şeklinde de kullanırdı anneannem
(H.T.) Bu çatmakelimesi ile satrancın ilişkisi olduğunu biliyorum.
Çap= seyit=koş
ÇAP=bir insan için"bilgi, birikimi, tecrübesi, sözünün
eri oluşu, yardımseverliği, paylaşımcılığı, heryere ulaşabiliroluşu, geçmişinin
dolu dolu olması, çevresinin olması anlamlarında=( ÇAPLI ADAM)diye söylenir.
Çap=Koş
Çapa çapa= koşa koşa
Çapa= Bostan kazmaya yarayan, kazmadan dahaküçük alet
Çapaçul, Dağınık. çapaçul: dağınık, tertipsiz, düzensiz, pejmürde
Çapalamak: Bostanı, çapa denilen alet ile kazıp, hem
toprağını yumuşatma hem de yabani otlardan arındırma.
Çapda: Köşede
Çapıvi: Koşuver-
Çaplı adam= Bilgili, kültürlü, seviyeli..adam...zannedersem,
karizmatik, okkalı gib galiba.. Bencede öyle olsagerek, sözünde duran, çevresi
olan, güvenilir gibi anlamlara geliyor gibi.
ÇAPMAK= Koşmak, seyitmek, Çapmak= hızlı seyitmek?
çaput: kullanılamayacak kadar eski kumaş parçası, ÇAPUT=BEZ
PARÇASI, paçavra
çar : kadınların başlarını örtmekte kullandıkları büyük
başörtüsü,Çar: baş örtüsü, Bayanların kullandığıbüyük baş örtüsü, Beyaz ince
baş örtüsü, yaşmak ile aynı anlamda mıydı? çar= Sözlük te çar kelimesi var ancak
ilave olarakHanımların Daday İlçemizde pazara giderken örtündükleri dizlerinin
alt kısmınakadar uzanan, beyaz zemin üzerine siyah bitkisel motifler ile
bezenmiş başörtüsüdür. Bunu ana rengi kırmızı olan farklı renklerde geometrik
motiflerlebezeli ön bezleri tamamlardı. Daday’da pazarlı günlerde hala bu
kıyafeti görmek mümkün. Çar: Bayanların kullandığı büyük baş örtüsü "YEMENİ
kelimesini sormuşsunuz. YEMENİ= Küçük kare renkli çiçeksenleri olan , kenarları
iğne oyası ,yada tığ oyası ile süslenen özellikle eviçinde kullanılan baş
örtüdür.
çara= inek, kömüş gibi hayvanların üremeyeelverişli
olduklarını ve doğurmaya yakın oldukları dönemlerde cinselorganlarından
salgıladıkları yapışkan sıvı. (Doğumdan bir gün önce gelenkıvamlı sıvı
çardak: ahşap binalarda salona verilen isimÇardak=(salon )
anlamında, sofa, hol, salon
Çardak=(Sofa veya
Hayat da denir) Odaların arasındaki boşluk.
Çark-Çarkçılık= Bakırcılığın yoğun olduğu dönemlerdeimal
edilen bakır kapların torna benzeri bir usulle çok ince bir tabakasınınsıyırılıp
alınması ve ürüne parlak güzel görünüm verilmesi işi. Ustaya daçarkçı denirdi.
ÇAR-MÜCESSEM=baş örtüsü
Çarşu=Çarşı
Çaşıt,çaşut, çoşut= ajanlaf ezdiren... Çaşıt sözü Merkez'de
çoşut olarak geçer. kökenim akkaya bizdeaslen çaşut derler
Çat:Kuyruk sokumu, insanın ve hayvanın ikibacağının
birleştiği yer.
çatak- çatuk: 1. ağaçların dallarının birleştiği yer, çatal
kısım 2. ikiyolun birleştiği yer
ÇATAL EŞEK=Çocuk Oyunu adı.
Çatalhapaz= İki elin avuçiçinden oluşan bir ölçü
Çatı budu üğünesi= hayvana yapıla beddua!
Çatınıbudunu ayırmak:
Bacaklarından tutup ikiye ayırmak. Mecazen: İyicedövmek.
Çatıran ayaz, çatıran gış=Çok kuvvetli ayaz, çok soğuk kış
ÇATLADIG MI GIZ=ACELEN NE?
ÇATLADIG MI GIZ=ACELENNE? HAVA İYİ OLUNCA, CANIMIZ BAĞA
GİTMEK İSTİYOR. Çatladığ mı gız...Neydeligüneşi gödük,bağa gidecöz...!!)
ÇATMA=Çatma çivi kullanılmadan yapılan ağaç işi-ÇANDU-GEÇME.
Ayrıca tüfek çatma da var. KIZMA YA DA KAVGA Da çatma. 'Çatma"
binayapımında, direklerin sağa sola yatmaması için, çaprazlamasına
çakılandireklere de denir. Öğ hepsi bi oldu bana çattıla dün aşam! çatma
samalık yadaçatma dam=ağaçların baş tarafları kertilip üst üste yığılarak
yapılan binalar
çatmak : Üzücü olaylarla karşılaşmak, uğramak
Çat'mak= 1. Ateş yakmak için odun çatmak, 2. Kaş çatmak, 3.
Çıkışmak, 4. Tüfekçatmak, 5. Hesap sormak, 6. Kavga için çatmak; geldi çattı,
7. Vaktin gelmesi,8. Derme çatma'nın çatması... Ayrıca, Çat (ses) da var...
ÇATMAK: GENELDE KAVGA ÇIKARTMAKSATAŞMAK ANLAMINDA DUYDUM.
Çatuk= Ağacın çatal kısmı (Çatukören Köyü devardır.)
Çatura= Çömlek
ÇAVUŞAĞA,,,ÇAVUŞ...
Çayan=1. yeşil gözlü
2. kertenkele
çaylık: köylerde çamaşır yıkanan yer
ÇAYSADIM, ÇAYSIDIM=Canım çay istedi, Çaysamak başka
şehirlerde de kullaınılıyor bize özgü değil
ÇEC=Mahsul, arpa,
buğday gibi
çecik:1. eklem yerleri 2. irade
çeciklerigovşamak = bağlantıyerleri kulpları gevşemek,
soğuktan çok üşümek
çeç: buğdayın savrulduktan sonra taneli samanlı kalan
kısmıçekerek gidilişi
Çeç=Tahılın harmanda çuvallanmaya hazır hali.Çeç=Samanından
ayrılmış mahsul (Arpa buğday, siyez..) Harmandaki ürün
Çegil= Çekil
Çekat= ceket
Çekiş etmek=Ağız dalaşı, kavga, Çekiş etmek=kavgaetmek HEH
BENİM BERBER DE ADINI"CENTRUM KUAFFÖR" KOYDU, AZ MI ÇEKİŞ ETTİMDE
DEĞİŞDÜDÜM.
Çekiş: kavga
Çekişme= Azarlama, nasihat etme?
Çekmen= Bebek yorganı
Çekürge(çeğürge):Evlerdeki, yüklük, hamamlık gibi
dolaplarınkapılarının kapalı durması için, köşelere ortasından çakılmış7-8 cm
uzunluğunda1,5-2 cm ebatlarında küçük tahta parçaları. Bunlar çevrilmek
suretiyle dolapkapıları açılıp kapatılırdı.
Çekürge(çekirge) Çökürge.
Çelermek=?
Çembe=Başörtüsü, yazma, Çembe olarak mıgeçiyor, r'si var mı?
Çember: Başörtüsü. Yazma ve bürgüce göre dahakalın ve
kenarları işlemeli
ÇEMEK : Ürgendirenin altına takılan yarım ayşeklinde metal
parça, Çemek= Çömek, Çemek, çömek =ürgendereninarkasına çift sürerken
tezeklerin dağıtılması için takılan üçgen demir, çemek-: öğendirenin baş tarafına
takılan yassı demirden yapılmış alet
Çemkürme=Köpeğin kesik kesik havlaması
çemşirmek=
çençenleme: çok konuşma
Çendügafalı = koca
kafalı
Çeneçarpan= Mantınınbüyüğü(başka yerlerde kullanılıyomu
bilmiyorum)
çene çüş: geveze
çentük: ağaç vb . şeylerde baltayla, bıçakla açılan iz, yara
Çepelayıklamak : Pisliği temizlemek?
çepel: 1. kirli ,karışık, yaramaz 2. çamurlu , batak
Çepellemek : YEMEĞİ ARTIK ETMEK Çepellemek
:Mındarlamak,pisletmek
Çepellik= Çamurlu bataklık
çepiç: yaşlı kısır keçi, Çepiç= oğlak, Daha doğum yapmamış,
genç dişi keçi. keçi yavrusu
ÇEPİÇ= Keçinin 6 aylık dişi yavrusuna verilen ad
çepreşük=karmakarışık, dolaşık=("Bu işler çok
çepreşükişler.","Bu ip çok çepreşük.") gibi cümlelerde
kullanılır.
Çete= Çapanın küçüğü. Bir tarafı kazmayabenzer diğer tarafı
çatallıdır. Sapı da kendisi de çapadan daha küçüktür.
Çeten, çiten= Ahırda buzağıların konduğu özel bölüm. Yeni
doğan buzağıların barındırıldığı, dam içerisindeki bölüm,
Çetlemük= Araç, İğdir, Okçular'da bir kiraz çeşidineverilen
ad. (Ak kiraz, Kara kiraz, Al kiraz gibi çeşitleri de var...)
Çevgen : Ucunda yere doğru bakan budağı olanve bu budağı
uzunca kesilerek meyva dallarını eğmede kullanılan sopa.
Çevgen, Kanca,
Çevirge=Ortasında
çivi ile kapıya tutturulan bir nevi kilit.
Çevre= Kadın
başörtüsü
Çevürge,
Çeyzinme= (Çeyzinip duruya.) 1. huzursuzlanma, sabırsızlaşma 2. Dediği olmayınca, yalvarıp yakarıp alamayınca üzülmek.
Çeyzinme= (Çeyzinip duruya.) 1. huzursuzlanma, sabırsızlaşma 2. Dediği olmayınca, yalvarıp yakarıp alamayınca üzülmek.
Çıfıt kelimesi de KirimTatarlarinda yahudi
anlaminageliyor...:))
Çığırmak= Ağlamak
Çık Et= kemiksiz ve yağsız et, lop et..
ÇIKABÜLÜ= Çıkabilir
çıkı: azık, bohça
çıkım: ekin biçerken, kendir çekerken tarlanın bir ucundan diğerucuna
biçerek yada
Çıkın= Bohça
Çıkışamamak:Baş edememek, yetişemek.(Bu evde çamaşur
yıkamaya çıkışamaz oldum gayrı) Çıkışmak=Baş etmek anlamına mı geliyor bu
durumda? Genel olarak, çıkışmak= hesap sormak, soru sormak, araya girip haddini
bildirmek, gibi anlamları vardı galiba.
Çıkışamamak=Sedat Bey'in bahsettiği
"çıkışamamak"kelimesinin açıklamasına katılıyorum. Bu kelimenin
olumlusu "çıkışabilmek" baş etmek
anlamındakullanılır."çıkışmak" baş etmek anlamında
kullanılmaz.Tamamen farklıanlamda yani "azarlamak,fırça
atmak"anlamlarında kullanılır.(O gadauşağa anca çıkışabiliyon töbe osun.)
çıkışmak: azarlamak, kızmak Çıkışamamak: Baş edememek,
yetişemek.(Bu evde çamaşur yıkamaya çıkışamaz oldum gayrı) Çıkışmak=Baş etmek
anlamına mı geliyor bu durumda? Genel olarak, çıkışmak= hesap sormak, soru
sormak, araya girip haddini bildirmek, gibi anlamları vardı galiba.
Çıkışmak=Azarlamak, kızmak, (can alıcı soruyu sormak, hesap sormak, haddini
bildirmekanlamlarına ilaveten...)
Çıkışmak= Sedat Bey'inbahsettiği "çıkışamamak"kelimesinin
açıklamasına katılıyorum. Bukelimenin olumlusu "çıkışabilmek" baş
etmek anlamındakullanılır."çıkışmak" baş etmek anlamında kullanılmaz.
Tamamen farklıanlamda yani "azarlamak, fırça atmak"anlamlarında
kullanılır.(O gadauşağa anca çıkışabiliyon töbe osun.)
Çıkrık = bez dokuma işinde kullanılan alet: ipliği masuraya sarmak
için kullanılan masurayı takıp döndürmeye yarayan alet
Çıkrıncak= Mahalle ve köylerin meydanlarınakurulan, genç-
yaşlı-kadın-erkek herkesin bindiği tahterevalliye benzer dahabüyük ve iki
tarafına karın üzeri binilerek ayaklarla haraket verilen, merkezdeki dönen
kısma kömür sürülerek çok ses çıkartması sağlanan bir eğlencearacı.
Çıkrıncak=ÇIKRINCAK; BİR TELEFON DİREĞİ DÜŞÜN, ORTASINADİĞER TARAFA GEÇMEYECEK
ŞEKİLDE YARIDAN BİRAZ FAZLA 15-20 CM ÇAPINDA DELİKDELİYORSUN (DELİK DÜZ DELİK
DEĞİL, KENARLARI HAVŞALANMIŞ) UÇLARINA BİRKAÇ TANEDELİKLER DELİNMİŞ AĞAÇLAR
GEÇİRİLMİŞ VE TUTAMAK YAPILMIŞ ŞEKİLDE,
ÇIKRINCAK KAZIĞI; BİRDE KAZIK YAPIYORSUN 20-25CM ÇAPINDA
ONUNDA UCUNU UZUN YATAY KULLANILAN SIRIĞIN OYUĞUNA UYGUN YAPIYORSUN, YERDEN 1,5
METREYE YAKIN KARŞILIKLI İNSANLAR TAHTARAVALLİ GİBİ BİRKAÇ KİŞİKARŞILIKLI EŞİT
SAYIDA BİNİYOR, BİR KISIM İNSANLARDA YERDEN DOĞRU ONUÇEVİRİYOR.
ÇINGIRAK: Hasan Kaya Buna bazı yerlerde çıngırşakta denir.
Çılbır=Çırpılarak yağda pişirilmiş yumurta. Çılbır="
Çırpılarakyağda pişirilmiş yumurta"yorumuna açıklama..= ÇILBIR= Kaynayan
suyun içineyumurta kırılır ,katı olacak şekilde pişirilirsüzgeçli kepçe ile
tabağa alınır.Üzerinesarımsaklı yoğurt konur,üzerine arzuya göre kırmızı biber
ekilerek yenek biryemek çeşitidir.
Çılıcırpı= İnce dal
ve odun
çımkı: küçük çubuk
Çımkış=İnce ve esnek sopa
ÇIRAKÇIKMAK(ÇÖRÜK ÇIKMA?)=BOZULMAK***
Çırımçırım çığırıya=
Çığlğk çığllığa imdat isteme, ağlama, yüksek sesle ağlamak
çırım çırım çığırmak= sesli ağlamak
Çırpak=Çırpma aleti (Mikser)
Çırpıcak= Çırpma aleti(Mikser)
Çırtlanguç=Ortası yumuşak yabani ağaç
çıtlak tahtası= ince tahta
Çıvgar=
çıvgın: kamıştan yapılan ok benzeri oyuncak
Çıyan= Akrep? 1. Yeyil gözlü, 2. Kertenkele
Çiçeklik(ARAÇ)içine süs aletleri ve bardak vs.konulan,
duvarıniçine gömülen tahtadan oyma.
Çiğ(y) düğ(v)e: Henüz buzağılamamış düveler için kullanılır.
Bir kaç kerebuzağılamış ineklere "uslu inek" denir. Daha çok, sağarken
huysuzlukeden inekleri anlatırken kullanılır." Kurt yiyesi, zabah sağarken
dizimidepdi. Sanusun çiğ düğe."
Çiğit= çekirdek
çile: 1.dert, huzursuzluk,2.yumakolmamış iplik bağı;
3.dokuma tezgahı ölçüsü
Çilpigibi(Zayıf ve çelimsiz sıskalar için)Çilpi Bacaklı(
Kötürüm ince zayıf eğri bacaklı)
Çilte=Araç çevresinde "çilte" diye semerin iki
yanınabağlı kısa urganlara derler. Bu urganlara ayak basılır veya yük sararken
yükünalt tarafına bunlar gelir, üst tarafı da gaş urganı ile bağlanır. Tabii
ilçedenilçeye, köyden köye farklılık oluyor.Tay ve hey kelimesi de
böylesanıyorum.Ayrıca direcen , yüklemede kullanıldığı gibi ağaçların
dallarınınmeyvadan dolayı kırılmasını önlemek, Küre'de olduğu gibi kapının
açılmasınıönlemek gibi çeşitli amaçlarla kullanılır. Dursun Bey, tanımınız
doğruduryöresel olarak, ancak bizde; kadınlar arasında hakaret ya da aşağılama
amaçlıolarak "çilte bacaklı" deyimi kullanılır:))Dursun Bey; Küre'de
sizindirecen olarak tarif ettiğiniz ağaçlara "çilte" denir, direcen
ise;kapıların açılmaması için dayanan ağaça denir..Çilte=Semerin iki tarafına
sarılan yükütutan ipin adı çilte idi diye hatırlıyorum. Önce ipler iki
taraftaki bir dayağagerilir. Üstüne diyelim ki odun saracaksınız, yük iki
tarafı dengeli birşekilde pay edilir ve sonra çilte yükün üzerinden zıkıca
dolandırılıp semeringaşına tutturulurdu. ÇİLTE=UZUN SOPA
Çimen=Çemen
ÇİMİL, ÇİMİL= Yavaş küçük hareketler
Çimil=Keten posası
Çimke= ince, sıska(çimke bacaklı)
çimmek: yıkanmak, banyoyapmak, yüzmek
çiñilemek= Çınlamak, "Ağamıñ gulaklarıçiñilesin!"
çirpi:ağaç dallarının çok ince olan parçaları
Çirpicek=haluşka, yayım çorbası gibi yemekleryapılırken,
hamurların kaynar suda birbirine yapışmasını önlemek içinkarıştırmaya yarayan;
genellikle Göknar ağaçının en tepesinden kesilerekyapılan 5-6 kollu bir mutfak
aracı. (Çırpak, çırpıcak)
Çirşef=İnatçı, Asalak insan
çişmeninçapını dönügce= tosya... çeşmenin köşesinden dönünce
Çit: Küçük sepet, İçinde saman taşınan fındık
dallarınınortalarından yarılarak yapılan 80-100cm yüksekliğinde ve 60-70cm
genişliğindekisepet. Çit=
Sepet(Daday-Kastamonu-Taşköprü-Devrekani-Tosya)
çiten: ahırda yeni doğmuş kuzu, buzağı gibi hayvanlar
içinayrılmış bölüm, ÇİTEN=AHIRdA HAYVAN YAVRULARININ KONULDUĞUKISIM***
Çitle(?)=?düven sürerken öküzler yaylımdanyemesin diye
ağızlarına fındık çubuğundan yapılan bir şey takılırdı. çilte diyehatırlıyorum.
Çiyan= 1. Yeşil gözlü 2. Kertenkele
çiyit: çekirdek
çokmak: köpeğin havlaması, Çokmak= havlamak,Çokmak= Köpek
çokması, havlama
çokmak=havlamak Köpeklerçokuşuyala=Köpekler havlıyorlar
çokratma: yemek çeşidi
Çokuşma= 1.Üşüşme 2. Havlamak Köpekleçokuşuyala=Köpekler
havlıyorlar
Çolu= Çalı, ince
dallı küçük ağaçlar
Çoluş etmek=kağnı arabaları yolda kalınca arabanınönüne bir
çift at veya öküz daha bağlayarak yardımcı olmak Çoluş=Kağnıarabasını çeken
öküzlere eklenen diğer çift öküzler.
Çoluş=Yardımcı güç?
Çomça=Ağaçatan oyma su kabı
ÇOMUR=Çamur
ÇON: Kalça, çoñ: hayvanlardakuyruk sokumu
çongal: birbirine bitişik
Çoöğmek = çökmek, yıkılmak, çökerek oturmak.(Küre)
ÇORUK: Çarık, eskiden köylerde giyilenderiden yapılmış
ayakkabı
Çoşut= Çoşut=ortalığı karıştıran, insanları birbirine
düşüren(O göbel boyunaçoşutluk ediya.)H. N. Atsız'da çaşıt casus anlamında
kullanılıyordu. Bir deçıfıt var=ortalık karıştıran anlamında. Bir de çıfıt var=ortalıkkarıştıran
anlamında olan söz bu olsa gerek.
Çotuk= Suratsız, asık surat
Çotura (Güvlek) : Tahtadan yapılmış su kabı.
çöğdümek: 1-ayakların yardımıyla basarak yada elle asılarak
birtarafa devirmek,2-ayakta işemek Çöğdümek= Aşağı yukarı ağdumakla aynı
manada, diğer kullanım da erkekler içinayakta işemek.., Bir tarafa eğmek
Çöğe= Tavşanın küçüğüne (yahut sincaba?) de çöğe denirmiydi?
Çöğen= Baston
çöğmek: işemek , Çöğmek= Çökmek.Ağma'nın daha şiddetlisi.
Yani bir tarafa azıcık dengenin bozulması değil, iyice çökmesi.
Çöğür= Saz
ÇÖĞÜRMEK=Çevirmek
Çöğüz = Ceviz
çökelez= sincap
Çökelik-çökelek: Ayranın ısıtılması vesonra da torbadan
süzülmesi ile, ayran tortusundan elde edilen peynir benzeriyiyecek
çökmek: sütün kesilmesi, bozulması, çökmesi
çökü: 1. evli kadınların başlarına taktıkları başlık, örtü,
yemeni2. Dokuma tezegahında bir ölçü
Çökü= ayakları özürlü olup, yürüyemeyen.(Küre)
ÇÖKÜÇ= Çekiç
Çöküç=Çekiç
çölemen: ekmek sacının altına konulan toprakaltlık(Araç)
Çölmek= yine aynı anlama gelir asıl adı çömlektir.
Çöm: Kalça
Çömçe, Çömçek, Çömçü
=pınar ya da kuyu başlarında bulunan,ağaçtan oyulmuş su içmeye yarayan, saplı
kap.. büyük ve ağır maşrapa (Yaklaşık2-3 lt su alır, kazanla birlikte
kullanılır) çömçü= Kulpsuz toprak kap
Çömek, Çemek=Üvendire sapına takılıp tezek kırmaya, sabana
yapışan toprağıkazımaya yarayan üçgen yassı demir.
Çömelmek=Oturmak
çömkürmek=bağırmak, havlamak
Çömü= Ağaçkepçe
çöpreşik= karmaşık, çöpreşük doğru(herhaldeDaday-Subaşı
taraflarındaki söylenişi) bizde de çepreşük şeklinde..
Çöpür: Davarların kıllarına takılmış dal ve ot parçacıkları
parçacıkları,Çöpür=karışıksaçlı
çöpürlü=sorunlu
ÇÖRDÜ,çördük= yabani armut,ahlat ?
Çördük = Küçükce tatlı sulu bir armut türü.. yabani meyve
Çördük= Armudun küçük bircinsidir. Çok serttir, iyice olgunlaştığında yenir.
Selçuk Küçükyıldız Bu cins meyvelerin en irisi armut,onun ufağı çördük,yabanisi
de ahlattır. Bu ahlat ağacı meyvesi olan çördük Ismaıl Altan ahlat yani yabani
armut.iyice bekletildiği zaman çördü olur.
çörek: fırın yada ocakta yapılan ekmek
Çörten=Musluk
çörü: pasaklı
çörütmek= çömelmek(Uşakla çörütmüş bi şeytoplayala
yerleden.)
Çövmek= Bur tarafa devrilmek, dengesi bözulmak
çövdürmek= Burtarafa oturmak, oturtmak (Çiş yapma anlamı
davarmıydı bilmem?)
Çövük= 1. Ayı yavrusu 2. Sapı eğik sopa
çözgü: bez dokuma işliklerinde yapılan işlem
çözme : el dokuması bez, ÇÖZME: Bir erkek iç çamaşırı uzun
ve ön kısmı fermuar aralığı kadar açıkolan eşofman
çufal: çuval
çufalduz: çuvaldız
Çukulata = çikolata
Çul= olarak duyduğum bildiğimin, kesin birbaşka yerde gerçek
bir adı vardır.
çul=kumaş artığı. peder terzi olduğu içinçulla işimiz çok
olurdu. Bir de eskiden çul atma vardı hatırlar mısınız? pamukgibi olurdu Sopaya
bağlanan kirişle çul atılırdı. Bir de büyük kazan gibi biraletin içine yün veya
çul doldurulur elle çevrilen pervanesi ya da çarkı vardımahalle mahalle
dolaşırdı. Kalaycı çingeneler kilo başı çul atarlardı.
ÇUL-Dikilen umaşlardan arta kalan parça-diğer anlamı,
eskimiş parçalanmış kumaş TÖMÜZLÜK BEZİ- Temizlik bezi
ÇUL-Dikilen umaşlardan artakalan parça- diğer anlamı, eskimiş
parçalanmış kumaş .
Çullu-çullum türbe=Yırtık dökük kıyafet
ÇULLAMA DATLISI -Baklava yaparken yufkaların kenarlarından
artan parçaları başka bir tepsidegelişi güzel yerleştirerek baklava gibi
pişirilerek yapılan tatlı.
Çük= Erkek çocuk cinsi organı için kullanılır.
Çükündür: Turp, Kastamonumerkez civarında bu kelime
"pancar "yerine kullanılır. ÇÜKÜNDÜR: Pancar
Çürük çarık(Coruk)=Çürük ve zayıf (meyve ve sebzeler için
kullanılır)
Çüş= at ve eşekleridurdurmak için söylenen söz
Daban= Tarlayı düzlemekte kullanılan alet
Dabançekme=çift sürülentarlada tezekleri ezmek için öküzlere
yatay bir ağaç koşulup sürülen tarladagezdirilmesi
Daban eğserisi, Daban eserisi=Uzun kalın mıh, çivi(Evin
tabanı gibi görevleri gören iri ağaçlarda kullanılır)
daban: tarlayı düzlemekte kullanılan ağaçtan yapılmış
araçDaban=ahşap evlrdeki ana taşıyıcı koln gibi büyük güçlü kalas... bir de
tarlda ekin ekildikten sonra, tarlanın yüzeyini düzlemek için kullanılan
öküzlerinbotyunduruğuna zinçirle bağlanan ağaç tan yapılmış silindir
dada, dadak: bebek yiyeceği
Daday bazarı= Cumartesi
Dadul =Fırın küreği
Daga= Erkek olan keçi yavrusu
DAĞNAMAK: Ayıplamak-
Dağnamuk: Başkalarında görüp de ayıpladığı, kınadığı şeyler,
kendi yakınlarından birinde ortaya çıkınca söylenir."Bizim uşak da
dağnamuğun biri oldu" gibi.
dakılmak: sataşmak DAKILMAK=Bir şeyin arkasına takılıp
gitmek, diğer bir anlamı; şaka yapmak
dakım daklavat: bir iştekullanılması gereken araç gereçlerin
tümü
dakım: sigara ağızlığı, dakım: sigara içmek içinkullanılan
ağızlık
DAKIŞ DAKIŞ: Sadır=? kötükoku anlamında kullanılıyor da
sadır ne bilen var mı? MESELA İŞKEMBEÇORBASINDA SADIR KOKUYORDU DENİLİYOR AMA O
SADIR NE? İŞKEMBE ÇORBASINDA SADIR
KOKUYOR-İşkembe çorbasında hayvan pisliği kokuyor demektir. SADIR- Hayvan
pisliğininkokusu anlamındadır. bİRDE SALDIRSALDIR YORUMU VARDIR BU ÇORBA İÇİN
KURU YAĞSIZ TATSIZ TUZSUZ ANLAMINA GELİR saldır saldırı duymuştum bir
yerdemisafirlikte arpa şehriye çorbası içerken bu nasıl çorba saldır saldır
dediarkadaş bende ekledim dakış dakış tutulmuyor diye ekleyiverdim Saldır saldır- Yağsız, tuzsuz, tadsız yemekler
için kullanılır.
DAKIŞMAK, dakışma(k)= kovalamak, arkasındankoşturmak
dakışmak: sataşmak, peşinden ayrılmamak
Dalabınmak =debelenmek (Küre), suda boğulmamak için
çırpınmak
Dalak=bal peteği (Gömeç de aynı anlamdakullanılıyor.)
Dalamak (köpek)= 1.ısırmak..,2. Köpeklerin kavga
ileyaralanmaları, 3.köpeklerin insanı yaralaması, 4. Sözle azarlanmak,
5.Elbisenin vucudu rahatsız etmesi
Dalapsamak= at ve eşeklerin çiftleşme arzusu içinde olma
durumu Atların ve eşeklerindişilerinin kızgın mevsimi
dalaşmak: köpek kavgası
Dalı bıtırağı=? (Çoluk çocuğu, torunları?)
dallamak: karıştırmak , iyilerini ayırmak, seçmek
Dalmuk=örüsgarda dal dalmuk kalmadı.. Dalmuk = ? örüsgarda
daldalmuk kalmadı..Dalmuk = ? Dalmuk tek başına anlamı yoktur. Cümle içinde
anlam kazanır. Burada anlatılmak istenen; Rüzgar dalını, yaprağını ,meyvasını
gibi nevarsa zarar verdi ,kopardı anlamındadır.
örüsger,alasan,fırtına,yel..:
Dam ,,sadece ahır olarak değil,saçak,kiremitlik olarakda
kullanılır,
Dam görme = ağıldaki hayvanların alt, tüy ve yiyecekbakımını
yapmaya verilen ad
Damönü= Damın üstünde
bulunan boşluğa denir. Hayat altı da deniyor. (Çatalzeytin)
Damtopraklama=Bir yerekalabalık gitmek..
Dam: Evlerin giriş katında hayvanlar içinayrılmış bölüm dam:
hayvan barınağı, ahır
Damatis=Domates
danadişi. Mahsul zararlısı DANA BURNU ya dadana DİŞİ miydi
mahsul zararlısı.
Danam= Erkek evlat kısmına öküzüm denilmişözür dileyerek
söylemek isterin "DANAM" olacak, Küçük erkek çocukları"Dana bu
Dana" diye severler
Danamak=Ayıplamak
dangalak: kendini beğenmiş , ukela
dangırdamak: gelişi güzel, bağırarak konuşmak
Dapınmak= Ayrıca dapınmak tam olarak tepinmekanlamında
değil, bir hedefe ulaşmak için uğraş vermek anlamlarında, ör: Nedapınıp
duruyong öğ şu boş dünyada, nedeseng et, iş olacağına varu. Dapınmak=çalışmak,
debelenmek, sonuca ulaşmak için uğraşıp durmak anlamlarında. Dapınmakkelimesini
Tepinmek gibi de düşünebilir miyiz? Merkezde Dalabımak olarak geçer. İki yana
kurtulmak için çalışma, debelenme anlamında. Bir de dalapsama vardırama onunla
bu kelimenin ilgisi yok tabi. Dapınmak=çalışmak, debelenmek, sonuca ulaşmak
için uğraşıp durmak anlamlarında. Dapınmak kelimesini Tepinmekgibi de
düşünebilir miyiz? Merkezde Dalabımak olarak geçer. İki yana kurtulmakiçin
çalışma, debelenme anlamında. Bir de dalapsama vardır ama onunla bukelimenin
ilgisi yok tabi. Dapınmak=çalışmak, debelenmek, sonuca ulaşmakiçin uğraşıp
durmak anlamlarında.
daraba :1.tahtadan yapılmış çit, 2.köy evlerinde salondan
dışarıyabakmak için kullanılan penceresiz yer,bakacak
DARABA = Baçe ertafına, ya da bir yeri çevrelemek için ucu
sivri tahtaların yere yanyana çakılarakyapılan duvar. Daraba kelimesi Orta
Asya'da (Özbekistan) "darbaza"olarak günlük hayatta kullanılmaktadır.
DARABA = Baçeertafına, ya da bir yeri çevrelemek için ucu sivri tahtaların yere
yanyanaçakılarak yapılan duvar. Daraba =Tahtaların yan yana birleştirilmesi ile
oluşturulan bahçe sınırı...(Özbek Türkçesi; Darbaza)Daraba=Çam veya gürgen
tahtaları duvaramacıyla kullanılır."Zabalayın vadım ses yok. Öğ, ebey
herifi darabaya vuravura zorunan uyardım. Şehere anca gelebüldük."
daraba=İncehatıldan yapılmış duvar
Darakdalı: Dereotu
Dardağan: Dağınık (insan).
Darıcan =Kuş cinsi
Daş=Taş
Data, Tata, Ta'ta=Tahta
DATLI- Tatlı
Datlı: Tatlı
davar= koyunve keçiye verilen adhayvan sürüsü sözlükte
göremedim. Davar kelimesi Rusça'dan dilimize geçmişolabilir,Tavar =
mal,satılacak emtea.. davar kelimesi bütünkastamonuköylerinmde küçük hayvan
sürüsüne verilen isimdir...keçi davarı.koyun davarıgibi ..yani hayvan
sürüsüDavar= Küçükbaş hayvan sürüsü
Davluım=Çarık yapımında kullanılan kömüşderisi(Karadere)Bi
çarukluk davlum ve hele ordan)
Davula dönesi= burda anlatmak zor yani şişe galasıgibi
bişey??? hayvanlara ekseriye'te söylenir
DAYAK=KAĞNILARDA OKLARIN ALTINA DİKİLENDESTEK***dayak: kağnı
arabasının okunun birleştiği yere bağlanmış, arabayıayakta tutmaya yarayan ağaç
kazık, Dayak=Ata, eşeğe yük yüklenirkenyükü tutması için konulan ucu çatallı
ağaç.
Dayfa=? ( Bu gidişle bu dayfadan bir kitapçıkaracaksınız
sanırım hocam:)
de=söyle, konuş.("debakalım, ne deceyşen de" gibi
kullanılır)
debelenmek: tepinmek
Debertlemek=Karıştırmak-Konunun derinine inmek,
debertmek-debeşlemek: deşmek, karıştırmak, ellemek
Debertleşdüme= Fazla karıştırma!
Dede= Dedegıl yahut dedegılıç kelimesiyleilgili mi
bilmiyorum; Dede diye bir girizgah sözü var. "Dede Mısdafa'nıñettüğüne
baksaña..." Bununla alakalı mı bilmem yine Buba çıkası diye birsöz var.
Aspa çıksın der gibi. İlenç desen değil, kötüleme sözü ama... Ben demerak
ettim," hay aksi bu da yapılır mı?" gibi bir anlamı olabilirmi?
Dede=Mecazen elden ayaktan düşmüş, zayıf, gelişmemiş anlamında
kullanılır."DedeMısdafa'nıñ ettüğüne baksaña..." cümlesindeki anlamı
böyledir.
Dedegıl=Kağnı, kızak vs. araçların bir parçası. dedegılı:
bonduruğa takılan oku tutmaya yarayanhalkayla okun birbirine irtibatlanmasını
sağlayan tahta düzenek
Dedegılıç= Dedegıl
DEFTERİ DÜRÜLÜPTEN DÜRÜLESİLE =OG KAÇ KERE DEDİMDEFTERİ
DÜRÜLÜPTEN DÜRÜLESİLE. Bİ MIK ÇAKMADILA BİLMEYONMU
değirmi : yuvarlak
DEĞİRMİ=Beyaz incetülbentten yapılan , kare
şekline,kenarları ince tığ oyası yapılan ,özelliklebanyo sonrasında baş
üşümesin diye üçgen şekline getirip bağlanan baş örtüsü.
değirmilik : başa örtülen eşarpveya yemeni
Değmen = Değirmen "Değmentahılı hasıllamak"
Öğütmek için değirmene götürülecek buğdayın sıkkalburlarla elenip, içindeki ot
tohumu, taş parçası vs nin ayrılması işi,
Deh= at ve eşekler
için kullanılan hareket emri At, eşek için yürütme sözü. Deh=Atve eşeği yürütmek
için
Dekdurmak= "dekten (denkten)aşmak" :Dek durmak,
yaramazlık etmeden, kimseye bir zarar vermeden, durmakdemektir. Dekten aşırmak,
dek duran bir kişiyi rahatsız ede ede hareketlendirmek, yaramazlık etmesine yol
açmaktır.düzgün durmak
dek gelmek: 1.uymak aynısı olmak,2.rastlamak,3.isabet etmek
Dekdalaşolmak=Tam olaraksöylersek,DEKDALAŞ OLMAK..(Buradaki
dalaşmak kelimesi köpeklerin birbirleri ilekavgası, veya uçakların it dalaşı
dediğimiz taciz olayından türemiştir..)
Dekdeleş =Bulaşma, etrafımdaısrarla dolaşma, karışma
anlamında
Dekdeleşolmak= askıntı olmaksırnaşmak.. Hocam DEKDELEŞ
değild e Daday civarında DEKDOLAŞ OLMAK diye birdeyim var. ASKINTI OLMAK
anlamında kullanıldığını biliyorum.Dekdolaş olmak=Cevap:askıntı olmak
sırnaşmak.. Hocam DEKDELEŞ değild e Daday civarında DEKDOLAŞOLMAK diye bir
deyim var. ASKINTI OLMAK anlamında kullanıldığını biliyorum.
dekleştirmek: tamamlamak
Deli OğlanSarığı SorumBurmasına benzer Rahmetli nenem aynı
malzemeden yaptığı tatlıya Deli OğlanSarığı derdi
Deli oğlansarığı= Sorum Burmasınabenzer Rahmetli nenem aynı
malzemeden yaptığı tatlıya Deli Oğlan Sarığı derdi
Delimsirek= dengesiz, ayarsız (kişi)
DEMBÜLDÜMBÜL(DAMBUL DUMBUL)=dengesiz, ne yaptığı belli
olmayan, kaba saba davranışlar için de kullanılır
deme goma= dedikodu
Demek=hayvanları dışkılarının dışarıya atıldığıdelik,
açıklık ya da pencere, Temek
Demeyon: Söylemiyorum
demin: biraz önce
Dene= = Tane
denk gelmek=rastlamak. -eve gelüken seynayadek geldim,
selamı va.
Depe=Tepe, Depenge daşı goyunca şartosun kafagıgpetmezini
akıdurun şartosunn sen beni biliyogmu eee gibi, Depengüstüdüşesice=Tepesi
üstüne düşesice (İlenç)
DEPECOMBALAK=TEPETAKLAK. Tosya Depecombalak- takla
(depecombalak gıldım- takla attım, depecombalak gılayazdım-az daha takla
atacaktım)
Depecük= tepecik; tarladan toplanan ekin ve ot vsgibi
örünlerin harmanın bir kenarında, üst üste yığılması... aynı zamanda yığın da
denir
Depeleme=Çok doldurma
Depenoluk,
Depesaşa=tepetaklak. işallahhh depesaşagelüsüng
depestü: baş aşağı, tepe üstü
depeüstü gidesice= Altı üstüne gelesice (beddua)
depeüstü gidesice= Altı üstüne gelesice (beddua)
Depme= kağnı arabasının hızını azaltmak için yapılanön
göbüden arka oka ip ,ya da zinçirle bağlanan ve tekerleği n dönmesiniengelleyen
2- 2.5 metre boyunda bir ağaçtan yapılmış fren sistemi.. offf ne zortanımladım
beeee ...
depme=Tepme Depmek= Tepmek, Hatırladığım kadarıylaÇamaşır
depilir'di. Annem hâlâ çamaşırı önce deper!
Depük, Depme, Depüklemek : Tekme adı altında kullanılsa da oğuz
boylarına kadar uzandığımızda Bellemekolarak ta geçer Baçcayı depükledim
(Belledim) Adamo depükledim (Tekmeledim)
Depük, depmük: =tekme
Depükle depükle= tekmele tekmele
depüklemek: tekmelemek
DEPÜK-Tekme -(Cümle içindekullanımı-Yokardan depüğü godummu
aşurun, biyana çegilivesene ordan.)
depürcüm etme=üzerine yürüyererek kovalama
Deragap= Deregap- Derekap osmanlıca olsa gerek.
Deragap= Deregap- Derekap osmanlıca olsa gerek.
Deri günü=Pazar günü BEN DERİ GÜNÜ ANGIRAYA GİDECEYİN
Deri= 1. DERİ 2 Pazar.
Araça ta pazar gününe DERİ gün de denir
Destancı= Destan söyleyip, teybinden dinletip, yazılı
hallerini satan kişi.
deste: buğday ve arpa tırpanla biçildikten sonra küçük
öbeklerhalinde bir araya getirilmesi, Deste=Sapöbeği
Destire=Testere
DESTMAL-DESTİMAL destimen: =mendil, ter-burun mendili,
mendil
Deşükleme=araştırma (yaramı deşükleme-deşme..)gibi
devdala: iri yarı kocaman
devek, tevek: kabak,salatalık vb. bitkilerin kök ve gövdesi
Devrüldü= devrildi (yıkıldı)
Devrülegalası: Hayvanlar için kullanılan bir beddua. Devrilip
de kalası demek.
Devşek=İki kadın sokakta karşılaştıklarında, biridiğerine
halini arz eder; dam çul... uşak devşek sığır sıpa inek çanak samallıkmamallık
derken aşam oluveriyo!!! günün kısa
özeti bu. "Uşakdevşek"deki "devşek" kelimesi ne anlama
geliyor? Eş mi? Koca mı? Karı mı? Yoksa ev ahalisi mi? Yoksa devşirilmiş şey
mi? Yani eve eklenmişkişiler? ("At yok eşek yok, Bit yok yavşak yok, Garı
yok uşak yok!"derdi, bizim köyde Fayık Aaa.)
Deya= Diyor
deyda: daha orada , işte orda
Deydaha- deydağ = oradadiye işaret edilerek kullanılıyor.
Deyhana= İşte orada (Konya'da Daana, Nevşehir'de Teyda,
deyda şeklinde kullanılıyormuş) Deyhana-Daha orada, DEYHANA=orada, işte bak,
azıcık uzaktaki nesneler için kullanılır
Deymüçü= eskiden köylerde kullanılan bir un ölçeği..
DEYNEK=Yaşlıların yeredayayarak yürüdüğü sopa, asa,
deyon=söylüyorum("deyondeyon anatamayon öğ"
derler.)
deyve=söyle. Söyleyiver,
deyvemen=söylemem. söyleyemem öğğğ deyveseng nolacak sanki
DEZE= Teyze
Deze= Teyze, Türkistan'da, meselaKırgızistan'da "Tay
ece" deniyor. Dayının kız kardeşi. Dayı ileTay'ın ilgisi var mı bilmem.
dıbırga: saçsız, kel
DIDIK=Değirmi baş örtüsününün uçlarınıenseden karşılıklı
geçirilerek başın tepesinde bağlanmas, bağlama şekli ı(alşonu bağlada başına
dıdık et) Bazende başörtülerinin kenarlarına oya yapması için"al şonun
dıdıklarını edive " derler
Dıdık=Kümes hayvanlarının ibiği, kadınlardabirde bir tür baş
bağlama şekli
dıdılama=çok üşüyüp titreme
Dığan=Bizim germeç -taşköprü tarafındatahana DIĞAN deniyor.
Ayrıca saman doldurmaya yarayan alete bizde YABA. ılgaztaraflarında da HAPAZ
deniyor. HAPAZ bizde avuç anlamında kullanılıyor. (İkihapaz leblebi ver) İki
parmaklı ve ucu yukarı kıvrık harman aletine DİRGEN, üçparmaklı olana ÜÇPARMAK,
tırmığa da DIRMUK diyoruz..
dığdının dığdısı: uzaktan akraba
dık(mak)-dıkıvemek=bir yudumdaiçmek(sıvı gıdalar için)
dıkılmak: tıkılmak, batmak
dıkım: lokma, Dıkım= (Sulu yiyecekler için) bir
lokmalıkyiecek
dıkınmak: yiyecek atıştırmak
dıkıvi: yiyiver
dıkmak: yemek yemek
Dıkmak= yutuvermek, ağzına sokmak
Dımdızlak-dıpdızlakkalmak: Soyup soğanaçevrilmek?
Dıncıkmak, duncukmak: içlenmek, duygulanmak, ağlamaklı olmak
Dıncıkmak, Duncuktum; Sabırsızlandım. Dıncıkmak, duncukmak; Sabırsızlanmak değil de
sanki ağlayacakgibi olmak diye hatırlıyorum. Bu kelimeyi pek severim. Dolukmak
kelimesi debenim verdiğim anlamı verebilir ama sanki aklımda anlamı öyle
kalmış. DUNCUKMAK= Bunalmak,ç ok sıkılmak,çok merak etmek,çokterlemek,ağlamamak
için kendini tutmak gibi durumlarda içinde bulunduğusıkıntıyı ifade etmek için
kullanılır.DUNCUKTUM denir.
Kürüşlemiş, Kürüşledim; Kocamış Yaşlanmış Yaşlandım
Hedeme; Hizmetli
Belemek; Çokça boyamak, beşikteki çocuğu sarmak, ortalığı
batırmak
gudubet - işaret = yüzüne bakılmayacak kadar çirkinitici
olan..
düdük gibi = kısa anlamında kullanılıyor... düdük gibi eteği
giymiş
Dıraz (dırazoğlan): İri kıyım, genç erkek çocuk.
Dırmuk = tarladakı deste adı verılen hasatı
traktoreyukledıkten sonra etrafta dagınık olarak kalan sap adı verılenleri
toplamayayarayan tarak şeklindeki uzun saplı ağaç alet..Dırmuk? biz dığan
derdik ona
Dırmuk= DIRMUK= tırmık.. Bizim germeç-taşköprü tarafında
tahana DIĞAN deniyor. Ayrıca saman doldurmaya yarayan aletebizde YABA. ılgaz
taraflarında da HAPAZ deniyor. HAPAZ bizde avuç anlamındakullanılıyor. (İki
hapaz leblebi ver) İki parmaklı ve ucu yukarı kıvrık harmanaletine DİRGEN, üç
parmaklı olana ÜÇPARMAK, tırmığa da DIRMUK diyoruz..
Dırnak=Tırnak
Dibek= pekmez yapma için kullanılan, ağaçtan yapılmışgeniş
bir hacmi olan basit ağaç pres
DİBEKDAŞI=İçine buğday konularak ağaçtokmaklarla iki kişi
tarafından dövülerek bulgur ve keşkek yapmaya yarayan, içiçukur büyükçe taş
parçası
Dibidoruğu... : aslıolmayan, değersiz, önemsiz.
dibi dutmuş da denebülüdibinesarma, süt dibine sarmış denü..
Süt tenceresinin kaynaması sırasında dibindeoluşan yanığa ne denirdi?
Dibildemek = kımıldamak, rahat durmamak.. gımış gımış etmek
= aynı anlamda
dibine sarma,süt dibine sarmış denü..Süt tenceresinin
kaynaması sırasında dibinde oluşanyanığa ne denirdi?
dibinesiğmek: altınakaçırmak
Didelemiş=yaşlanmış, ihtiyarlamış.
didi :söyledi, dedi
didiklemek: çok ince parçalara ayırmak
didişlemek: gelişi güzel karıştırmak
didmek:1. tavuk, horoz vb. hayvanların gagalaması, ısırması
2. çokince parçalara ayırmak
didmük,didmüklemek,ditmek didiklemekanlamında mı? sorunuz;
Hatırladığım kadarıyla dit-mek, yolmak, çizmek,tırmalamak... anlamlarında
kullanılıyordu. Yüzünü ditmiş (Çocuk), Köpek ditmiş, kedi ditmiş(? yoksa
cırmalamış mıydı?) gibi kullanımları vardı. Bu arada çokyukarılarda kaldı bir
soru sormuştum; Dede çıkası, Dede galası gi.i beddualarınDede ile değil,
dit-mek ile ilgisi olduğunu çıkarıyorum sizin bu fiilinizden;Yani yüzü
tırmalanasıca gibi bir anlamı olmalı.
Diğren Kesi= Harmanda sürülen sapın iyiceparçalanmış hali.
dikelmek-dinelmek: karşı gelmek
Diken ucu= itmik ?
Dilgırmak= Kibarkonuşmaya çalışmak(Dil gırma aasınıñ)
dil kırmak= istanbul ağzıyla köylük yerdekonuşmak.(hava
atmak)
Sorak=Gabak sorağı hemen uyutur.
dile dolakolma= bir sözüsürekli tekrarlama, bir nevî, fikr-i
sabit olan bir düşüncenin sık sık dillendirilmesi..
Dilimgayganası=yumurtalı ekmek(öncedenyazılmışsa affedin.)
Dilme: Dört köşe olarak dilinmiş ( biçilmiş)ağaç. Şimdilerde
5x10 veya 10x10 diye adlandırılıyor.
diñek: dik duran
Dingilçoş = tahtıravalli,
DİNGİLDEK... DURDUĞU YERDE DURMIYAN KİŞİ. Dingildek=oğlan
çoçuklarının hareketliliği...
Dingildemek: Masa dolap gibi şeylerin bir ayağınınkısa
olmasından, dolayı iki yana sallanması. İşkili var da
dingildiyor:(Deyim)Üzerinde konuşulan konuyla ilgili olarak, kendisinden
şüphesi olan kişininrahatsızlığını sağa sola kımıldayarak veya söze müdahil
olması durumunda kullanılır. dingildemek: iki yana sallanma
dink: buğdayı keşkek haline getirmek için kullanılan içi
çukurbüyük taş
Direcen= Hayvana yük sararken, yük bir tarafa çöğmesin diye,
biriucu yükün sarıldığı urgana tuturulan, bir ucu da yere batırılan 6-7
cmkuturunda 150-180 cm uzunluğunda, ucu çatallı direk
DİREKDOR=Traktör
Direktor= traktör, araç ilçesinde traktör
Direzin= dokumadaki çözgü sanırım (Direzinçözmek diye
hatırlıyorum.
Dirgen= Bizim germeç -taşköprü tarafındatahana DIĞAN
deniyor. Ayrıca saman doldurmaya yarayan alete bizde YABA. ılgaztaraflarında da
HAPAZ deniyor. HAPAZ bizde avuç anlamında kullanılıyor. (İkihapaz leblebi ver)
İki parmaklı ve ucu yukarı kıvrık harman aletine DİRGEN, üçparmaklı olana
ÜÇPARMAK, tırmığa da DIRMUK diyoruz.. DİRGEN= İki parmaklı veucu yukarı kıvrık
harman aletine, Dirgen=saman ya da ekindestelerinin kaldırılmasında kullanılan
iki parmaklı ağaç çatal, Dirgenedayanmayan porsuk, harmana girmez, Dığan=yaylım
toplanırken en altta kalansaman ve buğday tanelerini yerden kazıyarak
toplanılan alet dirgen: uzun saplıçatal şeklinde daha çok ağaçtan yapılmış sap
ve saman atmaya yarayan DİRGEN= İki parmaklı ve ucu yukarı kıvrıkharman aletine
DİRGEN, DİRGEN= Otları kesilmiş ekinleri arabaya,traktöre yükleyince
,insanların üzerine çıkıp otları,yerleştirip sıkılaştırmak içinçiğnerken yardım
aldıkları ,bastırdıkları tahtadan yapılmış iki parmaklı alet. DİRGEN=Otları
kesilmiş ekinleri arabaya, traktöre yükleyince , insanların üzerine
çıkıpotları,yerleştirip sıkılaştırmak için çiğnerken yardım aldıkları
,bastırdıklarıtahtadan yapılmış(?) iki parmaklı alet.
diri efe: çok güzel, çok iyi
dirlüksüz, dirliksiz: geçimsiz, kaprisli..
diş kiri = genellikle yüzde görülen cilthastalığı. (batıl ya
da gerçek) inanışa göre dişteki sıvı sürülerekiyileştiğine inanılır.
divan: aynı muhtarlığa bağlı mahalleler
DİVİDİ=yapıverdi.
Diynemek, Dinemek = Dinlemek "Sen de anamadan, diynemeden
gonuşuyosuñ!"
diyon: diyorum
diyze-deyze: teyze
Dizgin=Atın başına takılan ve ata yön vermeyeyarayan alet
Dizin: Pişmiş kestanenin ipe dizilmesi
dizlik: uzun paçalı don
Dodul=Şipi birçok ilçemizde ve merkezde bu adla kullanılır. Köyde şipi olarak tavuk, kaz, ya da hindi kanadı kullanıllırdı. Birde halk arasında argo tabir edilen ama aslında ekmek fırınlarında kullanılan sürgüç vardır. Şipinin on katı büyüklüğünde ıslatılarak fırının altını temizlemeye külünü silmeye yarayan alettir. Bu aletler takım olup bisleğeç ufak saçlarda dodul ise fırınlarda kullanılan küreklerdir.
Dodul=Şipi birçok ilçemizde ve merkezde bu adla kullanılır. Köyde şipi olarak tavuk, kaz, ya da hindi kanadı kullanıllırdı. Birde halk arasında argo tabir edilen ama aslında ekmek fırınlarında kullanılan sürgüç vardır. Şipinin on katı büyüklüğünde ıslatılarak fırının altını temizlemeye külünü silmeye yarayan alettir. Bu aletler takım olup bisleğeç ufak saçlarda dodul ise fırınlarda kullanılan küreklerdir.
Dogra = araç ilçesinde togra..vucut kiri
dogu: erkek hindi
DOGU=Hindinin
erkeğine denir
Doguz = domuz...doguzluk etmek = araç ilçesindeyaramazlık
etmek, Doguz= domuz, küçük çoçuklara şöyle söylenir= gine nedoguzluk ettig
bögün bakıyın!!! = yine ne yaramazlık ettin bu gün bakayım. dağda gezen, ismi
lazım değil, canavar...
doğah: koşum hayvanlarınıdurdurmada kullanılan söz
Doğul= Davul Doğula dönesice=davula dönesice Doğulcu=Davulcu
dôkûlagalısaca= Dökülegalası(ca) sitem-kızgınlıkarası bir
duyguyla yapılan hafif ilenme deyimi Sedat bey?
dokuma: uzun sırık yada sopayla ceviz vb. meyveleri
ağaçtandüşürme, Dokumak: Kestane ve ceviz gibi yemişleri sırıkla düşürülmesi.
DOKUZDALAK GURŞUN = YEMİN EDERİM
Dolak= Yünden bir karış eninde, bir buçuk metre
boyundatezğahta çok sıkı örülen, bir ucuna iki uzun ip takılarak yapılan birdokumadır.Çok
eskiden köylerde kış gününde dağa hayvan otlatmaya,ava gidenlerinve çobanların
ayaklarına sıcak tutması ve ayaklarının ıslanmaması için ,ayakuçlarından
başlayarak dizlerine kadar dolanan ve ucunkaki iplerle üzeribağlanarak
kullanılan bir giyecektir. dolak: çarıkların üzerine ayak bileklerinden dize
kadar sarılanyünden dokuma, DOLAK= ÇARIĞIN ÜZERİNDE BACAĞA SARILAN
YÜNDENBEZ***Dolak= Kıldan yapılmış, ayaklara kar girmemesi içinkullanılan
sargı. Günümüzde bir nevi süs olarak çizmelerden ayrıca satılıyor.
DOLAMA: Her ne kadar dolanmak sözcüğü olarakkullanılsa da
kadınlarda çarşaf örtüsü kaldırıldıktan sonra başörtüsü yerinekullanılan kalın
ve uzun örtüdür. Dolama: Kol, parmak ve bacaklardaçıkan bir çeşit çiban dolama:
bohça
Doldurmadireği. İnşaatlarda, araları ı taş, tuğla veya
kerpiçle doldurulan ağaç direkler.
Doldurma: İnşaatta iki direğin arasını taş, tuğla veya
kerpiçle doldurma.
Dolmadirek= Kagir evlerin iskeletinde kulalnılan kalaslar. daha
sonra bunların araları eski tuğla yadakerpiçlerle örülerek doldurulur
Domatis = domates
DOMUZLUK=Yoğurt yapmak için kullanılacak yoğurda verilen ad
don : külot
Dondurma : Dana baklası ezmesi
dongra:vücut da birikmişbulunan kir,daha çok el üzerinde
olan kir,pas
Donguz, domuz = donguz ya da hınzır, Araç'ın birköyünde bana
neden domuzlar bu sene çok dediğimde "Kurtlar azalıncadonguzlar
çoğalır" demişlerdi.
Doñra=? (Sañralı sekiz ay, doñralı dokuz ay,kedi fistan
gadun; üç ay on gün) diye bir deyim vardı.Doñra=kışın eller üstündeoluşan kir
yapışması gibi derinin kalınlaşması değilmi,,
DonuzDamı=Çay ve dere kenarlarındaki tarlaveya bahçeleri sel
almasın diye, sele karşı özel bir teknikle yapılan ağaç set. Domuz ya da donuz
damı= yeraltı maden işletmeciliğinde de kullanılır, göcüktehlikesine karşı
tahkimat.
DONUZ= YARAMAZ***
Donuzluk=Evlerde ocakların altına da benzer bir teknikle
kalın vesert ağaçlar, üçgen oluşturacak şekilde sıralanır, sonra içleri
toprakladoldurulur, en üstüne de kaldırım taşı gibi taş döşenirdi. Bu toprak
kısmınkalın olmaması halinde alttaki ağaçların tutuşma ihtimali olurdu. Evde
odunuçok yaktığımızda, büyüklerimiz "yeter, şimdi donuzluk tutuşacak"
gibibir şey derlerdi. Bu benzerlik yeni dikkatimi çekti. Bilen varsa
açıklığakavuşturalım. Donuzla=Ocakların alındaki toprak dolu alana da 'donuzla'gibi
bir şey derlerdi. Hiç duydunuz mu?
Doohaaah: Gahdemek= sürmek (atları?,öküzleri?, atı?, eşeği?)
gehdemek olabilir. Heşt de öküze yürü demektir. Doohaaah:dur anlamına gelir.
doruk= tepe
Doruklu= Bir arıklıya bir doruklu diye biliyorum beno
atasözünü Ben bir anıklıya bir tunuklu diye bir atasözü hatırlıyorum mesela.
Döğmek(bkz. Burdurmak ): Erkeksığır veya mandanın
yumurtalıklarına gelen damarı sıkmak, kesmek veya çekiçleezmek sureti ile
hayvanın üreme kabiliyetini ortadan kaldırmak. Bu iş havyanınyükte
kullanılırken yaramazlık etmemesi için yapılırdı. Aynı iş at ve eşekcinsi
hayvanlar için yapıldığında da "inemek" denilirdi.
Döğmek=
döğücü=genellikle çekirdekkahveyi demir tokmakla un şekline
getiren kişilere denirdi.
döğücü=genellikleçekirdek kahveyi demir
tokmakla un şekline getiren kişilere denirdi.
Döğüş= dövüş, Döğüş=Mardınan gûcûk döğûş ediya dışarıda
DÖKÜLEGALASI
dökülegalsığ=
Dölü : DeliElme :
Dölü=deli
Dölük delük: =delik
Dölümsirek, Delimsirek= kafadabiraz var! tam değil idare
eder ama hafiften kaçık anlamında Dölümsirek, Kastamonu Merkez'de delimsirek
olarak geçer. Genelde sahil tarafı dölü derler
Dölümüsü^n= dölümüsüg laa seen hiç ölee olumu? serzeniş
dahaçok dosta söylenir= Akıl yokki bu göbelde.ahrazzzzz şartosun.:::)))
Dömek= ahırdan çıkan hayvan gübrelerinin, atıldıdıbir
küreğin rahatça geçebildiği, ahırın duvarında açılmış deliğe denir. Dömek
yerine Kastamonu merkez köylerinde "temek" kullanılır. dömek: Daday
civarında ahırlardakemrenin ahırdan tahliye edildiği delik ya da pencere
Dömür= demir
Döneyen: Koyunlarda görülen ve koyunun kendietrafına
dönmesine sebep olan hastalık.
Döngel= “Döngel=İğde?" yazılmış. Soruişaretinden de
anlaşıldığı gibi yazan arkadaşımız da emin değil. Bu kelimeKastamonu merkez civarında
"muşmula" karşılığı olarak kullanılır. muşmula beşbıyık olarak da
kullanlır döngel: muşmula da denilen yabani meyve (Uvazile Döngel (Muşmula da
deniyor) aynı meyve değilmiş. Ben ikisini aynı meyvebilirdim, yeni öğrendim.
Uvaz, ishale çok iyi gelen bir meyve imiş. Şıp diyekesermiş. Uvaz'dan kek
yapılıp kurutulur, hastalıkta yedirilirmiş.(Araç/Okçular))
DÖRKENİ= DEVREKANİ
Dörpü= Törpü
Döş veAğguş ne olabilir? Ağguş kollar-kucak bildiğim kadar
Abeyim. Döş iise bağır canevi anlamında. Emindeğilim.
DÖŞEK=Yatak, Pamuktan ya da
yünden yapılmış, yer yatağı
Dudumis= kız çocuklarının ferci için kullanılır.
dumo olmak, dumoğ-dumoğu: grip, nezle öksürük olma
Dumoğ= Azdavay ve yöresindeayrıca kastamonu köylerinde
bronşit ve öksürükle olan akciğer hastalıkları içinsöylenir.
Duncukmak= Ağlamaklı hale gelmek, bazı cümleler farklı
anlamlarda kullanılabiliyor. Bu kelimenin o an içindebulunulan hal ve akış
yönüne göre değişiyor. Duncukmak cümlesi :"Oğlanesgere gideyken anasıda
ağlayınca az galsın salıveyodum gendümü duncukdum emmeginede ağlamadım"
"Seni bekleye bekleye öldüm! Adam benşurdayın deyebi habar verü,
duncuğuyon sen gelmeyince" DUNCUKMAK=Bunalmak, çok sıkılmak, çok merak
etmek, çok terlemek, ağlamamak için kendini tutmak gibianlamlarda kullanılır. DUNCUKMAK=Bunalmak,
çok sıkılmak,çokmerak etmek,çok terlemek,ağlamamak için kendini tutmak gibi
durumlarda içindebulunduğu sıkıntıyı ifade etmek için kullanılır.DUNCUKTUM
denir.
Duşgelmek=Rastlamak, rast gelmek, birlikteolmak. Daha çok
olumsuz durumlarda kullanılır."İnşallah eşkıyalara duşgelirsin
"," dil bilmezlere duş gelesi " gibi. Annem daha
çokbeddualarında kullanırdı. Duş= Denk gelmek, rastlamak; Türkmencede
karşılaşmak, bir araya gelmek, buluşmak
duş: siper, gizlenecek yer
Duşman, düşman= Kavgalıolunan kişi. Hiç düşman bulamayınca
komşularıyla kavga eden bir durumdaolduğumuzun göstergesi olan bu deyim beni
çok üzer. Harici düşman milletler vefertleri için değil kapı komşusu için bu
kelimeyi kullanan milletim için çoküzülürüm.
duta: meyveye zarar vermeden daldan elle toplamak
Dutacak= Tava tencere tutmaya yarayan beze(Merkez) denir
değil mi? Yoksa Merkez'de sabanın tutulacak yerine de aynısı mıkullanılıyordu?
Duturuz etmek, tuturuz etmek=İşi olan birini meşgul etmek,
oyalamak
Duzu biberi= Tuzu biberi
Düğdü, Tüğdü, Tuğtu =1. baltanın kesken yüzünün arkası. Sap takılan yeri.2. "Düğdü" aynı zamanda boyu kısa yetişkin insaları tarifte kullanılan bir lakaptır: "Düğdü gız", "düğdü gelin"
düğe: 1.ineğin dişi yavrusu, 2.yavrulamamış dişi sığır, İki yaşlı dişi inek adayı.
Düğe sımalı = Yaşından genç gösteren..))
düğen: buğday, arpa saplarını kırmak tanelerini ayırmak
içinkullanılan harman alet
Düğensilik;= düven ile boyunduruğu birbirine bağlayan uzun
eğri ağaç, sırık
Düğünnük= Düğüm
Düğünün Safhaları : 1-Kız görme(beğenilirseoyalı yazma
örtülür.) 2- Dünürlük, 3-Söz kesme (şerbet içme) 4- Nişan, 5- Araya bayram
girerse altınlı koç ve bayramlık alma, 6- Çarşamba günü akşamı kına(erkek ve kız
tarafında ayrı yapılar) 7 -Perşembe gelin çıkarma, (Gelin oğlan evine geldiğinde
misafirlerin karşısına kol kola çıkarlar, bu işin adına KOLTUK ETME denir)
yatsıdan sonra da GÛYÔ GUYMA, yani gerdek. 8- Cuma günüöğleden sonra semet (kız
evinden oğlan evine misafirler yani kız tarafı gelir, eğlenceler yapılır) 9-
düğün faslı biter birkaç gün sonra gelinin anne evine ilk gidişine EVİRLİK
denir. 10- Kız ve erkek tarafının akraba ve komşularına el öpme ziyareti
yapılır, geline bahşiş verilir. (ALLAH Bİ YASDUKDA GOCALTSIN..ÊMİN...)
Dün annem babamın yatağında olduğu yerde yıkılmasına, bayılmasına
dair bilgi verirken kullandı da:))
Dün(g)ürşü: 1.Kız alma veya kız verme yoluyla edinilen yeni akrabalar,2.
Düğünde kız evinden gelini alıp gelmekle görevli kadınlar. Dursun Hocam, Dün(g)ürşü
kelimesi Kastamonu merkez civarında"dünür"anlamında kullanılır.
Düğünde kız evinden gelini almayagelenlere de "hakçı"denir.(Uşak
çobuk olun helahazırlanamad(g)ız, hakçıla şindilede gelü!)
düñürşü: damat ve gelinin ana ve babalarının akrabalık durumu
Dünürşü-Dünür, düğürşü gibi söylenü
Dürü: Düğünden önce kız ve oğlan evlerinegelen hediye, Dürü=
dürü..kınagecelerinde geline toplanan hediyeler( İnebolu) Merkezde dürü kız ve
erkekevinin yakın akrabalara aldığı hediyelere denir diye biliyorum.
dürü:1.düğün olmadan önce kız tarafının yakınlarına
alınanhediyeler,2.düğüne davet ederken yakınlara verilen hediyeler
Dürüpbıkmak=katlamak, (dürbık nereye korsan goy) Küre.
Bıkmak:Bükmek ?! (Hocam anlam olarak ele alınca buyattı kafama) Dür bık =
şeklinde kullanılan bir deyimdir. Dürdüm bıktım yerinekoydum gibi
Dürzü= Pezevenk, karısını, kızını satanadam, kadın satıcısı.
Düşgörmek= Rüya görmek(Düşümde=Rüyamda )
dütlemek=batırmak çatalı zeytine dütledim gibi.. saplamak
(Peyniri çatala dütliyver)
düvenöküzü= Çok fazlayiyenler için
Düvlek: Kavunun olgunlaşmadan epeyi bir zamanönceki hali.
düzen: bir iş için kullanılacak araç ve gereçlerin tümü,
düzenek
düzenbaz- düzenci: yalancı , hilebaz
düzme: uydurma
ebişek: kanlıca mantarı
Ebrimek: Haşlanan patatesler için kullanılırdıama anlamını
bilemiyorum.?
eccük = azıcık
ECİNNİ = CİN (?) ECÜNNİ..Erol Malak öcüncü de derler biziim köyde
ecir: sabır
ecünnü, ecinni=1. Çok korkulacak yaratık anlamında.Genellikle çocuklar yaramazlık yaptığında kullanılır. (valla ecinlile geliya şindi seni alıp gotürüle ben garışman ) 2. şeytan
Ecücek: Azıcık küçük bir parça
ecir: sabır
ecünnü, ecinni=1. Çok korkulacak yaratık anlamında.Genellikle çocuklar yaramazlık yaptığında kullanılır. (valla ecinlile geliya şindi seni alıp gotürüle ben garışman ) 2. şeytan
Ecücek: Azıcık küçük bir parça
êcük= azıcık, az. (yazılış olarak arada bir yaylım ağız yayması olur yani : Ecük, Eycük, öcük, oycük (cıkgada, cıkkada, cıtgada, citteyne, cıngacca, bit gada sözleri de ecük yerine kullanılır. ).Taşköprü'de "bıdımuk"ve "bıcımuk" da kullanılıyor.
Ecük= az, Azıcık ECÜK anlam olarak doğruama yazılış olarak
arada bir yaylım ağız yayması olur yani :EYCÜK
edükleme= ineği sağmadan önce buzağayı azemzirtmek mi?
EFE=güzel , iyi... Efe oldudedük yaa! Ey bırak tevetür akıl deyve dedim neyle bilüseg yaz dedig..
EFE=güzel , iyi... Efe oldudedük yaa! Ey bırak tevetür akıl deyve dedim neyle bilüseg yaz dedig..
EFİLEFİL-İFİL İFİL=rüzgârınhafif esmesi
Egitmek= Götürmek(bu kelimedeki e açık olarak okunur. eeegitmek
gibi.) Yanında götürmek!
Eğcükde: az da
eğirmek: ip bükmek
eğlek-eğrek : hayvanların öğlevakti dinlendikleri su başları
Eğlenme=Dalga geçme (Lan beninen eğleniya musun?)
eğnininigiymek= kıyafetinigiymek
Eğrek= Hayvanların sıcaktan kaçıpserinledikleri yere
denirdi?
eğretü: eğreti, uydurma, gelişi güzel
Eğseran= Ekmek teknesini vs. kazımak için kullanılanalet, eğsiran
da denir bizim kürede
Eğseri, Çivi,
Eğsi-egsi=: Ucundan bir kısmı yanmış odun parçası
eğşi: ekşi, meyvelerden yapılan marmelat
ehil: eş , koca (köçekli )
ehlim: eşim , kocam
Ehmet= Ahmet
ekin : buğday,arpa gibi tahıllar için kullanılır
Ekleşme= Bir iş görürken , yolda yürürkenv.b.engel olma hali..Kullanım
şekli de : Öğ ekleşme beee.))) Ekleşme=Tebelleşolma, Ekleşme'nintaciz, tecavüz anlamı var mı? O
kadar ileri değil.. Sadece rahatsızetmek,engel olmak..Yine de Coşkun'a sormak
lazım..))Tebelleş olma=Tebelleş olma=bir biçimde rahatsız etme, engellemeye
çalışma. (Küre) Başmatebelleş oldu, aralaşmayo... Sürekli peşinde
dolaşmak..Gibi bir söz galiba.Israrlı davranmak da olabilir. Evet, yapıştıbırakmıyor gibi.. Evet TekinAbicim, yapışmak gibi bir söz.
ekleşmek: sataşmak ,musallat olmak. Ekleşmek'inikinci anlamı da zannediyorum;
taciz etmek, tecavüz etmek
EkmekÇarpsın= Yemin
Ekmek çiti, Ekmek sepeti=?
Ekmek gôzüme=Yemin
Ekmek Kurusu=Fırında kurutulan ekmeğe "ekmek
kurusu" denir.
Elalem= Başkaları
Elarabası=Çocuklar için yapılan dört tekerli oyuncak araba
Eldeymeni= El değirmeni
Elarabası=Çocuklar için yapılan dört tekerli oyuncak araba
Eldeymeni= El değirmeni
el alması: bilge yaşlı kadın (Halife Köyü)
elber: götür
Ele dargelen bana bol gelü=Çalışıpçabalamasının çevresi için
olduğunu gösteren bir sözdür. Daha çok çalışmasınıntakdir edilmediği zamanlarda
kullanılır.
ELECEK= tıpanın sapı üzerinde bulunan sağ el iletutalan
ağaçtan yapılmış kol
Eleğimsağma= Gökkuşağı
Elem=? Elem (Başka bir kullanılışı da varmıydı? Bizim köyde
Elem Depesi diye bir yer vardı da, merak ettim.) (Ellam, êllalem başka bir
kelime tabi.)
elet: götür
eletivermek= götürmek genelde Kürelilerde çokduydum...
eletmek: alıp götürmek
Eletmek=iletmek, götürüvermek Agitmek=Alıpgitmek
Elevlü= zelevlü, elevlü:
saman taşımaya yarayan yarım silindir şeklinde fındık dallarındanyapılan iki
kişi tarafından taşınan araç. Zelevlü=Aklıma getiremedim. Düvensürüldükten
sonra saman çektiğimiz saplı aletin adı neydi
yok benim dediğim tınar savrulduktan sonrayaylımdan samanlığa saman
çekmek için; fındık çubuklarından yapılmış içinesaman doldurulup smaanlığa
saman çekilen alet. fındık çubuklarından yapılmışSedat Bey onu yazdım,
Zelevlü'dür o. bizde zelevlü demezdik demkki köt köydeğişiyor. gavsara
denilirdi bizde şimdi geldi aklıma GAVSARA denilir
ELHIZARI=İki tarafında tutmaçları olan ve karşılıklı iki kişi ile ileri geri hareketi ile kalas vs kesmeye yarayan alet
Eliniñkörü, Ölünüñ körü?= ?Yanlış yapılan, barbat edilen, iş
veya söylem karşısında söylenirdiherhalde.
Ellalem, ellelem, Ellam, =Herhalde, öyle...
sanırsamEllamsözü de çorum bölgesi sözü , heralda ya da
Ellik= 1.Eldiven 2. Yolma yolarken orakkullanılır bir elde
orak olur, diğer elde ağaçtan koruyucu parmaklık. Bunaellik denirdi. Orak'ı
biliyorsunuz.
ellünün körü, elining körü, Ölününkörü: ?
ElmaEvelde: Demek ki, tevekkeli değil
Elöpmesi= düğünden bir hafta sonra kız evine yemeğegitmeye
verilen ad
elti: erkek kardeşlerin hanımları
Emen, Amen? =1. Küçük Kuyu, 2. kuyu oyununun adı
Emen=bazı oyunlarda küçük taşları içine koymak içintoprakta
açılmış küçük çukurlar (beş taş oyunu gibi)
emi: he mi, tamam mı,
anladın mı
emice= amca, Merkez’de emmi, amuca
emme= Ama,yo"oonerdeee,,arayon bulamayon,emme kemilcük
bulladaydı :)))
emmi: amca
En= ? En vurmak; Hayvanların kulağınaişaret vurmak?
encik:kedi yavrusu
Endümek:Hayvanın ve insanın doğumuna 3-5gün kala, karnının
iyice aşağıya sarkması hali. "Ahmedaların gelini iyiceendümüş, bugün yarın
doğuru".
eñek :karasabanın elle tutulacak yeri, enek: sabanın elle
tutulan kısmı
Enemek(inemek)=hayvanlarıkısırlaştırmak, Bkz. Burdurmak, Döğmek. Erkek at veya eşeğin
yumurtalıklarına gelen damarı sıkmak, kesmek veya çekiçleezmek sureti ile
hayvanın üreme kabiliyetini ortadan kaldırmak. Bu iş havyanınyükte
kullanılırken yaramazlık etmemesi için yapılırdı. Aynı iş sığır cinsihayvanlar
için yapıldığında da "döğmek" veya "burdurmak"denilirdi. enemek:
erkek sığırların hayalarının sıkılması yada alınarakkısırlaştırılması
enenmiş: kısırlaştırılmış
engâre : angarya
Engek,EĞENK=SAPANINARKASINDA TUTMAYA YARAYAN KOL***
Enife= Hanife'nin Araç, İğdir, Okçular'daki söylenişi
Enik:. Kurt ve köpek yavrusu
Enteri,Entari: Elbise, kadın elbisesi Enteri= erkek gömleği
? veyakadınların giydikleri omuzdan ayağa kadar uzanan elbise
Enterinle: Gömlek, elbise
enûk: köpek,köpek yavrusu
epdesik: abdeslik, abdes alma yeri, Zafer Bey;
Kastamonumerkezinde epdesik dediğiniz kelime abdeslik veya abdestlik
olarakkullanılıyor. Buradaki e sesi a ile e arasında bir ses. Bu sesi
karşılamak içininceltmeli e harfini " ê" kullanmayı teklif ediyorum.
êbdêslik: abdest alma yeri, olarak sözlüğümüze girebilir mi? épdésik diye
kullanıyoruzbiz(Cide)
Epeyce (siz epeyce İstanbullu olmuşsunuz:))
erinmek: üşenmek
erkeç: erkek keçi
Ermeyipdeermeyesice= Beddua
ersün-ersiren: ekmek hamurunu alma , kesme aleti
erük: erik
esaran=ekmek yaparken tekne vs.de kalanhamuru kazımada
kullanılan üçgen ağızlı küçük keski.
Esger=asker
esgün= rüzgâr-rüzgârlı yer, bölge.
Esiran= diye bir alet vardı(Hamur teknesindeçalışırken hamur
kesmeye yarardı galiba, Gıyı= kenar, Tarlanın gıyısıgibi
Essah= Doğru, sahi, gerçek
essahmı=sahiden mi
essahtan= sahiden doğrudan
Essaktan mı deyan ali bey..essak = sahi,gerçek,doğruaraç :)
:)) Essah değil miydi o kelime? k ile de söyleniyor demek ki...
esvap: giyecek esvap= dışgiyim, elbise
eşelek :meyvenin yendikten sonra arta kalan kısmı Eşelek =
Meyve artığı, yenilecek kısımyendikten sonra kalan kısım
êşi alma-hüryimez= ekşi elma
êşi= 1-buruk, ekşi. 2-Ekşielma(hüryimez)dan kaynatmak
suretiyle yapılan ve marmelat ya da suda ezilip,genellikle yaz aylarında
tüketilen bir şurup, içecek. (ben ekmeğe sürerektüketmeyi severim)
Eşi= ekşi
eşinmek: hayvanların ön ayakları ile toprağı eşmesi
Eşme, Çeşme.=Pınar önü, Eşme=yerden çıkan kaynak suyunun su
içilmesi için oluşturulanküçük göl
eşük: çukur, eşik
Eşümük = ekşimik
Etekçek= Kadınların bellerine bağlamaksuretiyle kullandıkları
önlük benzeri giysi.
Eteklerinçalpara çalması: hızlı ve heyecanlı hareket etmek
etene : yavrulayan hayvandan düşen parça,et parçası
Etlekmek, etekmeyi= Bu arada"Etlekmek edivemiş"
"Hamur kesivemiş" "Hurunyakıvemiş" "Yemek
çıkarıvemiş" Bu yapma etme adları da çokilgimi çekmiştir. Her işin
yapılışına başka bir ad vermişiz. evet hem"etlekmek" hemde
"etekmeyi" denü,, Etliekmek= Kastamonuyahas saçda yapılan ekmek.
Ettiman, Ehtiman= yemin, Ehtiman şeklinde de kullanılışı var
Evatsavat = Gelişigüzel, öylesine, özentisiz - Örn: Evatsavat
giyiniverdim.
Ev üstü: Ustun ağacının üstüne döşenentahtalarla, saçaktaki
kiremitlerin arasında kalan bölüm. Bu bölüm kiler ve deponiyetine kullanılırdı.
Şimdi buraya 'çatı arası " diyorlar.
evcümen: evine bağlı
EVERMEK: Evlendirmek-
EvetiOlma= aceleci olma, çabuk olma. Eveti: çabuk-acele
evir:çekilip kurutulmuş kendir çubuklarının deste
halinegetirildikten sonra yağmurdan korumak amacıyla dikine bir arada
toplanması
Evirlik-EvirliğeGitmek:? Evirlik, Düñürlük gibi kelimeler
düğün ile aile bağı kurulmasıyla ilgili kelimelerolmalı. Kız istemeğe gitmeye
evirlik, söz kesmeye gitmeye de düñürlük deniyordugaliba. düğün faslı biter
birkaç gün sonra gelinin anne evine ilk gidişineEVİRLİK denir
Evlek : Tarlada sabanla sürülen bir sıra, evlek:tarlayıekime
hazırlarken bölümlere ayırmak
evmek:1.acele etmek,2.özenmek, fazla incelemek ,bir şeyin
üzerindeısrarla durmak
EVETÜ=ACELE...
evsoğuz :eğmek, bükmek
EVÜR= KENDİRİN DESTE DESTE YAPILMIŞ KONUŞEKLİNDEKİ HALİ***
Ey= Efendim (Eyme dökêsing diye dalgası da
geçilir)dökasing'deki a sesi e ile a arasında bir sestir.
Eycük: êcük: az, azıcık êcük: az, azıcık Ecük= Azıcık
ECÜKanlam olarak doğru ama yazılış olarak arada bir yaylım ağız yayması olur
yani: EYCÜK
Eyin: Üst baş, beden, eyin: elbise, üstbaş, Bedene giyilen
giysi,
Eylemebeni= Alıkoyma, vaktimi alma
Eylemek?,Eğlemek?= Oyalamak.Eğle, Eğleşmek,Eğrek kelimeleri
ve Eğrek Yeri deyimi de bununla ilgili olsagerek. Eğle kelimesi y ile mi yoksa
ğ ile mi yazılıyordu? Merkez'de y ileolabilir, hatırlayamadım. Eğlemek veya
eğlemek kelimesi Kırgız TürkçesindekiAylanmak (Etrafında dönüp durmak, pervane
olmak) kelimesi ile ilgili bir kelimeolmalı.
eylenmek:1. dalga geçmek,2.beklemek (Eğlenme=Dalga geçme “Lan
beninen eğleniya musun?” )
Eyleñmeñbeninen=Benimle dalgageçmeyin
eyleşmek: beklemek, Eyleşmek=Oyalanmak?
Eyn= eynini giy seni êgidiveriyin (üstünügiy seni
götürüvereyim anlamında) Eyni başı-üstü başıEyn=Elbise, Eyin baş
diyekullanılırdı Daday civarında da
Eyni= eyni başı, üstü başı gibilerinden(H:T.) Bedene giyilen giysi, Eynine başına bak ne
hale düşmüşsün. Eyni başı düzgün biriydi öğğğ..
eyninde : üstünde başında elbise anlamında(eyninde göyneği
yok) eyninde fener forması var
eyo, eyoo, eyoğü: kaburga kemiği, EYOO=GEYREK=KABURGAKEMİĞİ***
Eyrek = inek ve koyunları dinlendiği açıkalan
Eyrek Yeri= Gelen gidenin belliolmadığı kalbalık yer
anlamında da kullanılır.
Eyseri=mık=çivi
Eysiren, Eyseran=hamur kesmeyeyarayan demir kesgen alet
ezen: ezan
ezük=Zayıf
Fañ Fañlamış= kocamış, yaşlanmış, çaptan düşmüş.(Öğğ bizim
seyina iyice Fañ Fañ lamış gayrı) fanfanlamak:eldenayaktan düşmek, ihtiyarlamak
fan fan uluyo = boş mekan, köhneleşmiş yerleşim yerleri
nianlatmada kullanılır
fanila, fenile=atlet
Fasıl= 1.Merkez ilçe köylerinde "bezelye" ye"fasıl" denir. Ufağı gara fasıl. İrisi ak fasıldır. 2. Kara baklanın haşlanmış tanelerine fasıl denir.
Fasit=Fesat, arabozucu/kötü (kadınlar içinkullanılır)
Fâyık= Faik
Fedim=Fatma
fehim :anlayış, Fehim=Tahminetmek,
fehimli: anlayışlı
Fehmetmek=fark etmek
fehümsüz: anlayışsız
felfecir= akııllılık,uyanıklılık dikkatli olma
durumu(Gözleri felfecir okuyor ,gözleri felfecir gibicümlelerde kullanılır)
fenile= fanila
ferahkeşfet=rahat ol
ferfene : kebap paylaştırma işi , Geleneksel halk
eğitimkurumu/sohbet toplantısının adı,
Ferik: Yumurtlamamış tavuk. Piliç. ferik:1.piliç,2.gençgüzel
Ferik=Civcivden büyük dişi tavuk.
FERİK= Üç aylık civciye verilen ad
ferk: sürülerek nadasa bırakılan tarla
Ferketmek=çiftsürmek=aktarmak
fêsit= fâsit- arabozucu, bozguncu(içindençıkılamayan,
sıkıntı veren durumlar için de kullanılırır)
feslek: bezelye
Feşel = araç ilçesinde yaramaz çocuk..feşel:haşarı,yaramaz
fey(i)l-feylibozuk= niyet, niyetibozuk, güvenilmez.
fır dolayı: çepeçevre, Fırdolayı=Çepeçevre
fışkı :artık,pislik birikintisi Fışkı= Gübre, Yoldançıkmış
kadın, kötü kadın, gübre için de kullanılır.
Fışkıyruk = Şımarık ,yılışık,fışır fışır çok hareketli anlamındaolması lazım şimdi bir arkadaşla
konuşurken aklıma geldi tam anlamına bilen varmı? fışkı derler bizde. türemiş
hali olmalı.
Fışkınvermek= Budanmışmeyva ağaçlarının yeniden sürdüğü
dallara fışkın denir. Fışkın: yukarıdakitanıma ek olarak filiz kelimesi de
karşılıyor gibi
fışlamak:1.yoğurdun bozulması , ekşimesi 2.hamurun fazla
kabarması
Fıyıl fıyıl: yavaş yavaş sürünerek hareket etmek
Filike,Filke=musluk filke:musluk,daha çokkovalara takılan
musluk
fina fes: süslü kadın başlığı
fingir fingir=hareketli
fingirdek: hareketli, oynak, yerinde duramayan
Finik=küçük köpek yavrusu
firaset: beceri, kabiliyet
firasetlü: becerikli, kabiliyetli
FİRASETSÜZ=BECERİKSİZ, YETENEKSİZ. tosya
Firengi= Okçular'da bir armut çeşidine verilen ad.
fistan : kadın elbisesi
fişdek= çevresine dikkatetmeden hareket eden, oynak
dediğimiz kızlara söylenir.
fişek: 1.yayık yayma aracı, 2.tabanca , tüfek mermisi,
Fişek=Yayığınbir parçası (Bişkek kelimesi, pişirmek kelimesi, kımızın yayıkla
pişirilmesigibi bir anlamla ilişkisi var.)
Fişirfişir: Çok hareketli, FİŞİR FİŞİR-HÖŞÜR HÖŞÜR-FİŞİR
HÖŞÜR=Çok hareketli, kontrolsüz kişi vedavranışlar için kullanılır.
fişirdek: fazla hareketli, olur olmaz yere burnunu sokan
Fişirdemek=yaramazlık, muzırlık
Fişne= vişne
Fişteklemek=doldurmak, dolduruşa getirmek. Fişteklemek=Emin değilim ama acaba fisteklemek
kelimesi pispektev yani tava getirmek icin yayikta dovmek gibi bir anlama
gelebilir mi. Yayik ayrani dovdugunuz uzun ve ucu yuvarlak sopaya ne dersiniz?
Kazaklar ona pispek der. Kesinlikle öyle. Biliyorsunuzfişek yayık içindeki bir
parçanın adı. Elle tutulan sopanın ucunda yayığın dibini kaplayacak bir parça,
ki kenarı açıklıkları vardır, oradan aşağıdaki yoğurt sıkıştırılır, dövülür, bir
kısmı yukarı çıkar, fişeği tekrar çekip vurduğunuzda devridaim olur, böylece
yayık yayılmış olur. Bu kelime de bişmek kelimesiyle ilgili. Bişmek, bişi,
bişirmek (malum kımız pişiriliyor-ateşte değil tabii- dövülerek) buradan
geliyor. Bişkek bile bu kelimeyle ilgili. Pispektev=Pişirmek=Fişteklemek (Yayığı
fişekle çalkalamakla, fişeği aşağı yukarı çekip durmakla, çekiştirmekle alakalı
olmalı.) Özetle fişteklemek=Çekiştirmek, kışkırtıcı dedikodu, birini bir şey
için doldurmak, dolduruşa getirmek... Kastamonu civarında Meryem Hanım'ın
bahsettiği"pispek" kelimesine "fişek" derler. Fişek gibi
deyince deyoğurdun içine hızlıca dalan aleti hatırlamalıyız öyle mi? Öbür
fişekle deilgili olabilir ama esası bu olmalı. Fişek gibi delikanlı deriz ya.
Türkçemizne kadar güzel.
fitir fitir=hareketli, becerikli.
Fiy gada: Azıcık
Fiyil fiyil=?Kıpır kıpır?
fol: yumurtalıkta bırakılan yumurta
folluk: tavukların yumurtlama yeri
[1] http://hormetlikoyu.somee.com/deyim.html
[2] Çatalzeytin Dergisi s.4. 1985
[3] Sabri Altun, Çatalzeytin
[4] Süleyman Şenel, Taşköprü
[5] Derleyen: Necati DOĞAN Taşköprü Halk Eğitimi Merkezi
Müdürü
SÖZLÜĞÜN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
ÖNEMLİ NOT: KATKIDA BULUNMAK İSTEYENLER FACEBOOK'DAKİ https://www.facebook.com/groups/kastamonuturkcesi/ TOPLULUĞUMUZA ÜYE OLABİLİR VEYA EKLEMEK İSTEDİKLERİ KELİMELERİ BU YAZININ ALTINA YORUM OLARAK EKLEYEBİLİRLER. TEŞEKKÜRLER.
SÖZLÜĞÜN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
ÖNEMLİ NOT: KATKIDA BULUNMAK İSTEYENLER FACEBOOK'DAKİ https://www.facebook.com/groups/kastamonuturkcesi/ TOPLULUĞUMUZA ÜYE OLABİLİR VEYA EKLEMEK İSTEDİKLERİ KELİMELERİ BU YAZININ ALTINA YORUM OLARAK EKLEYEBİLİRLER. TEŞEKKÜRLER.